OMÜ'de 'Yükseköğretimde Kalite Felsefesi' Konuşuldu
Eski Yükseköğretim Yürütme Kurulu Üyesi ve Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, Ondokuz Mayıs Üniversitesinde (OMÜ), "Yükseköğretimde Kalite Felsefesi" konulu bir konferans verdi.
Kalite kültürünün yaygınlaşması için düzenlenen konferans, OMÜ Uzaktan Eğitim Merkezi(UZEM) Konferans Salonunda yapıldı. Konferansın açılış konuşmasını yapan OMÜ Rektörü Prof. Dr. Sait Bilgiç, "Gönüllü olarak bir araya gelen kalite elçilerimizin, kalite sürecini başarıyla tamamlaması için heyecanlarını sürdürmek ve bilgilerini güncellemek istiyoruz. Bu nedenle de zaman zaman bu tür konferanslarda bir araya gelmeyi planlıyoruz. Hocamızın eğer bir konuda fikri varsa o fikri derinlemesine, farklı tüm felsefi boyutlarıyla ele alarak ortaya koymaya çalıştığını beraber çalıştığımız süre içerisinde gözlemledim. Kendisi birçok konuda bilgi sahibi olan ve bu bilgisini paylaşmak için Türkiye’nin çeşitli yerlerinde konferanslar veren değerli bir bilim insanıdır. Durmuş Hocamıza üniversitemize geldiği için teşekkür ediyorum" diye konuştu.
"Yükseköğretim ve ekonomi arasındaki mesafe kısaldı"
Konuşmasında yükseköğretimin kalite konusunda yaşadığı problemleri ön plana çıkarmayı amaçladığını belirten Prof. Dr. Durmuş Günay, "II. Dünya Savaşı’ndan sonra üniversiteler, ekonomiye katkı yapmaya başladı.
Yükseköğretim ve ekonomi arasındaki mesafe kısaldı. Hatta Teknokentler gibi icat yapan merkezler, iyice üniversitelerin içine girdi. Tarihte yapılan bir icat 100 sene sonra uygulanırken artık icatlar hemen üniversitelerde uygulanıyor. Milletlerin ekonomik güç elde etme ve rekabet isteği yükseköğretimde araştırma ve inovasyonu ön plana çıkardı. Özellikle inovasyon çok gündemde bir mesele. İnovasyonun temeli de bir fikri ya da bilgiyi, hizmet ya da mal üretecek uygulamanın kıyısına getirmektir. Özellikle 2000’li yıllardan sonra internet ve bilişim teknolojisinin gelişmesiyle etik ve kalite ihtiyacı gündeme geldi. 21. yy’da internet ve bilişim teknolojisinin gelişimine bağlı olarak üniversitelerin çoğalması ve sistemin büyümesi, yükseköğretimde kalite sorununu bütün dünyada gündeme getirdi. Çünkü alternatif ve taleplerin çoğalmasıyla herkes yükseköğretimden pay almaya çalışıyor. Üniversiteler yüksek beyinleri kendine çekmeye çalışıyor, öğrenciler ise üniversiteden aldıkları eğitimle para kazanmak istiyor" dedi.
"Üniversitelerin felsefi zemini yok"
Üniversiteden daha yukarıda bir kurumun olmadığı söyleyen Günay, "Aslına baktığınızda doktorları, profesörleri üniversiteler yetiştiriyor. Ama Türkiye’de üniversitelerin felsefi bir zemini yok. Asıl sorun da bu felsefi ve bilgelik derinliğin olmaması. Üniversitelerimizde akademisyenlerimiz bilge olmalı, öğrencilerin hayatında iz bırakmalı. Eğitimin öğretmesi gereken en önemli şey, insanın kendine yalan söylediğini fark ettirmesidir Akademisyenler, öğrencilerine dosdoğru olmayı aşılamalıdır. Böylece üniversiteler, topluma vasıflı insanlar kazandıran kurumlar haline gelir. Eğitim sistemimiz, başka ülkelerin uzmanlarıyla dizayn edilemez. Her insanın kendi kültürüne göre bilgisi var ve dünyayı o kültüre göre yorumluyor. Önce kendimiz olacağız ve millet olarak kendimizi başka medeniyetlerle kıyaslamadan özgüven sahibi olacağız. Eğitimimiz yerelden başlayıp evrene doğru açılmalı. Anadolu’nun kıraç toprakları da eğitimde kendini merkeze almalı ve insanlığa faydalı bilgi üretmeli. Felsefe; madde, form (öz), fail ve erek (amaç) olmak üzere 4 neden kuramıdır. Ben de bu unsurlardan yola çıkarak bir üniversite sistemi geliştirdim. Bu sisteme göre öğrenci, üniversite madde; müfredat öz; erek ise yurda bilim, teknoloji üretmek ve kamu hizmeti sunmak. Sistem ise girdi, süreç ve çıktı şeklinde çalışıyor" şeklinde konuştu.
Üniversitelerin temel işinin hakikati arama, bunun için araştırma yapma ve hakikati yaymak için de öğretme olduğunu belirten Prof. Dr. Durmuş Günay, konferansın sonunda katılımcılardan gelen soruları yanıtladı. Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç ise konuğu Günay’a günün anısına fidan sertifikası takdim etti.
Konferansa; Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Kuran, Prof. Dr. Vedat Ceyhan ve Prof. Dr. Mehmet Ali Cengiz, Genel Sekreter Doç. Dr. Menders Kabadayı, fakülte dekanları, akademisyenler, idari personel ile öğrenciler katıldı.
Programın ardından Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, Prof. Dr. Durmuş Günay ve beraberindekiler Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın’ı makamında ziyaret ederek yeni görevinde başarılar diledi.
Kaynak: İHA
"Yükseköğretim ve ekonomi arasındaki mesafe kısaldı"
Konuşmasında yükseköğretimin kalite konusunda yaşadığı problemleri ön plana çıkarmayı amaçladığını belirten Prof. Dr. Durmuş Günay, "II. Dünya Savaşı’ndan sonra üniversiteler, ekonomiye katkı yapmaya başladı.
Yükseköğretim ve ekonomi arasındaki mesafe kısaldı. Hatta Teknokentler gibi icat yapan merkezler, iyice üniversitelerin içine girdi. Tarihte yapılan bir icat 100 sene sonra uygulanırken artık icatlar hemen üniversitelerde uygulanıyor. Milletlerin ekonomik güç elde etme ve rekabet isteği yükseköğretimde araştırma ve inovasyonu ön plana çıkardı. Özellikle inovasyon çok gündemde bir mesele. İnovasyonun temeli de bir fikri ya da bilgiyi, hizmet ya da mal üretecek uygulamanın kıyısına getirmektir. Özellikle 2000’li yıllardan sonra internet ve bilişim teknolojisinin gelişmesiyle etik ve kalite ihtiyacı gündeme geldi. 21. yy’da internet ve bilişim teknolojisinin gelişimine bağlı olarak üniversitelerin çoğalması ve sistemin büyümesi, yükseköğretimde kalite sorununu bütün dünyada gündeme getirdi. Çünkü alternatif ve taleplerin çoğalmasıyla herkes yükseköğretimden pay almaya çalışıyor. Üniversiteler yüksek beyinleri kendine çekmeye çalışıyor, öğrenciler ise üniversiteden aldıkları eğitimle para kazanmak istiyor" dedi.
"Üniversitelerin felsefi zemini yok"
Üniversiteden daha yukarıda bir kurumun olmadığı söyleyen Günay, "Aslına baktığınızda doktorları, profesörleri üniversiteler yetiştiriyor. Ama Türkiye’de üniversitelerin felsefi bir zemini yok. Asıl sorun da bu felsefi ve bilgelik derinliğin olmaması. Üniversitelerimizde akademisyenlerimiz bilge olmalı, öğrencilerin hayatında iz bırakmalı. Eğitimin öğretmesi gereken en önemli şey, insanın kendine yalan söylediğini fark ettirmesidir Akademisyenler, öğrencilerine dosdoğru olmayı aşılamalıdır. Böylece üniversiteler, topluma vasıflı insanlar kazandıran kurumlar haline gelir. Eğitim sistemimiz, başka ülkelerin uzmanlarıyla dizayn edilemez. Her insanın kendi kültürüne göre bilgisi var ve dünyayı o kültüre göre yorumluyor. Önce kendimiz olacağız ve millet olarak kendimizi başka medeniyetlerle kıyaslamadan özgüven sahibi olacağız. Eğitimimiz yerelden başlayıp evrene doğru açılmalı. Anadolu’nun kıraç toprakları da eğitimde kendini merkeze almalı ve insanlığa faydalı bilgi üretmeli. Felsefe; madde, form (öz), fail ve erek (amaç) olmak üzere 4 neden kuramıdır. Ben de bu unsurlardan yola çıkarak bir üniversite sistemi geliştirdim. Bu sisteme göre öğrenci, üniversite madde; müfredat öz; erek ise yurda bilim, teknoloji üretmek ve kamu hizmeti sunmak. Sistem ise girdi, süreç ve çıktı şeklinde çalışıyor" şeklinde konuştu.
Üniversitelerin temel işinin hakikati arama, bunun için araştırma yapma ve hakikati yaymak için de öğretme olduğunu belirten Prof. Dr. Durmuş Günay, konferansın sonunda katılımcılardan gelen soruları yanıtladı. Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç ise konuğu Günay’a günün anısına fidan sertifikası takdim etti.
Konferansa; Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Kuran, Prof. Dr. Vedat Ceyhan ve Prof. Dr. Mehmet Ali Cengiz, Genel Sekreter Doç. Dr. Menders Kabadayı, fakülte dekanları, akademisyenler, idari personel ile öğrenciler katıldı.
Programın ardından Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, Prof. Dr. Durmuş Günay ve beraberindekiler Samsun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Aydın’ı makamında ziyaret ederek yeni görevinde başarılar diledi.