Türkmenlerin Sorunları İstanbul'da Düzenlenen Panelde Konuşuldu

Türkmenlerin yaşadıkları sorunlar ve çözüm önerilerinin ele alındığı “Zulmün Kıskacındaki Türkmenler” paneli birçok ismin katılımıyla Fatih’te düzenlendi. Panelde bölgedeki son gelişmelerden, son yapılan referanduma, Suriye ve Irak Türkmenleri gibi birçok konu ele alındı.

Irak Türkmenleri ve bölge sorunlarının ele alındığı “Zulmün Kıskacındaki Türkmenler” paneli birçok ismin katılımıyla Fatih’teki Trabzon Öğrenci Yurdu’nda düzenlendi.

Panel yöneticiliğini Eski Devlet Bakanı Sadi Somuncuoğlu’nun yaptığı programa öğretim üyesi Prof. Dr. Suphi Saatçi , Araştırmacı Yazar Cüneyt Mengü, Irak Türkleri Derneği Başkanı Mehmet Tütüncü, Emekli Albay Ümit Yalım konuşmacı olarak katıldı.

İstanbul Milli Düşünce Derneği’nin düzenlendiği panelde Irak ve Suriye’deki Türkmenler, bölgedeki son gelişmeler, Irak’ta yapılan referandum gibi birçok konu ele alındı.

Kerkük denilince ilk akla petrol gelir”

Panelde konuşan Araştırmacı-Yazar Cüneyt Mengü dünyanın her yerinde Kerkük denince akla petrolün geldiğini ve şehrin her açıdan önemli bir şehir olduğunu dile getirdi. Mengü, “Kerkük jeo-ekonomik özelliğinden dolayı her dönemde büyük devletlerin odak noktası olmuştur. Bu sebeple Irak hükümetinin Kerkük’e girmesinin nedeni sadece siyasi değildir. Burada ekonomik sebepler de vardır” diye konuştu.

Konuşmasında Irak’ın işgaliyle Kerkük nüfusunun nasıl değiştirildiğini aktaran Mengü, "ABD Irak’a girdi. Tabi Kürtler de Kerkük’e girdi. Kerkük’ün nüfusu 700 bindi, Kürtleştirme amacıyla çeşitli bölgelerden oraya illegal bir nüfus ve göç gerçekleştirildi.

Nüfus 1.4 milyondur. Dolayısıyla bizim ve Ankara’nın üzerine düşen orada ne seçim ne referandum kabul etmemeliyiz. Çünkü sonucu belli olan bir referandum mümkün değil" şeklinde konuştu.



“Irak’ın yüzde 17 nüfusu biziz”

Öğretim üyesi Prof. Dr. Suphi Saatçi ise panelde yaptığı konuşmada Türkmenlerin yaşadığı hak kayıplarından bahsetti. Ülke nüfusunun yüzde 17’sinin Türkmenler’den oluştuğunu söyleyen Saatçi, “Irak’ın yüzde 17 nüfusu biziz ama Cumhurbaşkanı Kürt oldu. Çünkü Araplar birbirini öldürmekle meşguldü. Irak’ta artık Arap yoktu, denilmiyordu. Irak’ta Sünniler, Şiiler, Kürtler var, silinmişti. Bu sonucun alınması bizi doğrusu biraz ümitlendirdi. Biz fena halde bunalmıştık. Çünkü, hiçbir şey yasaya göre yapılmıyordu. Neler yaptıklarını söylemek istiyorum. Saddam döneminde, Türkmenlerin elinden tarım arazileri alınmıştır. Haklar geri verilecek diye beklerken hepsini bu sefer Kürtlere verdiler. Kerkük’ün arsalarında ne tapu var, ne imar durumu var, ne de belediye ruhsatı var. Binlerce dönüm parsellediler. Paralarını verip villalar yaptırdılar. Erbil’den gelen, Süleymaniye’den gelen Kürtlere verdiler ve nüfus 1 buçuk milyonu buldu. Ondan sona bu şehre Kürt şehri demeye başladılar. Barzani Kerkük’te havaalanı açılmasına engel oluyordu. Kerkük’te Irak’ın en eski havalimanı var. 1928’de İngilizler açmışlar. Oradan petrol şirketleri orada diye doğrudan Londra’ya direk uçaklar kalkardı. Bizi de mahkum ettiler Irak’a giderken, ya Erbile’e ya da Süleymaniye’ye gideceksin. Yani Kürt bölgesinde inecek ve oraya para bırakacaksın. Başkonsolosluğu Erbil’e açtılar. Yapılan bu uygulamalar çok yanlıştı” dedi.



“Silahın ve gücün yoksa istediğin kadar seçim olsun”

Irak Türkleri Derneği Başkanı Mehmet Tütüncü de yaptığı konuşmada uzun süredir Türkmenler’in kendilerini ispat etmek için mücadele ettiğini söyledi.

Tütüncü, askeri gücün önemine dikkat çekerek, “Seçim var, seçimde biz yokuz. Yani istediğin kadar Irak’ta senin silahın ve gücün yoksa istediğin kadar seçim olsun, istediğin kadar demokrasi olsun, bunların hepsi sözdedir. Sen gücün varsa sen bölgeni koruyup orada gerçek seçim yaptırabiliyorsun. Bana kalırsa Fırat Kalkanı ve İdlib meselesi çok yerindedir. Çok gecikmiş ama çok yerinde bir meseledir. Telafer’de 2014’te DEAŞ terör örgütü, 400 bin nüfuslu Telafer’e saldırdı. Türkiye Cumhuriyeti yanı başında bulunan Telafer’e müdahale edemedi çünkü, elini kolunu bağlamışlardı. Araplar Türkiye bir şey dediği zaman sadece laf diyorlardı, sizler İran’dan korkun diyorlardı. İran konuşmaz direk müdahale ediyor deniliyordu. Ama 1 Mart Tezkeresinden sonra Türkiye’yi daha dikkatli izlemeye başladı.

Türkiye’yi artık hesaba katmaya başladılar. Açıkçası bu bölgede ordunuz güçlü değilse, kararlı bir duruşunuz yoksa, politikanız milli değilse, kimse sizi hesaba katmaz. Suriye’de Türkmenler çok daha fazla var. Ama arkasında kimse olmadığı için destek olmadığı için bir şey yapamıyor. Çünkü, ulusal ordunun dışında silahlı bir güç varsa onu dışarıdan bir devlet destekliyor. Bizim silahlı gücümüz orada yoksa arkamızda bize silah verecek bir devletin olmayışından dolayıdır” dedi.

Kaynak: İHA