Harput Kalesi, Tarihe Işık Tutuyor
Elazığ’ın tarihi Harput Mahallesi’ndeki Harput Kalesi’ndeki surlarda restorasyon öncesi yapılan kazılarda yaklaşık 25 bin obje çıktığını ifade eden Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç, çıkan eserlerin her dönem hakkında fikir verdiğini söyledi.
Milattan Önce 8’inci yüzyılda Urartu Krallığı tarafından yapılan Harput Kalesi’nin 2017 iç kazıları, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Fırat Üniversitesi ve Elazığ Valiliği iş birliğinde devam ediyor. Fırat Üniversitesi (FÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Prof. Dr. İsmail Aytaç’ın kazı başkanlığında 45 kişilik ekip ile devam eden çalışmalar kapsamında bu yıl ki kazılarda da çok sayıda yeni buluntular ortaya çıkıyor. Güney surlarda restorasyon öncesi kazılarında ise yaklaşık 25 bin objenin çıktığı kalede, her eserin dönemler hakkında bilgi verdiğini belirten Kazı Başkanı Aytaç, amaçlarının Harput’u bütün olarak ele alıp, bölge ve ülke turizmine kazandırmak olduğunu söyledi.
2017 Harput iç kale kazılarının hızla devam ettiğini anlatan Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç, "Daha önceki yapılan çalışmalarda çıkan eserlerle aynı dönem örneklerine rastlıyoruz. Ancak özellikle güney surlarında Roma dönemi kamusal yapılarının bazı malzemelerinin yeniden devşirme olarak kullanıldığını görüyoruz. Bu sene çıkan ürünlerimiz arasından Bizans dönemine ait gri fon kabartmalı bir kemik tarak karşımıza çıktı. Kaledeki farklı açmalarda çıkan Selçuklu çini kaplamaları, İznik çinileri ve alçı kaplamalar, Selçuklu Beyliği ve Osmanlı döneminde kamusal yapıların önemli örneklerinin kalede olduğunu göstermektedir. Kazılar devam ettikçe bunların yerlerini de tespit etmeyi amaçlıyoruz. Özellikle taramalarda çıkan bazı mekanları, kazılar sonucunda buluyoruz. Restore edip mekansal olarak da turizm kazandırmayı hedefliyoruz" dedi.
"Eser sayısı değil, ne anlama geldiği önemli"
2 bin 700 yıllık kesintisiz bir yerleşime sahne olan Harput iç kalesinin buluntular açısından oldukça zengin olduğunu aktaran Aytaç, "Osmanlı mahallesi dediğimiz yerde bulunan Artuklu Camisi, mektebi, atölyeleri, evleri ve sokak dokusu bu seneki projelerle beraber artık gezilebilir bir hale gelecek. 2018 yılında da uygulamasını planlıyoruz. Dünya genelindeki yayınlar taranarak Harput Kalesi buluntularını yeri ve önemini de belirlemeye çalışıyoruz. Küçük parçaları da dikkate aldığımızda surların restorasyon öncesi kazılarında ortalama 25 bin obje çıktı. Bunların içerisinde iyi ve sağlam olanlar müzeye teslim ediliyor. Etütlük olanlar tekrar inceleniyor. Amorf olan parçalar daha çoğunlukta. Bütünüyle sağlam eser neredeyse çıkmıyor. Ama çıkan eserler bize her dönem hakkında fikir verebilecek konuda. Onun için eser sayısı değil de onların ne anlama geldiği daha önemlidir. Metal, seramik, porselen, ok ve mızrak uçları, mimariye ait metal ürünler, seramik atölyeleri, mekan ısıtmada ve pişirmede kullanılan tandırlar açısından zengin bir yer" diye konuştu.
"Harput’u bütün olarak ülke turizmine kazandırmayı amaçlıyoruz"
Harput Kalesi’nin yaklaşık 15 bin metrekarelik bir mahalle olduğunu ve bin 800’lerin sonuna kadar da yerleşimin yoğunlaştığını dile getiren Aytaç, "Ama ondan sonra da terk edilmiştir. Buluntuların dışında arşiv fotoğraflarından da faydalanıyoruz. Bir puzzle’ın bütünü oluşturmaya çalışıyoruz. Özellikle kaleden çok sayıda yan alanlara ve derelere doğru gizli geçitlerin varlığı dikkat çekmektedir. Kalenin içindeki su sarnıçları ve bazılarının zindan olarak kullanılması da önem arz etmektedir. O hafızalarda yer alan Harput’un mimarisini, kentsel dokusunu, edebiyatını, müziğini ve dinler tarihi açısından önemli unsurlarını bütünlemiş olacağız. Amaç zaten Harput’u bütün olarak ele alıp, bölge ve ülke turizmine kazandırmak olacaktır" ifadelerini kulandı.
Kaynak: İHA
2017 Harput iç kale kazılarının hızla devam ettiğini anlatan Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç, "Daha önceki yapılan çalışmalarda çıkan eserlerle aynı dönem örneklerine rastlıyoruz. Ancak özellikle güney surlarında Roma dönemi kamusal yapılarının bazı malzemelerinin yeniden devşirme olarak kullanıldığını görüyoruz. Bu sene çıkan ürünlerimiz arasından Bizans dönemine ait gri fon kabartmalı bir kemik tarak karşımıza çıktı. Kaledeki farklı açmalarda çıkan Selçuklu çini kaplamaları, İznik çinileri ve alçı kaplamalar, Selçuklu Beyliği ve Osmanlı döneminde kamusal yapıların önemli örneklerinin kalede olduğunu göstermektedir. Kazılar devam ettikçe bunların yerlerini de tespit etmeyi amaçlıyoruz. Özellikle taramalarda çıkan bazı mekanları, kazılar sonucunda buluyoruz. Restore edip mekansal olarak da turizm kazandırmayı hedefliyoruz" dedi.
"Eser sayısı değil, ne anlama geldiği önemli"
2 bin 700 yıllık kesintisiz bir yerleşime sahne olan Harput iç kalesinin buluntular açısından oldukça zengin olduğunu aktaran Aytaç, "Osmanlı mahallesi dediğimiz yerde bulunan Artuklu Camisi, mektebi, atölyeleri, evleri ve sokak dokusu bu seneki projelerle beraber artık gezilebilir bir hale gelecek. 2018 yılında da uygulamasını planlıyoruz. Dünya genelindeki yayınlar taranarak Harput Kalesi buluntularını yeri ve önemini de belirlemeye çalışıyoruz. Küçük parçaları da dikkate aldığımızda surların restorasyon öncesi kazılarında ortalama 25 bin obje çıktı. Bunların içerisinde iyi ve sağlam olanlar müzeye teslim ediliyor. Etütlük olanlar tekrar inceleniyor. Amorf olan parçalar daha çoğunlukta. Bütünüyle sağlam eser neredeyse çıkmıyor. Ama çıkan eserler bize her dönem hakkında fikir verebilecek konuda. Onun için eser sayısı değil de onların ne anlama geldiği daha önemlidir. Metal, seramik, porselen, ok ve mızrak uçları, mimariye ait metal ürünler, seramik atölyeleri, mekan ısıtmada ve pişirmede kullanılan tandırlar açısından zengin bir yer" diye konuştu.
"Harput’u bütün olarak ülke turizmine kazandırmayı amaçlıyoruz"
Harput Kalesi’nin yaklaşık 15 bin metrekarelik bir mahalle olduğunu ve bin 800’lerin sonuna kadar da yerleşimin yoğunlaştığını dile getiren Aytaç, "Ama ondan sonra da terk edilmiştir. Buluntuların dışında arşiv fotoğraflarından da faydalanıyoruz. Bir puzzle’ın bütünü oluşturmaya çalışıyoruz. Özellikle kaleden çok sayıda yan alanlara ve derelere doğru gizli geçitlerin varlığı dikkat çekmektedir. Kalenin içindeki su sarnıçları ve bazılarının zindan olarak kullanılması da önem arz etmektedir. O hafızalarda yer alan Harput’un mimarisini, kentsel dokusunu, edebiyatını, müziğini ve dinler tarihi açısından önemli unsurlarını bütünlemiş olacağız. Amaç zaten Harput’u bütün olarak ele alıp, bölge ve ülke turizmine kazandırmak olacaktır" ifadelerini kulandı.