'İran-Çin-Hindistan İlişkileri' Paneli
Şehit Beheşti Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Shariatnia: 'İran ve Çin arasındaki stratejik bağları şekillendiren en önemli faktör revizyonizmdir. İki ülke revizyonist olmakla beraber müttefik değillerdir' 'Çin ve İran'ın stratejik öncelik ve konseptlerinin birbirinden farklı olması iki ülke arasında bir ittifak oluşmasını engelliyor' Sakarya Üniversitesi Araştırma Görevlisi Dr. Bhat: 'İran ve Hindistan'ın stratejik ortaklıkta yeni bir aşamaya geçmesi beklenebilir' Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Alperen: 'Çin'in bugünkü Ortadoğu politikasına baktığımız zaman, Çin, bu bölgede istikrar sağlayabilecek hükümetlerin olmasından yana'
Şehid Beheşti Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mohsen Shariatnia, İran ile Çin arasındaki stratejik bağları şekillendiren en önemli faktörün revizyonizm olduğunu belirterek, "İki ülke revizyonist olmakla beraber müttefik değillerdir." dedi.
Gazi Üniversitesi ve İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) iş birliğiyle "İran-Çin-Hindistan İlişkileri" konulu uluslararası panel düzenlendi. Panele çok sayıda öğretim üyesi, üniversite öğrencisi ve basın mensubu katıldı.
Panelistlerden Şehid Beheşti Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Shariatnia, İran'ın, Batı Asya'da yükselen güç ve revizyonist bir devlet, Çin'in ise Doğu Asya'da yükselmekte olan küresel bir güç olduğu değerlendirmesinde bulundu.
İki ülke arasındaki ilişkilerin anlaşılabilmesi için “revizyonizm”in kilit kavram olduğuna işaret eden Shariatnia, İran ve Çin’in uluslararası küresel sistemi çoğulculuğa ve yeni güç dağılımına yöneltme noktasında ortak amaca sahip olduğunu vurguladı.
Shariatnia, ABD'nin liderliğindeki halihazırdaki düzenin, her iki ülkeye baskı uyguladığına dikkati çekerek, İran ve Çin'in iş birliği yaparak, yeni tür güç dengesinin oluşması ve bu gücün uluslararası sistemde yeniden dağılmasının İran ve Çin'in dış politikasını güçlendirebileceğini belirtti.
"İran ve Çin arasındaki stratejik bağları şekillendiren en önemli faktör revizyonizmdir." diyen Shariatnia, İki ülke revizyonist olmakla beraber, Batı medyasındaki argümanlara rağmen müttefik olmadığını söyledi.
- Çin açısından Orta Asya ve Ortadoğu ikincil öneme sahip
Shariatnia, Çin ve İran'ın stratejik önceliklerinin birbirinden farklı olduğuna dikkati çekerek, "İran açısından öngörülebilir gelecek için en önemli öncelik, Ortadoğu'nun değiştirilmesi ve bu sayede de İran'ın Ortadoğu'daki rolünün güçlendirilmesidir." dedi.
Doğu Asya başta olmak üzere Asya'nın denize açılan bölgelerinin Çin'in öncelikleri arasında olduğunu dile getiren Shariatnia, Çin'in özellikle Doğu Çin denizinde güçlenmek için çalışmalarını yoğunlaştırdığını vurguladı.
Shariatnia, Orta Asya ve Ortadoğu'nun ise Çin dış politikasında ikincil öneme sahip olduğu değerlendirmesinde bulundu.
"Çin ve İran'ın stratejik öncelik ve konseptlerinin birbirinden farklı olması iki ülke arasında bir ittifak oluşmasını engelliyor." diyen Shariatnia, Çin'in tek müttefikinin Pakistan olduğunu söyledi.
- "İran'ın Afganistan'daki en önemli problemi ABD'dir"
Shariatnia, konuşmasında Çin'in Afganistan'daki rolüne de değinerek, "Çin'in Afganistan'daki rolünü güçlendirmek, İran için yeni pencereler açacak çünkü İran'ın Afganistan'daki en önemli problemi ABD'dir." diye konuştu.
ABD'nin Afganistan'daki hakim pozisyonunun İran için endişeye sebep olduğunu belirten Shariatnia, İran'ın, ABD'nin Afganistan'da kendisine karşı gizli amaçları olduğuna inandığını anlattı.
- "İran ve Hindistan stratejik ortaklıkta yeni bir aşamaya geçebilir"
Tarihten bugüne İran-Hindistan ilişkilerini değerlendiren Sakarya Üniversitesi Araştırma Görevlisi Dr. Muhter Ahmet Bhat ise her iki ülkenin antik medeniyetler arasında olduğunu, sanat, mimari ve geleneklerinin birbirine oldukça benzerlik gösterdiğini söyledi.
Bhat, iki ülkenin, Orta Çağ'da kültürel ve edebi alışverişinin de yoğun olduğunu hatırlatarak, "Sadi, Rumi ve Hafız gibi İran'ın köklü edebiyatçıları, Hindistan kültürünün şekillenmesinde önemli rol oynamıştır." dedi.
Hindistan ve Pakistan arasındaki yakın tarihte meydana gelen çatışma ve 1979 İran İslam Devrimi gibi olayların ardından İran-Hindistan ilişkilerinin sekteye uğradığını dile getiren Bhat, iki ülkenin enerji pazarına ulaşım ve teknoloji alışverişi gibi konularda ortak menfaatleri bulunduğunu kaydetti.
Bhat, "İran ve Hindistan'ın stratejik ortaklıkta yeni bir aşamaya geçmesi beklenebilir. Bu dengenin sağlanması için bir taraftan İran ve ABD arasındaki ilişkiler diğer taraftan da Hindistan ve ABD ilişkileri iki ülkenin geleceğini belirleyecek." diye konuştu.
- "Çin, Ortadoğu'da istikrar sağlayabilecek hükümetlerin olmasından yana"
Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ümit Alperen de İran ile Çin arasındaki ilişkilerin tarihine değinerek, Şah Rıza Pehlevi'nin İran'da yönetime gelmesiyle iki ülke arasında revizyonist bir dönemin başladığını anlattı.
Alperen, İran'ın, Şah Rıza Pehlevi yönetimindeki politikaları hakkında, "Bu dönemde Şah, politikalarını gerçekleştirmek için büyük güçler arasında denge siyaseti izledi." dedi.
Çin'in, Soğuk Savaş döneminin ardından Ortadoğu ve Güney Asya'da İran'a yönelik denge politikası uyguladığını söyleyen Alperen, Çin'in bu dönemde İran'ı ön plana çıkardığını ifade etti. Alperen, "Çin'in bugünkü Ortadoğu politikasına baktığımız zaman Çin, bu bölgede istikrar sağlayabilecek hükümetlerin olmasından yana." ifadesini kullandı.
Alperen, iki ülkenin ilişkilerindeki karşılıklı rolün önemine dikkati çekerek, "Çin için İran, petrol, doğalgaz ve hammadde kaynağı bir ülke. İran için Çin ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesidir." dedi.
Çin'in Ortadoğu'da aktif rol oynamak için henüz hazır olmadığına işaret eden Alperen, iki ülke arasındaki siyasetin karşılıklı çıkar stratejisine dayandığını ve Çin’in jeopolitik olarak kendine alan katmak istediğini kaydetti.
Kaynak: AA
Gazi Üniversitesi ve İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) iş birliğiyle "İran-Çin-Hindistan İlişkileri" konulu uluslararası panel düzenlendi. Panele çok sayıda öğretim üyesi, üniversite öğrencisi ve basın mensubu katıldı.
Panelistlerden Şehid Beheşti Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Shariatnia, İran'ın, Batı Asya'da yükselen güç ve revizyonist bir devlet, Çin'in ise Doğu Asya'da yükselmekte olan küresel bir güç olduğu değerlendirmesinde bulundu.
İki ülke arasındaki ilişkilerin anlaşılabilmesi için “revizyonizm”in kilit kavram olduğuna işaret eden Shariatnia, İran ve Çin’in uluslararası küresel sistemi çoğulculuğa ve yeni güç dağılımına yöneltme noktasında ortak amaca sahip olduğunu vurguladı.
Shariatnia, ABD'nin liderliğindeki halihazırdaki düzenin, her iki ülkeye baskı uyguladığına dikkati çekerek, İran ve Çin'in iş birliği yaparak, yeni tür güç dengesinin oluşması ve bu gücün uluslararası sistemde yeniden dağılmasının İran ve Çin'in dış politikasını güçlendirebileceğini belirtti.
"İran ve Çin arasındaki stratejik bağları şekillendiren en önemli faktör revizyonizmdir." diyen Shariatnia, İki ülke revizyonist olmakla beraber, Batı medyasındaki argümanlara rağmen müttefik olmadığını söyledi.
- Çin açısından Orta Asya ve Ortadoğu ikincil öneme sahip
Shariatnia, Çin ve İran'ın stratejik önceliklerinin birbirinden farklı olduğuna dikkati çekerek, "İran açısından öngörülebilir gelecek için en önemli öncelik, Ortadoğu'nun değiştirilmesi ve bu sayede de İran'ın Ortadoğu'daki rolünün güçlendirilmesidir." dedi.
Doğu Asya başta olmak üzere Asya'nın denize açılan bölgelerinin Çin'in öncelikleri arasında olduğunu dile getiren Shariatnia, Çin'in özellikle Doğu Çin denizinde güçlenmek için çalışmalarını yoğunlaştırdığını vurguladı.
Shariatnia, Orta Asya ve Ortadoğu'nun ise Çin dış politikasında ikincil öneme sahip olduğu değerlendirmesinde bulundu.
"Çin ve İran'ın stratejik öncelik ve konseptlerinin birbirinden farklı olması iki ülke arasında bir ittifak oluşmasını engelliyor." diyen Shariatnia, Çin'in tek müttefikinin Pakistan olduğunu söyledi.
- "İran'ın Afganistan'daki en önemli problemi ABD'dir"
Shariatnia, konuşmasında Çin'in Afganistan'daki rolüne de değinerek, "Çin'in Afganistan'daki rolünü güçlendirmek, İran için yeni pencereler açacak çünkü İran'ın Afganistan'daki en önemli problemi ABD'dir." diye konuştu.
ABD'nin Afganistan'daki hakim pozisyonunun İran için endişeye sebep olduğunu belirten Shariatnia, İran'ın, ABD'nin Afganistan'da kendisine karşı gizli amaçları olduğuna inandığını anlattı.
- "İran ve Hindistan stratejik ortaklıkta yeni bir aşamaya geçebilir"
Tarihten bugüne İran-Hindistan ilişkilerini değerlendiren Sakarya Üniversitesi Araştırma Görevlisi Dr. Muhter Ahmet Bhat ise her iki ülkenin antik medeniyetler arasında olduğunu, sanat, mimari ve geleneklerinin birbirine oldukça benzerlik gösterdiğini söyledi.
Bhat, iki ülkenin, Orta Çağ'da kültürel ve edebi alışverişinin de yoğun olduğunu hatırlatarak, "Sadi, Rumi ve Hafız gibi İran'ın köklü edebiyatçıları, Hindistan kültürünün şekillenmesinde önemli rol oynamıştır." dedi.
Hindistan ve Pakistan arasındaki yakın tarihte meydana gelen çatışma ve 1979 İran İslam Devrimi gibi olayların ardından İran-Hindistan ilişkilerinin sekteye uğradığını dile getiren Bhat, iki ülkenin enerji pazarına ulaşım ve teknoloji alışverişi gibi konularda ortak menfaatleri bulunduğunu kaydetti.
Bhat, "İran ve Hindistan'ın stratejik ortaklıkta yeni bir aşamaya geçmesi beklenebilir. Bu dengenin sağlanması için bir taraftan İran ve ABD arasındaki ilişkiler diğer taraftan da Hindistan ve ABD ilişkileri iki ülkenin geleceğini belirleyecek." diye konuştu.
- "Çin, Ortadoğu'da istikrar sağlayabilecek hükümetlerin olmasından yana"
Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ümit Alperen de İran ile Çin arasındaki ilişkilerin tarihine değinerek, Şah Rıza Pehlevi'nin İran'da yönetime gelmesiyle iki ülke arasında revizyonist bir dönemin başladığını anlattı.
Alperen, İran'ın, Şah Rıza Pehlevi yönetimindeki politikaları hakkında, "Bu dönemde Şah, politikalarını gerçekleştirmek için büyük güçler arasında denge siyaseti izledi." dedi.
Çin'in, Soğuk Savaş döneminin ardından Ortadoğu ve Güney Asya'da İran'a yönelik denge politikası uyguladığını söyleyen Alperen, Çin'in bu dönemde İran'ı ön plana çıkardığını ifade etti. Alperen, "Çin'in bugünkü Ortadoğu politikasına baktığımız zaman Çin, bu bölgede istikrar sağlayabilecek hükümetlerin olmasından yana." ifadesini kullandı.
Alperen, iki ülkenin ilişkilerindeki karşılıklı rolün önemine dikkati çekerek, "Çin için İran, petrol, doğalgaz ve hammadde kaynağı bir ülke. İran için Çin ise Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesidir." dedi.
Çin'in Ortadoğu'da aktif rol oynamak için henüz hazır olmadığına işaret eden Alperen, iki ülke arasındaki siyasetin karşılıklı çıkar stratejisine dayandığını ve Çin’in jeopolitik olarak kendine alan katmak istediğini kaydetti.