Güvenpark'taki Terör Saldırısı Soruşturması Tamamlandı (2)
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 13 Mart 2016'da, Kızılay Güvenpark otobüs duraklarında bomba yüklü otomobille gerçekleştirilen, 36 kişinin öldüğü, 349 kişinin yaralandığı intihar saldırısıyla ilgili iddianamesinde, saldırıda kullanılan patlayıcıların, terör örgütü PKK/KCK mensuplarınca, 2013'te 'ileriye dönük eylem planı çerçevesinde' Ankara Çamlıdere'de gömüldüğü belirtildi İddianamede, intihar saldırganlarından Seher Çağla Demir'in, 2013'te terör örgütüne katılarak Suriye'ye gittiği, örgütün eylem talimatı üzerine de saldırıdan önceki süreçte yasa dışı yollardan Türkiye'ye girdiği bildirildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 13 Mart 2016'da, Kızılay Güvenpark otobüs duraklarında bomba yüklü otomobille gerçekleştirilen, 36 kişinin öldüğü, 349 kişinin yaralandığı intihar saldırısıyla ilgili, terör örgütü PKK/KCK'nın üst düzey yöneticilerinin de arasında bulunduğu 55 kişi hakkında hazırladığı iddianamede, saldırıda kullanılan patlayıcıların terör örgütü PKK/KCK mensuplarınca, 2013'te, 'sonraki eylemler' için Ankara Çamlıdere'de gömüldüğü belirtildi.
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunda görevli cumhuriyet savcılarınca hazırlanan iddianamede, 2004'te örgüt tarafından başlatılacak şiddet eylemlerine 'halk tarafından yapıldığı' imajı vermek, terör eylemleri sonucunda yurt içinde ve yurt dışında örgüte yönelik oluşabilecek tepki ve kötü imajı engellemek amacıyla 'Kürdistan Özgürlük Şahinleri' (TAK) adı altında yeni bir örgütlenme oluşturulduğu ve terör eylemlerinin örgütün bu birimince üstlenildiği ifade edildi.
Bu bu bağlamda 17 Şubat 2016 tarihinde Ankara Merasim Sokak'ta bombalı saldırı eylemi gerçekleştiren örgüt üyesi Abdulbaki Sömer'in, yine aynı şekilde 13 Mart 2016'da Kızılay Güvenpark'ta örgüt üyesi Seher Çağla Demir'in gerçekleştirdiği eylemlerin örgütün bu birimince üstlenildiği hatırlatılan iddianamede, 'TAK ve PKK'nın birbiri ile bağlantılı örgütler olduğu ve Seher Çağla Demir isimli terör mensubunun örgütün silahlı yapılanması HPG içerisinde yer alan özel kuvvetler biriminde görevli olduğu saptanmıştır.' denildi.
- İstanbul, Ankara, İzmir, Muğla ve Eskişehir'de patlayıcı gömüldü
Örgütün ileriye dönük terör eylemleri planı çerçevesinde, PKK/KCK terör örgütü üyesi olan ve İstanbul 21 Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan şüpheli Sebahattin Karakoç'un örgütten aldığı talimatlar doğrultusunda, kardeşi şüpheli Azamettin Karakoç ve açık kimliği tespit edilemeyen Yüksekovalı 'Hacı' lakaplı terör örgütü üyesi ile 2008-2009 yıllarında irtibata geçtiği kaydedilen iddianamede, Karakoç kardeşlerin, 'Hacı'nın talimatıyla, ondan aldıkları bomba yapımında kullanılan malzemeleri, değişik tarihlerde İstanbul Şile, Muğla Köyceğiz yolu, İzmir Bornova Çiçekli Yayla civarı ile Eskişehir Karaağaç Köyü Anadolu Üniversitesi kampüs alanı civarında gömdükleri, bir miktar malzemeyi de şüphelilerden Vehbi Karakoç'un İstanbul'daki dükkanına bıraktıkları ifade edildi.
İddianamede, şöyle denildi:
'Yapılan yer gösterme işlemi ve araştırmalar neticesinde, şüpheli Azamettin Karakoç'a ait araçla İstanbul'dan bomba yapımında kullanılan anilin ve nitrometan isimli kimyasal maddeleri bidonlar içerisinde 2013'te Çamlıdere Muzri Pağacın mevkisine, Bornova Çiçekyaka köyü Özbek mevkisine, Muğla Ula ilçesi Yeşilova mevkisine, Eskişehir'e ve İstanbul Şile'deki tespit edilemeyen yerlere örgütün ileride yapmayı planladığı terör eylemlerinde kullanılmak üzere toprağı kazarak gömdükleri anlaşılmıştır. Gömme işlemlerini, malzemeleri, malzemelerin gömüldüğü yere gidiş-geliş güzergahını ayrıntılı şekilde kameraya çekip kameradaki görüntüleri flaş bellek içerisinde, Kuzey Irak'a giderek örgüt yönetimine aktardıkları saptanmıştır.'
İddianamede, Azamettin Karakoç'un el yapımı bombanın tahrip gücünü artıracak kimyasal maddeleri toprağa gömme işleminden 3 gün sonra, 28 Ekim 2013'te Habur Kara Hudut Sınır Kapısı'ndan Irak'a gittiği, 4 Kasım 2013'te yurda döndüğü belirtilerek, bu şekilde Kuzey Irak'taki PKK terör örgütü yöneticileriyle irtibat kurduğu ifade edildi.
- Otomobil Şanlıurfa'da alındı
İddianamede, örgüt tarafından sözde özerklik, öz yönetim ilanları karşısında Şırnak, Cizre, Silopi, İdil, Diyarbakır, Sur, Nusaybin, Yüksekova gibi il ve ilçelerde açılan hendekleri kapatmak, barikatları kaldırmak, örgüt mensuplarını etkisiz hale getirerek kamu güvenliğini ve asayişi yeniden temin etmek için TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü unsurları ile başlatılan operasyonlar sonucunda çok sayıda terör örgütü mensubunun etkisiz hale getirildiği belirtildi.
Bunun üzerine, örgüt yönetimince misilleme olarak 'TAK'ın Türkiye'nin 60 yerinde, ölen 60 örgüt mensubu için eylem yapacağı, yaşadıkları acının bin mislini yaşatacakları, kalabalık eğlence yerleri, metrolar, vapur, uçaklar, futbol sahaları, askeri bölge, emniyet ve diğer kurumların en şiddetli şekilde hedef alınacağı, Van, Batman ve Diyarbakır'ın direniş alanları haline getirileceği, tüm katliamın intikamının alınacağı ve bir bir hesabının sorulacağı' yönünde eylem çağrılarında bulunulduğu anlatılan iddianamede, bu kapsamda, 2013'te terör örgütüne katılarak Suriye'ye geçen Seher Çağla Demir ile Velat Cin, Vahit Ayçil ve Suphi Akbaş'ın örgütün talimatları doğrultusunda Güvenpark'taki eylemi gerçekleştirmek üzere hazırlığa başladıkları kaydedildi.
Seher Çağla Demir'in, eylem talimatı doğrultusunda Suriye'den Türkiye'ye yasa dışı şekilde girdiği aktarılan iddianamede, şüphelilerden Vahit Ayçil'in, Şubat 2016'da, Demir'i Suruç'tan Şanlıurfa'ya getirdiği, onu burada önce, kardeşi Uğur Ayçil ile Hüsamettin Batar'ın öğrenci evinde gizledikleri, birkaç gün sonra Vahit Ayçil'in şüphelilerden Mehmet Veysi Dolaşan ile irtibat kurduğu ve ondan Demir'i, 'kimsenin haberi olmayacak şekilde gizlemesini istediği' ifade edildi.
Vahit'ten aldığı talimat doğrultusunda Dolaşan'ın, Demir'i Şanlıurfa'da, babasına ait kimsenin kullanmadığı evde 21 Şubat 2016'dan itibaren gizlediğine yer verilen iddianamede, Vahit Ayçil'in, şüphelilerden Suphi Akbaş'tan temin ettiği parayla, Şanlıurfa merkezdeki galeriden, 24 Şubat'ta 12 bin lirası peşin, kalanını 4 Nisan'da ödemek üzere 18 bin 250 lira bedelle, saldırıda kullanılan 34 HGH 44 plakalı beyaz renkli otomobili satın aldığı anlatıldı.
- Saldırıdan bir gün önce Çamlıdere'de gömülü patlayıcıyı aldılar
Ayçil'in, bu otomobille 27 Şubat'ta Ankara'ya geldiği, eylemin ön hazırlıklarını yapmak için Küçükesat'ta eşyalı ev kiraladığı belirtilen iddianamede, Ayçil'in, 28 Şubat'ta Dolaşan'ı arayarak 'Ankara'dayım' dediği, Dolaşan'ın, bunun 'Seher Çağla Demir'in Ankara'ya gönderilmesi manasına geldiğini anladığı', şüphelilerden İbrahim Halil Demirer'e, Seher Çağla Demir için, başka bir isimle otobüs bileti aldırdığı ve Demir'in böylece Ankara'ya geldiği aktarıldı.
Vahit Ayçil'in, 10 Mart'ta gönderdiği mesaj üzerine Dolaşan'ın, daha önce kararlaştırdıkları şekilde, Şanlıurfa'da içinde bomba bulunan valizi gömdükleri yerden çıkarttığı ve Demirer'den kendisine Ankara'ya otobüs bileti almasını istediği ifade edilen iddianamede, Dolaşan'ın, 11 Mart sabahı AŞTİ otogarına indiği, burada kendisini Ayçil ve Demir'in karşıladığı, çay ocağında oturdukları, Dolaşan'ın, valizleri Vahit ve Seher'e teslim ettiği, eylemde kullandıkları otomobille Ankara'da bir süre gezdikleri, sonrasında Dolaşan'ın aynı gün Şanlıurfa'ya döndüğü kaydedildi.
Ayçil'in, Ankara'ya geldikten sonra, eylemin gerçekleştirildiği otomobilde bulunan Seher Çağla Demir ve Özgür Ünsal ile gerek kiraladığı Keçiören'deki evde gerekse Özgür Ünsal'ın annesinin ikametgahında sık sık buluştuğu ve saldırıyla ilgili planlamalar yaptıkları vurgulanan iddianamede, Ayçil'in, Özgür Ünsal ve annesini Edirne Keşan'dan, 2006'dan beri tanıdığı, Keşan'da birbirlerine gelip gittikleri anlatıldı.
Seher Çağla Demir ve Vahit Ayçil'in Ankara'ya gelmelerinden sonra 9 ve 12 Mart 2016'da saldırıda kullanılan araçla, Ankara-İstanbul otobanı Çamlıdere giriş ve Kazan Akıncı gişelerinden çıkış kayıtları olduğuna dikkat çekilen iddianamede, şüphelilerin, Karakoç kardeşlerce gömülen anilin ve nitrometan maddelerini almak üzere Çamlıdere'ye gittikleri, kaydedilen görüntülerle kimyasal malzemelerin gömüldüğü yeri buldukları, bu malzemelerle şüpheli Mehmet Veysi Dolaşan'ın getirdiği bomba malzemelerini birbirine monte ettikleri ve bombanın etkisini artırmak için araç içerisine motor bloğu koyarak bomba düzeneğini saldırıdan bir gün önce oluşturdukları belirtildi.
Şüphelilerden Velat Cin'in 7 Şubat-12 Mart 2016 arasında Genel İş Sendikasının Ankara'daki konukevinde Hamza Yılmaz ile birlikte kaldıkları ve eylemi gerçekleştirecek diğer şüphelilerle etkileşim halinde bulundukları savunulan iddianamede, 12 Mart'ta Ayçil ve Demir'in, Özgür Ünsal'ı almak için Gülsevim Kalay'ın Ankara'daki evine geldikleri, Vahit'in eve geldiğinde 'Ben uykusuzum. Özgür'ü alıp gidelim' diyerek evden ayrıldıkları, bir müddet sonra Vahit Ayçil'in kullandığı araçtan inen Ünsal'ın koşarak eve gelip bilgisayardan bir şeylere baktıktan sonra tekrar dışarı çıktığı aktarıldı.
İddianamede, saat 22.00 sıralarında Ünsal'ın, Demir ile birlikte tekrar Gülsevim Kalay'ın ikametine gelip 'Vahit'in arkadaşı ile Kızılay'a buluşmaya gittiğini, birazdan geleceğini' söylediklerine yer verilerek, 15-20 dakika sonra Ayçil'in geldiği, saat 22.30 gibi Ünsal, Ayçil ve Demir'in buradan ayrılarak Vahit'in kiraladığı eve gittikleri ifade edildi.
- Saldırı günü
Ayçil'in, saldırı günü saat 14.15 ve 15.20 zaman aralığında Kızılay Metrosu'na ait giriş çıkış kayıtlarının bulunduğuna işaret edilen iddianamede, 'Şüphelinin bu zaman zarfı aralığında eylemin gerçekleştirilmesinden sonra kaçacağı 06 FG 6531 plakalı aracı tanık B.G'nin işletmiş olduğu şirketten kiraladığı, saldırıda kullanılan 34 HGH 44 plakalı aracın ise 13 Mart 2016'da (olay günü) içerisinde şüpheliler Seher Çağla Demir, Özgür Ünsal olduğu halde önce Kızılay AVM önünde bulunan trafik lambalarına geldiği, buradan trafik lambalarını geçtiği, trafik lambalarından sonra Kızılay kavşağını geçip Güvenpark otobüs durakları önünde saat 18.46'da patladığı anlaşılmıştır' denildi.
Emniyetçe yapılan çalışma neticesinde, aracın, Seyran Caddesi'nden çıkıp, Sıhhiye köprüsünden dönerek Kızılay Meydanı'na doğru yöneldiği, Kızılay AVM önündeki trafik lambalarında, lambaların bulunduğu kavşağı geçerken görüntülerinin bulunduğu aktarılan iddianamede, aracın Kızılay Güvenpark yakınlarındaki durağın önünde saat 18.46'da patladığının saptandığı, kamera kayıtlarında araç içerisinde kimlerin ve kaç kişi bulunduğunun saptanamadığı bildirildi. Ancak iddianamede, patlamadan sonra olay yerinden elde edilen ceset parçalarından alınan doku örnekleri ile Demir ve Ünsal'ın yakınlarından alınan doku örneklerinin uyuştuğu, ayrıca başka testler yapıldığı ifade edildi.
İddianamede, 'şüpheliler Seher Çağla Demir ve Özgür Ünsal'ın bomba yüklü araç içerisinde intihar eylemcisi olarak yer alıp, 13 Mart 2016 saat 18.46 gibi bomba yüklü aracı Kızılay Güvenpark otobüs durakları yanında patlattıkları, şüpheli Vahit Ayçil'in ise araç içerisinde yer almadığı, bombalı saldırı eylemini Kızılay'da bulunarak takip ettiği ve kiralamış olduğu otomobille Ankara'nın muhtelif yerlerinde saat 22.30'a kadar gezdiği, ardından da Şanlıurfa'ya kaçtığının belirlendiği' kaydedildi.
İddianamede, saldırının ardından kaçan Vahit Ayçil'in halen yakalanamadığı, hakkında yakalama kararı ve 'kırmızı bülten' çıkarıldığı bildirildi.
(Sürecek)
Kaynak: AA
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunda görevli cumhuriyet savcılarınca hazırlanan iddianamede, 2004'te örgüt tarafından başlatılacak şiddet eylemlerine 'halk tarafından yapıldığı' imajı vermek, terör eylemleri sonucunda yurt içinde ve yurt dışında örgüte yönelik oluşabilecek tepki ve kötü imajı engellemek amacıyla 'Kürdistan Özgürlük Şahinleri' (TAK) adı altında yeni bir örgütlenme oluşturulduğu ve terör eylemlerinin örgütün bu birimince üstlenildiği ifade edildi.
Bu bu bağlamda 17 Şubat 2016 tarihinde Ankara Merasim Sokak'ta bombalı saldırı eylemi gerçekleştiren örgüt üyesi Abdulbaki Sömer'in, yine aynı şekilde 13 Mart 2016'da Kızılay Güvenpark'ta örgüt üyesi Seher Çağla Demir'in gerçekleştirdiği eylemlerin örgütün bu birimince üstlenildiği hatırlatılan iddianamede, 'TAK ve PKK'nın birbiri ile bağlantılı örgütler olduğu ve Seher Çağla Demir isimli terör mensubunun örgütün silahlı yapılanması HPG içerisinde yer alan özel kuvvetler biriminde görevli olduğu saptanmıştır.' denildi.
- İstanbul, Ankara, İzmir, Muğla ve Eskişehir'de patlayıcı gömüldü
Örgütün ileriye dönük terör eylemleri planı çerçevesinde, PKK/KCK terör örgütü üyesi olan ve İstanbul 21 Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanan şüpheli Sebahattin Karakoç'un örgütten aldığı talimatlar doğrultusunda, kardeşi şüpheli Azamettin Karakoç ve açık kimliği tespit edilemeyen Yüksekovalı 'Hacı' lakaplı terör örgütü üyesi ile 2008-2009 yıllarında irtibata geçtiği kaydedilen iddianamede, Karakoç kardeşlerin, 'Hacı'nın talimatıyla, ondan aldıkları bomba yapımında kullanılan malzemeleri, değişik tarihlerde İstanbul Şile, Muğla Köyceğiz yolu, İzmir Bornova Çiçekli Yayla civarı ile Eskişehir Karaağaç Köyü Anadolu Üniversitesi kampüs alanı civarında gömdükleri, bir miktar malzemeyi de şüphelilerden Vehbi Karakoç'un İstanbul'daki dükkanına bıraktıkları ifade edildi.
İddianamede, şöyle denildi:
'Yapılan yer gösterme işlemi ve araştırmalar neticesinde, şüpheli Azamettin Karakoç'a ait araçla İstanbul'dan bomba yapımında kullanılan anilin ve nitrometan isimli kimyasal maddeleri bidonlar içerisinde 2013'te Çamlıdere Muzri Pağacın mevkisine, Bornova Çiçekyaka köyü Özbek mevkisine, Muğla Ula ilçesi Yeşilova mevkisine, Eskişehir'e ve İstanbul Şile'deki tespit edilemeyen yerlere örgütün ileride yapmayı planladığı terör eylemlerinde kullanılmak üzere toprağı kazarak gömdükleri anlaşılmıştır. Gömme işlemlerini, malzemeleri, malzemelerin gömüldüğü yere gidiş-geliş güzergahını ayrıntılı şekilde kameraya çekip kameradaki görüntüleri flaş bellek içerisinde, Kuzey Irak'a giderek örgüt yönetimine aktardıkları saptanmıştır.'
İddianamede, Azamettin Karakoç'un el yapımı bombanın tahrip gücünü artıracak kimyasal maddeleri toprağa gömme işleminden 3 gün sonra, 28 Ekim 2013'te Habur Kara Hudut Sınır Kapısı'ndan Irak'a gittiği, 4 Kasım 2013'te yurda döndüğü belirtilerek, bu şekilde Kuzey Irak'taki PKK terör örgütü yöneticileriyle irtibat kurduğu ifade edildi.
- Otomobil Şanlıurfa'da alındı
İddianamede, örgüt tarafından sözde özerklik, öz yönetim ilanları karşısında Şırnak, Cizre, Silopi, İdil, Diyarbakır, Sur, Nusaybin, Yüksekova gibi il ve ilçelerde açılan hendekleri kapatmak, barikatları kaldırmak, örgüt mensuplarını etkisiz hale getirerek kamu güvenliğini ve asayişi yeniden temin etmek için TSK ve Emniyet Genel Müdürlüğü unsurları ile başlatılan operasyonlar sonucunda çok sayıda terör örgütü mensubunun etkisiz hale getirildiği belirtildi.
Bunun üzerine, örgüt yönetimince misilleme olarak 'TAK'ın Türkiye'nin 60 yerinde, ölen 60 örgüt mensubu için eylem yapacağı, yaşadıkları acının bin mislini yaşatacakları, kalabalık eğlence yerleri, metrolar, vapur, uçaklar, futbol sahaları, askeri bölge, emniyet ve diğer kurumların en şiddetli şekilde hedef alınacağı, Van, Batman ve Diyarbakır'ın direniş alanları haline getirileceği, tüm katliamın intikamının alınacağı ve bir bir hesabının sorulacağı' yönünde eylem çağrılarında bulunulduğu anlatılan iddianamede, bu kapsamda, 2013'te terör örgütüne katılarak Suriye'ye geçen Seher Çağla Demir ile Velat Cin, Vahit Ayçil ve Suphi Akbaş'ın örgütün talimatları doğrultusunda Güvenpark'taki eylemi gerçekleştirmek üzere hazırlığa başladıkları kaydedildi.
Seher Çağla Demir'in, eylem talimatı doğrultusunda Suriye'den Türkiye'ye yasa dışı şekilde girdiği aktarılan iddianamede, şüphelilerden Vahit Ayçil'in, Şubat 2016'da, Demir'i Suruç'tan Şanlıurfa'ya getirdiği, onu burada önce, kardeşi Uğur Ayçil ile Hüsamettin Batar'ın öğrenci evinde gizledikleri, birkaç gün sonra Vahit Ayçil'in şüphelilerden Mehmet Veysi Dolaşan ile irtibat kurduğu ve ondan Demir'i, 'kimsenin haberi olmayacak şekilde gizlemesini istediği' ifade edildi.
Vahit'ten aldığı talimat doğrultusunda Dolaşan'ın, Demir'i Şanlıurfa'da, babasına ait kimsenin kullanmadığı evde 21 Şubat 2016'dan itibaren gizlediğine yer verilen iddianamede, Vahit Ayçil'in, şüphelilerden Suphi Akbaş'tan temin ettiği parayla, Şanlıurfa merkezdeki galeriden, 24 Şubat'ta 12 bin lirası peşin, kalanını 4 Nisan'da ödemek üzere 18 bin 250 lira bedelle, saldırıda kullanılan 34 HGH 44 plakalı beyaz renkli otomobili satın aldığı anlatıldı.
- Saldırıdan bir gün önce Çamlıdere'de gömülü patlayıcıyı aldılar
Ayçil'in, bu otomobille 27 Şubat'ta Ankara'ya geldiği, eylemin ön hazırlıklarını yapmak için Küçükesat'ta eşyalı ev kiraladığı belirtilen iddianamede, Ayçil'in, 28 Şubat'ta Dolaşan'ı arayarak 'Ankara'dayım' dediği, Dolaşan'ın, bunun 'Seher Çağla Demir'in Ankara'ya gönderilmesi manasına geldiğini anladığı', şüphelilerden İbrahim Halil Demirer'e, Seher Çağla Demir için, başka bir isimle otobüs bileti aldırdığı ve Demir'in böylece Ankara'ya geldiği aktarıldı.
Vahit Ayçil'in, 10 Mart'ta gönderdiği mesaj üzerine Dolaşan'ın, daha önce kararlaştırdıkları şekilde, Şanlıurfa'da içinde bomba bulunan valizi gömdükleri yerden çıkarttığı ve Demirer'den kendisine Ankara'ya otobüs bileti almasını istediği ifade edilen iddianamede, Dolaşan'ın, 11 Mart sabahı AŞTİ otogarına indiği, burada kendisini Ayçil ve Demir'in karşıladığı, çay ocağında oturdukları, Dolaşan'ın, valizleri Vahit ve Seher'e teslim ettiği, eylemde kullandıkları otomobille Ankara'da bir süre gezdikleri, sonrasında Dolaşan'ın aynı gün Şanlıurfa'ya döndüğü kaydedildi.
Ayçil'in, Ankara'ya geldikten sonra, eylemin gerçekleştirildiği otomobilde bulunan Seher Çağla Demir ve Özgür Ünsal ile gerek kiraladığı Keçiören'deki evde gerekse Özgür Ünsal'ın annesinin ikametgahında sık sık buluştuğu ve saldırıyla ilgili planlamalar yaptıkları vurgulanan iddianamede, Ayçil'in, Özgür Ünsal ve annesini Edirne Keşan'dan, 2006'dan beri tanıdığı, Keşan'da birbirlerine gelip gittikleri anlatıldı.
Seher Çağla Demir ve Vahit Ayçil'in Ankara'ya gelmelerinden sonra 9 ve 12 Mart 2016'da saldırıda kullanılan araçla, Ankara-İstanbul otobanı Çamlıdere giriş ve Kazan Akıncı gişelerinden çıkış kayıtları olduğuna dikkat çekilen iddianamede, şüphelilerin, Karakoç kardeşlerce gömülen anilin ve nitrometan maddelerini almak üzere Çamlıdere'ye gittikleri, kaydedilen görüntülerle kimyasal malzemelerin gömüldüğü yeri buldukları, bu malzemelerle şüpheli Mehmet Veysi Dolaşan'ın getirdiği bomba malzemelerini birbirine monte ettikleri ve bombanın etkisini artırmak için araç içerisine motor bloğu koyarak bomba düzeneğini saldırıdan bir gün önce oluşturdukları belirtildi.
Şüphelilerden Velat Cin'in 7 Şubat-12 Mart 2016 arasında Genel İş Sendikasının Ankara'daki konukevinde Hamza Yılmaz ile birlikte kaldıkları ve eylemi gerçekleştirecek diğer şüphelilerle etkileşim halinde bulundukları savunulan iddianamede, 12 Mart'ta Ayçil ve Demir'in, Özgür Ünsal'ı almak için Gülsevim Kalay'ın Ankara'daki evine geldikleri, Vahit'in eve geldiğinde 'Ben uykusuzum. Özgür'ü alıp gidelim' diyerek evden ayrıldıkları, bir müddet sonra Vahit Ayçil'in kullandığı araçtan inen Ünsal'ın koşarak eve gelip bilgisayardan bir şeylere baktıktan sonra tekrar dışarı çıktığı aktarıldı.
İddianamede, saat 22.00 sıralarında Ünsal'ın, Demir ile birlikte tekrar Gülsevim Kalay'ın ikametine gelip 'Vahit'in arkadaşı ile Kızılay'a buluşmaya gittiğini, birazdan geleceğini' söylediklerine yer verilerek, 15-20 dakika sonra Ayçil'in geldiği, saat 22.30 gibi Ünsal, Ayçil ve Demir'in buradan ayrılarak Vahit'in kiraladığı eve gittikleri ifade edildi.
- Saldırı günü
Ayçil'in, saldırı günü saat 14.15 ve 15.20 zaman aralığında Kızılay Metrosu'na ait giriş çıkış kayıtlarının bulunduğuna işaret edilen iddianamede, 'Şüphelinin bu zaman zarfı aralığında eylemin gerçekleştirilmesinden sonra kaçacağı 06 FG 6531 plakalı aracı tanık B.G'nin işletmiş olduğu şirketten kiraladığı, saldırıda kullanılan 34 HGH 44 plakalı aracın ise 13 Mart 2016'da (olay günü) içerisinde şüpheliler Seher Çağla Demir, Özgür Ünsal olduğu halde önce Kızılay AVM önünde bulunan trafik lambalarına geldiği, buradan trafik lambalarını geçtiği, trafik lambalarından sonra Kızılay kavşağını geçip Güvenpark otobüs durakları önünde saat 18.46'da patladığı anlaşılmıştır' denildi.
Emniyetçe yapılan çalışma neticesinde, aracın, Seyran Caddesi'nden çıkıp, Sıhhiye köprüsünden dönerek Kızılay Meydanı'na doğru yöneldiği, Kızılay AVM önündeki trafik lambalarında, lambaların bulunduğu kavşağı geçerken görüntülerinin bulunduğu aktarılan iddianamede, aracın Kızılay Güvenpark yakınlarındaki durağın önünde saat 18.46'da patladığının saptandığı, kamera kayıtlarında araç içerisinde kimlerin ve kaç kişi bulunduğunun saptanamadığı bildirildi. Ancak iddianamede, patlamadan sonra olay yerinden elde edilen ceset parçalarından alınan doku örnekleri ile Demir ve Ünsal'ın yakınlarından alınan doku örneklerinin uyuştuğu, ayrıca başka testler yapıldığı ifade edildi.
İddianamede, 'şüpheliler Seher Çağla Demir ve Özgür Ünsal'ın bomba yüklü araç içerisinde intihar eylemcisi olarak yer alıp, 13 Mart 2016 saat 18.46 gibi bomba yüklü aracı Kızılay Güvenpark otobüs durakları yanında patlattıkları, şüpheli Vahit Ayçil'in ise araç içerisinde yer almadığı, bombalı saldırı eylemini Kızılay'da bulunarak takip ettiği ve kiralamış olduğu otomobille Ankara'nın muhtelif yerlerinde saat 22.30'a kadar gezdiği, ardından da Şanlıurfa'ya kaçtığının belirlendiği' kaydedildi.
İddianamede, saldırının ardından kaçan Vahit Ayçil'in halen yakalanamadığı, hakkında yakalama kararı ve 'kırmızı bülten' çıkarıldığı bildirildi.
(Sürecek)