'Her 100 İstanbullu'dan 4'Ü Suriyeli Oldu'
MBB Göç Politikaları Atölyesi tarafından yüz yüze görüşmeler ve anket yöntemiyle yapılan, 'Kopuş'tan Uyum'a Kent Mültecileri Suriyeli Mülteciler ve Belediyelerin Süreç Yönetimi: İstanbul Örneği' raporuna göre, İstanbul’daki Suriyelilerin kent nüfusuna oranı yüzde 3,67 oldu.
Marmara Belediyeler Birliği (MBB) Göç Politikaları Atölyesi tarafından yüz yüze görüşmeler ve anket yöntemiyle yapılan, 'Kopuş'tan Uyum'a Kent Mültecileri - Suriyeli Mülteciler ve Belediyelerin Süreç Yönetimi: İstanbul Örneği' raporuna göre, İstanbul'daki Suriyelilerin kent nüfusuna oranı yüzde 3,67 oldu.
MBB'den yapılan yazılı açıklamaya göre, Suriyeli mültecilerin kent merkezlerinde yaşamaya başlamasıyla ortaya çıkan, 'kent mültecileri', yerel yönetimleri mültecilerin muhatabı haline getirdi. Bundan dolayı başta belediyeler olmak üzere yerel yönetimlerin mültecilere acil destek vermeleri bir zorunluluk olarak ortaya çıktı. Ancak mültecilerin kentte kalış süresi uzadıkça belediyeler, aslında daha önce hiç planlamadıkları ve yasal yetkiler açısından tartışmalı sayılabilecek alanlarda da mültecilere yönelik hizmet vermek durumunda kaldı.
Bu kapsamda, MBB Göç Politikaları Atölyesi tarafından, Doç. Dr. M. Murat Erdoğan başkanlığında, yüz yüze görüşmeler ve anket yöntemiyle 'Kopuş'tan Uyum'a Kent Mültecileri - Suriyeli Mülteciler ve Belediyelerin Süreç Yönetimi: İstanbul Örneği' başlıklı araştırma yapıldı.
Araştırma, İstanbul özelinde hazırlanmış olsa da yaşanan sorunlar, çözüm için gösterilen çaba, koordinasyonda yaşanan sıkıntılar ve özellikle yerel yönetimlerin yasal ve idari kısıtlılıklarının hemen her yerde benzerlik göstermesi sebebiyle bütün Türkiye için geçerli bir resim sunuyor. Araştırma, belediyelerin mültecilere yönelik çalışmalarını, süreç yönetimini, karşılaşılan sorunları, mevzuattan kaynaklanan kısıtlılıkları ve çözüm önerilerini ortaya koymayı amaçlıyor.
Araştırma sonucu hazırlanan rapora göre, belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan payların dağıtımında ağırlıklı olarak nüfus kriteri esas alınırken değişken nüfus, dolayısıyla göçle gelen nüfus, dikkate alınmıyor. Bu durum da yoğun mülteci barındıran belediyeler için ilave mali destek anlamına geliyor. Hatta bu kaynağın, mültecilerin acil ihtiyaçları, mağduriyetleri ve yeni kapasitelerin acilen yaratılması gerekliliği dikkate alınarak vatandaş için ödenenden daha yüksek bir meblağda olması gerektiği dile getiriliyor. Bugün sadece İstanbul'da 540 bini, Bursa'da 102 bini aşkın Suriyeli mültecinin bulunması bu ihtiyacı açıkça gösteriyor.
- Sayılarla 'Kent Mültecileri'
Rapora göre, Nisan 2011'den itibaren Türkiye’ye 5 milyon sığınmacı giriş yaptı. Şu anda Türkiye'de 3,2 milyon Suriyeli bulunurken, bunların 2,8 milyonu 'Geçici Koruma Kapsamında' bulunuyor. Türkiye'de 300 bin ön kayıtlı ve kamplarda 258 bin Suriyeli yaşamını sürdürüyor.
Türkiye’deki 'Kent Mültecileri'nin oranı yüzde 92 olurken, ülke genelinde bugüne kadar 230 bin Suriyeli çocuk dünyaya geldi.
İstanbul'da ise 540 bin Suriyeli bulunuyor. Bunların 61 bini ön kayıtlı, 479 bini geçici koruma kapsamında kentte kalıyor.
İstanbul’daki Suriyelilerin İstanbul nüfusuna oranı yüzde 3,67 olurken, kentteki Suriyelilerin Türkiye’deki toplam Suriyeli sayısına oranı yüzde 17,4 şeklinde belirlendi.
- Çözüm önerileri
Raporun sorunlara getirdiği çözüm önerilerinde, Belediye Kanunu’nda belediyelerin hizmet alanı, 'belediye sınırları içinde yaşayan vatandaşlar ve kayıt altında olmak kaydı ile diğer bütün bireyler' şeklinde genişletilmesi gerektiği belirtiliyor.
'Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu' başta olmak üzere, yasal ve idari düzenlemelerde belediyelerin yerel uyumu sağlama yönünde özel rol üstlenmeleri ve daha aktif hale getirilmeleri için düzenlemeler yapılması gerektiği aktarılarak, şu öneriler sıralandı:
'Muhtaçlığın tespitinin daha sağlıklı yapılması, mükerrer yardımların engellenmesi ve en önemlisi belediyeler arasında makul bir yük paylaşımının gerçekleşmesi için ortak bir veri tabanı oluşturulmalı. Özellikle büyükşehir belediyelerinin olduğu yerlerde, bütün ilçe belediyelerinin birlikte yararlanacağı, 'Mülteci Veri Tabanı'na ihtiyaç duyuluyor. Mülteciler konusunda belediyelerin hem kendi aralarında hem de merkezi idare kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile koordinasyonun sağlanabilmesi için büyükşehir belediyelerinde bir birim oluşturulmalı. Türkiye’deki mevcut mevzuat, belediyelerde mültecilerle ilgilenecek birim konusunda açık bir tanımlama yapmıyor. İlçe belediyelerinin her birinde mülteci ve göçmenlerle ilgili bağımsız bir birim oluşturulmalı. Mültecilere daha iyi bir hizmet verebilmeleri için, belediyelere tercüman, psikolog, sosyal hizmet uzmanı gibi kişiler istihdam edilmeli.
Başta kent konseyleri olmak üzere yerel yönetimlerin yerel toplumla mülteciler arasında köprüler kurmasına imkan verilmeli, bu konuda yasalardaki kısıtlılıklar kaldırılmalı. Sürdürülebilir bir yapı için, merkezi idarenin Suriyeliler konusundaki stratejik kararını daha da belirgin kılması ve bunu toplumla daha açık paylaşması yararlı olabilir. Bu bağlamda yerel düzeyde hem mültecilerin hem de yerel toplumun hazırlanmasında belediyelere özel rol verilmeli. Zaten dezavantajlı olan bölgelerin daha da mağdur olmasını engellemek ve ilçeler arası dengeli mülteci dağılımı oluşturabilmek için, ilçelere teşvik unsurları geliştirilmeli. Hizmetlerin mültecilere daha kolay ulaştırılabilmesi için, belediyeler tarafından mülteciler arasında kullanımı son derece yaygın olan- akıllı telefon uygulamaları geliştirilmeli. Başta belediyeler olmak üzere yerel yönetimlerin mültecilere hizmet sağlarken yerel halk ile mülteciler arasındaki potansiyel gerilimleri engelleyecek çalışmalar yapması yerel uyum açısından son derece önemli.'
Kaynak: AA
MBB'den yapılan yazılı açıklamaya göre, Suriyeli mültecilerin kent merkezlerinde yaşamaya başlamasıyla ortaya çıkan, 'kent mültecileri', yerel yönetimleri mültecilerin muhatabı haline getirdi. Bundan dolayı başta belediyeler olmak üzere yerel yönetimlerin mültecilere acil destek vermeleri bir zorunluluk olarak ortaya çıktı. Ancak mültecilerin kentte kalış süresi uzadıkça belediyeler, aslında daha önce hiç planlamadıkları ve yasal yetkiler açısından tartışmalı sayılabilecek alanlarda da mültecilere yönelik hizmet vermek durumunda kaldı.
Bu kapsamda, MBB Göç Politikaları Atölyesi tarafından, Doç. Dr. M. Murat Erdoğan başkanlığında, yüz yüze görüşmeler ve anket yöntemiyle 'Kopuş'tan Uyum'a Kent Mültecileri - Suriyeli Mülteciler ve Belediyelerin Süreç Yönetimi: İstanbul Örneği' başlıklı araştırma yapıldı.
Araştırma, İstanbul özelinde hazırlanmış olsa da yaşanan sorunlar, çözüm için gösterilen çaba, koordinasyonda yaşanan sıkıntılar ve özellikle yerel yönetimlerin yasal ve idari kısıtlılıklarının hemen her yerde benzerlik göstermesi sebebiyle bütün Türkiye için geçerli bir resim sunuyor. Araştırma, belediyelerin mültecilere yönelik çalışmalarını, süreç yönetimini, karşılaşılan sorunları, mevzuattan kaynaklanan kısıtlılıkları ve çözüm önerilerini ortaya koymayı amaçlıyor.
Araştırma sonucu hazırlanan rapora göre, belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan payların dağıtımında ağırlıklı olarak nüfus kriteri esas alınırken değişken nüfus, dolayısıyla göçle gelen nüfus, dikkate alınmıyor. Bu durum da yoğun mülteci barındıran belediyeler için ilave mali destek anlamına geliyor. Hatta bu kaynağın, mültecilerin acil ihtiyaçları, mağduriyetleri ve yeni kapasitelerin acilen yaratılması gerekliliği dikkate alınarak vatandaş için ödenenden daha yüksek bir meblağda olması gerektiği dile getiriliyor. Bugün sadece İstanbul'da 540 bini, Bursa'da 102 bini aşkın Suriyeli mültecinin bulunması bu ihtiyacı açıkça gösteriyor.
- Sayılarla 'Kent Mültecileri'
Rapora göre, Nisan 2011'den itibaren Türkiye’ye 5 milyon sığınmacı giriş yaptı. Şu anda Türkiye'de 3,2 milyon Suriyeli bulunurken, bunların 2,8 milyonu 'Geçici Koruma Kapsamında' bulunuyor. Türkiye'de 300 bin ön kayıtlı ve kamplarda 258 bin Suriyeli yaşamını sürdürüyor.
Türkiye’deki 'Kent Mültecileri'nin oranı yüzde 92 olurken, ülke genelinde bugüne kadar 230 bin Suriyeli çocuk dünyaya geldi.
İstanbul'da ise 540 bin Suriyeli bulunuyor. Bunların 61 bini ön kayıtlı, 479 bini geçici koruma kapsamında kentte kalıyor.
İstanbul’daki Suriyelilerin İstanbul nüfusuna oranı yüzde 3,67 olurken, kentteki Suriyelilerin Türkiye’deki toplam Suriyeli sayısına oranı yüzde 17,4 şeklinde belirlendi.
- Çözüm önerileri
Raporun sorunlara getirdiği çözüm önerilerinde, Belediye Kanunu’nda belediyelerin hizmet alanı, 'belediye sınırları içinde yaşayan vatandaşlar ve kayıt altında olmak kaydı ile diğer bütün bireyler' şeklinde genişletilmesi gerektiği belirtiliyor.
'Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu' başta olmak üzere, yasal ve idari düzenlemelerde belediyelerin yerel uyumu sağlama yönünde özel rol üstlenmeleri ve daha aktif hale getirilmeleri için düzenlemeler yapılması gerektiği aktarılarak, şu öneriler sıralandı:
'Muhtaçlığın tespitinin daha sağlıklı yapılması, mükerrer yardımların engellenmesi ve en önemlisi belediyeler arasında makul bir yük paylaşımının gerçekleşmesi için ortak bir veri tabanı oluşturulmalı. Özellikle büyükşehir belediyelerinin olduğu yerlerde, bütün ilçe belediyelerinin birlikte yararlanacağı, 'Mülteci Veri Tabanı'na ihtiyaç duyuluyor. Mülteciler konusunda belediyelerin hem kendi aralarında hem de merkezi idare kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile koordinasyonun sağlanabilmesi için büyükşehir belediyelerinde bir birim oluşturulmalı. Türkiye’deki mevcut mevzuat, belediyelerde mültecilerle ilgilenecek birim konusunda açık bir tanımlama yapmıyor. İlçe belediyelerinin her birinde mülteci ve göçmenlerle ilgili bağımsız bir birim oluşturulmalı. Mültecilere daha iyi bir hizmet verebilmeleri için, belediyelere tercüman, psikolog, sosyal hizmet uzmanı gibi kişiler istihdam edilmeli.
Başta kent konseyleri olmak üzere yerel yönetimlerin yerel toplumla mülteciler arasında köprüler kurmasına imkan verilmeli, bu konuda yasalardaki kısıtlılıklar kaldırılmalı. Sürdürülebilir bir yapı için, merkezi idarenin Suriyeliler konusundaki stratejik kararını daha da belirgin kılması ve bunu toplumla daha açık paylaşması yararlı olabilir. Bu bağlamda yerel düzeyde hem mültecilerin hem de yerel toplumun hazırlanmasında belediyelere özel rol verilmeli. Zaten dezavantajlı olan bölgelerin daha da mağdur olmasını engellemek ve ilçeler arası dengeli mülteci dağılımı oluşturabilmek için, ilçelere teşvik unsurları geliştirilmeli. Hizmetlerin mültecilere daha kolay ulaştırılabilmesi için, belediyeler tarafından mülteciler arasında kullanımı son derece yaygın olan- akıllı telefon uygulamaları geliştirilmeli. Başta belediyeler olmak üzere yerel yönetimlerin mültecilere hizmet sağlarken yerel halk ile mülteciler arasındaki potansiyel gerilimleri engelleyecek çalışmalar yapması yerel uyum açısından son derece önemli.'