Anayasa Mahkemesinden 'Hak İhlali' Kararı
Yüksek Mahkeme, taşınmazının bir bölümünden yüksek gerilim hattı geçen ve ödenen bedele itiraz eden başvurucuyu haklı buldu Karardan: 'İdari irtifak kurulmak suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyle malike yüklenen külfet ile kamu yararı arasında makul bir dengenin kurulmadığı ve başvurucuya yüklenen külfetin aşırı ve ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşılmaktadır'.
Anayasa Mahkemesi, taşınmazının bir bölümünden yüksek gerilim hattı geçen ve ödenen bedele itiraz eden başvurucuyu haklı bularak, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan karara göre, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi, başvurucunun, Ankara'nın Polatlı ilçesindeki taşınmazının bir bölümü üzerinden yüksek gerilim hattı geçirilmesi amacıyla idari irtifak kurulması kararı aldı.
Taraflar arasında uzlaşma sağlanamamasının ardından idare, bedel tespiti davası açtı.
Bilirkişi raporu çerçevesinde mahkeme, idari irtifak bedelini 19 bin 105 lira olarak belirledi. Temyiz üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, "Tespit edilen metrekare birim fiyatına ilave edilecek objektif değer artırıcı unsur oranının yüzde 10 oranında olacağı düşünülmeden daha yüksek oranda objektif değer artış oranı kabul eden bilirkişi raporuna göre fazladan bedele hükmedilmesinin doğru görülmediği" gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozdu.
Yargıtayın kararına uyan yerel mahkeme, yeniden yapılan değerlendirme sonucu kamulaştırma bedelini 16 bin 166 lira olarak tespit etti. Mahkeme, daha önce fazladan hükmedilen tutarın ilgili idareye iadesine karar verdi.
Mahkemenin, bozma üzerine verdiği kararın onanmasının ardından başvurucu, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine yönelik karar veren Anayasa Mahkemesi, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapılmasına hükmetti.
- Karardan
Yüksek Mahkemenin kararında, başvurucunun, mahkeme kararının keyfi şekilde ve gerekçesiz olarak bozulduğunu, ödenen tutarın taşınmazın gerçek değerini yansıtmaktan uzak olduğunu ileri sürdüğü bildirildi.
Başvurucunun taşınmazının bir bölümü üzerinden enerji nakil hattı geçirilmesi amacıyla idari irtifak kurulduğu hatırlatılan kararda, idari irtifak kurulmasıyla mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerde, hedeflenen kamu yararı ile malikin bireysel yararı arasında gözetilmesi gereken adil dengenin malike tazminat ödemek suretiyle sağlanabileceği vurgulandı.
Kararda, idari irtifak kurulması nedeniyle taşınmazın değerinde meydana gelen azalmayı karşılayacak düzeyde bir tazminatın ödenmediği durumlarda somut olayın koşulları da gözetilerek, müdahalenin orantılı olmadığı sonucuna ulaşılabileceğine işaret edildi.
Bilirkişi görüşünün mahkemeyi bağlamayacağının muhakkak olduğu vurgulanan kararda, bilirkişi raporunun, hakimin uyuşmazlığı çözerken dikkate alacağı takdiri bir delilden ibaret olduğu belirtildi.
Kararda, hakimin, bilimsel ve teknik bakımdan yetersiz ve çelişkili bulduğu bilirkişi raporlarını hükme esas almak zorunda olmadığı ifade edildi.
Anayasa Mahkemesinin kararında, dairenin, taşınmazla ilgili bir değerlendirme yapmadan objektif değer artırıcı unsur oranını yüzde 10 ile sınırlamasının idari irtifak kurulan taşınmazın gerçek değerinin ve buna bağlı olarak müdahale nedeniyle taşınmazın değerinde meydana gelen azalmanın tam olarak tespitini engellediği bildirildi.
Kararda, şu tespitlere yer verildi:
"Dairenin mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki somut tespitlere yönelik herhangi bir eleştiri getirmeden ve soyut olarak objektif değer artırıcı unsur oranının yüzde 10'u geçemeyeceği kabulünden hareketle bu oranı yüzde 10 ile sınırlamasının idari irtifak kurulması nedeniyle taşınmazın değerinde oluşan azalmanın tam olarak karşılanmasını engellediği anlaşılmaktadır. Bu durumda idari irtifak kurulmak suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyle malike yüklenen külfet ile kamu yararı arasında makul bir dengenin kurulmadığı ve başvurucuya yüklenen külfetin aşırı ve ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşılmaktadır."
Kaynak: AA
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan karara göre, Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi, başvurucunun, Ankara'nın Polatlı ilçesindeki taşınmazının bir bölümü üzerinden yüksek gerilim hattı geçirilmesi amacıyla idari irtifak kurulması kararı aldı.
Taraflar arasında uzlaşma sağlanamamasının ardından idare, bedel tespiti davası açtı.
Bilirkişi raporu çerçevesinde mahkeme, idari irtifak bedelini 19 bin 105 lira olarak belirledi. Temyiz üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, "Tespit edilen metrekare birim fiyatına ilave edilecek objektif değer artırıcı unsur oranının yüzde 10 oranında olacağı düşünülmeden daha yüksek oranda objektif değer artış oranı kabul eden bilirkişi raporuna göre fazladan bedele hükmedilmesinin doğru görülmediği" gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozdu.
Yargıtayın kararına uyan yerel mahkeme, yeniden yapılan değerlendirme sonucu kamulaştırma bedelini 16 bin 166 lira olarak tespit etti. Mahkeme, daha önce fazladan hükmedilen tutarın ilgili idareye iadesine karar verdi.
Mahkemenin, bozma üzerine verdiği kararın onanmasının ardından başvurucu, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.
Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine yönelik karar veren Anayasa Mahkemesi, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapılmasına hükmetti.
- Karardan
Yüksek Mahkemenin kararında, başvurucunun, mahkeme kararının keyfi şekilde ve gerekçesiz olarak bozulduğunu, ödenen tutarın taşınmazın gerçek değerini yansıtmaktan uzak olduğunu ileri sürdüğü bildirildi.
Başvurucunun taşınmazının bir bölümü üzerinden enerji nakil hattı geçirilmesi amacıyla idari irtifak kurulduğu hatırlatılan kararda, idari irtifak kurulmasıyla mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerde, hedeflenen kamu yararı ile malikin bireysel yararı arasında gözetilmesi gereken adil dengenin malike tazminat ödemek suretiyle sağlanabileceği vurgulandı.
Kararda, idari irtifak kurulması nedeniyle taşınmazın değerinde meydana gelen azalmayı karşılayacak düzeyde bir tazminatın ödenmediği durumlarda somut olayın koşulları da gözetilerek, müdahalenin orantılı olmadığı sonucuna ulaşılabileceğine işaret edildi.
Bilirkişi görüşünün mahkemeyi bağlamayacağının muhakkak olduğu vurgulanan kararda, bilirkişi raporunun, hakimin uyuşmazlığı çözerken dikkate alacağı takdiri bir delilden ibaret olduğu belirtildi.
Kararda, hakimin, bilimsel ve teknik bakımdan yetersiz ve çelişkili bulduğu bilirkişi raporlarını hükme esas almak zorunda olmadığı ifade edildi.
Anayasa Mahkemesinin kararında, dairenin, taşınmazla ilgili bir değerlendirme yapmadan objektif değer artırıcı unsur oranını yüzde 10 ile sınırlamasının idari irtifak kurulan taşınmazın gerçek değerinin ve buna bağlı olarak müdahale nedeniyle taşınmazın değerinde meydana gelen azalmanın tam olarak tespitini engellediği bildirildi.
Kararda, şu tespitlere yer verildi:
"Dairenin mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundaki somut tespitlere yönelik herhangi bir eleştiri getirmeden ve soyut olarak objektif değer artırıcı unsur oranının yüzde 10'u geçemeyeceği kabulünden hareketle bu oranı yüzde 10 ile sınırlamasının idari irtifak kurulması nedeniyle taşınmazın değerinde oluşan azalmanın tam olarak karşılanmasını engellediği anlaşılmaktadır. Bu durumda idari irtifak kurulmak suretiyle mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyle malike yüklenen külfet ile kamu yararı arasında makul bir dengenin kurulmadığı ve başvurucuya yüklenen külfetin aşırı ve ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşılmaktadır."