ÖKK'daki Darbe Girişimi Davası
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında, Gölbaşı'nda bulunan Özel Kuvvetler Komutanlığını ele geçirme teşebbüsüyle ilgili 69 sanığın yargılandığı davaya devam edildi Sanık eski Astsubay Kılıç: 'Ast olarak alınan emri sorgulamadım. Siz kendiniz düşünün? İçerideki mi, dışarıdaki mi amiriniz? Bilmiyorsunuz. İçeri giremezsem oradaki emir komutaya uyacak, kahraman olacaktım. Ama içeri girerek oradaki emir komuta zincirine uydum ve hain oldum' Sanıklardan eski Üsteğmen Ak: 'Bilişimciyim, darbeci olsam ilk yapacağım iş kameraları kapatmak olurdu. Bilgisayarların ve kameraların tüm kontrolü bendeydi'
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Gölbaşı'nda bulunan, Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirme teşebbüsüyle ilgili 69 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın bugünkü duruşmasında savunmasını yapan sanıklardan eski Astsubay Ramazan Kılıç, 15 Temmuz gecesi, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına tatbikat için gittiklerini belirtti.
Kendilerine verilen kamuflaj ve mühimmatın kayıt altına alınmamasını önemsemediğini ifade eden Kılıç, 'Daha önceki operasyonlarda da kayıt tutulmadığı için garipsemedim. Terör saldırısı ihbarı üzerine Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı karargahına gittiğimizde, karargah girişinde helikopterden ateş açıldığını görünce de bir terör saldırısı olduğunu düşündüm. Öndeki araçtaki başçavuş, diyafondan konuştuğu kişinin acilen 'Yukarı gelin.' dediğini söyledi. Yukarı çıktığımızda Yüzbaşı Volkan Vural Bal'ı gördüğümde rahatladım, amirimin orada olmasıyla güvende olduğumu anladım.' ifadelerini kullandı.
Karargahta sabaha kadar kule önünde beklediğini ve bağrışmalar sonrası dere tarafından ateş edilince o yöne doğru 3-4 el havaya ateş ettiğini öne süren Kılıç, 'Ast olarak alınan emri sorgulamadım. Siz kendiniz düşünün? İçerideki mi, dışarıdaki mi amiriniz? Bilmiyorsunuz. İçeri giremezsem oradaki emir komutaya uyacak, kahraman olacaktım. Ama içeri girerek oradaki emir komuta zincirine uydum ve hain oldum. Ne yaptıysam emir komuta zinciri içerisinde yaptım. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum.' dedi.
Kılıç, 'Derdest edildikten sonra en çok kötü muameleyi amirim Yüzbaşı Volkan Vural Bal'dan gördüm. Kurmay Yarbay Mehmet Ali Çelik ve Albay Ümit Bak'ı kesinlikle tanımıyorum, üstlerinde çıktığı söylenen listede ismimin yer alması konusunda bilgim yok.' diye konuştu.
Sanıklardan Rasim Eşref Çıtak da tatbikat için Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gittiklerinde mühimmat aldıklarını ve terör saldırısı ihbarı üzerine ÖKK Karargahına gittiklerini ileri sürdü.
Sanık eski Astsubay Kıdemli Başçavuş Raşit Özdilek de darbe girişimini evindeyken öğrendiğini ve yaşanan olaylarla hiçbir ilgisi olmadığını savundu.
Sanıklardan Sedat Soysal ise darbe girişimini öğrendiği anda bölük komutanı Volkan Vural Bal'ı aradığını fakat Bal'ın telefonunun kapalı olduğunu öne sürdü.
Darbe girişimi sırasında Whatsapp grubundan da bölüğe çağrılmadığını belirten Soysal, 'Cuma akşamı kimse aramayınca eşimin yanına Afyon'a gittim. Pazar günü bölük komutanı ve okul komutanımızın WhatsApp talimatıyla birliğime gidip 12 gün çalıştım. İstihbari ifademe başvurulmak üzere tabur komutanının odasına çağrıldım. Gözaltına alınarak tutuklandım. Eğer bir suçum varsa değil üç, 33 müebbet verilsin.' şeklinde konuştu.
- 'Darbeci olsam ilk yapacağım iş kameraları kapatmak olurdu'
Sanık Selçuk Sert ise ÖKK Personel Şube İdari İşler Bürosunda astsubay olarak çalıştığını bildirerek, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirtti.
ÖKK timlerinde hiçbir zaman görev almadığını öne süren Sert, 'Darbe girişimini Antalya'da bir otelde öğrendim. WhatsApp grubundan gelişmeleri takip ettim, ailem dışında kimseyi aramadım. 16 Temmuz sabahı aranarak göreve gelmem istendi. 17 Temmuz sabahı birliğime geldiğimde nizamiyedeki listede ismim olduğu için gözaltına alındım ve tutuklandım.' ifadelerini kullandı.
Sanıklardan eski Üsteğmen Serkan Ak, eşinin 14 Temmuz Perşembe günü doğum yaptığını ve kendisinin de hastanede olduğunu öne sürerek, '15 Temmuz Cuma günü işe gittim. 12 Temmuz'dan beri karargahta Özel Hava Alayı bilgi sisteminde bir arıza vardı. Arıza kritikti ve Zekai Paşa'nın haberi vardı. Acilen çözemezsek gönderilirdik. 17.00 gibi odama çıktım, çıkmak için hazırlanırken Yarbay Mehmet Ali Çelik aradı ve acil alarm emri verildiğini söyledi.' diye konuştu.
Sanıklardan eski Albay Mehmet Ali Çelik'in kendisine nizamiyeye geçmesini söylediğini ileri süren Ak, savunmasına şöyle devam etti:
'Nizamiyeye geçerken depodan bir silah aldım. Emir komutanın Ümit Albay'da olduğunu öğrendim. Nizamiyeye gider gitmez iki uzmanı kulelere çıkarttım. Olayı anlamaya çalışırken, saat 23.00 civarı Volkan Vural Bal gelmişti. Takviye gelen ekipler için araçların içeri alınacağını söyledi. Ben de girişlerin Ümit Bak tarafından yasaklandığını söyledim, Ümit Albay'ı aradığımızda 'Giriş yapabilirler.' dedi. 5-6 araç giriş yaptı, ben de dışarı çıktım. Benden 5-6 dakika sonra da Volkan dışarı çıkarak emir komutanın kendisinde olduğunu bağırdı. Semih Paşa'nın vurulduğunu, Ömer Halisdemir'in şehit edildiğini, Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'in derdest edildiğini sonradan öğrendim.'
Sabah havanın aydınlanmasıyla ellerinde silahlar olan gruptan yoğun bir ateş edildiğini öne süren Ak, 'Ümit Bak, bize 'Üstlerine değil, havaya ateş edin.' diye emir verdi. Dışarıdaki grup, gece 03.00 gibi tabancadan bir iki el ateş etti. İçeride, bizim terörist olduğumuzu düşünüyorlar, biz de dışarıdakilerin terörist olduğunu düşündük. Bilişimciyim, darbeci olsam ilk yapacağım iş kameraları kapatmak olurdu. Bilgisayarların ve kameraların tüm kontrolü bendeydi.' ifadesini kullandı.
- 'Kardeş kanı döktüler'
Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, Ak'a '15 Temmuz gecesi bu milletin namusunu korumak için askere verilen silahlar millete yöneltildi, uçaklar millete ateş etti. Darbe yapıldığını ne zaman öğrendin?' diye sordu.
Ak, darbe girişimini Gölbaşı Adliyesinde bir kişinin söylemesi üzerine öğrendiğini öne sürdü.
Eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Başsavcısı emekli Albay Ahmet Zeki Üçok'un 'TSK'da hala kripto FETÖ'cüler olduğunu' söylediğini belirten Ak, 'ÖKK'da da olabilir.' demesi üzerine Mahkeme Başkanı İsmailoğlu, 'Sence ÖKK'da var mı? Kimler olabilir?' diye sordu. Ak, şunları kaydetti:
'Volkan Vural Bal olabilir, askerlere daha önce kumpas kurulan davalarda ÖKK evraklarının sızdırıldığı ortaya çıktı. Bu bilgileri kimin sızdırdığını öğrenebilmek için yapılan soruşturmalarda yer aldım. Sızmaların olduğu tespit edilen ÖKK ve Silopi'deki bilgisayarları inceleyip rapor hazırladım. FETÖ'cüler bundan rahatsız olmuş olabilir. Belki de o yüzden burada yargılanıyor olabilirim.'
Ak'ın ifadesinin ardından darbe girişiminde ÖKK'ya girmeye çalışırken başından vurulan mağdur İsmail Oğuz söz aldı.
15 Temmuz'da ÖKK'ya girmeye çalışırken başından vurulduğunu anlatan Oğuz, 'Kardeş kanı dökülmesin diye çok uğraştım, vurulana kadar içeriye girmek için iki üç defa uğraştım. Ben kardeş kanı dökmedim, onlar döktü. Kafamın yarısı yok. Gizli de gitmedim, bağıra bağıra söyledim. Buradan sanık yakınlarına sesleniyorum, siz anlatılanlara inanacaksınız ama tüm sanıklar burada hemen hemen hepsi sesimi duydu. Kafamdan vuruldum, kardeş kanı döküldü. Yaklaşık 20 yıldır yüz yüze çalışıyoruz. Eğer suçsuz oldukları ispatlanır serbest kalırlarsa gidip sarılırım.' diye konuştu.
Sanık Serkan Coşkun da ÖKK karargahına girdiği sıra merdivenlerde şehit Ömer Halisdemir'i gördüğünü belirterek, 'Ömer Halisdemir biraz tedirgindi, bana 'Serkan hayırdır, ne oluyor?' dedi. Ben de 'Bilmiyorum ağabey, terör saldırısı var diye çağırdılar.' diye yanıt verdim. Halisdemir de ileri doğru gitti. Az sonra bir helikopter geldi, Zekai Paşa'nın geldiğini zannettim. İki üç dakika sonra silah sesleri geldi. Darbe girişimi olduğunu o an anlasam bile karargahta olduğum için yanlış tarafta olduğumu düşünmezdim.' diye konuştu.
Duruşma, diğer sanıkların ifadeleriyle devam ediyor.
Kaynak: AA
Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın bugünkü duruşmasında savunmasını yapan sanıklardan eski Astsubay Ramazan Kılıç, 15 Temmuz gecesi, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına tatbikat için gittiklerini belirtti.
Kendilerine verilen kamuflaj ve mühimmatın kayıt altına alınmamasını önemsemediğini ifade eden Kılıç, 'Daha önceki operasyonlarda da kayıt tutulmadığı için garipsemedim. Terör saldırısı ihbarı üzerine Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı karargahına gittiğimizde, karargah girişinde helikopterden ateş açıldığını görünce de bir terör saldırısı olduğunu düşündüm. Öndeki araçtaki başçavuş, diyafondan konuştuğu kişinin acilen 'Yukarı gelin.' dediğini söyledi. Yukarı çıktığımızda Yüzbaşı Volkan Vural Bal'ı gördüğümde rahatladım, amirimin orada olmasıyla güvende olduğumu anladım.' ifadelerini kullandı.
Karargahta sabaha kadar kule önünde beklediğini ve bağrışmalar sonrası dere tarafından ateş edilince o yöne doğru 3-4 el havaya ateş ettiğini öne süren Kılıç, 'Ast olarak alınan emri sorgulamadım. Siz kendiniz düşünün? İçerideki mi, dışarıdaki mi amiriniz? Bilmiyorsunuz. İçeri giremezsem oradaki emir komutaya uyacak, kahraman olacaktım. Ama içeri girerek oradaki emir komuta zincirine uydum ve hain oldum. Ne yaptıysam emir komuta zinciri içerisinde yaptım. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum.' dedi.
Kılıç, 'Derdest edildikten sonra en çok kötü muameleyi amirim Yüzbaşı Volkan Vural Bal'dan gördüm. Kurmay Yarbay Mehmet Ali Çelik ve Albay Ümit Bak'ı kesinlikle tanımıyorum, üstlerinde çıktığı söylenen listede ismimin yer alması konusunda bilgim yok.' diye konuştu.
Sanıklardan Rasim Eşref Çıtak da tatbikat için Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına gittiklerinde mühimmat aldıklarını ve terör saldırısı ihbarı üzerine ÖKK Karargahına gittiklerini ileri sürdü.
Sanık eski Astsubay Kıdemli Başçavuş Raşit Özdilek de darbe girişimini evindeyken öğrendiğini ve yaşanan olaylarla hiçbir ilgisi olmadığını savundu.
Sanıklardan Sedat Soysal ise darbe girişimini öğrendiği anda bölük komutanı Volkan Vural Bal'ı aradığını fakat Bal'ın telefonunun kapalı olduğunu öne sürdü.
Darbe girişimi sırasında Whatsapp grubundan da bölüğe çağrılmadığını belirten Soysal, 'Cuma akşamı kimse aramayınca eşimin yanına Afyon'a gittim. Pazar günü bölük komutanı ve okul komutanımızın WhatsApp talimatıyla birliğime gidip 12 gün çalıştım. İstihbari ifademe başvurulmak üzere tabur komutanının odasına çağrıldım. Gözaltına alınarak tutuklandım. Eğer bir suçum varsa değil üç, 33 müebbet verilsin.' şeklinde konuştu.
- 'Darbeci olsam ilk yapacağım iş kameraları kapatmak olurdu'
Sanık Selçuk Sert ise ÖKK Personel Şube İdari İşler Bürosunda astsubay olarak çalıştığını bildirerek, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirtti.
ÖKK timlerinde hiçbir zaman görev almadığını öne süren Sert, 'Darbe girişimini Antalya'da bir otelde öğrendim. WhatsApp grubundan gelişmeleri takip ettim, ailem dışında kimseyi aramadım. 16 Temmuz sabahı aranarak göreve gelmem istendi. 17 Temmuz sabahı birliğime geldiğimde nizamiyedeki listede ismim olduğu için gözaltına alındım ve tutuklandım.' ifadelerini kullandı.
Sanıklardan eski Üsteğmen Serkan Ak, eşinin 14 Temmuz Perşembe günü doğum yaptığını ve kendisinin de hastanede olduğunu öne sürerek, '15 Temmuz Cuma günü işe gittim. 12 Temmuz'dan beri karargahta Özel Hava Alayı bilgi sisteminde bir arıza vardı. Arıza kritikti ve Zekai Paşa'nın haberi vardı. Acilen çözemezsek gönderilirdik. 17.00 gibi odama çıktım, çıkmak için hazırlanırken Yarbay Mehmet Ali Çelik aradı ve acil alarm emri verildiğini söyledi.' diye konuştu.
Sanıklardan eski Albay Mehmet Ali Çelik'in kendisine nizamiyeye geçmesini söylediğini ileri süren Ak, savunmasına şöyle devam etti:
'Nizamiyeye geçerken depodan bir silah aldım. Emir komutanın Ümit Albay'da olduğunu öğrendim. Nizamiyeye gider gitmez iki uzmanı kulelere çıkarttım. Olayı anlamaya çalışırken, saat 23.00 civarı Volkan Vural Bal gelmişti. Takviye gelen ekipler için araçların içeri alınacağını söyledi. Ben de girişlerin Ümit Bak tarafından yasaklandığını söyledim, Ümit Albay'ı aradığımızda 'Giriş yapabilirler.' dedi. 5-6 araç giriş yaptı, ben de dışarı çıktım. Benden 5-6 dakika sonra da Volkan dışarı çıkarak emir komutanın kendisinde olduğunu bağırdı. Semih Paşa'nın vurulduğunu, Ömer Halisdemir'in şehit edildiğini, Ümit Bak ve Mehmet Ali Çelik'in derdest edildiğini sonradan öğrendim.'
Sabah havanın aydınlanmasıyla ellerinde silahlar olan gruptan yoğun bir ateş edildiğini öne süren Ak, 'Ümit Bak, bize 'Üstlerine değil, havaya ateş edin.' diye emir verdi. Dışarıdaki grup, gece 03.00 gibi tabancadan bir iki el ateş etti. İçeride, bizim terörist olduğumuzu düşünüyorlar, biz de dışarıdakilerin terörist olduğunu düşündük. Bilişimciyim, darbeci olsam ilk yapacağım iş kameraları kapatmak olurdu. Bilgisayarların ve kameraların tüm kontrolü bendeydi.' ifadesini kullandı.
- 'Kardeş kanı döktüler'
Mahkeme Başkanı İsmail Ademoğlu, Ak'a '15 Temmuz gecesi bu milletin namusunu korumak için askere verilen silahlar millete yöneltildi, uçaklar millete ateş etti. Darbe yapıldığını ne zaman öğrendin?' diye sordu.
Ak, darbe girişimini Gölbaşı Adliyesinde bir kişinin söylemesi üzerine öğrendiğini öne sürdü.
Eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Başsavcısı emekli Albay Ahmet Zeki Üçok'un 'TSK'da hala kripto FETÖ'cüler olduğunu' söylediğini belirten Ak, 'ÖKK'da da olabilir.' demesi üzerine Mahkeme Başkanı İsmailoğlu, 'Sence ÖKK'da var mı? Kimler olabilir?' diye sordu. Ak, şunları kaydetti:
'Volkan Vural Bal olabilir, askerlere daha önce kumpas kurulan davalarda ÖKK evraklarının sızdırıldığı ortaya çıktı. Bu bilgileri kimin sızdırdığını öğrenebilmek için yapılan soruşturmalarda yer aldım. Sızmaların olduğu tespit edilen ÖKK ve Silopi'deki bilgisayarları inceleyip rapor hazırladım. FETÖ'cüler bundan rahatsız olmuş olabilir. Belki de o yüzden burada yargılanıyor olabilirim.'
Ak'ın ifadesinin ardından darbe girişiminde ÖKK'ya girmeye çalışırken başından vurulan mağdur İsmail Oğuz söz aldı.
15 Temmuz'da ÖKK'ya girmeye çalışırken başından vurulduğunu anlatan Oğuz, 'Kardeş kanı dökülmesin diye çok uğraştım, vurulana kadar içeriye girmek için iki üç defa uğraştım. Ben kardeş kanı dökmedim, onlar döktü. Kafamın yarısı yok. Gizli de gitmedim, bağıra bağıra söyledim. Buradan sanık yakınlarına sesleniyorum, siz anlatılanlara inanacaksınız ama tüm sanıklar burada hemen hemen hepsi sesimi duydu. Kafamdan vuruldum, kardeş kanı döküldü. Yaklaşık 20 yıldır yüz yüze çalışıyoruz. Eğer suçsuz oldukları ispatlanır serbest kalırlarsa gidip sarılırım.' diye konuştu.
Sanık Serkan Coşkun da ÖKK karargahına girdiği sıra merdivenlerde şehit Ömer Halisdemir'i gördüğünü belirterek, 'Ömer Halisdemir biraz tedirgindi, bana 'Serkan hayırdır, ne oluyor?' dedi. Ben de 'Bilmiyorum ağabey, terör saldırısı var diye çağırdılar.' diye yanıt verdim. Halisdemir de ileri doğru gitti. Az sonra bir helikopter geldi, Zekai Paşa'nın geldiğini zannettim. İki üç dakika sonra silah sesleri geldi. Darbe girişimi olduğunu o an anlasam bile karargahta olduğum için yanlış tarafta olduğumu düşünmezdim.' diye konuştu.
Duruşma, diğer sanıkların ifadeleriyle devam ediyor.