CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Açıklaması
'Diyanet 7,2 milyar lira harcamış. Toplumun gelişmesine, aydınlanmasına, kadınerkek eşitliğine, çocukların güvenliğine harcanmamış bunlar. Bu paraları harcayanlar, 'Kız çocukları 9 yaşında evlenebilir' diye fetva yayınlıyor. Bunlar siyasetin kuklaları haline dönüşmüşler. Dinin, Allah'ın emirlerini yaymıyorlar, bunlar siyasetin taşeronu haline dönüşmüş'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, "Diyanet 7,2 milyar lira harcamış. Toplumun gelişmesine, aydınlanmasına, kadın-erkek eşitliğine, çocukların güvenliğine harcanmamış bunlar. Bu paraları harcayanlar, 'Kız çocukları 9 yaşında evlenebilir' fetvası yayınlıyorlar. Bunlar siyasetin kuklaları haline dönüşmüşler. Dinin, Allah'ın emirlerini yaymıyorlar, bunlar siyasetin taşeronu haline dönüşmüş." dedi.
Yılmaz, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, İngiltere'de 3 Nisan'ı, "Bir Müslüman'ı cezalandır" kampanyasına dönüştürmek isteyen ırkçıların, İslamifobiklerin, faşistlerin bu çağrısını kınadı, İngiltere hükümetinin de bunlara ilişkin, yargı sürecini başlatması gerektiğini ifade etti.
Avrupa genelinde son dönemde sirayet eden Müslüman ve Türklere karşı bu kampanyaların, Avrupa'nın değerlerine aykırı bir davranış, tutum olarak ağırlaşarak devam ettiğini vurgulayan Yılmaz, Türkiye'nin de bu dönemde, yeterli duyarlılığı gösterip kendi yurttaşına sahip çıkmasını ve haklarını korumasını istedi.
Başbakan Binali Yıldırım'ın, Türkiye'nin 2016 ve 2017 yıllarında toplam insani kalkınma yardımlarının 14,5 milyar dolar olduğunu açıkladığını, Türkiye'yi dünyanın en cömert ülkesi ilan ettiğini anımsatan Yılmaz, "Bu yardımların hangi AKP yandaşları tarafından, onların aracılığıyla yapıldığını, tam olarak nereye gittiğini bilemiyoruz. Özellikle Cerablus'ta El Bab'ta ve Fırat Kalkanı'nda çalışanların, ihale alanların pek çoğunun AKP yandaşı olduğunu biliyoruz. Asgari ücretin bin 603 lira olduğu Türkiye'de cömertlikten bahsederek, dışarıya cömertken içeriye cimri olmak marifet olmamalı." dedi.
-"Yerel meclis oluşturulmalı"
Yılmaz, Afrin kuşatmasının başlamak üzere olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bugün dünyada Afrin operasyonuyla ilgili algı yaratmak, yavaşlatmak, durdurmak, hatta Güvenlik Konseyi marifetiyle Türkiye'nin oradaki operasyonunu sulandırmak niyeti taşıyan çevrelerin, özellikle Afrin kuşatmasının başlayacağı bir dönemde daha sorumsuz davranışlara kalkışabileceklerini beklemek sürpriz olmaz. Kuşatma başlatmadan, Afrin'deki bütün uluslararası konjonktürü de dikkate alarak, burada yerel meclisin acilen oluşturulması, yerel halkın temsilinin sağlanması önemli. Zira buradaki KCK ve kanton yapılanmasının yıkılması ve akabinde oluşacak kaos ortamı, Türkiye'nin pozisyonuna eleştirel bakmak isteyen çevrelerin, eline malzeme verecektir. Daha şehre girilmeden, kent meclisi veya başka bir şey diyebilirsiniz; sivil yapılanmanın, bir an önce devreye sokulması, olacak eleştirilerin engellenmesinde önem taşıyor. Kentin sağlıklı yönetimi ve orada bizim ordumuza karşı mukavemet olmaması için süreci meşrulaştıracak kent konseyi olabilir. Teröre bulaşmamış, Türkiye ile iyi geçinen, Türkiye'ye müzahir, Suriyeli ama PKK'ya karşı olan, onun yapılanmasını reddeden unsurlar bu oluşumda yer alabilir."
-"Davul, zurnayla duyurması..."
Devlette sorumsuz ,devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan açıklamaların yapıldığını savunan Yılmaz, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, Irak'ta sınır ötesi operasyon olacağını, Irak ile görüş birliği bulunduğunu, PKK'ya karşı operasyonun 12 Mayıs'taki Irak seçimleri sonrası yapılacağını açıkladığını aktardı.
Çavuşoğlu'nun, PKK'ya karşı yapılacak sınır ötesi operasyonu "davul, zurnayla" ilan etmesinden hicap duyduklarını belirten Yılmaz, bu şekilde TSK'nin o bölgeye yapacağı operasyonun, PKK'ya ihbar edildiğini öne sürdü.
Yılmaz, bu tür operasyonların örtülü yapılması gerektiğini, sorumsuz açıklamaların devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığını, haber verme niteliği taşıdığını ve terörle mücadeleyi zayıflatacağını iddia etti. Yılmaz, "Önce ben söyleyeyim, benim adım duyulsun, bu fikir benden çıksın" mantığıyla hareket edenlerin TSK'ye, devletin güvenliğine, ulusal çıkarlara zarar verdiğini kaydetti.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan'ın, "Afrin'de Türk bayrağı dalgalanacaktır." sözlerinin sorulması üzerine Yılmaz, bu sözleri yorumlamak istemediğini, yorum yapmaya değer görmediğini belirtti.
-"Önce kendi kafalarını güncellemeliler"
Öztürk Yılmaz, son günlerde gündeme gelen "İslam'ın güncellenmesi" tartışmalarına ilişki soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Güncellenme isteyenlerin önce kendi kafalarını güncellemesi gerekiyor. O kafada güncelleme olmadığı için sonuçları ne kadar güncellesek de sebepler güncellenmeyince durum değişmiyor. 9 yaşındaki kız çocuklarının evlenebileceği fetvası verenler, asansör halvetinden bahsedenler, bu çarpık zihniyet bu dönemde güç kazandı. Bunlara yönelik hiçbir şey yapılmadı. Din istismarcılığı ve din kisvesi altında kadınlar, çocuklar aşağılandı. Adeta kadına, çocuğa düşman bir anlayış oluşturuldu. Şimdi tehdit yaratıldı, o tehditten rahatsızlık duyduklarını belirtiyorlar, konuyu Diyanete havale ediyorlar. Bu fetvayı veren de Diyanet. Siz önce Türkiye'yi 16 yıldır yönetenlerin kafasında güncelleme yapmanız lazım, daha modern, çağdaş, yaşanabilir hayat tasavvur edecek düşünce oluşturmanız lazım o kafada. O kafa dini, siyaseti, seçimi, demokrasiyi kullanarak kendi versiyonunu oluşturma yönünde gayret sarf ediyor.
Diyanet 7,2 milyar lira harcamış. Toplumun gelişmesine, aydınlanmasına, kadın-erkek eşitliğine, çocukların güvenliğine harcanmamış bunlar. Bu paraları harcayanlar, fetva yayınlıyorlar, 'Kız çocukları 9 yaşında evlenebilir' diyor. Bunlar siyasetin kuklaları haline dönüşmüşler. Dinin, Allah'ın emirlerini yaymıyorlar, bunlar siyasetin taşeronu haline dönüşmüş. İktidarın söylediklerini yayıyorlar. Siyaset ne diyorsa, bunlar onu oynuyor. Emir aldıklarında konuşuyorlar, 'sus' denildiğinde hepsi susuyorlar."
Kaynak: AA
Yılmaz, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, İngiltere'de 3 Nisan'ı, "Bir Müslüman'ı cezalandır" kampanyasına dönüştürmek isteyen ırkçıların, İslamifobiklerin, faşistlerin bu çağrısını kınadı, İngiltere hükümetinin de bunlara ilişkin, yargı sürecini başlatması gerektiğini ifade etti.
Avrupa genelinde son dönemde sirayet eden Müslüman ve Türklere karşı bu kampanyaların, Avrupa'nın değerlerine aykırı bir davranış, tutum olarak ağırlaşarak devam ettiğini vurgulayan Yılmaz, Türkiye'nin de bu dönemde, yeterli duyarlılığı gösterip kendi yurttaşına sahip çıkmasını ve haklarını korumasını istedi.
Başbakan Binali Yıldırım'ın, Türkiye'nin 2016 ve 2017 yıllarında toplam insani kalkınma yardımlarının 14,5 milyar dolar olduğunu açıkladığını, Türkiye'yi dünyanın en cömert ülkesi ilan ettiğini anımsatan Yılmaz, "Bu yardımların hangi AKP yandaşları tarafından, onların aracılığıyla yapıldığını, tam olarak nereye gittiğini bilemiyoruz. Özellikle Cerablus'ta El Bab'ta ve Fırat Kalkanı'nda çalışanların, ihale alanların pek çoğunun AKP yandaşı olduğunu biliyoruz. Asgari ücretin bin 603 lira olduğu Türkiye'de cömertlikten bahsederek, dışarıya cömertken içeriye cimri olmak marifet olmamalı." dedi.
-"Yerel meclis oluşturulmalı"
Yılmaz, Afrin kuşatmasının başlamak üzere olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bugün dünyada Afrin operasyonuyla ilgili algı yaratmak, yavaşlatmak, durdurmak, hatta Güvenlik Konseyi marifetiyle Türkiye'nin oradaki operasyonunu sulandırmak niyeti taşıyan çevrelerin, özellikle Afrin kuşatmasının başlayacağı bir dönemde daha sorumsuz davranışlara kalkışabileceklerini beklemek sürpriz olmaz. Kuşatma başlatmadan, Afrin'deki bütün uluslararası konjonktürü de dikkate alarak, burada yerel meclisin acilen oluşturulması, yerel halkın temsilinin sağlanması önemli. Zira buradaki KCK ve kanton yapılanmasının yıkılması ve akabinde oluşacak kaos ortamı, Türkiye'nin pozisyonuna eleştirel bakmak isteyen çevrelerin, eline malzeme verecektir. Daha şehre girilmeden, kent meclisi veya başka bir şey diyebilirsiniz; sivil yapılanmanın, bir an önce devreye sokulması, olacak eleştirilerin engellenmesinde önem taşıyor. Kentin sağlıklı yönetimi ve orada bizim ordumuza karşı mukavemet olmaması için süreci meşrulaştıracak kent konseyi olabilir. Teröre bulaşmamış, Türkiye ile iyi geçinen, Türkiye'ye müzahir, Suriyeli ama PKK'ya karşı olan, onun yapılanmasını reddeden unsurlar bu oluşumda yer alabilir."
-"Davul, zurnayla duyurması..."
Devlette sorumsuz ,devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan açıklamaların yapıldığını savunan Yılmaz, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun, Irak'ta sınır ötesi operasyon olacağını, Irak ile görüş birliği bulunduğunu, PKK'ya karşı operasyonun 12 Mayıs'taki Irak seçimleri sonrası yapılacağını açıkladığını aktardı.
Çavuşoğlu'nun, PKK'ya karşı yapılacak sınır ötesi operasyonu "davul, zurnayla" ilan etmesinden hicap duyduklarını belirten Yılmaz, bu şekilde TSK'nin o bölgeye yapacağı operasyonun, PKK'ya ihbar edildiğini öne sürdü.
Yılmaz, bu tür operasyonların örtülü yapılması gerektiğini, sorumsuz açıklamaların devlet ciddiyetiyle bağdaşmadığını, haber verme niteliği taşıdığını ve terörle mücadeleyi zayıflatacağını iddia etti. Yılmaz, "Önce ben söyleyeyim, benim adım duyulsun, bu fikir benden çıksın" mantığıyla hareket edenlerin TSK'ye, devletin güvenliğine, ulusal çıkarlara zarar verdiğini kaydetti.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan'ın, "Afrin'de Türk bayrağı dalgalanacaktır." sözlerinin sorulması üzerine Yılmaz, bu sözleri yorumlamak istemediğini, yorum yapmaya değer görmediğini belirtti.
-"Önce kendi kafalarını güncellemeliler"
Öztürk Yılmaz, son günlerde gündeme gelen "İslam'ın güncellenmesi" tartışmalarına ilişki soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Güncellenme isteyenlerin önce kendi kafalarını güncellemesi gerekiyor. O kafada güncelleme olmadığı için sonuçları ne kadar güncellesek de sebepler güncellenmeyince durum değişmiyor. 9 yaşındaki kız çocuklarının evlenebileceği fetvası verenler, asansör halvetinden bahsedenler, bu çarpık zihniyet bu dönemde güç kazandı. Bunlara yönelik hiçbir şey yapılmadı. Din istismarcılığı ve din kisvesi altında kadınlar, çocuklar aşağılandı. Adeta kadına, çocuğa düşman bir anlayış oluşturuldu. Şimdi tehdit yaratıldı, o tehditten rahatsızlık duyduklarını belirtiyorlar, konuyu Diyanete havale ediyorlar. Bu fetvayı veren de Diyanet. Siz önce Türkiye'yi 16 yıldır yönetenlerin kafasında güncelleme yapmanız lazım, daha modern, çağdaş, yaşanabilir hayat tasavvur edecek düşünce oluşturmanız lazım o kafada. O kafa dini, siyaseti, seçimi, demokrasiyi kullanarak kendi versiyonunu oluşturma yönünde gayret sarf ediyor.
Diyanet 7,2 milyar lira harcamış. Toplumun gelişmesine, aydınlanmasına, kadın-erkek eşitliğine, çocukların güvenliğine harcanmamış bunlar. Bu paraları harcayanlar, fetva yayınlıyorlar, 'Kız çocukları 9 yaşında evlenebilir' diyor. Bunlar siyasetin kuklaları haline dönüşmüşler. Dinin, Allah'ın emirlerini yaymıyorlar, bunlar siyasetin taşeronu haline dönüşmüş. İktidarın söylediklerini yayıyorlar. Siyaset ne diyorsa, bunlar onu oynuyor. Emir aldıklarında konuşuyorlar, 'sus' denildiğinde hepsi susuyorlar."