Psikologdan Şiddet Gören Kadınlara Uyarı
Psikolojik Danışman Fatma Yücel, toplumda şiddeti yaşayan kadınların, bu duruma rıza göstermemesi gerektiğini belirterek, "Kadınlar geleneksel olarak bu duruma rıza gösterecek şekilde yetiştiriliyor ve bu yüzden yasal yollara başvurmuyor. Bu aşağılık duygusuyla, bu travmayla sürekli yaşamak zorunda kalıyor. Özellikle doğu kültüründe yaşayan kadınlar bunu gelenek veya yetiştirilme tarzı olarak görmemeli" dedi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle açıklama yapan Psikolojik Danışman ve Oyun Terapisti Fatma Yücel, şiddet gösteren bireylerde öfke kontrolü, dürtü kontrolü bozukluğu ve buna benzer problemler olduğunu ifade ederek şiddetin topluma etkileri hakkında bilgi verdi. Kadına yönelik şiddette birçok faktörün ortaya çıktığını söyleyen Yücel, "Bunun içerisinde psikolojik ve sosyolojik olarak niyet ve zihniyet meselesi vardır. Biyolojik olarak baktığımız zaman cinsiyet faktörü ortaya çıkabilmektedir. İnsanın doğasında doğuştan getirdiği iki faktör vardır. Cinsellik ve saldırganlık vardır. Cinselliğe baktığımız zaman erkeklerdeki testesteron hormonunun beraberinde saldırganlığı getirdiği görülmüştür. Bu saldırganlığın önünü kesemediğiniz zaman öfke kontrolü sağlanamadığı zaman şiddet ve şiddete meyilli hareketler ve davranışları beraberinde getirir. Psikolojik faktöre baktığımız zaman bu şiddeti uygulayan kişilerde genellikle antisosyal kişilik bozukluğu, dürtü kontrol bozukluğu, öfkesini kontrol edememe gibi sebepler olduğunu görürüz" diye konuştu.
"Atasözlerimizin bile çok büyük etkileri var"
Toplumsal ve sosyolojik olarak bakıldığı zaman kültürde bu durumun çok fazla etkilerinin ortaya çıkabildiğine dikkat çeken Yücel, "Atasözlerimizin bile çok büyük etkileri vardır. Mesela ‘kızını dövmeyen dizini döver.’ ’Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etme’ gibi atasözleri kadınları aşağılayan, ikinci sınıf insan seviyesine getiren ve daha çok değersizleştiren bir kadın potansiyeli ortaya çıkarabilmektedir. Bunun yanında kadın yaratılış olarak erkeklere göre biraz daha güçsüzdür. Erkeklerde fiziksel güç biraz daha çok fazla olduğu için cinsellik, saldırganlık toplumsal ve sosyolojik faktörlerle birlikte beraberinde şiddeti de getirebilmektedir. Bu duygular kadınlarda olumsuz benlik imajı, aşağılanan, kendini değersiz gören potansiyeli ortaya çıkarmaktadır. Unutmayalım ki dünyanın yarısını kadınlar oluşturuyor. Çocuklarımızı kadınlar yetiştiriyor ve şiddet gören, aşağılanan bir kadın nasıl daha iyi çocuklar yetiştirebilsin" şeklinde konuştu.
Yücel, "Şiddetin kendisi üzerinde oluşturduğu travmayı, etkiyi kabul edebilmelidir. Bizim toplumumuza bakıldığı zaman kadınlar şiddetin genellikle çok normal bir şey olduğunu sanıyor. Geleneksel olarak böyle yetiştiriliyorlar ve bunu normal bir durum olarak karşılıyor. Bu yüzden yasal yollara başvurmuyorlar ve bu aşağılık duygusuyla bu travmayla sürekli yaşamak zorunda kalıyorlar" dedi.
"Çocuklar üzerinde büyük etkisi var"
Şiddetin çocuklar üzerinde büyük etkileri olduğunu ifade eden Yücel, şunları kaydetti:
"Çünkü bu çocuklar anne ve babalarının bu durumuna şahit oluyor. Şiddete şahit olan, şiddeti gören çocuklar unutulmamalıdır ki yarın öbür gün şiddete meyilli yetişkinler olarak yetişecektir ve bu sağlıklı bir toplum yapısı oluşturmaz. Yapılan araştırmalara göre duygusal, psikolojik ve fiziksel olarak şiddet gösteren bireyler çocukluğunda veya geçmişinde şiddete maruz kalmış, aile içerisinde problem yaşayan kişilerdir."
Kaynak: İHA
"Atasözlerimizin bile çok büyük etkileri var"
Toplumsal ve sosyolojik olarak bakıldığı zaman kültürde bu durumun çok fazla etkilerinin ortaya çıkabildiğine dikkat çeken Yücel, "Atasözlerimizin bile çok büyük etkileri vardır. Mesela ‘kızını dövmeyen dizini döver.’ ’Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etme’ gibi atasözleri kadınları aşağılayan, ikinci sınıf insan seviyesine getiren ve daha çok değersizleştiren bir kadın potansiyeli ortaya çıkarabilmektedir. Bunun yanında kadın yaratılış olarak erkeklere göre biraz daha güçsüzdür. Erkeklerde fiziksel güç biraz daha çok fazla olduğu için cinsellik, saldırganlık toplumsal ve sosyolojik faktörlerle birlikte beraberinde şiddeti de getirebilmektedir. Bu duygular kadınlarda olumsuz benlik imajı, aşağılanan, kendini değersiz gören potansiyeli ortaya çıkarmaktadır. Unutmayalım ki dünyanın yarısını kadınlar oluşturuyor. Çocuklarımızı kadınlar yetiştiriyor ve şiddet gören, aşağılanan bir kadın nasıl daha iyi çocuklar yetiştirebilsin" şeklinde konuştu.
Yücel, "Şiddetin kendisi üzerinde oluşturduğu travmayı, etkiyi kabul edebilmelidir. Bizim toplumumuza bakıldığı zaman kadınlar şiddetin genellikle çok normal bir şey olduğunu sanıyor. Geleneksel olarak böyle yetiştiriliyorlar ve bunu normal bir durum olarak karşılıyor. Bu yüzden yasal yollara başvurmuyorlar ve bu aşağılık duygusuyla bu travmayla sürekli yaşamak zorunda kalıyorlar" dedi.
"Çocuklar üzerinde büyük etkisi var"
Şiddetin çocuklar üzerinde büyük etkileri olduğunu ifade eden Yücel, şunları kaydetti:
"Çünkü bu çocuklar anne ve babalarının bu durumuna şahit oluyor. Şiddete şahit olan, şiddeti gören çocuklar unutulmamalıdır ki yarın öbür gün şiddete meyilli yetişkinler olarak yetişecektir ve bu sağlıklı bir toplum yapısı oluşturmaz. Yapılan araştırmalara göre duygusal, psikolojik ve fiziksel olarak şiddet gösteren bireyler çocukluğunda veya geçmişinde şiddete maruz kalmış, aile içerisinde problem yaşayan kişilerdir."