'15 Temmuz Sonrası Yeni Türkiye Vizyonu' Paneli
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Aktay: 'Cumhurbaşkanlığı sisteminde, bugün öngörülen anayasa sisteminde, cumhurbaşkanı halka, bir meclis üzerinden hesap verecek, bir de halk tarafından seçileceği için doğrudan hesap verecek. Türkiye, daha tutarlı, daha etkili, daha verimli bir siyaset izleyebilen, faaliyet ortaya koyabilen bir ülke haline gelmiş olacak' 'Bugünkü sistemde cumhurbaşkanıyla başbakanın farklı partilerden olma ihtimali var. Böyle bir ihtimal söz konusu olduğu zaman biri diğerine fren değil, takoz olur' 'Türkiye, 15 Temmuz'dan sonra büyük bir musibetten kurtulmuştur. Bizim 15 Temmuz'dan sonra biraz daha birbirimize kenetlenmemiz lazım. Türkiye'de bir arınma ve temizlenme sürecine girilmiştir. Burada ortaya çıkan ayıklama zaman zaman yakınlarımıza kadar gelebiliyor. Bu kafa karışıklıklarına neden olabiliyor, dikkatli olmalıyız'
Aktay, Pursaklar Belediyesince, Saray Kültür Merkezi'nde düzenlenen '15 Temmuz Sonrası Yeni Türkiye Vizyonu' başlıklı panelde yaptığı konuşmada, Türkiye'de 2 yılda yaşanmayacak şeylerin bir 15 Temmuz gecesi yaşandığını söyledi.
Halkın gösterdiği dik duruşun 15 Temmuz'un en önemli özelliği olduğunu vurgulayan Aktay, 'Toplumsal hareketlerin tabiatı muhalif karakterde olmasıdır ama belki de sosyoloji tarihinin bir süprizi sayılabilecek şekilde o gece insanlar hükümetlerine sahip çıkabilmek için sokaklara milyonlarcasıyla çıktılar. Bu olağanüstü bir vaka.' ifadelerini kullandı.
Aktay, dünya genelinde Türkiye'dekine benzer bir çok hareketlenme yaşandığın anlatarak, hiçbirinin hükümeti koruyacak nitelikte olmadığına, aksine iktidara muhalif şekilde gerçekleştiğine işaret etti.
Türkiye'de 'Arap Baharı'nı taklit olarak nitelendirilen bir 'Gezi' kalkışması yaşandığını belirten Aktay, şunları kaydetti:
'Gezi olayları bir halk hareketi değildir. İçinde kirli ittifakların olduğu bir hareketti. Cumhurbaşkanı'mız o zaman başbakanken o hareketi çok iyi analiz etmiş ve 'siz halkın bir kısmısınız sizin karşınızda başka bir halk daha var, yüzde 50'yi zar zor tutuyoruz' dediği zaman bazıları bunu blöf olarak değerlendirmişti.
Cumhurbaşkanı'mız, 'orada bir halk varsa burada da bir halk var' dedi. Son derece barışçıl bir biçimde kimseyi kırmadan dökmeden, bir halk kendi duruşunu nasıl sergiler, bunun en mükemmel örneğini düzenlediği millet mitinglerinde, millete saygı mitinglerinde sergiledi.'
Aktaş, 15 Temmuz'un en az 50 yıllık bir birikimle, güçle, örgütlenmeyle ortaya çıktığının altını çizerek, bu örgütlenmenin kullandığı enstrümanların masonik temelli olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Fettullah Gülen'in masonlarla olan irtibatının da ortaya çıktığını dile getiren Aktay, bu kişinin Amerika'da tutunabiliyor olmasının ve dünya medyasında hala bir din adamı olarak anılmasının en önemli sebebinin, üzerinde durduğu bu masonik alt yapı olduğunu söyledi.
Aktay, 15 Temmuz'da Türk halkının, demokrasiyi ne kadar istediğini açıkça gösterdiğini ifade ederek, 'Türkiye, 15 Temmuz'dan sonra büyük bir musibetten kurtulmuştur. Bizim 15 Temmuz'dan sonra biraz daha birbirimize kenetlenmemiz lazım. Türkiye'de bir arınma ve temizlenme sürecine girilmiştir. Burada ortaya çıkan ayıklama zaman zaman yakınlarımıza kadar gelebiliyor. Bu kafa karışıklıklarına neden olabiliyor, dikkatli olmalıyız.' şeklinde konuştu.
- 'Tam bir takoz olma mekanizması'
Gündemde yer alan yeni cumhurbaşkanlığı sisteminin de Türkiye'ye yeni vizyon kazandıracağını dile getiren Aktay, ülkedeki mevcut yönetim sisteminin parçalı bir yapıya sahip olduğunu bildirdi.
'Türkiye'de birinin diğerine 'takoz koyabildiği' bir sistem var' diyen Aktay, şöyle devam etti:
'Bugünkü sistemde cumhurbaşkanıyla başbakanın farklı partilerden olma ihtimali var. Böyle bir ihtimal söz konusu olduğu zaman biri diğerine fren değil, takoz olur. Biz de bunları gördük. Cumhurbaşkanının Ahmet Necdet Sezer olduğu başbakanın da Recep Tayyip Erdoğan olduğu dönemi yaşadık. Parlamentoda çıkan bir kanunu Cumhurbaşkanı, sırf takozluk olsun diye, yani 'burada bir yanlış var, biraz daha gözden geçirin, bende bir katkıda bulunayım' diye değil, bir fren değil, tam bir takoz olma mekanizması olarak değerlendiriliyordu. Bu, yürütmeyi çok yavaşlatan, verimliliği azaltan, ülkenin beden bütünlüğünü bozan bir etki yapıyor.'
Aktay, bazılarının 'Türkiye diktatörlüğe mi gidiyor?' gibi bir söylem kullandığını aktararak, 5 yıllığına seçilen bir kişiden diktatör olmayacağını kaydetti.
Bugünkü sistemde parlamentonun gerçek anlamda kendi fonksiyonunun yerine getiremediğini dile getiren Aktay, 'Cumhurbaşkanlığı sisteminde, bugün öngörülen anayasa sisteminde cumhurbaşkanı halka bir meclis üzerinden hesap verecek, bir de halk tarafından seçileceği için doğrudan hesap verecek. Türkiye, daha tutarlı, daha etkili, daha verimli bir siyaset izleyebilen, bir faaliyet ortaya koyabilen bir ülke haline gelmiş olacak.' diye konuştu.