Çocukları İçin Araştırmaya Yaparak Özel Yetenek Eğitmeni Oldu
KOCAELİ – Üstün yetenekli 3 çocuğunun eğitim hayatında yaşadığı zorluklarda yardımcı olmak için araştırmalar yapan Engin Zorba, öğrendiği bilgilerini diğer aileler ve çocuklarına aktarmak için Kocaeli’deki Çocuk Üniversitesi’nde gönüllü eğitmenlik yapmaya başladı.
İstanbul’da yaşayan 46 yaşındaki Engin Zorba, üstün yetenekli 3 çocuğunun eğitim hayatında yaşadığı zorlukları çözmek için yaptığı araştırmalar sonucunda, özel öğrencilere gönüllü ders veren bir eğitmen haline geldi. 2000-2010 yılları arasında çocukları için başladığı araştırmalardan edindiği bilgilerin başkalarına da faydalı olması için yola çıkan Zorba, Kocaeli’de bulunan Başiskele Çocuk Üniversitesi’nde üstün yetenekli çocuklara gönüllü olarak ders vermeye başladı.
Öğrencilerine yetenekleri doğrultusunda eğitimler veren Zorba, velilerle yaptığı sohbetlerde de yaşadığı benzer zorluklardan edindiği tecrübelerle velilere çözüm yolları da sunuyor.
Eğitimci kimliğini üstün yetenekli 3 çocuğuna yardımcı olmaya çalışırken kazandığını anlatan Özel Yetenekli Öğrenci Eğitmeni Engin Zorba, “Kendi çocuklarımın eğitime başladığında, üç tane çocuğum var üçü de aynı. Onların normal eğitim sürecinde yaşadığı sorunlar, onların ilgileri, eğilimleri, merakları ve yönelimleri ile okuldaki arkadaşlarıyla öğretmenleriyle yaşadığı problemler beni ister istemez araştırmaya itti. Normal eğitim sürecinde normal çocuklar eğitim alırken bunlarda aşırı sıkılma, ilgi kayması oluyor. Dersi zeka hızlarından dolayı anlama hızları çok fazla. Bizim eğitim sistemimiz normale göre ayarlanmış. Diğer çocukların bir saatte yarım saatte anladığını bu çocuk dersin ilk beş dakikasında anlıyor. Konuyu anladıktan sonra ister istemez farklı şeylere yöneliyor. O farklı şeylere yöneldikçe okuldaki eğitici, öğretmen tarafından dikkat dağınıklığı teşhisi konuluyor” dedi.
“Edindiğim bilgiler çocuklarımı başarıya götürmeye başladı”
Çocuklarının yaşadığı zorlukların kendisini araştırma yapmaya ittiğini anlatan Zorba, “Araştırdıkça öğrendim, öğrendikçe uyguladım, uyguladığım bir takım şeyler ve araştırmalar da öğrendiğim bilgiler çocukları başarıya götürmeye başladı.
Bu ilerledikçe bir bilgi birikimine sahip oluyorsunuz ve o çocuklardaki o başarıyı görünce kendi çocuklarınız vasıtasıyla iletişime geçtiğiniz kurumlar oluyor. Fakat bu araştırdıklarımın, öğrendiklerimin, edindiğim bilgilerin sadece benimle, benim çocuklarımla kalmaması için, bu tür çocuklara da faydası olması adına bu kurumlarla, velilerle ilişkilerimiz sürekli devam etti. Bir çoğuyla telefonla, iletişim üzerinden iletişimimiz var. Yaşadıkları sorunları paylaşıyorlar veya benim geçmişte yaşadığım sorun onun sorununa çözüm oluyor. Bu şekilde zincir devam ediyor” diye konuştu.
“Bu çocukların yanlışlara kurban olmaması içim çaba sarf ettim”
Bilgilerini diğer özel yetenekli çocuklara aktarmak için harekete geçtiğini belirten Zorba, “Bu bilgiler bizimle gitmesin, en azından diğer çocuklara da faydamız olsun veya bu konuda bir farkındalık oluşturalım ki bu çocuklarla ilgilenilsin, bir farkındalık oluşsun, kendi normal mesaimden artan zamanlarımda, hafta sonları gönüllü olarak bu çocuklara faydalı olmaya çalışıyorum. Onların ne kadarına faydalı olabilirsem, ne kadar velinin bu konudaki sorununa çözüm olabilirsem o kadar iyi olur diye düşünüyorum. Çünkü konu bilinmediği zaman, özellikle ilk çocuklarda çocuk ile aile arasında büyük gerilimlere sahne olabiliyor. Hatta çocuğunu hastaneye götürüp sakinleştirici ilaç kullanmaya kadar, hiperaktif teşhisi konulmaya kadar giden sonuçlar var. Halbuki çocukların hiç hak etmediği bir şey bu. Bu çocukların yanlışlara kurban olmaması içim çaba sarf ettim” şeklinde konuştu.
“Yardımcı olduğum velilerde yaşadığım sorunları gördüm”
İletişime geçtiği özel öğrenci velilerinin yaşadığı sorunların kendi yaşadığı sorunlarla benzer olduğuna değinen Zorba, “Yaşanan sorunlar, velileri ilettiği sorunlar ve çocukların gözlerindeki ışık kendi çocuklarınızla yaşadığınız sürecin tekrarı gibi. Her yaşadığınız sorunda dejavu yaşar gibi oluyorsunuz. Hatta o kadar benzer ki sorun, bir sonraki sene yaşayacağı sorunu söylüyorsunuz, diyelim ki ilkokul ikiye giden çocuk ya da anasınıfına giden çocuk için ‘İlerde de şunu yaşayacaksınız’ diyorsunuz, öteki veli, ‘Evet benim çocuğum orda ve ben onu yaşıyorum’ diyor. Hatta bu konuyla ilgili daha iyi şeyler yapılsın diye yetkili kişilere anlattığımızda birisi dedi ki, ‘hocam baba çocukluğumu yaşattınız. Aynı şeyleri yaşadım ama kimseye anlatamadım.’ Meğer o da öyleymiş ki ben de benzer bir çocukluk süreci geçirdim. Nihayetinde sorun aynı, yaşananlar aynı, her şeyi yeniden yaşıyorsunuz” ifadelerini kullandı.