Mahallenin 'Konuşamayanları' Yolunu Gözlüyor
Her sabah kedi, köpeklerden martılara kadar onu karşılayan tüm canların karnını doyuran 88 yaşındaki Celal amca, 30 yıldır mama sepetiyle Zeytinburnu sokaklarını dolaşıyor Bir ömrü, kar kış demeden sokak, cadde başlarında onu görüp yanına gelen canları sevindirerek anlamlandıran Celal Arslan, zaman zaman gösterilen tepkilere kırgın Celal Arslan: 'Hayvanları aç görünce dayanamam, karakterim bu... Bir insanı aç gördüğünde rahat eder misin? Hayvanları gördüğümde de öyle oluyorum. Dili yok ki konuşsun, 'açım' desin' 'Hayvanlara şiddet bir sapıklıktır. İnsanların insan olması için insan vasıflarına sahip olması lazım. Merhametli olması, yalan söylememesi, kötülük yapmaması lazım' 'Biri 'sen geldiğinden bu yana köpekler geliyor, nereden geldin buraya' diyerek küfürler etti. Başka biri beslediğim köpeğe vurdu. Böyle insanlar var, inanamıyorum'
Kendisini çevresindeki hayvanlara adayan ve günün ilk ışıklarıyla her gün kasaplardan aldığı etleri doğrayarak semtteki canlara dağıtan Arslan, en çok üzüldüğü noktanın kendisine zaman zaman gösterilen tepkiler olduğunu anlattı.
Semt sakinlerinden kimi zaman olumlu, kimi zamansa olumsuz tepkiler aldığını belirten Arslan, Tunceli'de doğduğunu ve 1957 yılında İstanbul'a geldiğini aktardı.
Yaklaşık 20 yıl önce eşi vefat eden 3 çocuk sahibi Celal amca, yıllarca elektrik işleriyle uğraştığını, daha sonra eskiye olan ilgisi nedeniyle antikacılığa başladığını kaydederek, "Milli Emlak'tan, Makine Kimya'dan arabalar alıyordum. Oradan motosiklet alıp satıyordum. Antika işindeyim şimdi. Eski olan her şeyi severim. Lami diye bir müteahhit vardı. Ondan elektrik işlerini almıştım. Yassıada'da Adnan Menderes'in mahkeme gördüğü salonun elektriklerini ben yapmıştım. Yassıada hikayesi çok zor benim için." dedi.
Yaşamı boyunca hayvanlara ilgisi olduğunu ve 30 yıldır onları beslemeyi görev haline getirdiğini vurgulayan Arslan, "Hayvanları aç görünce dayanamam, karakterim bu... Bir insanı aç gördüğünde rahat eder misin? Hayvanları gördüğümde de öyle oluyorum. Dili yok ki konuşsun, 'açım' desin." ifadelerini kullandı.
Bazı şahısların gösterdiği tepkilerin kendisini kırdığını ama sokakta yaşayan canlıları beslemekten vazgeçmediğini dile getiren arslan, "Biri 'sen geldiğinden bu yana köpekler geliyor, nereden geldin buraya' diyerek küfürler etti. Yine başka biri beslediğim köpeğe vurdu, onlara verdiğim eti suratıma fırlattı. Böyle insanlar var, inanamıyorum." diye konuştu.
- "Hayvanlara şiddet bir sapıklıktır"
"İlk olmadı, son da olmayacak. Hayvanları beslerken çok hakarete uğradım" diyen Arslan, şöyle devam etti:
"Sonuçta insanız. Hayvanları aç görünce dayanamam. Yaşam karakterim değil vicdani karakterim bu. Bir insanı aç gördüğünde rahat eder misin? Hayvanı gördüğümde de öyle oluyorum. Dili yok ki konuşsun, 'açım' desin. Uğradığım hakaretler beni çok üzüyor. Bir insan bir hayvanı insanlıktan uzak olduğu için döver. Hayvanlara şiddet bir sapıklıktır. Bu devirde insan yok sadece mahlukat vardır. Nedir mahlukat? Sadece yer, içer, gider yatar, hayvanlar gibi... İnsanların insan olması için insan vasıflarına sahip olması lazım. Merhametli olması, yalan söylememesi, kötülük yapmaması lazım."
- "Ayakları bağlı martıları kurtardım"
Sabah erken saatlerde kedi, köpek ve martıların rahat yiyebilmesi için aldığı etleri doğramaya başladığını, özellikle Mevlanakapı ve Suriçi'nde kendisini görüp yanına gelen kedi köpekleri elleriyle beslediğini belirten Arslan, şöyle devam etti:
"Sadece kötü insanlar yok, iyiler de var. Bir gün arabayla giden bir hanım yeşil ışık yanmasına rağmen yanımda durdu. Bana para uzattı 'Allah rızası için benim için de hayvanları besle' dedi. Böyle insanlar da var. Hayvanların en büyük hatası insanlara güvenmektir. Martılar güveniyor, 'bana yem atıyor' diyor. Yakalayıp kesiyorlar. Hayvan besleyenlerin ve merhamet duygusu olanların dostundan çok düşmanı var. İnsanları anlamakta zorlanıyorum. Ayakları bağlı martıları kurtardım. Martıyı tuttum kurtarmak için, 'bana yardım edin' diyorum. Kimse bakmıyor, geçip gidiyorlar. Geçen de bir martı kurtardım. Oltanın misinası ağzının içine takılmış, ayaklarına dolaşmış. Onu kurtardım."
Hayvanların satılmasına karşı olduğunu da kaydeden Arslan, "Bir gün Edirnekapı'dan gelirken çimenlikte yavru bir köpek gördüm, ağlıyordu. Onu gördükten sonra dükkana geldim rahatsız oldum. Geri minibüsle oraya gittim. Kaniş cinsi bir köpekti, yaralıydı. Onu getirdim tedavi ettim. Epey zaman benim yanımda kaldı. Bir arkadaş almak istedi bakmak için. Benden daha önce de parayla isteyen olmuştu. Verdim. 2-3 ay sonra 'getir göreyim' dedim. Meğer satmış köpeği. Ben hayvanların satılmasına karşıyım. Hayvanların hapsedilmesine karşıyım. 'Kuş beyinli' diyorlar ya, halbuki kuş beni tanıyor, beyinleri var. Kapıdan çıkınca peşimden geliyorlar. Benden sonra bu işi kimse yürütemez ama Allah'ın merhametli insanları da çoktur." dedi.
- "88 yaşındayım hastalığım yok"
Kış veya soğuk dinlemeden hayvanları beslemeyi sürdürdüğünü belirten Arslan, "Kar yağar, kürekle küreyerek hayvanları beslerim. Bu benim vicdanımı rahatlatıyor. Sen zannediyor musun ki Allah karşılığını vermiyor, 88 yaşındayım hastalığım yok. Allah'ın ne mucizelerini gördüm. Yeter ki dürüst ol, hile, yalan yapma Allah karşılığını veriyor." şeklinde konuştu.
Arslan, sözlerini, "Hayvanlara bakıyorum, bundan daha büyük varlık, kazanç mı olur? Bütün hayvanlar bana dua ediyor. Ben rahatsız olursam hayvanlara nasıl bakarım? Allah karşılığını veriyor kesinlikle. Hayvanlardan ötürü başıma çok şey geldi ama yaşadığım sürece onları beslemeye devam edeceğim." diye tamamladı.