Çömleğin 61 Yıllık Ustası
Bilecik'te yaşayan 74 yaşındaki çömlek ustası Yaşar, çocukluğunda babasından öğrendiği mesleğinde 61 yılı geride bıraktı Çömlek ustası Yaşar: '45 yıl önce plastik çıktı, millet plastiğe hücum etti. Şimdi de vatandaşta toprağa dönüş var'
HARUN KAYMAZ - Bilecik'in Pazaryeri ilçesine bağlı Kınık köyünde yaşayan ve mesleğinde 61 yılı geride bırakan 74 yaşındaki çömlek ustası Salim Yaşar, toprak kaplara dönüş olduğunu söyledi.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca verilen 'sanatçı tanıtım kartı' sahibi de olan Yaşar, elleriyle yoğurup şekillendirdiği toprak vazo, biblo, su testisi ve tarihi kişilerin portrelerini yapıyor.
Mesleğe 13 yaşında başlayan 3 çocuk ve 13 torun sahibi Yaşar, Anadolu'nun en eski el sanatlarından çömlekçiliğe 300 metrekarelik imalathanesinde yeniden hayat veriyor.
Bulgaristan'dan gelen göçmenlerce yaklaşık 150 yıl önce kurulan Kınık köyünde oturan Yaşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, köyün neredeyse tamamının bu sektörden ekmek yediğini söyledi.
Yaşar, ailede çömlek işinde 3'üncü kuşak olduğunu belirterek şöyle konuştu:
'Bunu zevkle yapıyorum 13 yaşında başladım bu işe seviyorum ve 61 yıldır bu işi yapıyorum. Dünyada birkaç ülkeye gittim. İtalya'ya gittim, Vietnam'da 5 yıl bu işin öğretmenliğini yaptım. Çömlekçilik dünyaya Uzak Doğu'dan yayıldı. Onlar Uzak Doğu'da kalıp dökümle yapıyorlarmış ben onlara elle yapmayı öğrettim. Döndüm ülkemde, 'Daha önceden devam ettirdiğimiz çömlekçiliği nasıl yaparız?' diye oradan öğrendiğim bilgilerle burada onu uyguladım. O gün bugündür ülkemde bütün fuarlara katılırım.'
Rahmetli babası ve amcasının bıraktığı iş yerinde yıllarca ter döktüğünü anlatan Yaşar, 'Burada yaptılar sonra ben devraldım benden sonra inşallah çocuklarım da devam ettireceklerdir. Oğlumun birisi ressam, birisi modelci, çömlekçilik yapmıyorlar ama bu işi bilirler.' dedi.
- Toprak kaplara dönüş var
Yaşar, 1980'li yıllarda turşu küpü yaptıklarını hatırlatarak şunları söyledi:
'Bu turşu küplerinin içlerini sırlı yapıyorduk. Testi, saksı yapıyorduk. Ülkemize 1984 yılında plastik girdi ve bizim çömlekçiliğimiz de ölmedi ama yavaşladı. Çömlekçilik kesinlikle ölmez, bitmez yani ama bugünlerde vatandaş, millet anladı. Plastiğin ne kadar sağlıksız olduğunu gördüler ve şimdi bir dönüş var. Şimdi halkta testiye, ibriğe, çaydanlığa, kahve cezvesine dönüş var. Toprak kapta yapılan yemek daha farklı olur.'
Son olarak çömlekten darbuka yaptığını ve büyük ilgiyle karşılaştığını vurgulayan Yaşar, şöyle devam etti:
'Çömlekten darbuka daha önce 80'li yıllarda vardı ama plastik çıkınca çömlekçilik yavaşladı. Ama o zamanlar darbuka yapıyorduk. O zaman deri bulabiliyorduk, şimdi deri bulamaz hale geldik. Onun için bize tabaklanmış deri bulunmuyor, bulunsa da çok zor buluyoruz. Ben de buldum Isparta'dan getirtiyorum ve nostalji olarak isteyenlere yapıyorum. Her boyutta var, vereceğiniz ölçüye göre darbuka yapılabilir. Bir darbukanın yapılması, kuruması, pişmesi, boyaması, deri germesi bir hafta sürüyor.'
Yaşar, toprağa şekil verdiğini belirterek şunları kaydetti:
'Emek, güç verdim ama siz 'Alt tarafı toprak 10 lira verilir mi?' dediğiniz zaman bere başımdan uçuyor. Bu bir sanat, eser, ortaya bir yapı çıkmış sen buna nasıl toprak dersin? Tamam bu toprak ama şu anda bir darbuka oldu. Bunu yarın pişireceğim ve deri gereceğim bu darbuka olacak ve fevkalade cemiyetlerde, düğünlerde çalacaksınız.45 yıl önce plastik çıktı, millet plastiğe hücum etti. Şimdi de vatandaşta toprağa dönüş var. Darbukanın sesi daha farklı çıkıyor öbür tenekelere benzemiyor. Tamamen birçok değişik bir sesi var akustik.'
Kaynak: AA
Kültür ve Turizm Bakanlığınca verilen 'sanatçı tanıtım kartı' sahibi de olan Yaşar, elleriyle yoğurup şekillendirdiği toprak vazo, biblo, su testisi ve tarihi kişilerin portrelerini yapıyor.
Mesleğe 13 yaşında başlayan 3 çocuk ve 13 torun sahibi Yaşar, Anadolu'nun en eski el sanatlarından çömlekçiliğe 300 metrekarelik imalathanesinde yeniden hayat veriyor.
Bulgaristan'dan gelen göçmenlerce yaklaşık 150 yıl önce kurulan Kınık köyünde oturan Yaşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, köyün neredeyse tamamının bu sektörden ekmek yediğini söyledi.
Yaşar, ailede çömlek işinde 3'üncü kuşak olduğunu belirterek şöyle konuştu:
'Bunu zevkle yapıyorum 13 yaşında başladım bu işe seviyorum ve 61 yıldır bu işi yapıyorum. Dünyada birkaç ülkeye gittim. İtalya'ya gittim, Vietnam'da 5 yıl bu işin öğretmenliğini yaptım. Çömlekçilik dünyaya Uzak Doğu'dan yayıldı. Onlar Uzak Doğu'da kalıp dökümle yapıyorlarmış ben onlara elle yapmayı öğrettim. Döndüm ülkemde, 'Daha önceden devam ettirdiğimiz çömlekçiliği nasıl yaparız?' diye oradan öğrendiğim bilgilerle burada onu uyguladım. O gün bugündür ülkemde bütün fuarlara katılırım.'
Rahmetli babası ve amcasının bıraktığı iş yerinde yıllarca ter döktüğünü anlatan Yaşar, 'Burada yaptılar sonra ben devraldım benden sonra inşallah çocuklarım da devam ettireceklerdir. Oğlumun birisi ressam, birisi modelci, çömlekçilik yapmıyorlar ama bu işi bilirler.' dedi.
- Toprak kaplara dönüş var
Yaşar, 1980'li yıllarda turşu küpü yaptıklarını hatırlatarak şunları söyledi:
'Bu turşu küplerinin içlerini sırlı yapıyorduk. Testi, saksı yapıyorduk. Ülkemize 1984 yılında plastik girdi ve bizim çömlekçiliğimiz de ölmedi ama yavaşladı. Çömlekçilik kesinlikle ölmez, bitmez yani ama bugünlerde vatandaş, millet anladı. Plastiğin ne kadar sağlıksız olduğunu gördüler ve şimdi bir dönüş var. Şimdi halkta testiye, ibriğe, çaydanlığa, kahve cezvesine dönüş var. Toprak kapta yapılan yemek daha farklı olur.'
Son olarak çömlekten darbuka yaptığını ve büyük ilgiyle karşılaştığını vurgulayan Yaşar, şöyle devam etti:
'Çömlekten darbuka daha önce 80'li yıllarda vardı ama plastik çıkınca çömlekçilik yavaşladı. Ama o zamanlar darbuka yapıyorduk. O zaman deri bulabiliyorduk, şimdi deri bulamaz hale geldik. Onun için bize tabaklanmış deri bulunmuyor, bulunsa da çok zor buluyoruz. Ben de buldum Isparta'dan getirtiyorum ve nostalji olarak isteyenlere yapıyorum. Her boyutta var, vereceğiniz ölçüye göre darbuka yapılabilir. Bir darbukanın yapılması, kuruması, pişmesi, boyaması, deri germesi bir hafta sürüyor.'
Yaşar, toprağa şekil verdiğini belirterek şunları kaydetti:
'Emek, güç verdim ama siz 'Alt tarafı toprak 10 lira verilir mi?' dediğiniz zaman bere başımdan uçuyor. Bu bir sanat, eser, ortaya bir yapı çıkmış sen buna nasıl toprak dersin? Tamam bu toprak ama şu anda bir darbuka oldu. Bunu yarın pişireceğim ve deri gereceğim bu darbuka olacak ve fevkalade cemiyetlerde, düğünlerde çalacaksınız.45 yıl önce plastik çıktı, millet plastiğe hücum etti. Şimdi de vatandaşta toprağa dönüş var. Darbukanın sesi daha farklı çıkıyor öbür tenekelere benzemiyor. Tamamen birçok değişik bir sesi var akustik.'