RÖPORTAJ - 'Bangsamoro Organik Yasası'nın Referandumda Kabul Edilme Şansı Yüzde 80'
Moro İslami Kurtuluş Cephesi lideri El Hac Murad İbrahim: '(BOL'un referandumda kabul edilme olasılığı) Şansımızın yüzde 80 olduğunu düşünüyorum' 'Duterte bu anlaşmanın uygulanmasına en çok desteği veren oldu. Çünkü kendisi de Mindanao'dan ve sorunun ne olduğunu biliyor, bunun uygulanmasını anlayışla destekliyor. Bu yüzden ona tutunuyoruz' '(Referandumdan) Eğer 'hayır' oyları çoğunlukta çıkarsa, ARMM yine var olmaya devam edecek. ARMM için 2019'da seçim olacak ve devam edecek. BOL'a ne olacak? BOL yeniden müzakere edilecek' '(MUKC içinde) Misuari'yi izleyen grup BOL'u desteklemiyor ama şimdiye kadar ona karşı harekete de geçmediler. Destek olmayabilirler ancak dileriz referandumda engel teşkil etmezler'
MEHMET ÖZTÜRK - Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MIKC) lideri El Hac Murad İbrahim, Bangsamoro Organik Yasası'nın (BOL) 27 Temmuz'da onaylanmasının ardından sırada 21 Ocak 2019'da yapılacak referandumun olduğunu belirterek BOL'un referandumda kabul edilme şansının yüzde 80 olduğunu söyledi.
MIKC lideri İbrahim, Filipinler'deki 40 yıllık barış sürecinde gelinen son noktayı ve Türkiye'nin bölgeye yönelik desteğini AA muhabirine değerlendirdi.
MIKC lideri İbrahim'e yöneltilen sorular ve cevapları şöyle:
Soru: MIKC olarak verdiğiniz 40 yıllık mücadeleyi özetleyebilir misiniz?
İbrahim: Bangsamoro mücadelesi sömürgecilik dönemlerine dayanıyor ancak özellikle şu anda verilen mücadele yaklaşık 40 yılı aşkın süre önce, 1968'de Filipinler hükümeti Bangsamoro halkına yönelik soykırım kampanyası başlattığında başladı. Çok sayıda Bangsamorolu sivil katledildi. Böylece kendimizi savunmaya zorlandık ve bu durum, şimdiki mücadelenin başlangıcı oldu. Daha sonra, 1972'de o dönemki Başkan (Ferdinand) Marcos, halkımıza karşı sıkıyönetim ilan edip zulmetmeye başladığında durum daha da kötüleşti, bu nedenle bir örgüt kurmak zorundaydık.
Birlikte oluşturduğumuz ilk (MIKC liderliği) örgüt 1972'de Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MUKC) oldu. Bu, Bangsamoro halkının ayrılık için mücadelesini taşıyan ana örgüt oldu. Daha sonra 1974'te İslam Konferansı Örgütü müdahale etmeye başladı ve Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Filipin hükümetinin birlikte oturup müzakere etmesi çağrısında bulundu. Böylece, o dönem birlik olan MUKC ile hükümet arasında müzakereler 1975'te başladı. Böylece, Libya'daki Albay (Muammer) Kaddafi'nin öncülüğünde yapılan müzakereden sonra da yol aldık. Bir anlaşma yapmakta başarılı olduk, biz buna 1976 Trablus Barış Anlaşması diyoruz.
İslam Konferansı Örgütünün müdahalesi üzerine, ayrı bir ülkeye sahip olma hedefimizden vazgeçtik. Razı olduk (özerklik sahibi olmaya). Gerçek bir özerkliğe, kendi kendini yöneten ve hala Filipinler hükümetinin altında olan bir hükümete sahip olduğumuz sürece, bunu kabul etmeye istekliydik. 1976'da, Trablus Anlaşması, Filipinlerin güneyinde Bangsamoro halkının hepsini kapsayan bir Bangsamoro özerk hükümetinin kurulmasını sağladı.
İş uygulamaya geldiğinde sorun ortaya çıktı. Marcos anlaşmanın hükümlerini sadakatle uygulamadı. Dolayısıyla uygulamada anlaşmazlık vardı, o zaman hükümet tek taraflı olarak anlaşmanın kendi versiyonunu uyguladı, bu yüzden biz bunu kabul etmedik. 1977-78 yıllarında düşmanlıklar yeniden başladı. 1986'da Marcos görevden alındı ve Corazon Auqino'nun (başkan olarak) görevi devralması müzakereyi yeniden canlandırdı. Ancak başarılı olmadı.
Daha sonra, Başkan (Fidel) Ramos (görevi) devraldı. O görevi devraldıktan sonra MUKC içinde de bir bölünme vardı. MUKC yönetimindeki farklılıklar nedeniyle iki fraksiyon vardı. Bunlardan biri (Nur) Misuari'nin liderliği ve diğeri Selamet Haşim liderliğiydi. Ramos döneminde Misuari, Ramos yönetimi ile Cakarta'da bir anlaşmaya imza atabildi. Bu, Trablus Barış Anlaşması'nın Uygulanması İçin Nihai Barış Anlaşması olarak biliniyordu. Biz anlaşmayı kabul etmedik çünkü sorunu gerçekten çözemeyeceğini anladık.
Soru: Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi'ni (ARMM) mi kastediyorsunuz?
İbrahim: Evet, bu (anlaşma) ARMM'yi ortaya koydu. Biz katılmadık ve 'bekle ve gör' yolunu seçtik. Uygulama yine başarısız olunca, Ramos bu kez başka bir müzakere için şimdiki adı Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MIKC) olan, Selamet Haşim grubunu, bizi 1997'de davet etti. Ramos yönetimiyle 1997'de Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MIKC) adıyla müzakereye başladık. Ramos'un süresi doldu.
Bir diğer yönetim ile, Başkan Joseph Estrada ile müzakerelere devam ettik. Müzakereler sırasında, Estrada MIKC'e karşı tamamen açık bir savaş başlattı. Müzakereler durduruldu. Estrada, 2000 yılında iktidardan alındı.
Onun yerine Gloria Macapagal Arroyo geçti. Göreve başladığında bizi görüşmeye davet etti. Kolaylaştırıcı bir üçüncü tarafın da aracılığıyla müzakereyi kabul ettik. Bu, Malezya'nın Filipinler hükümeti ile MIKC arasında üçüncü ve kolaylaştırıcı taraf olarak sürece davet edildiği noktadır.
Müzakeremize 2001 yılında başladık. Barış için Trablus Anlaşması diye adlandırdığımız bir çerçeve anlaşmayı 2001'de imzalayabildik. Böylece, bu anlaşmanın detaylarını Malezya'nın Kuala Lumpur kentinde müzakere etmeye karar verdik. Birkaç sorun vardı, zor bir süreçti. İnişli çıkışlı bir müzakereydi. Daha sonra başka bir anlaşmaya vardık. "Memorandum of Agreement on the Ancestral Domain (MoAD)" adını verdiğimiz bu anlaşmayı neredeyse imzalıyorduk.
Bu, imzalanması gereken bir anlaşmaydı ancak Manila'daki bazı Hristiyan liderler Filipin Yüksek Mahkemesine bir dilekçe sundu. Yüksek Mahkeme, bunun üzerine imza sürecinin durdurulmasına ilişkin bir kısıtlama kararı verdi. Bu yüzden belge imzalanmadı ve başka bir düşmanlık ve çatışma ortamı daha doğdu.
Daha sonra, Başkan Arroyo bizi müzakereye geri dönmeye ve devam etmeye ikna etti. Yüksek mahkeme ayrıca MoAD'ın yeniden düzenlenmesi halinde kabul edilebilir olduğuna dair bir karar verdi. Bu nedenle MoAD'ı yeniden gözden geçirerek müzakereye devam ettik. Daha sonra, sürecin ilerlemesi için görevi devralan Başkan (Benigno) Aquino ile kişisel bir görüşme yaptık. Kendisiyle Tokyo'da buluştuk ve orada süreci hızlandırmaya karar verdik. Tokyo'daki görüşme 2011'deydi. Müzakereye devam ettik. Ancak 2014'te nihai anlaşmayı imzaladık. Bu anlaşmayı, "Kapsamlı Bangsamoro Anlaşması" diye adlandırdık. Bu anlaşma yasaya çevrildi. Bunu da "Bangsamoro Temel Yasası" (BTM) diye adlandırdık. Ne yazık ki Moro halkına yönelik önyargılar nedeniyle onaylanmadı.
Daha sonra, bizim askerlerimizle hükümetin özel kuvvetlerinin karşı karşıya geldiği ve hükümet tarafından 44 kişinin öldüğü o olay (Mamasapano Incident) meydana geldi.
Soru: Onlar (Filipinler kuvvetleri) sözleşme kurallarına uymadı mı?
İbrahim: Evet çünkü ateşkes anlaşmasında sağlanan koordinasyon olmadan bir operasyon gerçekleştirdiler. Yani yanlış çarpışmanın olmasının nedeni buydu. Bu savaşta Filipin hükümetinin 44 özel gücü öldürüldü.
Soru: Yabancı güçlerden de kayıplar var mıydı?
İbrahim: Bizim tarafımızda da kayıplar vardı. Yedi şehidimiz ve bazı yaralılarımız vardı.
Soru: Müdahaleye ABD askerleri de katılmış mıydı?
İbrahim: Evet, iddiaya göre, operasyonun hedefi bölgede saklanan bilinen bir Malezya terörist lideriydi.
Soru: Adı neydi?
İbrahim: Marwan, Malezyalı terörist lideri. Ordu, onun bölgemizin yakınlarında saklandığını tespit etmişti. Bir direnç oldu çünkü (bölgelerimizde) girmeden önce (bizimle) koordine olmadılar, pek çok asker öldü ve bu durum, BTM'nin onaylanmamasında da etkili oldu. Kongre'den geçmedi ve tüm ön yargılar ortaya çıktı. Başkan Aquino'nun dönemi, BTM geçmeden sona erdi.
Aquino'dan sonra seçim yapıldı ve neyse ki Mindanao'dan, Bangsamoro bölgesinden bir Başkan (Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte) kazandı.
Başkan Duterte, kendisinin anne tarafından Moro kanı taşıdığını söylüyor ve Bangsamoro sorununu anlıyor. Göreve geldiğinde projelerinden biri BTM idi. BTM'ye benzer ancak anayasaya aykırı bulunan maddeleri barındırmayan başka bir yasa oluşturmak için MIKC'ten ve başka sektörlerden bir grup oluşturdu.
Cumhurbaşkanlığı ve Senato Temsilciliği Ofisi ile yapılan bir dizi anlaşmadan sonra, son olarak, pek çok sözleşmenin ardından, yasa geçen temmuzda (2018) (Filipinler) Kongre'den geçti.
Soru: Şimdi BTM, Bangsamoro Organik Yasası (BOL) oldu. BTM ve BOL arasındaki fark nedir?
İbrahim: Adından da anlaşılacağı gibi, çok küçük bir fark. Fakat BOL'a taşınmayan BTM hükümleri vardır. BTM hükümlerinin yaklaşık yüzde 15'i BOL'a konulmadı. Ama gördüklerimiz, bütün maddi konular zaten dahil edildi. Sadece polis konusu kaldı. Onu daha fazla ele almamız gerekiyor.
Şimdi gelecek süreç, bir referandum yaparak insanlara bu yasayı kabul edip etmediklerini sormak. Buna Ramos döneminde ilan edilen Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi'ndeki (ARMM) insanlar da dahil. Tek soru, onların BOL'u kabul edip etmeyeceği. Daha sonra referandum yapılacak başka bölgeler de olacak. Aslolan, Bangsamoro hükümetine katılmak isteyip istemeyecekleri. İnşallah 21 Ocak 2019'da yapılacak referandumdan evet oyları hayır oylarına üstün gelirse, Bangsamoro hükümeti, (Filipinler Devlet Başkanı) başkan atanmasıyla birlikte hemen kurulmuş olacak. İlk hükümet "Bangsamoro Geçiş Otoritesi" bir geçiş hükümeti olacak. Yönetimde çoğunluk MIKC'ten olacak ve kalanlar ise (Filipinler Devlet Başkanı) başkan tarafından diğer kesimlerden seçilecek. Geçiş Otoritesi, geçiş hükümeti 2022'ye kadar, 3 yıllığına yönetimde kalacak. 2022'de meclis ve hükümet üyeleri seçimle iş başına gelecek ve çoğunluğu kim sağlıyorsa hükümeti o kuracak. Biz, MICK olarak "Birleşik Bangsamoro Adalet Partisi" adıyla kendi siyasi partimizi kurduk ve partimiz 2022'deki yarışta yer alacak.
Soru: Başka partiler de var mı?
İbrahim: Evet, (seçimde) başka partiler de olacak.
Şimdi, referandum sürecine odaklandık. Halkın çoğunluğunun BOL'un kabul edilmesinden yana olduğunu görüyoruz. Ancak daha çok siyasiler, Bangsamorolu politikacılar BOL kabul edilirse yerlerini kaybetme kaygısı duyuyor. Bu BOL'u desteklemiyorlar ancak insanlardan büyük bir destek var.
Soru: (BOL'un) Referandumdan geçme şansı nedir?
İbrahim: (BOL'un referandumda kabul edilme olasılığı) Şimdi oranımız, şansımız yüzde 80.
Soru: Referanduma ilişkin herhangi bir kamuoyu anketi var mı?
İbrahim: Referandum için 7 Aralık'ta resmi kampanyamızı yürütmeye başlayacağız. Referandum ise 21 Aralık 2019'da olacak. ARMM'nin tamamının dahil olacağına eminiz. Karşılaştığımız meydan okumalardan biri şu ki biz Lanao Del Norte'den 6 belediyeyi dahil etmek istiyoruz. Çünkü çoğunluğu Müslüman ve barış sürecine destek oluyorlar. Diğeri ise ARMM'ye dahil olmayan Isabella City. Buranın nüfusu yarı yarıya Müslüman ve Hristiyan. Burada şansımız yüzde 50. Ayrıca Cotabato City burası ARMM'ye dahil değil ama ARMM'nin burada ofisi var. Burada sadece siyasi liderler, özellikle de yerel hükümetin lideri (BOL'a) karşı çıkıyor, halkın geneli (BOL'u) destekliyor. Bir de North Cotabato'da belediyelerine dahil, Bangsamoro'ya katılmak isteyen köyler de var. Onlar da referanduma katılmalılar. Referandumun başarılı olması için bu bölgelerin de sürece dahil olması, çok çalışmamız gerek.
Soru: Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MUKC) ve diğer grupların yaklaşımı nedir?
İbrahim: Misuari'yi izleyen grup BOL'u desteklemiyor ama şimdiye kadar ona karşı bir harekete de geçmediler. Destek olmayabilirler ancak dileriz referandumda engel teşkil etmezler.
Soru: Söylediğiniz gibi, referandumdan yüzde 80 evet çıkacağından umutlu musunuz?
İbrahim: Evet.
Soru: Eğer referandumdan "hayır" oyu çıkarsa ne olur?
İbrahim: Eğer 'hayır' oyları çoğunlukta çıkarsa ARMM yine var olmaya devam edecek. ARMM için 2019'da seçim olacak ve devam edecek. BOL'a ne olacak? BOL yeniden müzakere edilecek. Yüksek Mahkemenin reddetme gerekçeleri gözden geçirilecek. Reforme edeceğiz ve yenilemeye çalışacağız ve belki de yeni bir referandumun yapılmasına karar verilecek.
Soru: Uzun görüşmelerden sonra, Filipinler hükümeti ile bir özerklik anlaşması imzaladınız. Moro halkı bundan nasıl yararlanıyor? Bu anlaşma gelecek için ne tür gelecek vaatleri barındırıyor?
İbrahim: Birçok avantajı var. Öncelikle bu yasa ile Bangsamoro halkı Filipinler halkından ayrı, kendine ait bir kimlik ile resmen tanındı. İkinci avantaj ise şu: Bangsamoro hükümeti altında mali bir özerkliğimiz olacak. Bu, hükümetten para alabileceğimiz bir kaynağa sahip olacağımız anlamına geliyor. Bunlardan biri, BOL ile sağlanan blok hibe, yani Filipinler hükümetinin toplam gelirinin yüzde beşi. Bu oran, bu yıl yaklaşık 65 ila 67 milyar peso ediyor. Bir başka fayda ise medeni mahkemelerden ayrılmaya zaten yetkili olduğumuz için, her bölgede şeriye mahkemeleri ve bir yüksek şeriye mahkemesini kuracağız.
Dördüncü avantajı ise bakanlık formatında İslami bir yönetim olacak. Bir diğer avantaj ise doğal kaynaklar. Bangsamoro bölgesinde 20 çeşit doğal kaynağa sahibiz. Doğal kaynakların paylaşımında Bangsamoro hükümeti yüzde 75, merkezi hükümet ise yüzde 25 pay alacak.
Soru: Filipinler hükümeti anlaşmayı uygulamak için taahhütlerini yerine getiriyor mu? Bu sürecin ne kadar süreceğini bekliyoruz?
İbrahim: Bu, Marcos ve diğer yedi başkandan bu yana geçmiş yönetimlerde karşılaştığımız bir sorun. Şimdi uygulama sürecindeyiz. BM ile birçok uluslararası kuruluş ve ajansı sürecin bir parçası olarak harekete geçirmemizin nedeni de bu anlaşmanın uygulanmasını sağlamak. Şimdi süreçte İnsani Yardım Vakfı (İHH) tarafından aday gösterilen bir başkan vekilinin olduğu, üçüncü bir taraf gözlemci takım olarak bulunuyor.
Soru: Anlaşma için uluslararası garantörler var mı?
İbrahim: Dört devlet ve dört devlet dışı aktörden oluşan bir Uluslararası Temas Grubu kuruldu. Bu grup, referandum sonuçlandığında da Bangsamoro Geçiş Otoritesi kurulurken de süreçte bulunacak.
Soru: Anlaşmanın uygulanmasının önündeki zorluklar nelerdir? Her iki taraftaki anlaşmaya itiraz eden güçlü sesler var mı?
İbrahim: Şu anda önümüzdeki ilk zorluk şu: Bir kampanya dönemi olacak ve bu dönemde hükümet, MIKC'ye (kampanya için) bir bütçe ayırmadı. Referandumda kampanya yürütebilmek için, bizi destekleyen gruplardan katkıya ihtiyacımız var.
Soru: Başkan Duterte hakkında ne düşünüyorsunuz? Onun halefinin, geçmişteki örneklerde görüldüğü gibi, anlaşmayı reddetmesinin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?
İbrahim: Duterte bu anlaşmanın uygulanmasına en çok desteği veren başkan oldu. Çünkü kendisi de Mindanao'dan ve sorunun ne olduğunu biliyor, bunun uygulanmasını anlayışla destekliyor. Bu yüzden ona tutunuyoruz. Şimdi önemli olan, yasanın onaylanacak olması. Çünkü bir kez onaylandığında, bir sonraki başkan artık onu değiştiremez.
Soru: Türkiye ile ilişkileriniz ve iletişiminiz ne düzeyde? İlişkilerin geliştirilmesi için hangi adımlar atılabilir?
İbrahim: Türk hükümeti, barış süreci kapsamında kurduğumuz (Birleşik Krallık, Suudi Arabistan ve Japonya'yı da içeren) Uluslararası Temas Grubunun bir üyesidir. Onların rolü, her iki tarafın da sözleşmeyi yerine getirmesini sağlamaktır. Aynı zamanda, üçüncü taraf izleme ekibi gibi başka yapılar da var. Üçüncü taraf izleme ekibi ayrıca MIKC, Filipin hükümeti ve uluslararası STK'lerden kişilerden oluşuyor. Bu durumda İHH'yi de bu Uluslararası Temas Grubunun bir üyesi olarak aday gösterdik.
Soru: Türkiye'den başka beklentiniz var mı?
İbrahim: Türk hükümetinin ve Türkiye'nin TİKA, Diyanet ve diğerleri farklı kurum ve kuruluşları destek oluyor. Ayrıca Türk halkı da Bangsamoro halkına destek veriyor. Dileriz bu destek artarak devam eder.
Soru: Bu durumda, uzmanlık desteğine mi ihtiyacınız var?
İbrahim: Evet, karşımıza çıkan ilk meydan okuma, kuruluşlarımızı devrimci bir örgütlenmeden hükümete dönüştürmektir. Bu bağlamda, halkımızın kapasitesini artırmaya ihtiyacımız var. Türk hükümetinin ve uluslararası sivil toplumların halkımızın kapasitesini artırmamıza yardımcı olmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Soru: Moro halkının ihtiyaçları ve uluslararası toplumdan beklentileri nelerdir?
İbrahim: Aslında Bangsamoro'daki durum çok ciddi. Diğer bölgelerle karşılaştırıldığında, Bangsamoro bölgesi en eğitilmemiş insanların bulunduğu, en fakir ve en az gelişmiş bölgedir. Bunlar önceliklerimiz arasında. Hem içeride hem de dışarıdaki destekçilerimizden, üstlenmeye çalıştığımız bu programlara odaklanmalarını istiyoruz. En önemli önceliğimiz eğitim. Üniversiteler gibi eğitim kurumlarına ihtiyacımız var. Yurt dışında özellikle de Türkiye'de öğrenim gören öğrencilerimize hemen burs vermemiz gerekiyor. Şimdi, zaten Türkiye'de okuyan 200 öğrencimiz var. Türkiye'deki kardeşlerimizin bu konularda vereceği desteğe ihtiyacımız var.
Soru: Türklere mesajınız nedir?
İbrahim: Öncelikle, uluslararası STK'ler ve hükümetler aracılığıyla bize destek verdiğiniz için size müteşekkiriz. Konuyla ilgilenen İHH, geçmişte de bölgemizde yetimhanelerle ilgilendi, programlar düzenledi ve kurban dağıtımı yaparak çok yardımcı oldu. Türkiye'deki kardeşlerimizi bize yardım etmeye çağırıyoruz. Şimdiye kadarki destekleriniz için teşekkür ediyor, bundan sonra da bu desteğin devamını diliyoruz. Çünkü şimdi bu desteğe çok ihtiyacımız var. Yönetime geçtiğimizde bölgemiz için daha yararlı olabilmek için daha çok yardıma ihtiyaç duyacağız. Teşekkür ederim.
Filipinler'de Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Mindanao eyaletine geniş özerklik getiren Bangsamoro Organik Yasası'nın (BOL) imzalanıp onaylanmasında en önemli rolü oynayan İbrahim, üniversite yıllarında Moro Ulusal Kurtuluş Cephesine (MUKC) katıldı. Moro İslami Kurtuluş Cephesinin (MIKC) lideri Haşim Selamet'in 2003'te ölümünün ardından grubun başına İbrahim'in gelmesiyle bölgedeki siyasi çözüm çabaları hız kazandı.
İbrahim liderliğindeki MIKC, 2014 yılında Manila hükümetiyle imzaladığı Bangsamoro Kapsamlı Anlaşması (BKA) ile 17 yıldır devam eden müzakereler somut sonuca ulaşırken, silahlı mücadelenin bitişini ilan ediliyordu.
Kaynak: AA
MIKC lideri İbrahim, Filipinler'deki 40 yıllık barış sürecinde gelinen son noktayı ve Türkiye'nin bölgeye yönelik desteğini AA muhabirine değerlendirdi.
MIKC lideri İbrahim'e yöneltilen sorular ve cevapları şöyle:
Soru: MIKC olarak verdiğiniz 40 yıllık mücadeleyi özetleyebilir misiniz?
İbrahim: Bangsamoro mücadelesi sömürgecilik dönemlerine dayanıyor ancak özellikle şu anda verilen mücadele yaklaşık 40 yılı aşkın süre önce, 1968'de Filipinler hükümeti Bangsamoro halkına yönelik soykırım kampanyası başlattığında başladı. Çok sayıda Bangsamorolu sivil katledildi. Böylece kendimizi savunmaya zorlandık ve bu durum, şimdiki mücadelenin başlangıcı oldu. Daha sonra, 1972'de o dönemki Başkan (Ferdinand) Marcos, halkımıza karşı sıkıyönetim ilan edip zulmetmeye başladığında durum daha da kötüleşti, bu nedenle bir örgüt kurmak zorundaydık.
Birlikte oluşturduğumuz ilk (MIKC liderliği) örgüt 1972'de Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MUKC) oldu. Bu, Bangsamoro halkının ayrılık için mücadelesini taşıyan ana örgüt oldu. Daha sonra 1974'te İslam Konferansı Örgütü müdahale etmeye başladı ve Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Filipin hükümetinin birlikte oturup müzakere etmesi çağrısında bulundu. Böylece, o dönem birlik olan MUKC ile hükümet arasında müzakereler 1975'te başladı. Böylece, Libya'daki Albay (Muammer) Kaddafi'nin öncülüğünde yapılan müzakereden sonra da yol aldık. Bir anlaşma yapmakta başarılı olduk, biz buna 1976 Trablus Barış Anlaşması diyoruz.
İslam Konferansı Örgütünün müdahalesi üzerine, ayrı bir ülkeye sahip olma hedefimizden vazgeçtik. Razı olduk (özerklik sahibi olmaya). Gerçek bir özerkliğe, kendi kendini yöneten ve hala Filipinler hükümetinin altında olan bir hükümete sahip olduğumuz sürece, bunu kabul etmeye istekliydik. 1976'da, Trablus Anlaşması, Filipinlerin güneyinde Bangsamoro halkının hepsini kapsayan bir Bangsamoro özerk hükümetinin kurulmasını sağladı.
İş uygulamaya geldiğinde sorun ortaya çıktı. Marcos anlaşmanın hükümlerini sadakatle uygulamadı. Dolayısıyla uygulamada anlaşmazlık vardı, o zaman hükümet tek taraflı olarak anlaşmanın kendi versiyonunu uyguladı, bu yüzden biz bunu kabul etmedik. 1977-78 yıllarında düşmanlıklar yeniden başladı. 1986'da Marcos görevden alındı ve Corazon Auqino'nun (başkan olarak) görevi devralması müzakereyi yeniden canlandırdı. Ancak başarılı olmadı.
Daha sonra, Başkan (Fidel) Ramos (görevi) devraldı. O görevi devraldıktan sonra MUKC içinde de bir bölünme vardı. MUKC yönetimindeki farklılıklar nedeniyle iki fraksiyon vardı. Bunlardan biri (Nur) Misuari'nin liderliği ve diğeri Selamet Haşim liderliğiydi. Ramos döneminde Misuari, Ramos yönetimi ile Cakarta'da bir anlaşmaya imza atabildi. Bu, Trablus Barış Anlaşması'nın Uygulanması İçin Nihai Barış Anlaşması olarak biliniyordu. Biz anlaşmayı kabul etmedik çünkü sorunu gerçekten çözemeyeceğini anladık.
Soru: Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi'ni (ARMM) mi kastediyorsunuz?
İbrahim: Evet, bu (anlaşma) ARMM'yi ortaya koydu. Biz katılmadık ve 'bekle ve gör' yolunu seçtik. Uygulama yine başarısız olunca, Ramos bu kez başka bir müzakere için şimdiki adı Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MIKC) olan, Selamet Haşim grubunu, bizi 1997'de davet etti. Ramos yönetimiyle 1997'de Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MIKC) adıyla müzakereye başladık. Ramos'un süresi doldu.
Bir diğer yönetim ile, Başkan Joseph Estrada ile müzakerelere devam ettik. Müzakereler sırasında, Estrada MIKC'e karşı tamamen açık bir savaş başlattı. Müzakereler durduruldu. Estrada, 2000 yılında iktidardan alındı.
Onun yerine Gloria Macapagal Arroyo geçti. Göreve başladığında bizi görüşmeye davet etti. Kolaylaştırıcı bir üçüncü tarafın da aracılığıyla müzakereyi kabul ettik. Bu, Malezya'nın Filipinler hükümeti ile MIKC arasında üçüncü ve kolaylaştırıcı taraf olarak sürece davet edildiği noktadır.
Müzakeremize 2001 yılında başladık. Barış için Trablus Anlaşması diye adlandırdığımız bir çerçeve anlaşmayı 2001'de imzalayabildik. Böylece, bu anlaşmanın detaylarını Malezya'nın Kuala Lumpur kentinde müzakere etmeye karar verdik. Birkaç sorun vardı, zor bir süreçti. İnişli çıkışlı bir müzakereydi. Daha sonra başka bir anlaşmaya vardık. "Memorandum of Agreement on the Ancestral Domain (MoAD)" adını verdiğimiz bu anlaşmayı neredeyse imzalıyorduk.
Bu, imzalanması gereken bir anlaşmaydı ancak Manila'daki bazı Hristiyan liderler Filipin Yüksek Mahkemesine bir dilekçe sundu. Yüksek Mahkeme, bunun üzerine imza sürecinin durdurulmasına ilişkin bir kısıtlama kararı verdi. Bu yüzden belge imzalanmadı ve başka bir düşmanlık ve çatışma ortamı daha doğdu.
Daha sonra, Başkan Arroyo bizi müzakereye geri dönmeye ve devam etmeye ikna etti. Yüksek mahkeme ayrıca MoAD'ın yeniden düzenlenmesi halinde kabul edilebilir olduğuna dair bir karar verdi. Bu nedenle MoAD'ı yeniden gözden geçirerek müzakereye devam ettik. Daha sonra, sürecin ilerlemesi için görevi devralan Başkan (Benigno) Aquino ile kişisel bir görüşme yaptık. Kendisiyle Tokyo'da buluştuk ve orada süreci hızlandırmaya karar verdik. Tokyo'daki görüşme 2011'deydi. Müzakereye devam ettik. Ancak 2014'te nihai anlaşmayı imzaladık. Bu anlaşmayı, "Kapsamlı Bangsamoro Anlaşması" diye adlandırdık. Bu anlaşma yasaya çevrildi. Bunu da "Bangsamoro Temel Yasası" (BTM) diye adlandırdık. Ne yazık ki Moro halkına yönelik önyargılar nedeniyle onaylanmadı.
Daha sonra, bizim askerlerimizle hükümetin özel kuvvetlerinin karşı karşıya geldiği ve hükümet tarafından 44 kişinin öldüğü o olay (Mamasapano Incident) meydana geldi.
Soru: Onlar (Filipinler kuvvetleri) sözleşme kurallarına uymadı mı?
İbrahim: Evet çünkü ateşkes anlaşmasında sağlanan koordinasyon olmadan bir operasyon gerçekleştirdiler. Yani yanlış çarpışmanın olmasının nedeni buydu. Bu savaşta Filipin hükümetinin 44 özel gücü öldürüldü.
Soru: Yabancı güçlerden de kayıplar var mıydı?
İbrahim: Bizim tarafımızda da kayıplar vardı. Yedi şehidimiz ve bazı yaralılarımız vardı.
Soru: Müdahaleye ABD askerleri de katılmış mıydı?
İbrahim: Evet, iddiaya göre, operasyonun hedefi bölgede saklanan bilinen bir Malezya terörist lideriydi.
Soru: Adı neydi?
İbrahim: Marwan, Malezyalı terörist lideri. Ordu, onun bölgemizin yakınlarında saklandığını tespit etmişti. Bir direnç oldu çünkü (bölgelerimizde) girmeden önce (bizimle) koordine olmadılar, pek çok asker öldü ve bu durum, BTM'nin onaylanmamasında da etkili oldu. Kongre'den geçmedi ve tüm ön yargılar ortaya çıktı. Başkan Aquino'nun dönemi, BTM geçmeden sona erdi.
Aquino'dan sonra seçim yapıldı ve neyse ki Mindanao'dan, Bangsamoro bölgesinden bir Başkan (Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte) kazandı.
Başkan Duterte, kendisinin anne tarafından Moro kanı taşıdığını söylüyor ve Bangsamoro sorununu anlıyor. Göreve geldiğinde projelerinden biri BTM idi. BTM'ye benzer ancak anayasaya aykırı bulunan maddeleri barındırmayan başka bir yasa oluşturmak için MIKC'ten ve başka sektörlerden bir grup oluşturdu.
Cumhurbaşkanlığı ve Senato Temsilciliği Ofisi ile yapılan bir dizi anlaşmadan sonra, son olarak, pek çok sözleşmenin ardından, yasa geçen temmuzda (2018) (Filipinler) Kongre'den geçti.
Soru: Şimdi BTM, Bangsamoro Organik Yasası (BOL) oldu. BTM ve BOL arasındaki fark nedir?
İbrahim: Adından da anlaşılacağı gibi, çok küçük bir fark. Fakat BOL'a taşınmayan BTM hükümleri vardır. BTM hükümlerinin yaklaşık yüzde 15'i BOL'a konulmadı. Ama gördüklerimiz, bütün maddi konular zaten dahil edildi. Sadece polis konusu kaldı. Onu daha fazla ele almamız gerekiyor.
Şimdi gelecek süreç, bir referandum yaparak insanlara bu yasayı kabul edip etmediklerini sormak. Buna Ramos döneminde ilan edilen Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi'ndeki (ARMM) insanlar da dahil. Tek soru, onların BOL'u kabul edip etmeyeceği. Daha sonra referandum yapılacak başka bölgeler de olacak. Aslolan, Bangsamoro hükümetine katılmak isteyip istemeyecekleri. İnşallah 21 Ocak 2019'da yapılacak referandumdan evet oyları hayır oylarına üstün gelirse, Bangsamoro hükümeti, (Filipinler Devlet Başkanı) başkan atanmasıyla birlikte hemen kurulmuş olacak. İlk hükümet "Bangsamoro Geçiş Otoritesi" bir geçiş hükümeti olacak. Yönetimde çoğunluk MIKC'ten olacak ve kalanlar ise (Filipinler Devlet Başkanı) başkan tarafından diğer kesimlerden seçilecek. Geçiş Otoritesi, geçiş hükümeti 2022'ye kadar, 3 yıllığına yönetimde kalacak. 2022'de meclis ve hükümet üyeleri seçimle iş başına gelecek ve çoğunluğu kim sağlıyorsa hükümeti o kuracak. Biz, MICK olarak "Birleşik Bangsamoro Adalet Partisi" adıyla kendi siyasi partimizi kurduk ve partimiz 2022'deki yarışta yer alacak.
Soru: Başka partiler de var mı?
İbrahim: Evet, (seçimde) başka partiler de olacak.
Şimdi, referandum sürecine odaklandık. Halkın çoğunluğunun BOL'un kabul edilmesinden yana olduğunu görüyoruz. Ancak daha çok siyasiler, Bangsamorolu politikacılar BOL kabul edilirse yerlerini kaybetme kaygısı duyuyor. Bu BOL'u desteklemiyorlar ancak insanlardan büyük bir destek var.
Soru: (BOL'un) Referandumdan geçme şansı nedir?
İbrahim: (BOL'un referandumda kabul edilme olasılığı) Şimdi oranımız, şansımız yüzde 80.
Soru: Referanduma ilişkin herhangi bir kamuoyu anketi var mı?
İbrahim: Referandum için 7 Aralık'ta resmi kampanyamızı yürütmeye başlayacağız. Referandum ise 21 Aralık 2019'da olacak. ARMM'nin tamamının dahil olacağına eminiz. Karşılaştığımız meydan okumalardan biri şu ki biz Lanao Del Norte'den 6 belediyeyi dahil etmek istiyoruz. Çünkü çoğunluğu Müslüman ve barış sürecine destek oluyorlar. Diğeri ise ARMM'ye dahil olmayan Isabella City. Buranın nüfusu yarı yarıya Müslüman ve Hristiyan. Burada şansımız yüzde 50. Ayrıca Cotabato City burası ARMM'ye dahil değil ama ARMM'nin burada ofisi var. Burada sadece siyasi liderler, özellikle de yerel hükümetin lideri (BOL'a) karşı çıkıyor, halkın geneli (BOL'u) destekliyor. Bir de North Cotabato'da belediyelerine dahil, Bangsamoro'ya katılmak isteyen köyler de var. Onlar da referanduma katılmalılar. Referandumun başarılı olması için bu bölgelerin de sürece dahil olması, çok çalışmamız gerek.
Soru: Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi (MUKC) ve diğer grupların yaklaşımı nedir?
İbrahim: Misuari'yi izleyen grup BOL'u desteklemiyor ama şimdiye kadar ona karşı bir harekete de geçmediler. Destek olmayabilirler ancak dileriz referandumda engel teşkil etmezler.
Soru: Söylediğiniz gibi, referandumdan yüzde 80 evet çıkacağından umutlu musunuz?
İbrahim: Evet.
Soru: Eğer referandumdan "hayır" oyu çıkarsa ne olur?
İbrahim: Eğer 'hayır' oyları çoğunlukta çıkarsa ARMM yine var olmaya devam edecek. ARMM için 2019'da seçim olacak ve devam edecek. BOL'a ne olacak? BOL yeniden müzakere edilecek. Yüksek Mahkemenin reddetme gerekçeleri gözden geçirilecek. Reforme edeceğiz ve yenilemeye çalışacağız ve belki de yeni bir referandumun yapılmasına karar verilecek.
Soru: Uzun görüşmelerden sonra, Filipinler hükümeti ile bir özerklik anlaşması imzaladınız. Moro halkı bundan nasıl yararlanıyor? Bu anlaşma gelecek için ne tür gelecek vaatleri barındırıyor?
İbrahim: Birçok avantajı var. Öncelikle bu yasa ile Bangsamoro halkı Filipinler halkından ayrı, kendine ait bir kimlik ile resmen tanındı. İkinci avantaj ise şu: Bangsamoro hükümeti altında mali bir özerkliğimiz olacak. Bu, hükümetten para alabileceğimiz bir kaynağa sahip olacağımız anlamına geliyor. Bunlardan biri, BOL ile sağlanan blok hibe, yani Filipinler hükümetinin toplam gelirinin yüzde beşi. Bu oran, bu yıl yaklaşık 65 ila 67 milyar peso ediyor. Bir başka fayda ise medeni mahkemelerden ayrılmaya zaten yetkili olduğumuz için, her bölgede şeriye mahkemeleri ve bir yüksek şeriye mahkemesini kuracağız.
Dördüncü avantajı ise bakanlık formatında İslami bir yönetim olacak. Bir diğer avantaj ise doğal kaynaklar. Bangsamoro bölgesinde 20 çeşit doğal kaynağa sahibiz. Doğal kaynakların paylaşımında Bangsamoro hükümeti yüzde 75, merkezi hükümet ise yüzde 25 pay alacak.
Soru: Filipinler hükümeti anlaşmayı uygulamak için taahhütlerini yerine getiriyor mu? Bu sürecin ne kadar süreceğini bekliyoruz?
İbrahim: Bu, Marcos ve diğer yedi başkandan bu yana geçmiş yönetimlerde karşılaştığımız bir sorun. Şimdi uygulama sürecindeyiz. BM ile birçok uluslararası kuruluş ve ajansı sürecin bir parçası olarak harekete geçirmemizin nedeni de bu anlaşmanın uygulanmasını sağlamak. Şimdi süreçte İnsani Yardım Vakfı (İHH) tarafından aday gösterilen bir başkan vekilinin olduğu, üçüncü bir taraf gözlemci takım olarak bulunuyor.
Soru: Anlaşma için uluslararası garantörler var mı?
İbrahim: Dört devlet ve dört devlet dışı aktörden oluşan bir Uluslararası Temas Grubu kuruldu. Bu grup, referandum sonuçlandığında da Bangsamoro Geçiş Otoritesi kurulurken de süreçte bulunacak.
Soru: Anlaşmanın uygulanmasının önündeki zorluklar nelerdir? Her iki taraftaki anlaşmaya itiraz eden güçlü sesler var mı?
İbrahim: Şu anda önümüzdeki ilk zorluk şu: Bir kampanya dönemi olacak ve bu dönemde hükümet, MIKC'ye (kampanya için) bir bütçe ayırmadı. Referandumda kampanya yürütebilmek için, bizi destekleyen gruplardan katkıya ihtiyacımız var.
Soru: Başkan Duterte hakkında ne düşünüyorsunuz? Onun halefinin, geçmişteki örneklerde görüldüğü gibi, anlaşmayı reddetmesinin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz?
İbrahim: Duterte bu anlaşmanın uygulanmasına en çok desteği veren başkan oldu. Çünkü kendisi de Mindanao'dan ve sorunun ne olduğunu biliyor, bunun uygulanmasını anlayışla destekliyor. Bu yüzden ona tutunuyoruz. Şimdi önemli olan, yasanın onaylanacak olması. Çünkü bir kez onaylandığında, bir sonraki başkan artık onu değiştiremez.
Soru: Türkiye ile ilişkileriniz ve iletişiminiz ne düzeyde? İlişkilerin geliştirilmesi için hangi adımlar atılabilir?
İbrahim: Türk hükümeti, barış süreci kapsamında kurduğumuz (Birleşik Krallık, Suudi Arabistan ve Japonya'yı da içeren) Uluslararası Temas Grubunun bir üyesidir. Onların rolü, her iki tarafın da sözleşmeyi yerine getirmesini sağlamaktır. Aynı zamanda, üçüncü taraf izleme ekibi gibi başka yapılar da var. Üçüncü taraf izleme ekibi ayrıca MIKC, Filipin hükümeti ve uluslararası STK'lerden kişilerden oluşuyor. Bu durumda İHH'yi de bu Uluslararası Temas Grubunun bir üyesi olarak aday gösterdik.
Soru: Türkiye'den başka beklentiniz var mı?
İbrahim: Türk hükümetinin ve Türkiye'nin TİKA, Diyanet ve diğerleri farklı kurum ve kuruluşları destek oluyor. Ayrıca Türk halkı da Bangsamoro halkına destek veriyor. Dileriz bu destek artarak devam eder.
Soru: Bu durumda, uzmanlık desteğine mi ihtiyacınız var?
İbrahim: Evet, karşımıza çıkan ilk meydan okuma, kuruluşlarımızı devrimci bir örgütlenmeden hükümete dönüştürmektir. Bu bağlamda, halkımızın kapasitesini artırmaya ihtiyacımız var. Türk hükümetinin ve uluslararası sivil toplumların halkımızın kapasitesini artırmamıza yardımcı olmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Soru: Moro halkının ihtiyaçları ve uluslararası toplumdan beklentileri nelerdir?
İbrahim: Aslında Bangsamoro'daki durum çok ciddi. Diğer bölgelerle karşılaştırıldığında, Bangsamoro bölgesi en eğitilmemiş insanların bulunduğu, en fakir ve en az gelişmiş bölgedir. Bunlar önceliklerimiz arasında. Hem içeride hem de dışarıdaki destekçilerimizden, üstlenmeye çalıştığımız bu programlara odaklanmalarını istiyoruz. En önemli önceliğimiz eğitim. Üniversiteler gibi eğitim kurumlarına ihtiyacımız var. Yurt dışında özellikle de Türkiye'de öğrenim gören öğrencilerimize hemen burs vermemiz gerekiyor. Şimdi, zaten Türkiye'de okuyan 200 öğrencimiz var. Türkiye'deki kardeşlerimizin bu konularda vereceği desteğe ihtiyacımız var.
Soru: Türklere mesajınız nedir?
İbrahim: Öncelikle, uluslararası STK'ler ve hükümetler aracılığıyla bize destek verdiğiniz için size müteşekkiriz. Konuyla ilgilenen İHH, geçmişte de bölgemizde yetimhanelerle ilgilendi, programlar düzenledi ve kurban dağıtımı yaparak çok yardımcı oldu. Türkiye'deki kardeşlerimizi bize yardım etmeye çağırıyoruz. Şimdiye kadarki destekleriniz için teşekkür ediyor, bundan sonra da bu desteğin devamını diliyoruz. Çünkü şimdi bu desteğe çok ihtiyacımız var. Yönetime geçtiğimizde bölgemiz için daha yararlı olabilmek için daha çok yardıma ihtiyaç duyacağız. Teşekkür ederim.
Filipinler'de Müslümanların yoğun olarak yaşadığı Mindanao eyaletine geniş özerklik getiren Bangsamoro Organik Yasası'nın (BOL) imzalanıp onaylanmasında en önemli rolü oynayan İbrahim, üniversite yıllarında Moro Ulusal Kurtuluş Cephesine (MUKC) katıldı. Moro İslami Kurtuluş Cephesinin (MIKC) lideri Haşim Selamet'in 2003'te ölümünün ardından grubun başına İbrahim'in gelmesiyle bölgedeki siyasi çözüm çabaları hız kazandı.
İbrahim liderliğindeki MIKC, 2014 yılında Manila hükümetiyle imzaladığı Bangsamoro Kapsamlı Anlaşması (BKA) ile 17 yıldır devam eden müzakereler somut sonuca ulaşırken, silahlı mücadelenin bitişini ilan ediliyordu.