'Türk Üreticilerin Çin Pazarına Girmesi Gerekir'
Çin ekonomisine dair çalışmalarıyla tanınan, eğitimci ve yazar Fatih Oktay: 'Çin, gelişmiş ülkeler ve giderek yükselen Çinli üreticilerin yer aldığı bir pazar konumuna ulaştı. Türk üreticilerin de Çin pazarına girmesi gerekir' 'Türk üreticiler, Avrupa'da belli pazarlarda uygun kalite ve fiyat kombinasyonunu tutturarak güçlü konuma geldi. Aynı şeyi Çin'de de gerçekleştirmeleri lazım' 'Türk şirketlerinin, avantajlarını kullanarak ucuz mal üreten Çin şirketleriyle yüksek kaliteye sahip Batılı üreticiler arasındaki katmana yerleşmesi lazım'
BURHAN SANSARLIOĞLU - Çin ekonomisine dair çalışmalarıyla tanınan, eğitimci ve yazar Fatih Oktay, Çin'in, gelişmiş ülkeler ve giderek yükselen Çinli üreticilerin yer aldığı bir pazar konumuna ulaştığını, Türk üreticilerin de Çin pazarına girmesi gerektiğini belirterek, 'Türk üreticiler, Avrupa'da belli pazarlarda uygun kalite ve fiyat kombinasyonunu tutturarak güçlü konuma geldi. Aynı şeyi Çin'de de gerçekleştirmeleri lazım.' dedi.
Fatih Oktay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çin'in, ekonomik büyüklük ve dünyanın diğer ekonomileriyle arasındaki yoğun etkileşimden dolayı dünya ekonomisi için çok önemli olduğunu vurguladı.
ABD'nin ekonomik büyüklüğünün 18 trilyon dolar, Çin'in büyüklüğünün ise 11 trilyon dolar civarında olduğunu belirten Oktay, 'Böyle bakarsak Çin, dünyanın ikinci büyük ekonomisi. Ancak bu doğru bir karşılaştırma olmuyor. Çünkü Çin'de fiyatlar çok ucuz. Ancak satın alma gücü paritesine bakıldığında Çin, ABD'yi ekonomik büyüklük olarak 2014 yılında geçti.' şeklinde konuştu.
Çin'in dünya ekonomisinin lokomotifi olduğunu vurgulayan Oktay, 'Çin, dünyanın en fazla ihracat ve aynı zamanda dünyanın ikinci büyük ithalat yapan ülkesi. Birçok ülkenin de bir numaralı ihracat pazarı. Çin'in ekonomisinin durumuna göre ülkelerin ihracatları değişiyor. Dünyanın büyük şirketlerinin hemen hemen hepsi Çin'de Çin pazarı için üretim yapıyor.' ifadelerini kullandı.
Oktay, ülkenin büyük şehirlerinde ucuz Çin ürünlerinin fazla satılmadığını, büyük şirketlerin ürünlerinin alıcı bulduğunu, iç pazarda kaliteye önem veren yerlere yabancı büyük şirketlerin hakim olduğunu, Çinli şirketlerin ise gelir düzeyi daha düşük şehirlerde faaliyet gösterdiğini, bu şirketlerin sayısının da hızla arttığını anlattı.
Çin'de faaliyet gösteren büyük şirketlerin gelirlerinin Çin ekonomisinin durumuna göre şekillendiğini ifade eden Oktay, geçen yıl Çin'e 120 milyar dolarlık doğrudan dış yatırım yapıldığını, bu yatırımların önemli bir bölümünün 'Çin'de üretim yapayım kendi ülkeme satayım değil, Çin'de üretim yapayım Çin'e satayım' mantığıyla gerçekleştiğini kaydetti.
Çin'in yurt dışına yaptığı doğrudan yatırım seviyesinin 160 milyar dolar olduğunu belirten Oktay, 'Çin, başka ülkelere kendisine yapılan yatırımdan daha fazlasını yaptı. Bu da Çin'in dünya ekonomisini etkileme yollarından bir tanesi.' dedi.
- 'Çin'in büyümesi, diğer ekonomilerin de canlanmasını sağlıyor'
Fatih Oktay, Çin'in yakın zamana kadar ülkeye sıcak para girişine izin vermediğini, son yıllarda ise bu konuda esnek davranmaya başladığını, bunun nedeninin yuanı dolar gibi uluslararası bir para birimi haline getirmek olduğunu söyledi.
Oktay, devamla şunları kaydetti:
'Çin'in 2015 ortalarına kadar 4 trilyon dolarlık döviz rezervi bulunuyordu. Şu anda 3 trilyon dolar civarında döviz rezervi var. ABD'nin devlet tahvillerinin en büyük müşterisi Çin'dir. ABD bankalarının aldığı devlet tahvili Çin'in yanında ufak kalıyor. Tüm bunlar birleştirildiğinde Çin ekonomisinin dünya ekonomisi üzerinde çok büyük etkisi oluyor. Geçen yıl dünya ekonomisi yüzde 2,4 büyüdü. Bunun yüzde 1'i sadece Çin ekonomisinin kendi büyümesinden kaynaklandı. Çin'in büyümesi, diğer ekonomilerin de canlanmasını sağlıyor. Çin bu şekilde büyümeseydi dünya ekonomisi bu performansı sergileyemezdi.'
Gelişmekte olan birçok ülkenin sorununun düşük tasarruf iken, Çin'in probleminin fazla tasarruf olduğuna işaret eden Oktay, Çin'in, tasarruf oranını düşürüp daha çok tükettirmek istediğini, bunda da biraz başarılı olduğunu, 2015 yılında tüketimin toplam üretimin yüzde 52'sini oluşturduğunu söyledi.
Mevcut sorunların Çin'de büyük bir krize yol açmadan çözülebileceğini ifade eden Oktay, zayıf bir Çin'in küresel ekonomiyi kötü etkileyeceğini vurguladı.
- 'Trump'ın ABD Başkanı olması ve Brexit Çin için nimet oldu'
Fatih Oktay, Donald Trump'ın ABD Başkanı olması ve Brexit'in Çin için nimet olduğunu belirtti. Popülist akımlarda küreselleşme karşıtı ve dış ticarette korumacılık yanlısı tutumların hakim olduğunu, bu iki durumun Çin için tehdit oluşturduğunu ifade eden Oktay, Trump'ın, Trans Pasifik İşbirliği Anlaşması'ndan ABD'yi çıkarmasının Çin için olumlu olduğunu söyledi.
Oktay, 'Bu Çin'i dışlayan bir ortaklıktı. Trump'ın serbest ticarete tavrı, Paris anlaşmasından çıkması Çin'i o alanlarda aktif bir konuma getirdi. Çin, bu korumacılık politikalarından zarardan çok yarar sağladı.' diye konuştu.
- 'Çin'in, dünyanın ana pazarı haline geleceğini düşünüyorum'
Çin'in, gelişmiş ülkelerin ve giderek yükselen Çinli üreticilerin yer aldığı bir pazar konumuna ulaştığını kaydeden Oktay, Türk üreticilerin de Çin pazarına girmesi gerektiğini söyledi. Ülkenin gelecek yıllarda dünyanın esas ana pazarı haline geleceği öngörüsünde bulunan Oktay, şunları kaydetti:
'Türk üreticilerin Çin'de yer edinmeleri ve pazarı tanımaları gerekir. Ucuz üretimde Çinli şirketlerle baş etmek zor. Kalite konusunda Türk üreticiler Çinli üreticilerle rekabet edebilir ancak kalite konusunda gelişmiş ülke üreticileri tabii ki daha avantajlı. Çinliler hızlı bir gelişme gösterdiler ancak Türk üreticiler, Batı'yla çok daha uzun zamandır etkileşim içinde, kalite, yönetim teknikleri konusunda daha avantajlı konumda. Türk şirketlerinin, bu avantajlarını kullanarak ucuz mal üreten Çin şirketleriyle yüksek kaliteye sahip Batılı üreticiler arasındaki katmana yerleşmesi lazım. Türk üreticiler, Avrupa'da belli pazarlarda uygun kalite ve fiyat kombinasyonunu tutturarak güçlü konuma geldi. Aynı şeyi Çin'de de gerçekleştirmeleri lazım.'
Kaynak: AA
Fatih Oktay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çin'in, ekonomik büyüklük ve dünyanın diğer ekonomileriyle arasındaki yoğun etkileşimden dolayı dünya ekonomisi için çok önemli olduğunu vurguladı.
ABD'nin ekonomik büyüklüğünün 18 trilyon dolar, Çin'in büyüklüğünün ise 11 trilyon dolar civarında olduğunu belirten Oktay, 'Böyle bakarsak Çin, dünyanın ikinci büyük ekonomisi. Ancak bu doğru bir karşılaştırma olmuyor. Çünkü Çin'de fiyatlar çok ucuz. Ancak satın alma gücü paritesine bakıldığında Çin, ABD'yi ekonomik büyüklük olarak 2014 yılında geçti.' şeklinde konuştu.
Çin'in dünya ekonomisinin lokomotifi olduğunu vurgulayan Oktay, 'Çin, dünyanın en fazla ihracat ve aynı zamanda dünyanın ikinci büyük ithalat yapan ülkesi. Birçok ülkenin de bir numaralı ihracat pazarı. Çin'in ekonomisinin durumuna göre ülkelerin ihracatları değişiyor. Dünyanın büyük şirketlerinin hemen hemen hepsi Çin'de Çin pazarı için üretim yapıyor.' ifadelerini kullandı.
Oktay, ülkenin büyük şehirlerinde ucuz Çin ürünlerinin fazla satılmadığını, büyük şirketlerin ürünlerinin alıcı bulduğunu, iç pazarda kaliteye önem veren yerlere yabancı büyük şirketlerin hakim olduğunu, Çinli şirketlerin ise gelir düzeyi daha düşük şehirlerde faaliyet gösterdiğini, bu şirketlerin sayısının da hızla arttığını anlattı.
Çin'de faaliyet gösteren büyük şirketlerin gelirlerinin Çin ekonomisinin durumuna göre şekillendiğini ifade eden Oktay, geçen yıl Çin'e 120 milyar dolarlık doğrudan dış yatırım yapıldığını, bu yatırımların önemli bir bölümünün 'Çin'de üretim yapayım kendi ülkeme satayım değil, Çin'de üretim yapayım Çin'e satayım' mantığıyla gerçekleştiğini kaydetti.
Çin'in yurt dışına yaptığı doğrudan yatırım seviyesinin 160 milyar dolar olduğunu belirten Oktay, 'Çin, başka ülkelere kendisine yapılan yatırımdan daha fazlasını yaptı. Bu da Çin'in dünya ekonomisini etkileme yollarından bir tanesi.' dedi.
- 'Çin'in büyümesi, diğer ekonomilerin de canlanmasını sağlıyor'
Fatih Oktay, Çin'in yakın zamana kadar ülkeye sıcak para girişine izin vermediğini, son yıllarda ise bu konuda esnek davranmaya başladığını, bunun nedeninin yuanı dolar gibi uluslararası bir para birimi haline getirmek olduğunu söyledi.
Oktay, devamla şunları kaydetti:
'Çin'in 2015 ortalarına kadar 4 trilyon dolarlık döviz rezervi bulunuyordu. Şu anda 3 trilyon dolar civarında döviz rezervi var. ABD'nin devlet tahvillerinin en büyük müşterisi Çin'dir. ABD bankalarının aldığı devlet tahvili Çin'in yanında ufak kalıyor. Tüm bunlar birleştirildiğinde Çin ekonomisinin dünya ekonomisi üzerinde çok büyük etkisi oluyor. Geçen yıl dünya ekonomisi yüzde 2,4 büyüdü. Bunun yüzde 1'i sadece Çin ekonomisinin kendi büyümesinden kaynaklandı. Çin'in büyümesi, diğer ekonomilerin de canlanmasını sağlıyor. Çin bu şekilde büyümeseydi dünya ekonomisi bu performansı sergileyemezdi.'
Gelişmekte olan birçok ülkenin sorununun düşük tasarruf iken, Çin'in probleminin fazla tasarruf olduğuna işaret eden Oktay, Çin'in, tasarruf oranını düşürüp daha çok tükettirmek istediğini, bunda da biraz başarılı olduğunu, 2015 yılında tüketimin toplam üretimin yüzde 52'sini oluşturduğunu söyledi.
Mevcut sorunların Çin'de büyük bir krize yol açmadan çözülebileceğini ifade eden Oktay, zayıf bir Çin'in küresel ekonomiyi kötü etkileyeceğini vurguladı.
- 'Trump'ın ABD Başkanı olması ve Brexit Çin için nimet oldu'
Fatih Oktay, Donald Trump'ın ABD Başkanı olması ve Brexit'in Çin için nimet olduğunu belirtti. Popülist akımlarda küreselleşme karşıtı ve dış ticarette korumacılık yanlısı tutumların hakim olduğunu, bu iki durumun Çin için tehdit oluşturduğunu ifade eden Oktay, Trump'ın, Trans Pasifik İşbirliği Anlaşması'ndan ABD'yi çıkarmasının Çin için olumlu olduğunu söyledi.
Oktay, 'Bu Çin'i dışlayan bir ortaklıktı. Trump'ın serbest ticarete tavrı, Paris anlaşmasından çıkması Çin'i o alanlarda aktif bir konuma getirdi. Çin, bu korumacılık politikalarından zarardan çok yarar sağladı.' diye konuştu.
- 'Çin'in, dünyanın ana pazarı haline geleceğini düşünüyorum'
Çin'in, gelişmiş ülkelerin ve giderek yükselen Çinli üreticilerin yer aldığı bir pazar konumuna ulaştığını kaydeden Oktay, Türk üreticilerin de Çin pazarına girmesi gerektiğini söyledi. Ülkenin gelecek yıllarda dünyanın esas ana pazarı haline geleceği öngörüsünde bulunan Oktay, şunları kaydetti:
'Türk üreticilerin Çin'de yer edinmeleri ve pazarı tanımaları gerekir. Ucuz üretimde Çinli şirketlerle baş etmek zor. Kalite konusunda Türk üreticiler Çinli üreticilerle rekabet edebilir ancak kalite konusunda gelişmiş ülke üreticileri tabii ki daha avantajlı. Çinliler hızlı bir gelişme gösterdiler ancak Türk üreticiler, Batı'yla çok daha uzun zamandır etkileşim içinde, kalite, yönetim teknikleri konusunda daha avantajlı konumda. Türk şirketlerinin, bu avantajlarını kullanarak ucuz mal üreten Çin şirketleriyle yüksek kaliteye sahip Batılı üreticiler arasındaki katmana yerleşmesi lazım. Türk üreticiler, Avrupa'da belli pazarlarda uygun kalite ve fiyat kombinasyonunu tutturarak güçlü konuma geldi. Aynı şeyi Çin'de de gerçekleştirmeleri lazım.'