Bakan Arslan İzmir'de
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Arslan: 'Görüşünüz ne olursa olsun, ülkenin hızlı büyüyebilmesi, hızla kalkınabilmesi için hele dış güçlerin gözümüzü oymaya çalıştığı bir ortamda onlara karşı bugünden daha güçlü, daha dik durabilmemiz için lütfen siyasi görüşünüzü bir kenara bırakın, 'Evet' deyin' 'Eğer vesayet odakları iş yapma hızımıza engel olmasa, bürokratik oligarşi, prangalar olmasa biz bugün 3,5 kat büyümeyi değil, 10 kat büyümeyi konuşur olurduk' 'Kucağında çocuğuyla Avrupa'ya gitmeye çalışan ebeveyne gazetecinin nasıl çelme taktığını gördünüz. Allah korusun biz onların durumuna düşersek bize çelme takmakla kalmazlar, gözümüzü oyarlar. Biz bize yeteriz, yeter ki bir olalım, yeter ki içimize girmek isteyen hainlere fırsat vermeyelim'
İzmir'deki Kars, Ardahan ve Iğdır derneklerinin üyeleriyle bir araya gelen Arslan, ülkenin her yerinin birbiriyle erişmesi, birbiriyle ulaşmasını istediklerini belirterek, 'Bizim bir avantajımız Cumhurbaşkanımız gibi vizyoner bir dünya lideri ile çalışmak, ulaştırmanın duayeni gerçekten, herhalde dünyada saysanız bir elin parmaklarını geçemeyecek uzmanlardan biri olan Başbakanımızla çalışmak. Bize düşen insanımızın bu kadar desteği varken onlara hizmet kervanında, düne göre çok şey yaptık, yarın bugünden daha çok şey yapmak.' ifadelerini kullandı.
Aile olmanın önemine işaret eden Arslan, 'En büyük ailemiz hiç şüphesiz 80 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti'ni oluşturan büyük aile. Bu aileyle ilgili herkesin bir şüphesi vardı, 'bu aile parçalanmıştır' diyordu. Fakat parçalanmadığını, omuz omuza durduklarını herkes gördü 15 Temmuz'da. 15 Temmuz'da dünya gördü ki Türk insanı dili, dini, etnik yapısı, mezhebine bakmadan birdir beraberdir, millet olma şuuruyla istiklali, istikbali söz konusu olunca meydanlara iner.' diye konuştu.
Öğretmenlerin 'Anadolu coğrafyası kıtalar arasında köprü vazifesi görüyor' diye öğrettiğini dile getiren Arslan, şöyle devam etti:
'Köprünün hakkını vermeyince bunun anlamı yok, ecdadın şehit olmak, kanını dökmek pahasına bu toprakları vatan olarak bırakmasının da anlamı yok. Madem ki vatan olarak bıraktı, bize düşen bu toprakların hakkını vermek, kalkındırmak, ulaştırmak, eriştirmek. Bu coğrafyanın hakkını vermek adına doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bölünmüş yollarla 81 ili birbirine bağlamamız lazım. Demiryolu ağlarıyla örmek lazım. Allah rahmet eylesin, bundan 150 sene ecdad bu ülkeyi demir ağlarla örmüş, 100 sene önce Ulu Önder Atatürk ve arkadaşları yokluk zamanında demir ağlarla örmüş, ama biz sonra 50-60 yıl demiryolun unutmuşuz. AK Parti ile beraber tekrar dedik ki demiryolu seferberliğini tekrar başlatıp hızlı trene kavuşmamız lazım. 2019'un sonunda İzmir de yüksek hızlı trenle kavuşmuş olacak.'
Bakan Arslan, Anadolu'nun hakkını verip, şehirleri birbirine bağladıklarını, dünyanın en büyük havalimanını yapmaya başladıklarını, hızlı trenler, köprüler, tüneller, viyadükler yaptıklarını kaydederek, ülke kalkınmaya başlayınca, dünya ticaretini kendi aralarında paylaşmaya alışanların bundan rahatsız olduğunu, onun için büyük projelere karşı çıktıklarını, onlara inat milletin hizmetkarı olmaya devam edeceklerini söyledi.
- 'İş yapmamak ne yazık ki ülkemizde suç değil'
14 yıldır önce genel müdür, sonra milletvekili ve bakan olarak Ankara'da sorumluluk aldığını belirten Arslan, 'Eğer vesayet odaklarının iş yapma hızımıza engel olmasa, bürokratik oligarşi, prangalar olmasa biz bugün 3,5 kat büyümeyi değil, 10 kat büyümeyi konuşur olurduk.' dedi.
Bakan Arslan, bütün bu engelleri ortadan kaldıracak, tek merkezden çok daha hızlı hizmet etmeyi sağlayacak yeni hükümet etme sisteminin, yeni yürütme sisteminin desteklenmesini isteyerek, şunları kaydetti:
'Bu bizim Türkiye'nin önünü açacak bir projedir. Sahada çıkıyorsunuz millete söz veriyorsunuz, Ankara'ya geliyorsunuz, iki şey karşınıza çıkıyor. 2002-2007 arası bunu çok yoğun yaşadık. Bir tane üst düzey bürokrat diyor ki 'sen millete söz vermiş olabilirsin, sen hükümet programını uygulamak istiyor olabilirsin ama ben senin düşüncende değilim, ben bunu kabul etmiyorum'. Bürokratik oligarşi bu, hükümet programını beğenmeyip işlerin önüne takoz koymak. Genel müdür oldum, tam 18 yıldır daire başkanı olan bir arkadaş var. En az 12 hükümette çalışmış, her hükümet döneminde görevden alınmış, tekrar gelmiş. Hükümetin millete verdiği sözler var. Bunu yerine getirmek için 'iş yapacağız' diyorum, arkadaş diyor ki 'ben seninle aynı düşüncede değilim'. O zaman diyoruz ki madem sen çalışmıyorsun ayrıl, 'ayrılmam', görevden alalım diyoruz, mahkemeye gidiyor ve mahkeme geri gönderiyor. Adam hiç iş yapmadığı için, hiç iş yapmayan bürokrat ve memur suç da işlemez, çünkü iş yapmamak ne yazık ki ülkemizde suç değil. 7- 8 sene aldık, tekrar geldi. En son bakanlıklar değişince kadro otomatik olarak düştü.'
- 'Siyasi görüşünüzü bırakın 'evet' deyin'
Vesayetin ne olduğunu da anlatan Bakan Arslan, ülkenin kalkınmasının dış güçlerin işine gelmediğini, vesayet odağının da bu düşünceye hizmet ettiğini ifade etti. Arslan 'İçimizden, bizim büyümemizi engelleyen hatta 15 Temmuz'da gördük, hainlik boyutuna varan bir uygulama. Sen millete hizmet edeceğim diyorsun, o diyor ki 'benim ağa babalarım, beni yönetenler bunu istemiyor, ben de istemiyorum. Sen milletin oyuyla, 363 milletvekili ile gelmiş olabilirsin ama benim ağa babalarımın dediği gibi davranmazsan sana iş yapma izni vermem. Bunlara rağmen 3,5 kat büyüdük.' diye konuştu.
Tek merkezden yönetimi getiren, yasama ile yürütmeyi ayıran cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olursa Türkiye'nin çok daha hızlı büyüyeceğini kaydeden Arslan, 'Çok iyi bir fırsattır. Siyasi görüşünüz her partiye uygun olabilir, çünkü bu bir parti seçimi değil, referandum. Görüşünüz ne olursa olsun, ülkenin hızlı büyüyebilmesi, hızla kalkınabilmesi için, hele dış güçlerin gözümüzü oymaya çalıştığı bir ortamda onlara karşı bugünden daha güçlü, daha dik durabilmemiz için lütfen siyasi görüşünüzü bir kenara bırakın, 'Evet' deyin.' ifadelerini kullandı.
- 'Biz bize yeteriz, yeter ki bir olalım'
Bakan Arslan, referandumun bu ülke için çok önemli bir dönemeç, sınav olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
'Biz Anadolu coğrafyası olarak hangi coğrafyadaki insanın bize yolu düşerse, el aman dediyse kucak açıyoruz. 3 milyona kucak açtığımız gibi. Ama şahitsiniz, kucağında çocuğuyla Avrupa'ya gitmeye çalışan ebeveyne gazetecinin nasıl çelme taktığını gördünüz. Allah korusun biz onların durumuna düşersek bize çelme takmakla kalmazlar, gözümüzü oyarlar. Biz bize yeteriz, yeter ki bir olalım, yeter ki içimize girmek isteyen hainlere fırsat vermeyelim. Dünyadaki mazlumların, mağdurların ecdattan gelen gelenekle omuzlarımıza yüklediği ilave sorumluluk var. O sorumluluğun gereği Türkiye'nin bugünden sonra daha güçlü, büyük olmasını gerektiriyor. İşte bu değişiklik onun yolunu açacak.'