Tepki çeken açıklama: Uber'e binen vatan hainidir
eçtiğimiz günlerde İstanbul Taksiciler Esnaf Odası (İTEO) Başkanı Eyüp Aksu’nun "Avrupa'daki taksiciler gibi sağı solu yakıp yıkmak istemiyoruz." şeklindeki açıklamasının ardından dikkat çeken bir başka açıklama da İstanbul Taksiciler Birliği Başkanı İrfan Öztürk'ten geldi.
Öztürk, "Uber, San Francisco'da doğmuş, bugün benim askerime silah sıkan, Afrin'de askeri şehit eden hainlerin ürediği yerdir. Uber'e binen de kullanan da vatan hainidir" dedi. Öztürk, yolcuların taksi bulamamamasının sorumlusunun yerel yönetimler olduğunu söyledi.
Gazete Damga'dan Ufuk Çoban'ın sorularını yanıtlayan İstanbul Taksiciler Birliği Başkanı İrfan Öztürk, dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Taksilerin toplu taşıma aracı olmadığını belirten Öztürk, "İdareciler bunu anlamıyor. Bizi UKOME'de temsil edilelim. Valilik, belediye başkanlığı, emniyet müdürlüğü, jandarma, oda. 5'i bir araya gelir karar alır, uygular. DDY, Sahil Güvenlik, Jandarma Komutanlığı, Emlak Müdürlüğü, Harita Müdürlüğü… Taksi ile alakalı 1 kurum var. Tüm tabular yıkılacak. Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü'nde taksi birimi açılacak. Bu taksi biriminde İstanbul Taksiciler Odası'nın vereceği personel çalışacak" diye konuştu.
Öztürk, İstanbul'un en büyük sorunlarından birinin trafik olduğunu ifade ederek, "Peki benim bu taksici arkadaşım ne yapsın? Benim yolcuyu alacak iki şeritli bir yolda üçüncü şeridim var mı? Yok" dedi.
Uber'in 3. Havalimanı'na talip olduğuna dair haberlerin yalan olduğunu söyleyen Öztürk, "Durakların bir sahibi var, para saymış ama kurala uymak sorundu. Durak sahibi UKOME kararına uymak zorunda. Ulaştırma Bakanlığı'nın ve İBB'nin kararlarına uymakla mükellefsiniz. Otogar 25 yıllığına kiralanmıştı. Hangi kurala uyuluyor orada. Yine Ulaştırma Bakanlığı ve İBB'nin kurallarına uymak zorundasınız. Uber eşittir PKK'dır, DEAŞ'tır, resmen teröristtir" ifadesini kullandı.
'PLAKA SAHİPLERİNİN HEPSİ BİREYSEL OLDUĞU İÇİN SENDİKALAŞAMIYOR'
"Daha önce sektörümüz kanun nezdinde baktığımızda 507 sayılı kanuna tabi idi. Bu kanun değiştikten sonra şoför arkadaşlarımızı yok saydılar. Daha önce şoför arkadaşlarımız BAĞ-KUR üzerinden meslek odalarına kayıt olabiliyorlardı. 2005 yılında çıkan kanunla bu sistem daha sonra değişti ve şoförleri yok saydı. Şu an şoför arkadaşlarımız doğal olarak bir boşlukta. Kendini temsil edecek herhangi bir mekanizma yok. Sadece dernek ve sendika bazında… Ama sendikalar da o kadar aktif değil yapı itibarıyle, sendikalaşma şansımız yok. Çünkü plaka sahiplerinin hepsi bireysel olduğu için sendikalaşamıyor. Plaka sahipleri bireysel olduğundan iş sözleşmesini imzalayacakları bir mekanizması yok. Şoför kardeşlerimiz, emekçi kardeşlerimiz bu sektörün gerçekten koruyucusu ve kollayıcısı olan arkadaşlarımız, şoför arkadaşlarımız çok boşlukta.
'TAKSİCİLİK AĞIR BİR MESLEK'
Taksici arkadaşlarımız ağır meslek icra eden kişiler. Bunlarla ilgili tüm görüşmelerimizi yaptık. Bu kanunlarla ilgili ve sonuç endeksli. Bir şey yapamıyorsunuz. 550 sayılı kanun değişip 562'ye girdikten sonra tüm yetkiler büyükşehire geçti. Büyükşehir olmayan yerlerde çözüm önerileri çok hızlı oluyor. Ama büyükşehirlerde UKOME'ye bağlı olmaktan dolayı sıkıntı yaşıyorsunuz. Çünkü tüm yetki büyükşehirde. İBB'nin yapmış olduğu uygulamalarda eksiklik gördüğümüz zaman biz bunları aktarıyoruz. Herkes şikayetçi olabilir. Ama çözüm üretmek ve önerilen çözümünde akla yatması gerekiyor. Diyelim ki mezarlıklar müdürlüğünden bir adam alıp da ulaşımın başına koyarsan buradan sana çözüm gelmez. İstanbul'da sistem bu. Şu an İstanbul'da taksi sektöründen pişip de yönetici seviyesine gelmiş İBB'de bir Allah'ın kulu göremezsiniz. Yıllardır bunu söyledik. İktidar partisinde yönetici iken de herhangi bir ücret almayalım dedim. Ama bilgi verelim. Bilgi aktaralım insanlara, projemizi sunalım. Mezarlıklar Müdürlüğü'nden birisi gidiyor bu sefer kütüphaneden birisi geliyor. O gidiyor gıda mühendisliğinden birisi geliyor sektörün içerisine. Sıkıntı İBB'de, sektörün temsilcisinin olmamasından kaynaklanıyor. Sadece bürokratlardan atama ile birlikte birisi geliyor. O kişi çıkıyor cama, camdan İstanbul'u seyrederken bir tane taksicinin hata yaptığını görüyor hemen sistemi değiştirmeye çalışıyor.
'EN BÜYÜK SORUN TAKSİ DURAĞI KURMAKTA YAŞANIYOR'
Muhatap var ama çözüm endeksli muhatap lazım. Örneğin İ-Taksi Projesi var. Biz bunu sekiz sene önce söyledik. Dedik ki bunu biz yapalım. Sistemimizi yapalım. Hatta ve hatta Ali Müfit Gürtuna sayın başkan bize bu teknolojiyi armağan etti. Benzer bir sistemi hediye etti kendisi. Ondan sonra gelen yönetimlere yapalım dedik; 'Ben yapacağım' dedi. Yapın dedik bekliyorlar. Bürokrasinin bu ağır işlemesinden dolayı su yolunu bulacaktı. Bir eksik vardı.
Örneğin biz şu an bir taksi durağındayız. İstanbul'un en büyük ilçelerinden biri olan Arnavutköy'de bir tane taksi durağı yok. İstanbul'da en büyük sorun taksi durağı kurmakta yaşanıyor. Bu ülkede halk cumhurbaşkanını seçer göreve başlar. Bu taksi durağı örneğin başvurusu yapılalı iki yıl olmuştur. Halen UKOME kararı yoktur. İki yıl neyi bekliyor bu insanlar, büyükşehirin onayını bekliyor. Neden yer verilmiyor? Hata burada… Resmi taksi durağı kurmaya izin vermezsen birileri o boşluğu doldurur. Mahalle arasında adam çeker otomobilini bir sokağın başına, kahvenin önüne orada korsan taksicilik yapar. Buna mahal veren gene yönetimdir. Taksici sektöründen olmayan yönetimdir. İki sene bir taksi durağı izni niye bekler. Yasalara göre bir ruhsat başvurusu en fazla bir ay içerisinde sonuçlanır. Eğer bir ay içerisinde olumsuz değilse olumlu anlamına gelir. İstanbul'un her yerinde bunu görebilirsiniz.
'YOLCUNUN TAKSİ BULAMAMASININ MÜSEBBİBİ YEREL YÖNETİMLER'
Trafik olmasının suçu taksicinin suçu değil. İstanbul'da hususi arabası ile trafikte kalan bir vatandaş isyan eder konuma geliyor. Peki benim bu taksici arkadaşım ne yapsın? Benim yolcuyu alacak iki şeritli bir yolda üçüncü şeridim var mı? Yok. Yolcuyu alıyorsun küfür işitiyorsun, indiriyorsun müşteriyi kornaya basıyorlar. Müsebbibi kim, bu alanları açmayan yerel yönetimlerdir. Şimdi buradan bir yolcuyu aldık, normal şartlarda gecenin saat 10'unda ben bir yolcuyu Avcılar'dan alsam Havalimanı'ndan durağa gelmem 25-40 dakika. Gündüz bu 2 saat. Yolcunun taksi bulamamamasının müsebbibi kim?: Yerel yönetimler… Şimdi bu kadar sıkıntının olduğu bir yerde bizim yaşama şansımız engelleniyor. Ben kurala uymakla mükellefim. Ben kurala uyarken benim de hizmet alanımın rahatlaması gerekir.
'UBER BİTECEK, BU NET'
Uber bitecek bu net. Bunda bir sıkıntı yok ama diyelim ki siz bir nalbur dükkanı açacaksınız. Bende bir kebap dükkanı açacağım ve yan yanayız. İki dükkan tutttuk, nalburu açmak daha kolaydır. Uber denilen bu global hırsızlar büyükşehirden nalbur dükkanı (teşbihte hatam olsun teşbih yapıyorum) açacağım deyip izin alıp kebapçılık yapmaya benzeyen bir sistemdir.
Burada tüm sistem görevini doğru yapıyor. Yanlış olan işleyiş. Sen farklı amaçla izin almışsın ama taksi alanına giriyorsun. Diyelim ki sizin bir oteliniz var ve bir kampanya ile müşteri çekmek zorundasınız. Ne yapıyorsunuz, yurt dışına reklam yapıyorsunuz. Transfer oda kahvaltı akşam yemeği tur ile benim fiyatım bu diyorsunuz. Diyelim ki İtalya'dan biri bunu kabul etti. Siz başlıyorsunuz görevinize. Önce transfer ardından gelen yolcu ve hangi güzergâhtan hangi yolcuyu alacağınız belediyeye bildirilmek sureti ile fatura kesmek şartıyla onu havalimanından alıp bu transferi yapabilirsiniz. Bunların aldığı yetki bu. Ama bu sistemle taksicinin yolcusunu alıyor. Hatta ve hatta TÜRSAB'ta bu Uber denilen global hırsızlardan rahatsız. Çünkü vatandaşın bakışı sanki UBER ve yoluymuş gibi, global hırsızlar gibi gözüküyor.
'UBER EŞİTTİR PKK, DEAŞ'
Uber, San Francisco'da doğmuş bugün benim askerime silah sıkan Afrin'de askeri şehit eden hainlerin ürediği yerdir. Uber'e binen de kullananda vatan hainidir. Bu firma ABD firması etrafınıza baktığınızda en büyük hainlği yapan ABD. Vatandaş Uber'e biniyor mesela 100 TL olsun. Bu 100 TL dövize çevriliyor. Hollanda'da Deutsche Bank'a gidiyor. Oradan 20 TL'si kesilip geri geliyor. Bu hainlik değil de nedir. İnsanlar döviz artmasın diye dövizlerini bozdurdu. Bu kampanyalar bu vatan için yapıldı. Ama şimdi UBER denilen global, binen ve kullanan hırsızlar boşuna timsah gözyaşı dökmesinler. Bu söylediklerim ağırsa da kabulümdür. İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü Uber için korsandır açıklaması yapmıştı. Korsan taksi muamelesi yapılması gerektiğini açıklamıştı.
Durakların bir sahibi var, para saymış ama kurala uymak sorundu. Durak sahibi UKOME kararına uymak zorunda. Ulaştırma Bakanlığı'nın ve İBB'nin kararlarına uymakla mükellefsiniz. Otogar 25 yıllığına kiralanmıştı. Hangi kurala uyuluyor orada. Yine Ulaştırma Bakanlığı ve İBB'nin kurallarına uymak zorundasınız. Uber eşittir PKK'dır, DEAŞ'tır, resmen teröristtir."
O SÖZLERE KENDİSİ DE TEPKİ GÖSTERMİŞTİ
"Uber'e binen de kullanan da vatan hainidir" diyen İstanbul Taksiciler Birliği Başkanı İrfan Öztürk, geçtiğimiz günlerde "Avrupa'daki taksiciler gibi sağı solu yakıp yıkmak istemiyoruz" açıklamasında bulunan İstanbul Taksiciler Esnaf Odası (İTEO) Başkanı Eyüp Aksu’nun açıklamalara tepki göstermişti.
İrfan Öztürk ve Taksi Şoförleri Platform Başkanı Zafer İpek, “Tehdit”, “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılamak” ve “Adli Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs” iddiasıyla Eyüp Aksu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştu.
Gazete Damga'dan Ufuk Çoban'ın sorularını yanıtlayan İstanbul Taksiciler Birliği Başkanı İrfan Öztürk, dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Taksilerin toplu taşıma aracı olmadığını belirten Öztürk, "İdareciler bunu anlamıyor. Bizi UKOME'de temsil edilelim. Valilik, belediye başkanlığı, emniyet müdürlüğü, jandarma, oda. 5'i bir araya gelir karar alır, uygular. DDY, Sahil Güvenlik, Jandarma Komutanlığı, Emlak Müdürlüğü, Harita Müdürlüğü… Taksi ile alakalı 1 kurum var. Tüm tabular yıkılacak. Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü'nde taksi birimi açılacak. Bu taksi biriminde İstanbul Taksiciler Odası'nın vereceği personel çalışacak" diye konuştu.
Öztürk, İstanbul'un en büyük sorunlarından birinin trafik olduğunu ifade ederek, "Peki benim bu taksici arkadaşım ne yapsın? Benim yolcuyu alacak iki şeritli bir yolda üçüncü şeridim var mı? Yok" dedi.
Uber'in 3. Havalimanı'na talip olduğuna dair haberlerin yalan olduğunu söyleyen Öztürk, "Durakların bir sahibi var, para saymış ama kurala uymak sorundu. Durak sahibi UKOME kararına uymak zorunda. Ulaştırma Bakanlığı'nın ve İBB'nin kararlarına uymakla mükellefsiniz. Otogar 25 yıllığına kiralanmıştı. Hangi kurala uyuluyor orada. Yine Ulaştırma Bakanlığı ve İBB'nin kurallarına uymak zorundasınız. Uber eşittir PKK'dır, DEAŞ'tır, resmen teröristtir" ifadesini kullandı.
'PLAKA SAHİPLERİNİN HEPSİ BİREYSEL OLDUĞU İÇİN SENDİKALAŞAMIYOR'
"Daha önce sektörümüz kanun nezdinde baktığımızda 507 sayılı kanuna tabi idi. Bu kanun değiştikten sonra şoför arkadaşlarımızı yok saydılar. Daha önce şoför arkadaşlarımız BAĞ-KUR üzerinden meslek odalarına kayıt olabiliyorlardı. 2005 yılında çıkan kanunla bu sistem daha sonra değişti ve şoförleri yok saydı. Şu an şoför arkadaşlarımız doğal olarak bir boşlukta. Kendini temsil edecek herhangi bir mekanizma yok. Sadece dernek ve sendika bazında… Ama sendikalar da o kadar aktif değil yapı itibarıyle, sendikalaşma şansımız yok. Çünkü plaka sahiplerinin hepsi bireysel olduğu için sendikalaşamıyor. Plaka sahipleri bireysel olduğundan iş sözleşmesini imzalayacakları bir mekanizması yok. Şoför kardeşlerimiz, emekçi kardeşlerimiz bu sektörün gerçekten koruyucusu ve kollayıcısı olan arkadaşlarımız, şoför arkadaşlarımız çok boşlukta.
'TAKSİCİLİK AĞIR BİR MESLEK'
Taksici arkadaşlarımız ağır meslek icra eden kişiler. Bunlarla ilgili tüm görüşmelerimizi yaptık. Bu kanunlarla ilgili ve sonuç endeksli. Bir şey yapamıyorsunuz. 550 sayılı kanun değişip 562'ye girdikten sonra tüm yetkiler büyükşehire geçti. Büyükşehir olmayan yerlerde çözüm önerileri çok hızlı oluyor. Ama büyükşehirlerde UKOME'ye bağlı olmaktan dolayı sıkıntı yaşıyorsunuz. Çünkü tüm yetki büyükşehirde. İBB'nin yapmış olduğu uygulamalarda eksiklik gördüğümüz zaman biz bunları aktarıyoruz. Herkes şikayetçi olabilir. Ama çözüm üretmek ve önerilen çözümünde akla yatması gerekiyor. Diyelim ki mezarlıklar müdürlüğünden bir adam alıp da ulaşımın başına koyarsan buradan sana çözüm gelmez. İstanbul'da sistem bu. Şu an İstanbul'da taksi sektöründen pişip de yönetici seviyesine gelmiş İBB'de bir Allah'ın kulu göremezsiniz. Yıllardır bunu söyledik. İktidar partisinde yönetici iken de herhangi bir ücret almayalım dedim. Ama bilgi verelim. Bilgi aktaralım insanlara, projemizi sunalım. Mezarlıklar Müdürlüğü'nden birisi gidiyor bu sefer kütüphaneden birisi geliyor. O gidiyor gıda mühendisliğinden birisi geliyor sektörün içerisine. Sıkıntı İBB'de, sektörün temsilcisinin olmamasından kaynaklanıyor. Sadece bürokratlardan atama ile birlikte birisi geliyor. O kişi çıkıyor cama, camdan İstanbul'u seyrederken bir tane taksicinin hata yaptığını görüyor hemen sistemi değiştirmeye çalışıyor.
'EN BÜYÜK SORUN TAKSİ DURAĞI KURMAKTA YAŞANIYOR'
Muhatap var ama çözüm endeksli muhatap lazım. Örneğin İ-Taksi Projesi var. Biz bunu sekiz sene önce söyledik. Dedik ki bunu biz yapalım. Sistemimizi yapalım. Hatta ve hatta Ali Müfit Gürtuna sayın başkan bize bu teknolojiyi armağan etti. Benzer bir sistemi hediye etti kendisi. Ondan sonra gelen yönetimlere yapalım dedik; 'Ben yapacağım' dedi. Yapın dedik bekliyorlar. Bürokrasinin bu ağır işlemesinden dolayı su yolunu bulacaktı. Bir eksik vardı.
Örneğin biz şu an bir taksi durağındayız. İstanbul'un en büyük ilçelerinden biri olan Arnavutköy'de bir tane taksi durağı yok. İstanbul'da en büyük sorun taksi durağı kurmakta yaşanıyor. Bu ülkede halk cumhurbaşkanını seçer göreve başlar. Bu taksi durağı örneğin başvurusu yapılalı iki yıl olmuştur. Halen UKOME kararı yoktur. İki yıl neyi bekliyor bu insanlar, büyükşehirin onayını bekliyor. Neden yer verilmiyor? Hata burada… Resmi taksi durağı kurmaya izin vermezsen birileri o boşluğu doldurur. Mahalle arasında adam çeker otomobilini bir sokağın başına, kahvenin önüne orada korsan taksicilik yapar. Buna mahal veren gene yönetimdir. Taksici sektöründen olmayan yönetimdir. İki sene bir taksi durağı izni niye bekler. Yasalara göre bir ruhsat başvurusu en fazla bir ay içerisinde sonuçlanır. Eğer bir ay içerisinde olumsuz değilse olumlu anlamına gelir. İstanbul'un her yerinde bunu görebilirsiniz.
'YOLCUNUN TAKSİ BULAMAMASININ MÜSEBBİBİ YEREL YÖNETİMLER'
Trafik olmasının suçu taksicinin suçu değil. İstanbul'da hususi arabası ile trafikte kalan bir vatandaş isyan eder konuma geliyor. Peki benim bu taksici arkadaşım ne yapsın? Benim yolcuyu alacak iki şeritli bir yolda üçüncü şeridim var mı? Yok. Yolcuyu alıyorsun küfür işitiyorsun, indiriyorsun müşteriyi kornaya basıyorlar. Müsebbibi kim, bu alanları açmayan yerel yönetimlerdir. Şimdi buradan bir yolcuyu aldık, normal şartlarda gecenin saat 10'unda ben bir yolcuyu Avcılar'dan alsam Havalimanı'ndan durağa gelmem 25-40 dakika. Gündüz bu 2 saat. Yolcunun taksi bulamamamasının müsebbibi kim?: Yerel yönetimler… Şimdi bu kadar sıkıntının olduğu bir yerde bizim yaşama şansımız engelleniyor. Ben kurala uymakla mükellefim. Ben kurala uyarken benim de hizmet alanımın rahatlaması gerekir.
'UBER BİTECEK, BU NET'
Uber bitecek bu net. Bunda bir sıkıntı yok ama diyelim ki siz bir nalbur dükkanı açacaksınız. Bende bir kebap dükkanı açacağım ve yan yanayız. İki dükkan tutttuk, nalburu açmak daha kolaydır. Uber denilen bu global hırsızlar büyükşehirden nalbur dükkanı (teşbihte hatam olsun teşbih yapıyorum) açacağım deyip izin alıp kebapçılık yapmaya benzeyen bir sistemdir.
Burada tüm sistem görevini doğru yapıyor. Yanlış olan işleyiş. Sen farklı amaçla izin almışsın ama taksi alanına giriyorsun. Diyelim ki sizin bir oteliniz var ve bir kampanya ile müşteri çekmek zorundasınız. Ne yapıyorsunuz, yurt dışına reklam yapıyorsunuz. Transfer oda kahvaltı akşam yemeği tur ile benim fiyatım bu diyorsunuz. Diyelim ki İtalya'dan biri bunu kabul etti. Siz başlıyorsunuz görevinize. Önce transfer ardından gelen yolcu ve hangi güzergâhtan hangi yolcuyu alacağınız belediyeye bildirilmek sureti ile fatura kesmek şartıyla onu havalimanından alıp bu transferi yapabilirsiniz. Bunların aldığı yetki bu. Ama bu sistemle taksicinin yolcusunu alıyor. Hatta ve hatta TÜRSAB'ta bu Uber denilen global hırsızlardan rahatsız. Çünkü vatandaşın bakışı sanki UBER ve yoluymuş gibi, global hırsızlar gibi gözüküyor.
'UBER EŞİTTİR PKK, DEAŞ'
Uber, San Francisco'da doğmuş bugün benim askerime silah sıkan Afrin'de askeri şehit eden hainlerin ürediği yerdir. Uber'e binen de kullananda vatan hainidir. Bu firma ABD firması etrafınıza baktığınızda en büyük hainlği yapan ABD. Vatandaş Uber'e biniyor mesela 100 TL olsun. Bu 100 TL dövize çevriliyor. Hollanda'da Deutsche Bank'a gidiyor. Oradan 20 TL'si kesilip geri geliyor. Bu hainlik değil de nedir. İnsanlar döviz artmasın diye dövizlerini bozdurdu. Bu kampanyalar bu vatan için yapıldı. Ama şimdi UBER denilen global, binen ve kullanan hırsızlar boşuna timsah gözyaşı dökmesinler. Bu söylediklerim ağırsa da kabulümdür. İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü Uber için korsandır açıklaması yapmıştı. Korsan taksi muamelesi yapılması gerektiğini açıklamıştı.
Durakların bir sahibi var, para saymış ama kurala uymak sorundu. Durak sahibi UKOME kararına uymak zorunda. Ulaştırma Bakanlığı'nın ve İBB'nin kararlarına uymakla mükellefsiniz. Otogar 25 yıllığına kiralanmıştı. Hangi kurala uyuluyor orada. Yine Ulaştırma Bakanlığı ve İBB'nin kurallarına uymak zorundasınız. Uber eşittir PKK'dır, DEAŞ'tır, resmen teröristtir."
O SÖZLERE KENDİSİ DE TEPKİ GÖSTERMİŞTİ
"Uber'e binen de kullanan da vatan hainidir" diyen İstanbul Taksiciler Birliği Başkanı İrfan Öztürk, geçtiğimiz günlerde "Avrupa'daki taksiciler gibi sağı solu yakıp yıkmak istemiyoruz" açıklamasında bulunan İstanbul Taksiciler Esnaf Odası (İTEO) Başkanı Eyüp Aksu’nun açıklamalara tepki göstermişti.
İrfan Öztürk ve Taksi Şoförleri Platform Başkanı Zafer İpek, “Tehdit”, “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılamak” ve “Adli Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs” iddiasıyla Eyüp Aksu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuştu.