Türkiye'deki İlk 'Gaita Nakli Ve Mikrobiyota Kongresi'
Gaita Nakli ve Mikrobiyota’ya ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Ahmet Uygun, "Bütün bağırsak bütünlüğünü sağlayan, üç büyük besin maddesi ve vitaminlerin de emilmesini, yapılanmasını salgılayan aslında bütünlüğümüzü sağlayan kısım mikrobiyotadır" dedi.
Prof. Dr. Ahmet Uygun, 2013’ten beri gaita nakli ve mikrobiyotaya ilişkin önemli çalışmalarda bulunuyor. Yaptığı çalışmaları birçok yerde paylaşan Uygun, Türkiye’deki ilk "Gaita Nakli ve Mikrobiyota" Kongresini düzenledi.
Gülhane Eğitim Araştırma Hastanesinde düzenlediği kongre öncesinde verdiği röportajda kongrenin bir gün süreceğini belirten Uygun, "Türkiye’de ilk kez Gaita Nakli ve Mikrobiyota Kongresini yapıyoruz. Mikrobiyota geleceğin tıbbında bütün hastalıkların temelini oluşturan bir konu. Şu ana kadar bildiğimiz kanserin genetik olduğundan tutun da, birçok iltihap ve bağırsak hastalığına, nörolojik hastalıların beraberinde diyabet gibi, obezite gibi beslenmeyle direkt ilgili bütün hastalıların artık mikrobiyotayla ilgili olduğu netleşti. Bu nedenle sağlıklı beslenme ve sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotasına sahip olmanın çok önemli olduğu belgelendi" ifadelerini kullandı.
"Hazır, paketleniş, raf ömrü uzun olan gıdalardan uzak durmalıyız. Antibiyotik kullanımına çok dikkat etmeliyiz"
Kongrenin Türkiye’de ilk kez yapıldığını ve kendi alanında çok deneyimli 32 öğretim üyesinin katıldığını vurgulayan Uygun şöyle devam etti:
"Biz bunu her yönüyle Gülhane Hastanesinde bu toplantıda tartışıyoruz. Sağlıklı beslenme çok önemli. Dedelerimiz gibi beslenmeliyiz. Hazır, paketleniş, raf ömrü uzun olan gıdalardan uzak durmalıyız. Antibiyotik kullanımına çok dikkat etmeliyiz. Aşırı temizlik, titizlik yapmamalıyız. sağlıklı su tüketmeliyiz ve egzersiz yapmalıyız. Bu işin özeti bu."
"Bir gıda ne kadar çok işlemden geçirilmişse o kadar sağlıksız demektir"
Uygun, "Günümüz şartlarında hazır gıdalardan nasıl uzak durmalıyız?" sorusuna, ’Bunu bir şekilde sağlamalıyız çünkü hastalılara baktığımız aman şu anda bütün uğraştığımız metabolik hastalıklar, diyabet, obezite, karaciğer yağlanması, kalp hastalıları, kronik ishal, depresyon, parkinson bunların tamamında esas problemin mikrobiyota olduğu, buradaki bozulmanın olduğu ve bu bozulmaya da antibiyotiklerin ve kötü beslenmenin sebep olduğu ortaya çıktı. Bu nedenle mümkün olduğu kadar doğal beslenmeye, günlük ya da birkaç günlük hazırlanmış gıdalarla beslenmeye çalışmalıyız. Bir gıda ne kadar çok işlemden geçirilmişse o kadar sağlıksız demektir" yanıtını verdi.
Uygun, Gülhane Hastanesinin Türkiye’de gaita naklinde tek merkez, dünyada ise 6 merkezden birisi olduğunun da altını çizdi.
"Bütünlüğümüzü sağlayan kısım mikrobiyotadır"
Daha sonra kongrede yaptığı sunumda mikrobiyotanın önemini açıklayan Uygun, "Mikrobiyota olmazsa olmazımız artık. Çünkü bütün bağırsak bütünlüğünü sağlayan ve üç büyük besin maddesi ve vitaminlerin de emilmesini, yapılanmasını salgılayan aslında bütünlüğümüzü sağlayan kısım mikrobiyotadır. Mikrobiyota bu nedenle çok önemli. Organizmamızda birçok hadisenin başlangıç ve bitiş yeridir. Artık kişisel mikrobiyotanın üstünde duruyor insanlar. Biz 2013’te başlayıp iki uğraşarak 2015’te yaptığımız işlemde alaylı yapıyoruz bu işi. Dört kişilik ekip bir hafta öncesinde toparlandı. Öncesi ve sonrasını tespit ederek uygun kişisel mikrobiyotasını ve buna göre nakli yapacağız. Bu mükemmel bir araştırma olacak. 2013’de TÜBİTAK’tan geri dönen projemizdi. Şayet bu proje o zaman gerçekleşseydi biz Türkiye’de değil dünyada birinci olarak takır takır söz sahibiydik. Bunu da aşacağız. Ben buna inanıyorum" şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Gülhane Eğitim Araştırma Hastanesinde düzenlediği kongre öncesinde verdiği röportajda kongrenin bir gün süreceğini belirten Uygun, "Türkiye’de ilk kez Gaita Nakli ve Mikrobiyota Kongresini yapıyoruz. Mikrobiyota geleceğin tıbbında bütün hastalıkların temelini oluşturan bir konu. Şu ana kadar bildiğimiz kanserin genetik olduğundan tutun da, birçok iltihap ve bağırsak hastalığına, nörolojik hastalıların beraberinde diyabet gibi, obezite gibi beslenmeyle direkt ilgili bütün hastalıların artık mikrobiyotayla ilgili olduğu netleşti. Bu nedenle sağlıklı beslenme ve sağlıklı bir bağırsak mikrobiyotasına sahip olmanın çok önemli olduğu belgelendi" ifadelerini kullandı.
"Hazır, paketleniş, raf ömrü uzun olan gıdalardan uzak durmalıyız. Antibiyotik kullanımına çok dikkat etmeliyiz"
Kongrenin Türkiye’de ilk kez yapıldığını ve kendi alanında çok deneyimli 32 öğretim üyesinin katıldığını vurgulayan Uygun şöyle devam etti:
"Biz bunu her yönüyle Gülhane Hastanesinde bu toplantıda tartışıyoruz. Sağlıklı beslenme çok önemli. Dedelerimiz gibi beslenmeliyiz. Hazır, paketleniş, raf ömrü uzun olan gıdalardan uzak durmalıyız. Antibiyotik kullanımına çok dikkat etmeliyiz. Aşırı temizlik, titizlik yapmamalıyız. sağlıklı su tüketmeliyiz ve egzersiz yapmalıyız. Bu işin özeti bu."
"Bir gıda ne kadar çok işlemden geçirilmişse o kadar sağlıksız demektir"
Uygun, "Günümüz şartlarında hazır gıdalardan nasıl uzak durmalıyız?" sorusuna, ’Bunu bir şekilde sağlamalıyız çünkü hastalılara baktığımız aman şu anda bütün uğraştığımız metabolik hastalıklar, diyabet, obezite, karaciğer yağlanması, kalp hastalıları, kronik ishal, depresyon, parkinson bunların tamamında esas problemin mikrobiyota olduğu, buradaki bozulmanın olduğu ve bu bozulmaya da antibiyotiklerin ve kötü beslenmenin sebep olduğu ortaya çıktı. Bu nedenle mümkün olduğu kadar doğal beslenmeye, günlük ya da birkaç günlük hazırlanmış gıdalarla beslenmeye çalışmalıyız. Bir gıda ne kadar çok işlemden geçirilmişse o kadar sağlıksız demektir" yanıtını verdi.
Uygun, Gülhane Hastanesinin Türkiye’de gaita naklinde tek merkez, dünyada ise 6 merkezden birisi olduğunun da altını çizdi.
"Bütünlüğümüzü sağlayan kısım mikrobiyotadır"
Daha sonra kongrede yaptığı sunumda mikrobiyotanın önemini açıklayan Uygun, "Mikrobiyota olmazsa olmazımız artık. Çünkü bütün bağırsak bütünlüğünü sağlayan ve üç büyük besin maddesi ve vitaminlerin de emilmesini, yapılanmasını salgılayan aslında bütünlüğümüzü sağlayan kısım mikrobiyotadır. Mikrobiyota bu nedenle çok önemli. Organizmamızda birçok hadisenin başlangıç ve bitiş yeridir. Artık kişisel mikrobiyotanın üstünde duruyor insanlar. Biz 2013’te başlayıp iki uğraşarak 2015’te yaptığımız işlemde alaylı yapıyoruz bu işi. Dört kişilik ekip bir hafta öncesinde toparlandı. Öncesi ve sonrasını tespit ederek uygun kişisel mikrobiyotasını ve buna göre nakli yapacağız. Bu mükemmel bir araştırma olacak. 2013’de TÜBİTAK’tan geri dönen projemizdi. Şayet bu proje o zaman gerçekleşseydi biz Türkiye’de değil dünyada birinci olarak takır takır söz sahibiydik. Bunu da aşacağız. Ben buna inanıyorum" şeklinde konuştu.