'Ecdadın İzinden Osmanlı Medeniyetine Yolculuk' Konferansı
Karabük Üniversitesi (KBÜ) Artı Kariyer Kulübü tarafından "Ecdadın İzinden Osmanlı Medeniyetine Yolculuk" Konferansı düzenlendi.
Hamit Çepni Konferans Salonu'nda düzenlenen programa Sultan 2. Abdülhamit'in torunu Orhan Osmanoğlu katıldı.
Çok çirkin bir şekilde sürgün edildiklerini ifade eden Osmanoğlu, "Buradan küçük çocuklar da gitti. Üzülerek, utanarak söylüyorum, dinini bilmeyen Osmanlı hanedan üyeleri var. Ben bunları arada bir topluyorum İstanbul'a geldikleri zaman. 'Siz Müslümansınız' dediğim zaman bana 'Ne yapmamız lazım. İslam dinini nasıl yaşamamız lazım? diye soru soruyorlar." diye konuştu.
Sultan 2. Abdülhamit'in en küçük oğlu Abid Efendi ile tanıştığını anlatan Osmanoğlu, şöyle konuştu:
"Abid Efendiyle düzgün bir şekilde sohbet edemedim. Sebebi Türkçe bilmediğinden dolayı. Baba tercümanlık yapıyordu. Kendisine 'Türkiye'yi özlemediniz mi, Türkiye'ye gitmeyecek misiniz?' diye sordum. 'Asla. Bizi kovanlar ve bizi oradan kovduklarından dolayı ben o ülkeye ayak basmam.' dedi."
Türkiye'ye 1974'te geldiklerini, 1985'te vatandaşlıklarını aldıklarını anlatan Osmanoğlu, "Yaklaşık 9 sene kendi vatanımızda kimliğimizi alamadık. Kimliğe başvurduk, her sene dosyamız kaybolurdu. Turgut Özal duruma vakıf oldu, vatandaşlığımızı aldık." diye konuştu.
"Bu Cumhuriyet kurulurken büsbütün değerler kurutulmadı Allah'ın izniyle. Adnan Menderes gelmiştir, Turgut Özal gelmiştir, Recep Tayyip Erdoğan gelmiştir Allah'ın izniyle. Bize sahip çıkan liderler çıkmıştır." diyen Osmanoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sultan Abdülhamit, son yıllarında 1917'de Beylerbeyi Sarayı'nda hapis. Gece yarısı Müşfika Kadınefendi Sultan'ın sesiyle, bağrışıyla kalkıyor. Gece saat 02.30 gibi. Hemen odasına gidiyor 'Sultanım ne oldu.' diyor, 'Yetiş hanım. Filistin düştü.' diyor. 'Olamaz Sultanım ordumuz orada savaşıyor, Allah'ın izniyle galip gelecektir. Haber gelmedi Filistin daha düşmedi, Kudüs emniyettedir.' diyor. Kasımın ortalarında falandı, 'Vallahi, billahi hanımım eğer Kudüs düşerse Medine, Mekke düşer. Medine, Mekke düşerse payitahtımız düşer, Osmanlı düşer, ümmeti İslam düşer.' dedi. 'Sultanım siz kötü bir rüya gördünüz.' diyor. Sultan bunu rüyasında görüyor."
Kaynak: AA
Çok çirkin bir şekilde sürgün edildiklerini ifade eden Osmanoğlu, "Buradan küçük çocuklar da gitti. Üzülerek, utanarak söylüyorum, dinini bilmeyen Osmanlı hanedan üyeleri var. Ben bunları arada bir topluyorum İstanbul'a geldikleri zaman. 'Siz Müslümansınız' dediğim zaman bana 'Ne yapmamız lazım. İslam dinini nasıl yaşamamız lazım? diye soru soruyorlar." diye konuştu.
Sultan 2. Abdülhamit'in en küçük oğlu Abid Efendi ile tanıştığını anlatan Osmanoğlu, şöyle konuştu:
"Abid Efendiyle düzgün bir şekilde sohbet edemedim. Sebebi Türkçe bilmediğinden dolayı. Baba tercümanlık yapıyordu. Kendisine 'Türkiye'yi özlemediniz mi, Türkiye'ye gitmeyecek misiniz?' diye sordum. 'Asla. Bizi kovanlar ve bizi oradan kovduklarından dolayı ben o ülkeye ayak basmam.' dedi."
Türkiye'ye 1974'te geldiklerini, 1985'te vatandaşlıklarını aldıklarını anlatan Osmanoğlu, "Yaklaşık 9 sene kendi vatanımızda kimliğimizi alamadık. Kimliğe başvurduk, her sene dosyamız kaybolurdu. Turgut Özal duruma vakıf oldu, vatandaşlığımızı aldık." diye konuştu.
"Bu Cumhuriyet kurulurken büsbütün değerler kurutulmadı Allah'ın izniyle. Adnan Menderes gelmiştir, Turgut Özal gelmiştir, Recep Tayyip Erdoğan gelmiştir Allah'ın izniyle. Bize sahip çıkan liderler çıkmıştır." diyen Osmanoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sultan Abdülhamit, son yıllarında 1917'de Beylerbeyi Sarayı'nda hapis. Gece yarısı Müşfika Kadınefendi Sultan'ın sesiyle, bağrışıyla kalkıyor. Gece saat 02.30 gibi. Hemen odasına gidiyor 'Sultanım ne oldu.' diyor, 'Yetiş hanım. Filistin düştü.' diyor. 'Olamaz Sultanım ordumuz orada savaşıyor, Allah'ın izniyle galip gelecektir. Haber gelmedi Filistin daha düşmedi, Kudüs emniyettedir.' diyor. Kasımın ortalarında falandı, 'Vallahi, billahi hanımım eğer Kudüs düşerse Medine, Mekke düşer. Medine, Mekke düşerse payitahtımız düşer, Osmanlı düşer, ümmeti İslam düşer.' dedi. 'Sultanım siz kötü bir rüya gördünüz.' diyor. Sultan bunu rüyasında görüyor."