Hidayet Karaca 'FETÖ Çatı Davası'nda Savunma Yaptı
Darbe girişiminden önce açılan ve aralarında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de bulunduğu 73 sanığın yargılandığı FETÖ/PDY çatı davası duruşmasında eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın savunmasına devam edildi Karaca: 'Örgüt suçlamalarını kabul etmiyorum. Samanyolu televizyonunu da hizmet hareketine bağlı görmüyorum'
Darbe girişiminden önce açılan ve aralarında terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in de yer aldığı 73 sanığın yargılandığı Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) çatı davası duruşmasında eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın savunmasına devam edildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Hidayet Karaca, Alaeddin Kaya, Ali Çelik, Abdülkadir Aksoy ve Kazım Avcı ile bazı müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.
Sanık Dilaver Azim ile tutuklu bulunduğu cezaevinden telekonferans sistemiyle bağlantı kurulan duruşmada, sanıklardan Karaca'nın geçen duruşmada başlanan savunmasına devam edildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Selfet Giray, Karaca'ya, savcılık ifadesinde verdiği çelişkili beyanlarını sordu.
Savcının örgüte ilişkin soruları üzerine Karaca'nın, 'Hizmet hareketi diye bir şey bilmiyorum, duymadım. Hareketle ilgim yok' şeklindeki beyanlarını okuyan Giray, 'Sonraki ifadelerinde ise hizmet hareketinden söz etmişsin. Burada bir çelişki yok mu?' dedi.
Hidayet Karaca, 'Çelişki olarak görmüyorum. Ben örgütün avukatı değilim, beni ilgilendiren kısım Samanyolu televizyonudur. Savcı hizmet hareketini bir örgüt olarak görüyorsa, ben onu örgüt olarak görmediğimi söyledim.' diye konuştu.
Başkan Giray'ın, 'Böyle bir örgütlenmeden haberim yok demişsin' sözlerine karşılık da Karaca, 'Ben hizmet hareketinin çok konuşulduğunu ve bildiğimi söylemiştim. Savcı önüme örgüt olarak koyduğu için, ben örgüt olarak görmediğimi söyledim.' ifadesini kullandı.
Karaca, Samanyolu televizyonunda yaptığı bir programdaki konuşması nedeniyle suçlandığını, televizyon kaydının internete düşen 6 dakikalık bölümünün dinlendiğini, 3 saatlik programın tümünün dinlenmesini istedi.
Hidayet Karaca, o dönemde, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD ziyareti sırasında, Fetullah Gülen'e yaptığı ziyaretle ilgili TRT Türk televizyonunda soruları yanıtladığını aktararak, yaptığı programda, bu ziyarete ilişkin görüşlerini dile getirdiğini iddia etti.
Başkan Giray'ın, 'Size savcılıkta 'peki nedir bu hizmet hareketi?' diye de sormuş savcı, 'bilmiyorum' demişsiniz' sözlerine karşılık Hidayet Karaca, örgüt suçlamalarını kabul etmediğini, Samanyolu televizyonunu da hizmet hareketine bağlı görmediğini ileri sürdü.
'Hizmet' hareketini, Gülen'in hoşgörü ve diyalog adı atında önerdiği hizmetler olarak bildiğini aktaran Karaca, 'Ben gazeteci olarak fikirlerimi açıklarım. Ben gazeteciyim. Lohusa kadın yataktan alınıp hapse koyuluyor, sütü lavaboya dökülüyorsa bunu eleştiririm. Hiçbir suçu, günahı olmayan, 'sevdim, takdir ettim' diyen insanlar içeri alınıyorsa bunun doğru olmadığını burada da ahirette de söylerim.' dedi.
Sanık Karaca, Mahkeme Başkanı Giray'ın, 'Sizin başında bulunduğunuz gazete ve televizyon terör örgütü elebaşı Gülen'den habersiz haber yapmazmış. Siz de bu yapı içinde çalışmışsınız.' sözlerine, 'Hangi yapı?' karşılığını verdi.
- 'Ben profesyonel olarak çalıştım, benden öncekileri bilemem'
Giray'ın, 'Bir yayın grubunun başkanısınız, ancak maaşınız 6 bin 200 lira. Diğer kanallardaki meslektaşlarınıza göre daha az bir ücret. Gönül bağınız ya da ideolojik bir benimsemi mi yoksa daha iyi bir alternatif bulamadığınız için mi bu maaşla çalıştınız?' sorusu üzerine Karaca, şunları savundu:
'Zaman gazetesi ve Samanyolu televizyonunu kalpten, gönülden takdir ediyorum. Tarafsız habercilik yaptığı için. Kimseyle bağlantısı yok, gayet tarafsız yayın yapan bir televizyon idi. Ben profesyonel olarak çalıştım, benden öncekileri bilemem. İkbal Gürpınar da 'Samanyolu'nda aldığım maaşın 10 katını verdi Kanal D' demişti. Gelir ve gidere göre maaş alınır. Bu yayın organları Gülen'i sevebilir, takdir edebilir ama birisine bağlı olarak hareket etmesini kabul etmiyorum, ben etik ilkelere göre hareket ettim. Gelirim ne kadarsa o kadar maaş aldım.'
'İzmir'de bölge imamlığı yaptığı'na ilişkin tanık ifadeleri de okunan Karaca, kendisi aleyhindeki ifadeleri kabul etmedi.
Bölge sorumluluğu yapmadığını ileri süren Karaca, 'Molla falan bilmiyorum, bölge sorumluluğu yapmadım. Yönetim kurulunda alınan karalar gereği yayıncılık yaptık. Bunun dışında bir bilgim yok.' dedi.
Karaca, Samanyolu televizyonunu, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş bir televizyon olarak gördüğünü, buna göre çalıştığını iddia ederek, Televizyon Yayıncıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığının yanı sıra TV İzleme Kurulu üyeliği ile Salih Memecan'ın başkanlığını yaptığı Medya Derneği'nin başkan yardımcılığı görevlerinde bulunduğunu belirtti. Karaca, sarı basın kartı bulunan 25 yıllık gazeteci olduğunu da kaydetti.
Giray'ın, '25 yıllık gazetecisiniz, herkes Gülen cemaatinin medya organlarını biliyor. Sizin bunları bilmemeniz mümkün değil. Sıradan bir görev alsanız sormayız ama yönetici kapsamındaki bir kişinin Gülen'in izni olmadan görev alması mümkün değildir, diyorlar. Ben de onu soruyorum.' sözlerine karşılık Karaca, şahsı açısından böyle bir durumun söz konusu olmadığını, yönetim kuruluna bağlı çalıştığını, mesleğini profesyonel olarak yaptığını ileri sürdü.
- 'Medya niye böyle yaptı, neye göre haber yaptı' sorusu sorulamaz'
17-25 Aralık sürecinde usulsüz elde edilen ses kayıtlarının Samanyolu televizyonunda neden yayınlandığının sorulması üzerine de Karaca, 'Her televizyonun yayın yönetmeni, yayın müdürü, haber müdürü vardır. Böyle bir karar vermişler, böyle bir yayıncılık yapmışlardır. Suç unsuru varsa, bunun da yolları vardır. Ama 'niye böyle yaptınız?' diye bu sorgulanamaz. Evrensel basın ilkeleri, Anayasa ve yasalar var.' şeklinde konuştu.
Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in Samanyolu televizyonunda 2009'da 105, 2010'da 143, 2011'de 131 yayınının yapıldığının belirtilmesi üzerine de Karaca, 'Başbakandan Bekir Bozdağ'a kadar herkes 'muhterem hocaefendi' demediler mi? Televizyonda tarikat şeyhlerinden, ilahiyatçılara herkes çıkmıştır. Burada sorgulanmaması gereken kısım medyadır. Tartışma programlarına başta Reşat Petek olmak üzere birçok insan çıkmıştır. 'Medya niye böyle yaptı, neye göre haber yaptı' sorusu sorulamaz.' ifadesinde bulundu.
Başkan Giray'ın, 'Sistematik bir şekilde belli bir dönem yayın yapmışsınız' demesi üzerine Karaca, '17-25 Aralık ile ilgili verdiği cezalar vardı. Televizyon bu olayları bir yolsuzluk olarak değerlendirmiş ve yayınını yapmıştır. RTÜK bunlara ceza vermiştir. Doğru mu yanlış mı bunu tarih gösterecek.' dedi.
Kaynak: AA
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Hidayet Karaca, Alaeddin Kaya, Ali Çelik, Abdülkadir Aksoy ve Kazım Avcı ile bazı müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.
Sanık Dilaver Azim ile tutuklu bulunduğu cezaevinden telekonferans sistemiyle bağlantı kurulan duruşmada, sanıklardan Karaca'nın geçen duruşmada başlanan savunmasına devam edildi.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Selfet Giray, Karaca'ya, savcılık ifadesinde verdiği çelişkili beyanlarını sordu.
Savcının örgüte ilişkin soruları üzerine Karaca'nın, 'Hizmet hareketi diye bir şey bilmiyorum, duymadım. Hareketle ilgim yok' şeklindeki beyanlarını okuyan Giray, 'Sonraki ifadelerinde ise hizmet hareketinden söz etmişsin. Burada bir çelişki yok mu?' dedi.
Hidayet Karaca, 'Çelişki olarak görmüyorum. Ben örgütün avukatı değilim, beni ilgilendiren kısım Samanyolu televizyonudur. Savcı hizmet hareketini bir örgüt olarak görüyorsa, ben onu örgüt olarak görmediğimi söyledim.' diye konuştu.
Başkan Giray'ın, 'Böyle bir örgütlenmeden haberim yok demişsin' sözlerine karşılık da Karaca, 'Ben hizmet hareketinin çok konuşulduğunu ve bildiğimi söylemiştim. Savcı önüme örgüt olarak koyduğu için, ben örgüt olarak görmediğimi söyledim.' ifadesini kullandı.
Karaca, Samanyolu televizyonunda yaptığı bir programdaki konuşması nedeniyle suçlandığını, televizyon kaydının internete düşen 6 dakikalık bölümünün dinlendiğini, 3 saatlik programın tümünün dinlenmesini istedi.
Hidayet Karaca, o dönemde, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ABD ziyareti sırasında, Fetullah Gülen'e yaptığı ziyaretle ilgili TRT Türk televizyonunda soruları yanıtladığını aktararak, yaptığı programda, bu ziyarete ilişkin görüşlerini dile getirdiğini iddia etti.
Başkan Giray'ın, 'Size savcılıkta 'peki nedir bu hizmet hareketi?' diye de sormuş savcı, 'bilmiyorum' demişsiniz' sözlerine karşılık Hidayet Karaca, örgüt suçlamalarını kabul etmediğini, Samanyolu televizyonunu da hizmet hareketine bağlı görmediğini ileri sürdü.
'Hizmet' hareketini, Gülen'in hoşgörü ve diyalog adı atında önerdiği hizmetler olarak bildiğini aktaran Karaca, 'Ben gazeteci olarak fikirlerimi açıklarım. Ben gazeteciyim. Lohusa kadın yataktan alınıp hapse koyuluyor, sütü lavaboya dökülüyorsa bunu eleştiririm. Hiçbir suçu, günahı olmayan, 'sevdim, takdir ettim' diyen insanlar içeri alınıyorsa bunun doğru olmadığını burada da ahirette de söylerim.' dedi.
Sanık Karaca, Mahkeme Başkanı Giray'ın, 'Sizin başında bulunduğunuz gazete ve televizyon terör örgütü elebaşı Gülen'den habersiz haber yapmazmış. Siz de bu yapı içinde çalışmışsınız.' sözlerine, 'Hangi yapı?' karşılığını verdi.
- 'Ben profesyonel olarak çalıştım, benden öncekileri bilemem'
Giray'ın, 'Bir yayın grubunun başkanısınız, ancak maaşınız 6 bin 200 lira. Diğer kanallardaki meslektaşlarınıza göre daha az bir ücret. Gönül bağınız ya da ideolojik bir benimsemi mi yoksa daha iyi bir alternatif bulamadığınız için mi bu maaşla çalıştınız?' sorusu üzerine Karaca, şunları savundu:
'Zaman gazetesi ve Samanyolu televizyonunu kalpten, gönülden takdir ediyorum. Tarafsız habercilik yaptığı için. Kimseyle bağlantısı yok, gayet tarafsız yayın yapan bir televizyon idi. Ben profesyonel olarak çalıştım, benden öncekileri bilemem. İkbal Gürpınar da 'Samanyolu'nda aldığım maaşın 10 katını verdi Kanal D' demişti. Gelir ve gidere göre maaş alınır. Bu yayın organları Gülen'i sevebilir, takdir edebilir ama birisine bağlı olarak hareket etmesini kabul etmiyorum, ben etik ilkelere göre hareket ettim. Gelirim ne kadarsa o kadar maaş aldım.'
'İzmir'de bölge imamlığı yaptığı'na ilişkin tanık ifadeleri de okunan Karaca, kendisi aleyhindeki ifadeleri kabul etmedi.
Bölge sorumluluğu yapmadığını ileri süren Karaca, 'Molla falan bilmiyorum, bölge sorumluluğu yapmadım. Yönetim kurulunda alınan karalar gereği yayıncılık yaptık. Bunun dışında bir bilgim yok.' dedi.
Karaca, Samanyolu televizyonunu, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş bir televizyon olarak gördüğünü, buna göre çalıştığını iddia ederek, Televizyon Yayıncıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanlığının yanı sıra TV İzleme Kurulu üyeliği ile Salih Memecan'ın başkanlığını yaptığı Medya Derneği'nin başkan yardımcılığı görevlerinde bulunduğunu belirtti. Karaca, sarı basın kartı bulunan 25 yıllık gazeteci olduğunu da kaydetti.
Giray'ın, '25 yıllık gazetecisiniz, herkes Gülen cemaatinin medya organlarını biliyor. Sizin bunları bilmemeniz mümkün değil. Sıradan bir görev alsanız sormayız ama yönetici kapsamındaki bir kişinin Gülen'in izni olmadan görev alması mümkün değildir, diyorlar. Ben de onu soruyorum.' sözlerine karşılık Karaca, şahsı açısından böyle bir durumun söz konusu olmadığını, yönetim kuruluna bağlı çalıştığını, mesleğini profesyonel olarak yaptığını ileri sürdü.
- 'Medya niye böyle yaptı, neye göre haber yaptı' sorusu sorulamaz'
17-25 Aralık sürecinde usulsüz elde edilen ses kayıtlarının Samanyolu televizyonunda neden yayınlandığının sorulması üzerine de Karaca, 'Her televizyonun yayın yönetmeni, yayın müdürü, haber müdürü vardır. Böyle bir karar vermişler, böyle bir yayıncılık yapmışlardır. Suç unsuru varsa, bunun da yolları vardır. Ama 'niye böyle yaptınız?' diye bu sorgulanamaz. Evrensel basın ilkeleri, Anayasa ve yasalar var.' şeklinde konuştu.
Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in Samanyolu televizyonunda 2009'da 105, 2010'da 143, 2011'de 131 yayınının yapıldığının belirtilmesi üzerine de Karaca, 'Başbakandan Bekir Bozdağ'a kadar herkes 'muhterem hocaefendi' demediler mi? Televizyonda tarikat şeyhlerinden, ilahiyatçılara herkes çıkmıştır. Burada sorgulanmaması gereken kısım medyadır. Tartışma programlarına başta Reşat Petek olmak üzere birçok insan çıkmıştır. 'Medya niye böyle yaptı, neye göre haber yaptı' sorusu sorulamaz.' ifadesinde bulundu.
Başkan Giray'ın, 'Sistematik bir şekilde belli bir dönem yayın yapmışsınız' demesi üzerine Karaca, '17-25 Aralık ile ilgili verdiği cezalar vardı. Televizyon bu olayları bir yolsuzluk olarak değerlendirmiş ve yayınını yapmıştır. RTÜK bunlara ceza vermiştir. Doğru mu yanlış mı bunu tarih gösterecek.' dedi.