Türkiye-AB Kültürlerarası Diyalog Hibe Programı Tanıtıldı
TürkiyeAB Kültürlerarası Diyalog Hibe Programı hakkında Ankara'da sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine bilgi verildi AB Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Cangir: 'Sivil toplumun kapasitesinin artması bizim için önemli' 'STK'lerin yapılan reformları çeşitli alanlarda benimsemesi, sahiplenmesi, bu reformların sürdürülebilirliği açısından bizim için hayati önemde' Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ateş: 'Bu projede temel amacımız Türkiye sivil toplum kuruluşlarını, üniversitelerini ve Türk kültürü ile Avrupa kültürünü bir anlamda buluşturmak ve bu proje sayesinde de Türkiye’yi yurtdışında tanıtmak'
Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında kültürler arası diyalog, iş birliği ve iletişimin geliştirilmesini hedefleyen "Kültürler Arası Diyalog Hibe Programı" bilgilendirme toplantısı Ankara'da düzenlendi.
Türkiye'de faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum kuruluşlarının yetkilileri, AB ve Türkiye'nin ortaklaşa finanse ettiği ve "Türkiye-AB Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı 2014-2020 dönemi (IPA II)" kapsamında, AB Bakanlığının lider kuruluş olduğu "sivil toplum sektörü" altında yer alan hibe programı hakkında bilgilendirildi.
AB Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet Cangir, toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'de sivil toplum kuruluşlarının sayısının zamanla arttığına dikkati çekerek, "Sivil toplumun kapasitesinin artması bizim için önemli." dedi.
Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerinin başladığı 2005 yılından bugüne yüzlerce alanda önemli reformlar yapıldığını kaydeden Cangir, bu kapsamda siyasi kriterlerden insan haklarına, demokrasiye, tarım-balıkçılıktan tüketicinin korunmasına kadar farklı alanlarda yasalar, yönetmelikler ve yeni düzenlemeler hayata geçtiğini bildirdi.
Cangir, AB ile yürütülen bu projenin sivil toplum örgütleri için önemli olduğunu vurgulayarak, "Sivil toplum yöneticileri tarafından bu projeler benimsenmediği takdirde bu reformların hepsi kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur." değerlendirmesinde bulundu.
Sivil toplum kuruluşlarını "kültür elçileri" olarak tanımlayan ve kültür enstitülerinin önemine değinen Cangir, "STK'ler, kültür enstitüleri ön yargıların kırılmasında önemli bir işlev görüyorlar, doğru bilgilerin aktarılması konusunda önemli bir fonksiyon icra ediyorlar." diye konuştu.
Cangir, AB ile ortak yürütülen projenin, bu kapsamda dünyadaki yabancı düşmanlığı trendinin engellenmesine katkı sağlayacağını vurguladı.
Programda konuşan YEE Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, projeye destek vermekten duydukları memnuniyeti dile getirerek, "Bu projede temel amacımız Türkiye sivil toplum kuruluşlarını, üniversitelerini ve Türk kültürü ile Avrupa kültürünü bir anlamda buluşturmak ve bu proje sayesinde de Türkiye’yi yurt dışında tanıtmak." ifadelerini kullandı.
Yunus Emre Enstitüsünün kültürel faaliyetler yürüten bir kurum olduğuna dikkati çeken Ateş, "YEE, bu kapsamda 9 yıldır dünyanın farklı coğrafyalarında 54 kültür merkezinde Türkiye ile dünya arasında bağ kurmaya çalışan bir enstitü." diye konuştu.
Ateş, kültürler arası iletişimin, YEE'nin faaliyetlerinin önemli sac ayaklarından biri olduğunu belirterek, "Bizim dünyayla paylaşacağımız çok şey var. Yunus Emre Enstitüsü olarak bizim davamız sevgi davası, başka insanlarla tanış olma davası." dedi.
Projenin hayata geçirilmesi için üç yıldan fazla bir süre sabrettiklerini aktaran Ateş, bu vesileyle Avrupa’nın birçok ülkesinden insanla tanışma fırsatı doğacağını ve Avrupalıların da aracısız bir şekilde Türkiye'yi tanıyacağını kaydetti.
Hazine Müsteşarlığı Merkezi Finans ve İhale Birimi Başkanı Selim Uslu ise projenin hedefiyle ilgili, "Hibe programının genel amacı, Avrupa Birliği ve Türkiye’deki kültür enstitüleri arasında iş birliğine dayalı aktiviteler geliştirerek kültürel alışverişi yoğunlaştırmak ve güçlü bir ağ oluşturmaktır." ifadelerini kullandı.
Uslu, hibe program kapsamında kültür ve sanat alanlarında yapılacak iş birliğinin önemini vurgulayarak “Projenin, Türkiye ve AB sivil toplumları arasındaki kültürlerarası diyaloğun güçlenmesine, uzun vadede kalıcı kültürel girişimlerin gelişimine ve artışına katkı sağlayacağını ümit etmekteyiz." dedi.
AB Türkiye Delegasyonu Sivil Toplum, Temel Haklar, Yargı ve İç İşleri Bölüm Başkanı Müsteşar Michael Rupp, Türkiye ve AB sivil toplumları arasındaki diyalog mekanizmasının kültür alışverişini geliştirmesinin önemli olduğunu belirtti.
Rupp, kültürlerarası diyalog, kültürel üretim ve farklılık ve kültürel mirasların korunmasının 2018 yılında öncelikli gündem olduğunu vurguladı.
Söz konusu programın diyalog ve karşılıklı anlayışa katkı sağlamayı amaçladığını belirten Rupp, YEE'nin bu konuda önemli bir rol oynadığına dikkati çekti. Rupp, "Bu enstitünün, programı uygulamak için en güvenilir ve stratejik enstitü olduğu konusunda gönlümüz oldukça rahat." ifadesini kullandı.
- Türkiye-AB Kültürlerarası Diyalog Hibe Programı
Türkiye ve AB üyesi ülkelerde Türkiye ile AB arasındaki sivil toplum diyaloğunun görünürlüğünün artırılmasını amaçlayan projeleri desteklemek için oluşturulan Türkiye-AB Kültürlerarası Diyalog Hibe Programı kapsamında, müzik, opera, sahne sanatları, plastik ve görsel sanatlar, grafik sanatlar, halka açık sanat, geleneksel sanat, dijital sanat, edebiyat, kent kültürü, sinema, belgesel, animasyon, mimarlık, halk kültürü, kültürel diplomasi ve tarih gibi alanlarda yürütülecek projelerin desteklenmesi planlanıyor.
Avrupa Kültür Enstitüleri Ağı üyesi kültür enstitüleri Türkiye'den, AB üyesi ülkelerden veya IPA tüzüğü kapsamında yer alan ülkelerden bir sivil toplum kuruluşu ve/veya üniversite ile ortaklaşa çalışarak en az 300 bin, en fazla 500 bin avro destekten yararlanabilecek.
Kaynak: AA
Türkiye'de faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum kuruluşlarının yetkilileri, AB ve Türkiye'nin ortaklaşa finanse ettiği ve "Türkiye-AB Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı 2014-2020 dönemi (IPA II)" kapsamında, AB Bakanlığının lider kuruluş olduğu "sivil toplum sektörü" altında yer alan hibe programı hakkında bilgilendirildi.
AB Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mehmet Cangir, toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'de sivil toplum kuruluşlarının sayısının zamanla arttığına dikkati çekerek, "Sivil toplumun kapasitesinin artması bizim için önemli." dedi.
Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerinin başladığı 2005 yılından bugüne yüzlerce alanda önemli reformlar yapıldığını kaydeden Cangir, bu kapsamda siyasi kriterlerden insan haklarına, demokrasiye, tarım-balıkçılıktan tüketicinin korunmasına kadar farklı alanlarda yasalar, yönetmelikler ve yeni düzenlemeler hayata geçtiğini bildirdi.
Cangir, AB ile yürütülen bu projenin sivil toplum örgütleri için önemli olduğunu vurgulayarak, "Sivil toplum yöneticileri tarafından bu projeler benimsenmediği takdirde bu reformların hepsi kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur." değerlendirmesinde bulundu.
Sivil toplum kuruluşlarını "kültür elçileri" olarak tanımlayan ve kültür enstitülerinin önemine değinen Cangir, "STK'ler, kültür enstitüleri ön yargıların kırılmasında önemli bir işlev görüyorlar, doğru bilgilerin aktarılması konusunda önemli bir fonksiyon icra ediyorlar." diye konuştu.
Cangir, AB ile ortak yürütülen projenin, bu kapsamda dünyadaki yabancı düşmanlığı trendinin engellenmesine katkı sağlayacağını vurguladı.
Programda konuşan YEE Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, projeye destek vermekten duydukları memnuniyeti dile getirerek, "Bu projede temel amacımız Türkiye sivil toplum kuruluşlarını, üniversitelerini ve Türk kültürü ile Avrupa kültürünü bir anlamda buluşturmak ve bu proje sayesinde de Türkiye’yi yurt dışında tanıtmak." ifadelerini kullandı.
Yunus Emre Enstitüsünün kültürel faaliyetler yürüten bir kurum olduğuna dikkati çeken Ateş, "YEE, bu kapsamda 9 yıldır dünyanın farklı coğrafyalarında 54 kültür merkezinde Türkiye ile dünya arasında bağ kurmaya çalışan bir enstitü." diye konuştu.
Ateş, kültürler arası iletişimin, YEE'nin faaliyetlerinin önemli sac ayaklarından biri olduğunu belirterek, "Bizim dünyayla paylaşacağımız çok şey var. Yunus Emre Enstitüsü olarak bizim davamız sevgi davası, başka insanlarla tanış olma davası." dedi.
Projenin hayata geçirilmesi için üç yıldan fazla bir süre sabrettiklerini aktaran Ateş, bu vesileyle Avrupa’nın birçok ülkesinden insanla tanışma fırsatı doğacağını ve Avrupalıların da aracısız bir şekilde Türkiye'yi tanıyacağını kaydetti.
Hazine Müsteşarlığı Merkezi Finans ve İhale Birimi Başkanı Selim Uslu ise projenin hedefiyle ilgili, "Hibe programının genel amacı, Avrupa Birliği ve Türkiye’deki kültür enstitüleri arasında iş birliğine dayalı aktiviteler geliştirerek kültürel alışverişi yoğunlaştırmak ve güçlü bir ağ oluşturmaktır." ifadelerini kullandı.
Uslu, hibe program kapsamında kültür ve sanat alanlarında yapılacak iş birliğinin önemini vurgulayarak “Projenin, Türkiye ve AB sivil toplumları arasındaki kültürlerarası diyaloğun güçlenmesine, uzun vadede kalıcı kültürel girişimlerin gelişimine ve artışına katkı sağlayacağını ümit etmekteyiz." dedi.
AB Türkiye Delegasyonu Sivil Toplum, Temel Haklar, Yargı ve İç İşleri Bölüm Başkanı Müsteşar Michael Rupp, Türkiye ve AB sivil toplumları arasındaki diyalog mekanizmasının kültür alışverişini geliştirmesinin önemli olduğunu belirtti.
Rupp, kültürlerarası diyalog, kültürel üretim ve farklılık ve kültürel mirasların korunmasının 2018 yılında öncelikli gündem olduğunu vurguladı.
Söz konusu programın diyalog ve karşılıklı anlayışa katkı sağlamayı amaçladığını belirten Rupp, YEE'nin bu konuda önemli bir rol oynadığına dikkati çekti. Rupp, "Bu enstitünün, programı uygulamak için en güvenilir ve stratejik enstitü olduğu konusunda gönlümüz oldukça rahat." ifadesini kullandı.
- Türkiye-AB Kültürlerarası Diyalog Hibe Programı
Türkiye ve AB üyesi ülkelerde Türkiye ile AB arasındaki sivil toplum diyaloğunun görünürlüğünün artırılmasını amaçlayan projeleri desteklemek için oluşturulan Türkiye-AB Kültürlerarası Diyalog Hibe Programı kapsamında, müzik, opera, sahne sanatları, plastik ve görsel sanatlar, grafik sanatlar, halka açık sanat, geleneksel sanat, dijital sanat, edebiyat, kent kültürü, sinema, belgesel, animasyon, mimarlık, halk kültürü, kültürel diplomasi ve tarih gibi alanlarda yürütülecek projelerin desteklenmesi planlanıyor.
Avrupa Kültür Enstitüleri Ağı üyesi kültür enstitüleri Türkiye'den, AB üyesi ülkelerden veya IPA tüzüğü kapsamında yer alan ülkelerden bir sivil toplum kuruluşu ve/veya üniversite ile ortaklaşa çalışarak en az 300 bin, en fazla 500 bin avro destekten yararlanabilecek.