Sağlıkta Ahlak Sempozyumu
Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Mustafa Karahocagil: 'Ahi Evran'ın deri işleme dışında 32 mesleğin de ustası olduğunu biliyoruz. Mesleki ahlakı da bir disiplin olarak ortaya koydu. Bu 32 meslek içerisinde tıp var mı bilmiyorum. Ama yılan zehrine karşı çalışmalar yaptığını biliyoruz. Böyle olunca tıpla, sağlıkla ilgilendiğini düşünmek gerekiyor' Dr. Sare Davutoğlu: 'Şu an dünyaya ülkemizden başlayarak en fazla katkı yapabileceğimizi düşündüğüm alan sağlıkta etik. Aslında medeniyetimizden gelen çok sağlam verilerimiz var. Çok önemli deneyimimiz var. Fakat bu konuda yeteri kadar bilgi sahibi değiliz'
Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil, "Ahi Evran'ın deri işleme dışında 32 mesleğin de ustası olduğunu biliyoruz. Mesleki ahlakı da bir disiplin olarak ortaya koydu. Bu 32 meslek içerisinde tıp var mı bilmiyorum. Ama yılan zehrine karşı çalışmalar yaptığını biliyoruz. Böyle olunca tıpla, sağlıkla ilgilendiğini düşünmek gerekiyor." dedi.
Karahocagil, Sağlık ve Medeniyet Derneği'nin Sağlık Bilimleri Üniversitesi desteğiyle Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde düzenlediği "Sağlıkta Ahlak Sempozyumu"nda, ahilik ve tıp ahlakı konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Ahiliğin aslında sivil toplum örgütü olduğunu, kökenini fütüvvetten aldığını belirten Karahocagil, şöyle konuştu:
"Ahi Evran'ın deri işleme ustası olduğunu biliyoruz. Deri işleme dışında 32 mesleğin de ustası olduğunu biliyoruz. Mesleki ahlakı da bir disiplin olarak ortaya koydu. Bu 32 meslek içerisinde tıp var mı bilmiyorum. Ama yılan zehrine karşı çalışmalar yaptığını biliyoruz. Böyle olunca tıpla, sağlıkla ilgilendiğini düşünmek gerekiyor. Meslek ahlakını disipline ettiyse, sağlık alanına da bir şeyler vermiştir. Ahiliğin kaynak aldığı yapılarda ve metinlerde fütüvvet ehli olamayacakların tarifinde 'Kalpleri taşlaşmış cerrahlar' hükmü var."
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Dr. Sare Davutoğlu da Sağlık ve Medeniyet Derneği'ne önemli bir konuya dikkati çektikleri için teşekkür ederek, "Şu an dünyaya ülkemizden başlayarak en fazla katkı yapabileceğimizi düşündüğüm alan sağlıkta etik. Aslında medeniyetimizden gelen çok sağlam verilerimiz var. Çok önemli deneyimimiz var. Fakat bu konuda yeteri kadar bilgi sahibi değiliz. Tarihimizde bu konuda neler söylenmiş ve tavsiye edilmiş, bunları öğrenmemiz lazım. Günümüzde uygulama alanında da ciddi çalışmalar yapmamız gerekir. Önce kendimizden başlamalıyız." diye konuştu.
"Sağlığın Korunması" başlığında sunumu gerçekleştiren Dr. Ahmet Yiğitalp ise insanın doğal bir yaşam süreci olduğunu dile getirerek, "Bu süreç gelişim ve fizyolojik yıpranma sürecidir. Bu süreçlerde insan sağlığına zarar veren faktörler de var. Bunları 3 temel başlıkta sıralayabiliriz. Dünya Sağlık Örgütü beslenme ve hijyenin insan sağlığında yüzde 60 etkili olduğunu ifade ediyor. Hastalığın da doğal bir süreci var. Diğer konu ise bilimsellik." diye konuştu.
Yiğitalp, beslenme ve hijyen konularında bilgiler verdiği sunumunda, şunları kaydetti:
"İdeal bir sonuç elde etmek için sağlığın korunmasında 4 soruya 'ne zaman, ne kadar, ne, nasıl' sorularına cevap verecek şekilde 8 milyar insana özel beslenme programı hazırlanmak mümkün görünmüyor. Ne kadar yemeli? Belini doğrulacak kadar. Midemizin 3'te biri kadar. Çok yedik. O zaman da midenin terbiye edilmesi lazım. Neden pazartesi perşembe orucu? Çünkü 3 günde bir terbiye edilebilir organ. Ne zaman yiyelim? Acıkınca. Canımız isterse. Ne yiyelim? Helal ve temiz olanı. Şüpheli şeyleri yeme. Oturarak ve sağ elle yiyelim. Besmeleyle başla hamd ile bitir. Bizim bir de ruhumuz var. Onun da doyurulması gerekiyor. Bu dört kural uygulanınca 8 milyar insana diyet programı uygulanabilir. Bütün insanlığın sorununu çözer."
Biyolojik anlamda 4 temel korunmadan bahseden Yiğitalp, aşılamanın bu başlık altına değerlendirilebileceğini söyledi.
Hekim-hasta ilişkileri konusunda sunum yapan Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Başkanı Orhan Demir, derneğe yapılan müracaatları anlattı.
Sağlık hizmetlerinde memnuniyetin önemine işaret eden Demir, "Sağlık hizmeti alan ve verenlerin memnuniyetini sağlayacak olan ahlaktır. Hastayı para kaynağı gören, hekimleri alışveriş merkezi gibi yerlerde çalıştıran sistem ne kadar ahlakidir? Hastanelerin ticarethane olarak görüldüğü sistem ne kadar ahlaki? Daha fazla kazanmanın yolu daha fazla hastalıktan geçiyor. Bu durum ne kadar ahlakidir? Gereksiz ameliyatlar, gereksiz tetkik istenmesi gibi durumlar ne kadar ahlaki?" diye konuştu.
"Hastanın Hastalığa Yaklaşımı" başlıklı sunum yapması beklenen eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, annesinin rahatsızlığı nedeniyle sempozyuma katılamadı.
Kaynak: AA
Karahocagil, Sağlık ve Medeniyet Derneği'nin Sağlık Bilimleri Üniversitesi desteğiyle Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde düzenlediği "Sağlıkta Ahlak Sempozyumu"nda, ahilik ve tıp ahlakı konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Ahiliğin aslında sivil toplum örgütü olduğunu, kökenini fütüvvetten aldığını belirten Karahocagil, şöyle konuştu:
"Ahi Evran'ın deri işleme ustası olduğunu biliyoruz. Deri işleme dışında 32 mesleğin de ustası olduğunu biliyoruz. Mesleki ahlakı da bir disiplin olarak ortaya koydu. Bu 32 meslek içerisinde tıp var mı bilmiyorum. Ama yılan zehrine karşı çalışmalar yaptığını biliyoruz. Böyle olunca tıpla, sağlıkla ilgilendiğini düşünmek gerekiyor. Meslek ahlakını disipline ettiyse, sağlık alanına da bir şeyler vermiştir. Ahiliğin kaynak aldığı yapılarda ve metinlerde fütüvvet ehli olamayacakların tarifinde 'Kalpleri taşlaşmış cerrahlar' hükmü var."
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Dr. Sare Davutoğlu da Sağlık ve Medeniyet Derneği'ne önemli bir konuya dikkati çektikleri için teşekkür ederek, "Şu an dünyaya ülkemizden başlayarak en fazla katkı yapabileceğimizi düşündüğüm alan sağlıkta etik. Aslında medeniyetimizden gelen çok sağlam verilerimiz var. Çok önemli deneyimimiz var. Fakat bu konuda yeteri kadar bilgi sahibi değiliz. Tarihimizde bu konuda neler söylenmiş ve tavsiye edilmiş, bunları öğrenmemiz lazım. Günümüzde uygulama alanında da ciddi çalışmalar yapmamız gerekir. Önce kendimizden başlamalıyız." diye konuştu.
"Sağlığın Korunması" başlığında sunumu gerçekleştiren Dr. Ahmet Yiğitalp ise insanın doğal bir yaşam süreci olduğunu dile getirerek, "Bu süreç gelişim ve fizyolojik yıpranma sürecidir. Bu süreçlerde insan sağlığına zarar veren faktörler de var. Bunları 3 temel başlıkta sıralayabiliriz. Dünya Sağlık Örgütü beslenme ve hijyenin insan sağlığında yüzde 60 etkili olduğunu ifade ediyor. Hastalığın da doğal bir süreci var. Diğer konu ise bilimsellik." diye konuştu.
Yiğitalp, beslenme ve hijyen konularında bilgiler verdiği sunumunda, şunları kaydetti:
"İdeal bir sonuç elde etmek için sağlığın korunmasında 4 soruya 'ne zaman, ne kadar, ne, nasıl' sorularına cevap verecek şekilde 8 milyar insana özel beslenme programı hazırlanmak mümkün görünmüyor. Ne kadar yemeli? Belini doğrulacak kadar. Midemizin 3'te biri kadar. Çok yedik. O zaman da midenin terbiye edilmesi lazım. Neden pazartesi perşembe orucu? Çünkü 3 günde bir terbiye edilebilir organ. Ne zaman yiyelim? Acıkınca. Canımız isterse. Ne yiyelim? Helal ve temiz olanı. Şüpheli şeyleri yeme. Oturarak ve sağ elle yiyelim. Besmeleyle başla hamd ile bitir. Bizim bir de ruhumuz var. Onun da doyurulması gerekiyor. Bu dört kural uygulanınca 8 milyar insana diyet programı uygulanabilir. Bütün insanlığın sorununu çözer."
Biyolojik anlamda 4 temel korunmadan bahseden Yiğitalp, aşılamanın bu başlık altına değerlendirilebileceğini söyledi.
Hekim-hasta ilişkileri konusunda sunum yapan Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Başkanı Orhan Demir, derneğe yapılan müracaatları anlattı.
Sağlık hizmetlerinde memnuniyetin önemine işaret eden Demir, "Sağlık hizmeti alan ve verenlerin memnuniyetini sağlayacak olan ahlaktır. Hastayı para kaynağı gören, hekimleri alışveriş merkezi gibi yerlerde çalıştıran sistem ne kadar ahlakidir? Hastanelerin ticarethane olarak görüldüğü sistem ne kadar ahlaki? Daha fazla kazanmanın yolu daha fazla hastalıktan geçiyor. Bu durum ne kadar ahlakidir? Gereksiz ameliyatlar, gereksiz tetkik istenmesi gibi durumlar ne kadar ahlaki?" diye konuştu.
"Hastanın Hastalığa Yaklaşımı" başlıklı sunum yapması beklenen eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, annesinin rahatsızlığı nedeniyle sempozyuma katılamadı.