Başbakan Yardımcısı Işık Açıklaması 'Milli Duruş Kendi Ürünümüzü Dünyaya Satana Kadar Devam Etmeli'
Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, “Diğer ülkeler tarafından o kadar iyi takip ediliyoruz ki, tam ticarileştirileceği noktada hemen sabote ediliyor. Milli duruş kendi ürünümüzü üretip kullanana kadar, kendi ürünümüzü dünyaya satana kadar devam etmeli” dedi.
Antalya’da Adalet ve Medeniyet Derneği’nin düzenlediği Mühendislik Buluşması’na Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, Antalya Valisi Münir Karaloğlu, mühendisler, mühendis adayları ve dernek üyeleri katıldı.
Burada konuşan Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, mühendisliğin toplumun gelişmesinde sosyal birimlerle birlikte son derece önemli bir alan olduğunu aktardı. Birimle ilgili bazı cümlelerin kullanılmasında fayda olduğunu söyleye Işık, “Bizim inancımızda ilim genel anlamıyla bilim Allah’ın kainata koyduğu sırların keşfidir. Newton kafasına elma düşene kadar yeryüzünde yer çekimi yok muydu? Veya Arşimet’ten örnek verirsek hamamda hamam taşının suyun üzerinde kalması olayına kadar suyun kaldırma kuvveti yok muydu? Elbette vardı bunlar Allah’ın kainata koyduğu kurallardır. Bilim ise bu kuralların keşfidir” dedi.
İslam’da özellikle 2’inci yüzyıldan sonraki dünya hakimiyetinin bu temele dayandığı hatırlatan Işık, “Antik Yunan’dan Çin ve Hint uygarlığına kadar pek çok bilgiyi kendi bünyelerine alıp adakta etmeyi başardıkları zaman onun için İslam dünyasında bilim çok hızla gelişmiş. Özellikle 2’inci dünya savaşından sonra Marşal yardımları bizi maalesef hazırcılığa itti. Marşal yardımları sadece Türkiye’ye yapılmadı. O zaman Sovyet tehdidine karşı Amerika’nın Avrupa’yı stabilize etmek için yaptığı bir yardım mekanizmasıydı. Almanya’ya da yaptılar. Dünya savaşında yenilmiş Almanya yerle bir olmuş ve tüm saniye tesisleri çökmüş. Almanya ise bunu kendi alt yapısını tekrar inşa etmek ve alt fabrikalarını tekrar kurmak için kullandı. Biz ne yaptık Marşal yardımını Amerika’dan silah satın aldık. Halbuki o yardımı aldığımızda bizde Türkiye’de fabrika kursaydık. Bizde üretime odaklansaydık. Ondan sonra silah almaya veya başka ihtiyaçlarımızı ithalat yoluyla gidermek zorunda kalmayacaktık” ifadelerine yer verdi.
“Elektrikli otomobille ilgili çalışmayı başlattık”
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı döneminde orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerde yüzde 15’e kadar yerli üretimle ithal üretim arasında fiyat farkı varsa yerli üretimi tercih edeceksiniz diye kanun çıkardıklarını aktaran Işık, “Ne oldu uygulandı mı? Maalesef uygulamakta çok zorlanıyoruz. Arkadaşlar öyle bir güçlü hava oluşuyor ki; eğer sen bunu uygularsan ‘işte efendim senin hakkında soruşturma açarlar’ buradan sonuç alamazlarsa ‘işte efendim ben bütçeyle bunu nasıl yapacağım’ onu da çözdük. Ama bir türlü arzu ettiğimiz neticeyi alamadık. En son yerli otomobil konusunda biz projeyi başlattık. Sayın Cumhurbaşkanımız 2011 yılında bir babayiğit arıyorum diye konuyu Türkiye’nin gündemine getirdi. Daha sonra bazı çalışmalar yapıldı. Ben bakanlık görevimi devralınca yerli otomobille ne yapıldı ne edildi bir değerlendirme yaptım. Daha sonra ciddi ve güçlü çalışmalar yaptık. Artık içten yanmaları motorlarda rekabet şansı yok. Biz böyle bir projeye girersek baştan kaybettik. Gelecek nerede gelecek elektrikli otomobilde o zaman bizim otomobilimiz elektrikli olmalı. Elektrikli otomobille ilgili çalışmayı başlattık. Ancak alt yapı belli bir süre içinde hazırlanacağı için menzili uzatılmış elektrikli otomobil modelini benimsedik. Yaptığımız hesaplamalarda bin kilometrelik mesafeyi maksimum 20 litrelik benzinle alıyorsunuz. Yakıt tasarrufu iyi olan araçtan çok daha ekonomik. Bunu duyurduktan sonra bir kıyamet koptu. ’Efendim bunlar çakmaymış da Türkiye bu pazara giremezmiş de bu iş ticarileşemezmiş de şuymuş, buymuş’. 1961’de söylenenlerin aynısı tekrar söylendi. Hiç durmadık. Bakanlığı devrettiğimiz gün son dizaynları görmüştüm, çok güzel dizaynlar çıkmıştı. Şimdi biliyorsunuz 5’li bir konsorsiyum oluştu. Elektrikli araç olacağını açıkladılar. Benim önerim, menzili artırılmış elektrikli araç olması. Çünkü alt yapısının Anadolu’nun en ücra köşesine kadar yaygınlaşması ve Türkiye’nin hedef pazarında alt yapının hazır hale gelmesi epey zaman alır. Menzili artırılmış elektrikli araç çok kolay ticarileşecek bir model olur. 1961’de ne söyledilerse, ne engel çıkardılarsa aynısını bugün de karşımıza çıkartıyorlar” şeklinde konuştu.
“Milli duruş kendi ürünümüzü üretip kullanana kadar, kendi ürünümüzü dünyaya satana kadar devam etmeli”
Türkiye’nin yerli bilgisayar işletim sistemi olan Pardus hakkında da bilgi veren Işık, şunları söyledi:
“Bakınız Pardus diye bir projemiz var, TUBİTAK 2003 yılında geliştirdi. Milli işletim sistemi. Milyarlarca dolar ARGE parası, ARGE maliyetine katlanmazsınız ki şuan kapalı kaynak kodu kullananlar bile artık bu işten vazgeçmek durumunda kalıyorlar çünkü ARGE için onların ödedikleri bedel, diğer tarafta herkesin gönüllü olarak ürettiği katma değerden daha maliyetli. Söylemek durumundayım; belki biraz kendimizde de hata, kusur aramak durumundayız. Bu Pardus yerli ve milli bir işletim sistemidir. Bunu kullandığınız zaman, milyonlarca liralık lisans ücreti ödemekten kurtuluyorsunuz. Şuanda Türkiye’de bütün bu işletim sisteminin kullandırılmasına lisans bedeli tahsil edilmeye kalkılsa milyarlarca dolarlık bir yük var. Diğer taraftan artık siber güvenlik en önemli konulardan. Sanayi bakanlığımda talimat vermiştim, ‘Tüm bakanlık Pardus’a geçecek’ diye. Teknolojik yenileme diye 6 aylık bir ara verilmişti. Son durum ne bilmiyorum ama muhtemelen geçmiştir arkadaşlar. Mesela Milli Savunma Bakanlığı’na geçtiğimde ilk verdiğim talimatlardan biri tüm bakanlığın Pardus’a geçmesi yönünde oldu. Size de tavsiyem Pardus’u inceleyin. Her bilgisayarda Pardus’u rahatlıkla kullanabilirsiniz, benim bilgisayarımda yüklü. Şunu biliyoruz ki, kritik teknolojilerini hiçbir ülke paylaşmak istemiyor. O zaman ne yapmak durumundayız, kendi teknolojimizi geliştirmek zorundayız. Bunun için modeli değiştirdik. Çok yetenekli mühendislerimiz var. Onları geliştiren mühendisler ile bizim mühendisler arasında beyin farkı yok ki. Onlar daha zeki de bizimkiler az zeki değil. Hatta bireysel, yaratıcı zekada bizim gerçekten iyi bir insan kaynağımız var. Diğer ülkeler tarafından o kadar iyi takip ediliyoruz ki, tam ticarileştirileceği noktada hemen sabote ediliyor. Milli duruş kendi ürünümüzü üretip kullanana kadar, kendi ürünümüzü dünyaya satana kadar devam etmeli.”
Kaynak: İHA
Burada konuşan Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, mühendisliğin toplumun gelişmesinde sosyal birimlerle birlikte son derece önemli bir alan olduğunu aktardı. Birimle ilgili bazı cümlelerin kullanılmasında fayda olduğunu söyleye Işık, “Bizim inancımızda ilim genel anlamıyla bilim Allah’ın kainata koyduğu sırların keşfidir. Newton kafasına elma düşene kadar yeryüzünde yer çekimi yok muydu? Veya Arşimet’ten örnek verirsek hamamda hamam taşının suyun üzerinde kalması olayına kadar suyun kaldırma kuvveti yok muydu? Elbette vardı bunlar Allah’ın kainata koyduğu kurallardır. Bilim ise bu kuralların keşfidir” dedi.
İslam’da özellikle 2’inci yüzyıldan sonraki dünya hakimiyetinin bu temele dayandığı hatırlatan Işık, “Antik Yunan’dan Çin ve Hint uygarlığına kadar pek çok bilgiyi kendi bünyelerine alıp adakta etmeyi başardıkları zaman onun için İslam dünyasında bilim çok hızla gelişmiş. Özellikle 2’inci dünya savaşından sonra Marşal yardımları bizi maalesef hazırcılığa itti. Marşal yardımları sadece Türkiye’ye yapılmadı. O zaman Sovyet tehdidine karşı Amerika’nın Avrupa’yı stabilize etmek için yaptığı bir yardım mekanizmasıydı. Almanya’ya da yaptılar. Dünya savaşında yenilmiş Almanya yerle bir olmuş ve tüm saniye tesisleri çökmüş. Almanya ise bunu kendi alt yapısını tekrar inşa etmek ve alt fabrikalarını tekrar kurmak için kullandı. Biz ne yaptık Marşal yardımını Amerika’dan silah satın aldık. Halbuki o yardımı aldığımızda bizde Türkiye’de fabrika kursaydık. Bizde üretime odaklansaydık. Ondan sonra silah almaya veya başka ihtiyaçlarımızı ithalat yoluyla gidermek zorunda kalmayacaktık” ifadelerine yer verdi.
“Elektrikli otomobille ilgili çalışmayı başlattık”
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı döneminde orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerde yüzde 15’e kadar yerli üretimle ithal üretim arasında fiyat farkı varsa yerli üretimi tercih edeceksiniz diye kanun çıkardıklarını aktaran Işık, “Ne oldu uygulandı mı? Maalesef uygulamakta çok zorlanıyoruz. Arkadaşlar öyle bir güçlü hava oluşuyor ki; eğer sen bunu uygularsan ‘işte efendim senin hakkında soruşturma açarlar’ buradan sonuç alamazlarsa ‘işte efendim ben bütçeyle bunu nasıl yapacağım’ onu da çözdük. Ama bir türlü arzu ettiğimiz neticeyi alamadık. En son yerli otomobil konusunda biz projeyi başlattık. Sayın Cumhurbaşkanımız 2011 yılında bir babayiğit arıyorum diye konuyu Türkiye’nin gündemine getirdi. Daha sonra bazı çalışmalar yapıldı. Ben bakanlık görevimi devralınca yerli otomobille ne yapıldı ne edildi bir değerlendirme yaptım. Daha sonra ciddi ve güçlü çalışmalar yaptık. Artık içten yanmaları motorlarda rekabet şansı yok. Biz böyle bir projeye girersek baştan kaybettik. Gelecek nerede gelecek elektrikli otomobilde o zaman bizim otomobilimiz elektrikli olmalı. Elektrikli otomobille ilgili çalışmayı başlattık. Ancak alt yapı belli bir süre içinde hazırlanacağı için menzili uzatılmış elektrikli otomobil modelini benimsedik. Yaptığımız hesaplamalarda bin kilometrelik mesafeyi maksimum 20 litrelik benzinle alıyorsunuz. Yakıt tasarrufu iyi olan araçtan çok daha ekonomik. Bunu duyurduktan sonra bir kıyamet koptu. ’Efendim bunlar çakmaymış da Türkiye bu pazara giremezmiş de bu iş ticarileşemezmiş de şuymuş, buymuş’. 1961’de söylenenlerin aynısı tekrar söylendi. Hiç durmadık. Bakanlığı devrettiğimiz gün son dizaynları görmüştüm, çok güzel dizaynlar çıkmıştı. Şimdi biliyorsunuz 5’li bir konsorsiyum oluştu. Elektrikli araç olacağını açıkladılar. Benim önerim, menzili artırılmış elektrikli araç olması. Çünkü alt yapısının Anadolu’nun en ücra köşesine kadar yaygınlaşması ve Türkiye’nin hedef pazarında alt yapının hazır hale gelmesi epey zaman alır. Menzili artırılmış elektrikli araç çok kolay ticarileşecek bir model olur. 1961’de ne söyledilerse, ne engel çıkardılarsa aynısını bugün de karşımıza çıkartıyorlar” şeklinde konuştu.
“Milli duruş kendi ürünümüzü üretip kullanana kadar, kendi ürünümüzü dünyaya satana kadar devam etmeli”
Türkiye’nin yerli bilgisayar işletim sistemi olan Pardus hakkında da bilgi veren Işık, şunları söyledi:
“Bakınız Pardus diye bir projemiz var, TUBİTAK 2003 yılında geliştirdi. Milli işletim sistemi. Milyarlarca dolar ARGE parası, ARGE maliyetine katlanmazsınız ki şuan kapalı kaynak kodu kullananlar bile artık bu işten vazgeçmek durumunda kalıyorlar çünkü ARGE için onların ödedikleri bedel, diğer tarafta herkesin gönüllü olarak ürettiği katma değerden daha maliyetli. Söylemek durumundayım; belki biraz kendimizde de hata, kusur aramak durumundayız. Bu Pardus yerli ve milli bir işletim sistemidir. Bunu kullandığınız zaman, milyonlarca liralık lisans ücreti ödemekten kurtuluyorsunuz. Şuanda Türkiye’de bütün bu işletim sisteminin kullandırılmasına lisans bedeli tahsil edilmeye kalkılsa milyarlarca dolarlık bir yük var. Diğer taraftan artık siber güvenlik en önemli konulardan. Sanayi bakanlığımda talimat vermiştim, ‘Tüm bakanlık Pardus’a geçecek’ diye. Teknolojik yenileme diye 6 aylık bir ara verilmişti. Son durum ne bilmiyorum ama muhtemelen geçmiştir arkadaşlar. Mesela Milli Savunma Bakanlığı’na geçtiğimde ilk verdiğim talimatlardan biri tüm bakanlığın Pardus’a geçmesi yönünde oldu. Size de tavsiyem Pardus’u inceleyin. Her bilgisayarda Pardus’u rahatlıkla kullanabilirsiniz, benim bilgisayarımda yüklü. Şunu biliyoruz ki, kritik teknolojilerini hiçbir ülke paylaşmak istemiyor. O zaman ne yapmak durumundayız, kendi teknolojimizi geliştirmek zorundayız. Bunun için modeli değiştirdik. Çok yetenekli mühendislerimiz var. Onları geliştiren mühendisler ile bizim mühendisler arasında beyin farkı yok ki. Onlar daha zeki de bizimkiler az zeki değil. Hatta bireysel, yaratıcı zekada bizim gerçekten iyi bir insan kaynağımız var. Diğer ülkeler tarafından o kadar iyi takip ediliyoruz ki, tam ticarileştirileceği noktada hemen sabote ediliyor. Milli duruş kendi ürünümüzü üretip kullanana kadar, kendi ürünümüzü dünyaya satana kadar devam etmeli.”