CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Açıklaması (1)
'Sandığa gidip hiçbir gerekçe üretmeden, hiçbir gerekçenin arkasına saklanmadan, ülkesini seven, demokrasiden yana tavır koyan herkesin oy kullanması lazım. Direnişse elbette direniş bu, yani sonuçta gidiyorsunuz demokratik bir sistem içinde yasalara uygun olarak görevinizi yapıyorsunuz' 'Eğer bir değişiklik yapılacaksa bu değişikliğin önce toplumda sağlıklı bir tartışma zemini bulması lazım. Aydınların, hukuk fakültelerinin, anayasa hukukçularının, meslek odalarının, işçi ve işveren kuruluşlarının konuşması lazım. Dikkat ederseniz bu süreçte kimse pek konuşamıyor, herkes korkuyor. Korkunun egemen olduğu bir süreci yaşıyoruz. Dolayısıyla bu sürecin aşılması gerekiyor' 'Referandumda 'evet' diyeceğini söyleyen vatandaşların bir kısmı şöyle diyor; 'Ben eskiden annemi hastaneye götürüyordum, kuyruk bekliyordum. Şimdi annemi rahatlıkla hastaneye götürebiliyorum'. İyi de bunun anayasa değişikliğiyle ne ilgisi var?'
Kılıçdaroğlu, TELE1 TV'de katıldığı '5. Boyut Özel' programında Merdan Yanardağ ve Emre Kongar'ın sorularını yanıtladı.
Devletin imkan ve kaynaklarının 'evet' için kullanıldığını öne süren Kılıçdaroğlu, 'Eşit koşullarda süreci yaşamıyoruz ama bütün bunlar bizi yıldırmıyor. Tam tersine daha kararlı ve net bir duruş sergiliyoruz. Çünkü biz davamızda haklıyız. Bütün bu baskılar oluyor mu, oluyor. Hissediliyor mu? Hissediliyor. Baskının en belirgin uygulandığı alan muhtarlıklar. Çağırıyorlar muhtarları, diyorlar ki; 'Bu köyden bu kadar çıkmazsa bir daha bize gelmeyin. Yol, şunu bunu istemeyin bizden.' Açık ve net baskı kuruyorlar. Biz bazı toplantılar yaptık, o toplantılara muhtarların gelmesini engellemek için her türlü çabayı harcadılar.' diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, kendileri gibi düşünmeyenlerin de özgürce konuşabilecekleri bir demokrasiyi ve özgürlük alanını savunduklarını belirtirken, halkın demokrasiden vazgeçeceğine inanmadığını ifade etti.
'Evren döneminde baskı vardı, yüzde 91,7 ile referandumda anayasa kabul gördü. Ne oldu? En çok tartışılan Anayasa. Şimdi 'evet' oyu verenler bile 'Nereden çıktı bu anayasa?' diyorlar. İyi de o zaman vermeseydiniz, gittiniz oy verdiniz buna. 2010 referandumu... Ta Pensilvanya'dan 'Mezardan kalkın oylarınızı kullanın.' denildi. Ne oldu? Bizi 15 Temmuz'a taşıdı.' diyen Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğiyle devletin paralel örgüte teslim edildiğini savundu.
Türkiye'nin tehlikeli bir sürecin içine sokulmak istendiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, 'Bütün yetkilerin tek elde toplandığı, bir kişiye Türkiye'nin kaderinin teslim edileceği bir süreci yaşatmak istiyorlar. Bu doğru bir şey değil.' ifadesini kullandı.
Demokrasinin güçlenerek yoluna devam ettiğini aktaran Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Demokrasiyi kaldırmak için bir referandum zaten yapılamaz. Sonuçta insanlığın geldiği nokta yönetim tarzı olarak demokrasi. Tek adam rejimi, başka rejimler gelmiş, padişahlıklar, krallıklar... Ama sonuçta geldiğimiz nokta demokrasi. Güçlenerek yoluna devam ediyor. Eğer siz makarayı tersine çevirip toplumu geriye götürürseniz ve geriye götürmek için bir şeyler yapmaya kalkarsanız, bu sorun yaratır her zaman. 12 Eylül darbe anayasası bunlardan birisidir. 2010 bu tablonun ortaya koyduğu başka gerçektir. 1971'de de anayasa değişikliği gerçekleştirildi. Sonuçta toplum demokrasiden uzaklaştıkça gerginlikler, iç gerilimler arttı, çatışma kültürü beslendi ve farklı bir tablo çıktı ortaya. Bundan toplumun kurtulması lazım.'
- 'Düşünerek sandığa gidin' önerisi
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yapılacak değişimlerin önce toplumda sağlıklı bir tartışma zemini bulması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
'Aydınların, hukuk fakültelerinin, anayasa hukukçularının, meslek odalarının, işçi ve işveren kuruluşlarının konuşması lazım. Dikkat ederseniz bu süreçte kimse pek konuşamıyor, herkes korkuyor. Korkunun egemen olduğu bir süreci yaşıyoruz. Dolayısıyla bu sürecin aşılması gerekiyor. Ama başvuracağımız güç yine halkın kendisi ve halkın bilinçlendirilmesi. Hep birlikte bu ülkede demokrasiyi savunuyorsak, demokrasinin gereklerini topluma iyi anlatmak zorundayız.
Referandumda 'evet' diyeceğini söyleyen vatandaşların bir kısmı şöyle diyor; 'Ben eskiden annemi hastaneye götürüyordum, kuyruk bekliyordum. Şimdi annemi rahatlıkla hastaneye götürebiliyorum'. İyi de bunun anayasa değişikliğiyle ne ilgisi var? Vatandaş bu konuda yeterince bilinçlenmiş değil. Veya bir siyasi lidere duyduğu yakınlık nedeniyle 'Gidip ona oy vereceğim.' diyor. Oysa anayasa referandumunun bir siyasi liderle de ilgisi yok, bir partiyle de ilgisi yok. Sonuçta bütün toplumu kapsayan ve bütün toplumu bağlayan bir değişiklik. Bilinçli olarak sandığa gidersek ki ben bu süreçte en çok vatandaşlara şunu söyledim; düşünerek sandığa gidin. Aklınızda ölçüp biçip, tartarak sandığa gidin. Oturun kendi aranızda konuşun, bu 18 madde toplumu nereye sürüklüyor, bunu iyi test edin ve ondan sonra sandığa gidin ve oyunuzu öyle kullanın. Eğer bunu yapabilirsek hiçbir sorunumuz kalmaz.'
- 'Anayasa değişikliği freni olmayan bir otobüse benziyor'
Anayasa değişikliğini freni olmayan bir otobüse benzettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, 'Biz freni olmayan bir otobüse 80 milyon bindiriyoruz. Bu halkın bir maceraya sürüklenmesi demektir. Tehlikeli bir macera ile karşı karşıya getirilmesi demektir. 2010 referandumundan herkesin ders çıkarması lazım. Benzer bir sakıncayı tekrar yaşatmamak gerekiyor Türkiye'ye. Burada da hepimizin oturup düşünmesi lazım. Bir kişiye bu kadar yetkilerin verilmesinin Türkiye'ye ne gibi riskler doğuracağını görmemiz lazım. Çünkü bir kişi hata yaptığı zaman bedelini 80 milyon ödeyecek, hepimiz ödeyeceğiz.' diye konuştu.
Vatandaşlara 'sandığa gidin' önerisinde bulunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
'Hiçbir gerekçe üretmeden, hiçbir gerekçenin arkasına saklanmadan, ülkesini seven, demokrasiden yana tavır koyan herkesin sandığa gidip oy kullanması lazım. Direnişse elbette direniş bu, yani sonuçta gidiyorsunuz demokratik bir sistem içinde yasalara uygun olarak görevinizi yapıyorsunuz. Ben geldim 'hayır' oyunu kullandım. Emin olun bunu yaptığı zaman çocuklarına onurlu bir miras bırakmış olacaktır. 'Bu ülkede demokrasiyi askıya almak istediler ama ben gittim oyumla direndim ve hayır oyunu kullanarak bu ülkede demokrasinin askıya alınmasına izin vermedim.' diyecektir.'
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, devleti yöneten kişilerin üsluplarına dikkat etmesi gerektiğine dikkati çekerek, 'Devleti yöneten kişiler dillerine egemen olamazlarsa devleti iyi yönetemezler. Türkiye'nin bugün geldiği noktada zaten bunun tipik örneğidir. Diline hakim olamayan ülkeyi yönetemiyor. Ey Avrupa, ey Amerika, son zamanlarda ey Kılıçdaroğlu, ne oldu? Turist gelmiyor. Dış politikayı iç politikaya malzeme edip bir anlamda kendi geleceklerini inşa etmek için bir gerekçe ürettiler. Buna kananlar da inananlar da oldu. Ama sonuçta fatura bu ülkeye çıktı. Yabancı sermaye gelmiyor Türkiye'ye niye gelsin? Hukukun üstünlüğü yok ki. Şunu söyledim; bu anayasa değişikliğinde aslında üstünlerin hukuku oluşturulmak isteniyor.' ifadelerini kullandı.
(Sürecek)