KADEM İle AFAD Arasında İş Birliği Protokolü

KADEM Genel Başkanı Aydın: '(Suriyelilere yönelik ekonomik ve sosyal uyum projesi) Akademik bir jüri, sivil toplum örgütleri, alanında uzman araştırma şirketleriyle birlikte İstanbul'da ve Ankara'da yaşayan Suriyeli mülteci nüfusu üzerinde bir envanter çalışması yapacağız. Niteliklerini ölçeceğiz' KADEM Genel Başkan Yardımcısı Bayraktar: 'Nitelik sahibi birçok mülteci kadın var. Bunlar iş bulamıyor veya kayıt dışı sektörlerde istismara açık şekilde düşük maaşlı işlerde çalışmak durumunda kalıyor. Belgeselde izlediğimiz bu kadınlar, mücadeleci ruhlarıyla sağlam bir hayat savaşı veriyorlar. Nitelik olarak onlardan farkı olmayan ama yeniden ayakta durmak için biraz cesarete biraz desteğe ihtiyaç duyan kadınlar da var. Bugün imza attığımız bu projeyle bu kadınlara destek olacağız'

Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Genel Başkanı Sare Aydın Yılmaz, Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılara yönelik ekonomik ve sosyal uyum projesi kapsamında İstanbul'da ve Ankara'da yaşayan Suriyeli nüfus üzerinde bir envanter çalışması yaparak sığınmacıların niteliklerini ölçeceklerini bildirdi.

Yılmaz, Başbakanlık Acil ve Afet Durum Yönetimi Başkanlığında (AFAD) düzenlenen Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılara yönelik ekonomik ve sosyal uyum projesi basın lansmanı ve protokol imza töreninde yaptığı konuşmada, kurum olarak Gaziantep'te temsilcilik açtıktan sonra oradaki en büyük sorunun sığınmacı kadınlar olduğunu gördüklerini belirtti.

Yılmaz, 'Eğer biz bu kitleye zamanında ulaşamazsak bu kitleyi ya bir suç örgütüne mensup olmuş ya da uluslararası terör örgütlerinin tuzağına düşmüş bir kitle olarak göreceğiz ya da bu insanlara ekonomik sosyal anlamda dokunarak topluma kazandırılmasını sağlayacağız.' değerlendirmesini yaptı.

Uluslararası sivil toplum örgütleri ve devletlerin sığınmacı kamplarını kullanmak istediklerine dikkati çeken Yılmaz, 'Eğer biz sahip çıkmazsak bu malzeme, uluslararası örgütlerin kullanabilecekleri en güzel malzeme haline getirilebiliyor. Bu yüzden sivil toplum örgütü olarak, hem kampların içinde hem de kampların dışında bu kitleye dokunmanın elzem olduğuna karar verdik.' şeklinde konuştu.

'Sığınmacıların niteliksiz ve zayıf kesiminin Türkiye'de kaldığı' yönündeki iddiaların doğru olmadığını dile getiren Yılmaz, 'Kadınlar Göç Yolunda Projesi' kapsamında 450'ye yakın kadınla görüştüklerini ve bu kadınların yüzde 90'ının eğitimli ve nitelikli olduğunu söyledi.

Bu yanlış algının toplumdan kaldırılması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, Suriyelilerin güçlü bir potansiyele sahip olduğunu ve bunun toplumla buluşturulması gerektiğini düşündüklerini aktardı.

Geçen hafta kapanış toplantısını yaptıkları 'Kadınlar Göç Yolunda Projesi' kapsamında 'Ayrılık' filmi çektiklerini anlatan Yılmaz, bu filmde nitelikli kadınların hikayelerine yer verdiklerini vurguladı.

- 3 yıl sürecek saha çalışması

Hazırladıkları proje sonucunda, Suriyeli kadınların akademik ve entelektüel tecrübelerini topluma kazandırılması gerektiği üzerinde durduklarını ifade eden Yılmaz, bu kapsamda AFAD ile yollarının kesiştiğini ve bir protokol hazırladıklarını dile getirdi.

Yılmaz, proje kapsamında 3 yıl sürecek bir saha çalışması yapacaklarını anlatarak sığınmacı kadınlara ve çocuklara rehabilitasyon hizmeti, girişimcilik, estetik ve dil eğitimi vereceklerini açıkladı.

Suriyelilere yönelik nüfus dışında bir envanter olmadığına da değinen Yılmaz, 'Akademik bir jüri, sivil toplum örgütleri, alanında uzman araştırma şirketleriyle birlikte İstanbul'da ve Ankara'da yaşayan Suriyeli mülteci nüfusu üzerinde bir envanter çalışması yapacağız. Niteliklerini ölçeceğiz.' dedi.

- Günü kurtaran değil, uzun vadeli çözümler

KADEM Genel Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ise şair Edmond Jabes'in 'Konukseverlik kadar hiçbir şey sevindiremez mülteciyi, çünkü o göklere sığınmış kuşlar kadar kırılgandır.' sözlerine atıfta bulunarak kadınların sığındıkları ülkelerde hayatın bütün yükünü omuzlarında taşıdığını söyledi.

Eşi, oğlu, kardeşini kaybetmiş, geride kalanlara bir nefes, bir damla su, bir lokma ekmek, biraz umut olmaya çalışan sığınmacı annelerin varlığına işaret eden Bayraktar, 'Gelecekleri belirsiz bir yaşamın elinden tutunmaya çalışan kadınlar, savaş, açlık, cinsel istismar ve hepsinin ötesinde kendi halkını katleden bir diktatörden kaçan bu insanlara karşı insani sorumluluklarımız var.' dedi.

Güvenlik, barınma, sağlık gibi en temel ihtiyaçların sağlanması gereken imkanların başında geldiğini vurgulayan Bayraktar, gerek devlet gerek yardımseverler gerekse sivil toplum kuruluşları eliyle bunların sağlandığını hatırlattı.

KADEM olarak bu meseleye daha farklı ve temelden yaklaştıklarına dikkati çeken Bayraktar, günü kurtaran değil uzun vadeli çözümler üzerinde sağlam temelleri olan adımlar atma gayreti içinde olduklarını bildirdi.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliğine göre Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin yüzde 50'sinin sadece kadın, yüzde 75'inin ise kadın ve çocuklardan oluştuğunu belirten Bayraktar, 'Bir kadın derneği olarak, mülteci kadınların durumlarını konuşmadan gerçek anlamda, samimi bir şekilde kadın haklarını da konuşabileceğimizi düşünmüyoruz. Bu nedenle kurulduğumuz günden beri mülteci kadınlarla ilgili çalışmalar yapıyoruz.' görüşünü dile getirdi.

- 'Entegrasyonun önündeki başlıca engel dil bilmemeleri'

Bayraktar, önce akademisyenler ve konunun paydaşlarıyla bir araya gelerek sorunu masaya yatırdıklarını anlatarak sahaya inip gözlem yaptıklarını ve projelerini bu altyapı üzerine kurduklarını aktardı.

Kadınlar Göç Yolu'nda projesinin işaret ettiği iki önemli konunun bu projeyi şekillendirerek AFAD ile işbirliği yapmalarını sağladığını ifade eden Bayraktar şöyle konuştu:

'Bunlardan ilki kadınların sadece barınma ihtiyacının olmadığı, bunun da ötesinde rehabilitasyon ve entegrasyon için bazı aktivitelere ihtiyaç duyduklarıydı. Savaşlar, ırkçı veya ideolojik cezalandırmalar gibi durumlarda zorunlu olarak göç eden bireylerin, gönüllü olarak göç edenlerden daha zorlu bir uyum süreci geçirdikleri bilinmektedir. Büyük travmalar yaşayarak, ülkelerini terk eden bu kadınlar için durum daha da zor. Mülteci kadınlar, bir yandan savaş, tecavüz, yakınlarının ölümü gibi ağır travmaları atlatmaya çalışırken bir yandan yeni bir ülkeye alışmak, hayatlarını yeniden inşa etmek zorundalar.'

Entegrasyonun önündeki başlıca engelin dil bilmemeleri olduğuna işaret eden Bayraktar, bu kadınların Türkçe bilmedikleri için zor durumda kaldıklarında dertlerini anlatamadığını ve istihdam edilemediklerini söyledi. Çocukların ise dil bilmedikleri için topluma uyum sağlayamadığını vurgulayan Bayraktar, Suriyeliler için dil eğitimi veren dernek sayısının ise yok denecek kadar az olduğunu ifade etti.

Bu projede dil eğitimine ayrı bir önem verdiklerini belirten Bayraktar, dil öğreniminin topluma uyumun yanı sıra birçok travma yaşamış Suriyelilerin rehabilite edici faaliyetlerle savaş psikolojisinden uzaklaşmaları ve hayata güvenle bakmalarını sağlayacağını bildirdi.

Bayraktar, uzun süredir korku ve endişe içinde yaşayan bu insanların topluma uyum sağlayamadıkları zaman kendilerini koruma altına alma içgüdüsüyle daha fazla içlerine kapandıklarını dile getirerek bu kadınlarda daha fazla yalnız kalmalarından dolayı depresyon ve anksiyete gibi birtakım hastalıklar görüldüğüne dikkati çekti.

Merkezlerinde hem kadınların sosyal aktivitelerle yalnızlıktan hem de uzman psikologlar yardımıyla yaşadıkları travmanın etkilerinden kurtarmayı amaçladıklarını dile getiren Bayraktar, proje kapsamında 'toplumdaki tek tip mülteci' algısının doğru olmadığını öğrendiklerini anlattı.

- 'Unutmamalıyız ki onların her biri bizler gibi kadındır'

Proje kapsamında çekilen 'Ayrılık' belgeselinde savaş öncesinde Suriye'de Fransızca, matematik öğretmeni, ressam, ekonomist ve inşaat mühendisi olarak çalışan kadınların hikayesini izlediklerini aktaran Bayraktar, şunları söyledi:

'Nitelik sahibi birçok mülteci kadın var. Bunlar iş bulamıyor veya kayıt dışı sektörlerde istismara açık şekilde düşük maaşlı işlerde çalışmak durumunda kalıyor. Belgeselde izlediğimiz bu kadınlar, mücadeleci ruhlarıyla sağlam bir hayat savaşı veriyorlar. Nitelik olarak onlardan farkı olmayan ama yeniden ayakta durmak için biraz cesarete biraz desteğe ihtiyaç duyan kadınlar da var. Bugün imza attığımız bu projeyle bu kadınlara destek olacağız inşallah. Esas mesele benimsemek ve el uzatmaktır. Ülke olarak tüm mazlumlara benimseyen, sahip çıkan bir tavırla yaklaştık. Unutmamalıyız ki onların her biri bizler gibi kadındır, çocuktur, insandır. Umutları, gelecek planları olan insanlardır. Bu nedenle sadece temel ihtiyaçlarını karşılamakla kalmamalı, onlara bir gelecek umudu sunmalıyız.'
Kaynak: AA