20. Avrupa Kanser Kongresi
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gümüş: 'Yaşam süresinde uzama ve yan etkilerin yönetilebilir olması hastalara kaliteli bir yaşam olanağı sağlamaktadır. Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki, kanseri ölümcül bir hastalık olmaktan çıkarıp baş edilebilir kronik bir hastalık haline getirme yolunda umudumuzu kaybettirmeyecek çok neden vardır'
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği BaşkanıProf. Dr. Mahmut Gümüş, gelişmelerin, kanseri ölümcül bir hastalık olmaktan çıkarıp baş edilebilir kronik bir hastalık haline getirme yolunda umudu kaybettirmeyecek çok neden var olduğunu gösterdiğini bildirdi.
Gümüş, yaptığı yazılı açıklamada, 20. Avrupa Kanser Kongresi'nin (ESMO 2017) 8-12 Eylül'de İspanya'nın Madrid kentinde yapıldığını, yaklaşık 30 bin kişinin takip ettiği kongrede pek çok kanser türünde uygulanan yenilikçi yaklaşımlar ve tedavi olanaklarının onkologlar başta olmak üzere sağlık profesyonellerine sunulduğunu belirtti.
Gümüş, akciğer kanserinin dünya genelinde kansere bağlı ölümlerin birinci sırada yer alan nedeni olduğunu, Dünya Sağlık Örgütüne göre her yıl yaklaşık 1,7 milyon ölümle sonuçlandığını aktardı.
Küçük hücreli dışı akciğer kanserinin (KHDAK) hastalığın en yaygın tiplerinden biri olduğuna dikkati çeken Gümüş, 2017'deki yeni gelişmeler ışığında hastalara 'İmmuno-Onkoloji tedavi' seçeneklerini sunabilmenin kendilerini heyecanlandırdığını bildirdi.
Çalışmalarda immunoterapi ile mevcut kemoterapi tedavisine kıyasla sağlık durumu ve yaşam kalitesinde olumlu sonuçlar alındığını vurgulayarak, 'Akciğer kanserinde ülkemizden değerli üyelerimizin de katıldığı diğer bir çalışmada, tanı esnasında ameliyata uygun olmayan akciğer kanserli hastaların ideal tedavi yöntemi olan kemoradyoterapiye rağmen, nüks etmeleri durumunda bağışıklık sistemi üzerinden etki eden diğer bir immunoterapi ilacının kullanıldığında uzun süreli olarak hastalıksız seyredebildikleri ve tedaviye bağlı yan etkilerin oldukça az olduğu gözlenmiştir.' ifadelerini kullandı.
Son derece ciddi seyreden bir cilt kanseri türü olan melanomda olguların önemli bir kısmında, tanı esnasında veya ilerleyen süreçte beyin metastazı gelişme riskinin son derece yüksek olduğunu belirten Gümüş, yemek borusu ve mide kanserlerinde immunoterapinin hastalıksız sağ kalımı uzattığını gösteren ve tedaviye bağlı yan etkilerin son derece az olduğu çalışmaların sunulduğunu aktardı.
Prof. Dr. Gümüş, 2017 yılındaki yeni gelişmelerden dolayı memnuniyet duyduklarını ifade ederek, 'Yaşam süresinde uzama ve yan etkilerin yönetilebilir olması hastalara kaliteli bir yaşam olanağı sağlamaktadır. Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki, kanseri ölümcül bir hastalık olmaktan çıkarıp baş edilebilir kronik bir hastalık haline getirme yolunda umudumuzu kaybettirmeyecek çok neden vardır.' değerlendirmesinde bulundu.
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Nuri Karadurmuş da ESMO 2017'nin tüm dünyadan saygın medikal onkolog, radyasyon onkoloğu ve kanser tedavisi ile ilgilenen diğer branş doktorlarının da katıldığı ve tüm dünyaya önemli çalışmaların ilk kez açıklandığı bir kongre olduğunu kaydetti.
Türkiye'den çok sayıda medikal onkologun klinik çalışma, sözlü sunum ve poster bildirilerinin yayınlanmasının sevindirici olduğuna dikkati çeken Karadurmuş, 'Kanser tedavisinde cerrahi müdahale, radyasyon, kemoterapi ve hedefli tedaviler bugüne kadar tedavinin temelini oluşturmuştur. Ancak lokal olarak ilerlemiş veya ileri evre kanserlerde bu yöntemler ile uzun dönemli sağkalım ve pozitif bir yaşam kalitesi sağlanmasına rağmen, hastaların büyük çoğunluğunda yeni tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır.' ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
Gümüş, yaptığı yazılı açıklamada, 20. Avrupa Kanser Kongresi'nin (ESMO 2017) 8-12 Eylül'de İspanya'nın Madrid kentinde yapıldığını, yaklaşık 30 bin kişinin takip ettiği kongrede pek çok kanser türünde uygulanan yenilikçi yaklaşımlar ve tedavi olanaklarının onkologlar başta olmak üzere sağlık profesyonellerine sunulduğunu belirtti.
Gümüş, akciğer kanserinin dünya genelinde kansere bağlı ölümlerin birinci sırada yer alan nedeni olduğunu, Dünya Sağlık Örgütüne göre her yıl yaklaşık 1,7 milyon ölümle sonuçlandığını aktardı.
Küçük hücreli dışı akciğer kanserinin (KHDAK) hastalığın en yaygın tiplerinden biri olduğuna dikkati çeken Gümüş, 2017'deki yeni gelişmeler ışığında hastalara 'İmmuno-Onkoloji tedavi' seçeneklerini sunabilmenin kendilerini heyecanlandırdığını bildirdi.
Çalışmalarda immunoterapi ile mevcut kemoterapi tedavisine kıyasla sağlık durumu ve yaşam kalitesinde olumlu sonuçlar alındığını vurgulayarak, 'Akciğer kanserinde ülkemizden değerli üyelerimizin de katıldığı diğer bir çalışmada, tanı esnasında ameliyata uygun olmayan akciğer kanserli hastaların ideal tedavi yöntemi olan kemoradyoterapiye rağmen, nüks etmeleri durumunda bağışıklık sistemi üzerinden etki eden diğer bir immunoterapi ilacının kullanıldığında uzun süreli olarak hastalıksız seyredebildikleri ve tedaviye bağlı yan etkilerin oldukça az olduğu gözlenmiştir.' ifadelerini kullandı.
Son derece ciddi seyreden bir cilt kanseri türü olan melanomda olguların önemli bir kısmında, tanı esnasında veya ilerleyen süreçte beyin metastazı gelişme riskinin son derece yüksek olduğunu belirten Gümüş, yemek borusu ve mide kanserlerinde immunoterapinin hastalıksız sağ kalımı uzattığını gösteren ve tedaviye bağlı yan etkilerin son derece az olduğu çalışmaların sunulduğunu aktardı.
Prof. Dr. Gümüş, 2017 yılındaki yeni gelişmelerden dolayı memnuniyet duyduklarını ifade ederek, 'Yaşam süresinde uzama ve yan etkilerin yönetilebilir olması hastalara kaliteli bir yaşam olanağı sağlamaktadır. Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki, kanseri ölümcül bir hastalık olmaktan çıkarıp baş edilebilir kronik bir hastalık haline getirme yolunda umudumuzu kaybettirmeyecek çok neden vardır.' değerlendirmesinde bulundu.
Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Nuri Karadurmuş da ESMO 2017'nin tüm dünyadan saygın medikal onkolog, radyasyon onkoloğu ve kanser tedavisi ile ilgilenen diğer branş doktorlarının da katıldığı ve tüm dünyaya önemli çalışmaların ilk kez açıklandığı bir kongre olduğunu kaydetti.
Türkiye'den çok sayıda medikal onkologun klinik çalışma, sözlü sunum ve poster bildirilerinin yayınlanmasının sevindirici olduğuna dikkati çeken Karadurmuş, 'Kanser tedavisinde cerrahi müdahale, radyasyon, kemoterapi ve hedefli tedaviler bugüne kadar tedavinin temelini oluşturmuştur. Ancak lokal olarak ilerlemiş veya ileri evre kanserlerde bu yöntemler ile uzun dönemli sağkalım ve pozitif bir yaşam kalitesi sağlanmasına rağmen, hastaların büyük çoğunluğunda yeni tedavilere ihtiyaç duyulmaktadır.' ifadelerini kullandı.