Başbakan Yıldırım, Diyarbakır'da STK Temsilcileri Ve Kanaat Önderleriyle Bir Araya Geldi
Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz darbe girişiminden önce terör örgütü PKK ile bir araya gelen FETÖ’nün, 15 Temmuz’dan sonra bir kez daha PKK ile bir araya geldiğini ve Cumhurbaşkanı ile Başbakan’a suikast yapılmasını istediğini vurguladı. Yıldırım, bölgede terörle iç içe olmuş 14 bin öğretmenin bulunduğunun tahmin edildiğine dikkat çekerek, üzerinde şüphe bulunan bütün öğretmenlerin ve kamu görevlilerinin açığa alınacağına, öğretmenlere yeni ders yılında görev verilmeyeceğine dikkat çekti.
Başbakan Binali Yıldırım, “Doğu ve Güneydoğu Yatırım Destek Hamlesi Tanıtım Programı” ve toplu açılış törenine katılmak için geldiği Diyarbakır’da, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve kanaat önderleriyle bir araya geldi. Bir otelde düzenlenen programda konuşan Başbakan Yıldırım, “Bu güzel toplantıda sizlerle birlikte olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek sözlerime başlıyorum. Bugün Diyarbakır’da 23 ilimizi ilgilendiren, Doğu ve Güneydoğu İlleri Yatırım ve Destek Hamlesi programını başlattık. Bununla ilgili tüm detayları sabah Cahit Sıtkı Tarancı Kültür ve Kongre Merkezi’nde bütün Türkiye takip etti. Diyarbakır programında sadece miting yapmadık. Mitingden sonra Doğu ve Güneydoğu bölgesinde görev yapan korucularımız, aşiret reisleri ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla terörle mücadele ve bölgede yapılacak işlerle ilgili değerlendirmeleri gözden geçirdik. Bugün Diyarbakır merkez olmak üzere özellikle bölücü terör örgütü PKK’nın hendek ve çukur eylemiyle ortaya çıkan yıkımların ortadan kaldırılması amacına yönelik olarak bir yeniden imar programını da başlattık. Birkaç merkezde temel atma törenlerini de gerçekleştirdik. Öncelikle yıkılan binaların yapılması, esnafın yaralarının sarılması, bozulan altyapının yeniden inşası gibi konularda fiilen çalışma başlamış oldu. Bunlar zaten olması gereken işlerdi” dedi.
“Sıra bölücü terör örgütüne geldi”
Terör örgütünün bölgeyle hiçbir gönül bağının olmadığını anlatan Başbakan Yıldırım, “Öldürmekten başka hiçbir iş yapmıyor. Kürtlerin hiçbir sorunuyla ilgilenmiyor. İşleri, güçleri Türkiye’nin enerjisini azaltmak, bölgedeki insanların hayatını karartmak. Buradan açıkça söylüyorum. Terörden korkmayacağız, terör bizden korkacak. Bundan sonra terör bizden korksun. Nerede karşımıza çıkarsa çıksınlar evvel Allah Türkiye, Diyarbakır, 79 milyon arkamızda. Bundan sonrasını onlar düşünsün.
Sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri olarak size çok büyük bir görev düşüyor. Bu süreçte terörün verdiği tahribatı ortadan kaldırmak için el birliğiyle, beraberce çalışacağız. Bunların bütün kaynaklarını teker teker kurutacağız. Nasıl 15 Temmuz sonrası FETÖ’yü bütün kurumlardan ayıklıyorsak, bütün şirketlerini, eğitim kurumlarını, derneklerini kapattıysak, şimdi sıra bölücü terör örgütüne geldi. Öyle belediye başkanı, eş başkan kandilden emir alacak, gelip burada racon kesecek ve milletin kanını emecek. Bu milletin kuruşuna göz diken herkesten hesabını soracağız. Kanunu çıkardık. Her kim kamu kaynağını teröre, dağa aktarıyorsa mutlaka gereği yapılacak. Her yönüyle terör örgütü ile kırsalda ve şehirde mücadele artarak devam edecek. Finans kaynaklarının kurutacağız, yol kesmeler, kalleşçe ve kahpece saldırılar üzerine kararlılıkla gitmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
“Bu bizim ortak meselemiz”
Bunların işin güvenlik tarafı olduğunu, başladıklarını ve hızlı bir şekilde devam ettirdiklerini vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:
“İşin birde diğer kısmı var. Yıllardan beri oluşan moral çöküntüsünü ortadan kaldırmak. Sosyal tahribatı ortadan kaldırmak ve milletimizin vatandaşlarımızın birbiriyle kucaklaşmasını sağlamak, terör örgütünü de tamamen devreden çıkarmak konusunda sivil toplum kuruluşlarımıza büyük görev düşüyor. Birlikte çalışacağız, çünkü bu bizim ortak meselemiz. Evlatlarımızın, çocuklarımızın ortak geleceğidir.
Bugün sadece Doğu ve Güneydoğu’daki fiziki kalkınma, hamle değil, aynı zamanda birlik, beraberlik ve kardeşliğin tahkim edilmesi ve geleceği yönelik büyük Türkiye hedeflerinin gerçekleştirilmesi yönünde adımları da atıyoruz. Sivil toplum kuruluşlarımızın, kanaat önderlerimizin katkıları olmadan hiçbir şey olmaz. Çünkü siz burada işin içindesiniz ve yaşıyorsunuz. Sizlerin tespitleri ve tecrübeleri bizim yapacağımız işlerde önümüzü aydınlatacak, bize yol gösterecektir.”
“Düşmanları şaşırttınız, dostları sevindirdiniz”
Diyarbakır’a bir teşekkür borcunun olduğunu ifade eden Başbakan Yıldırım, “15 Temmuz gecesi Diyarbakır meydanlarında al-yıldızlı bayrağıyla meydanları dolduran, milletinin geleceğini düşünen bu çok değerli vatandaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Bir kez daha düşmanları şaşırttınız, dostları sevindirdiniz. Ülkenize, demokrasimize ve geleceğinize sahip çıktınız. Kim demiş Diyarbakır bayrağa yan bakar, Diyarbakır al-yıldızlı bayrağı başının üstünde taşır. Diyarbakır’ı, bölgeyi terörle birlikte anmak, olaylara Fransız kalmaktır. Buradaki insanın tabiatını, geçmişini bilmeyen, uzaktan bölge hakkında ahkam kesenler bir kez daha yanılmışlardır. Darbecilere en büyük darbeyi siz vurdunuz. Allah sizden yardımcı olsun. 15 Temmuz’da bu ülkenin bayrağını yere düşürmediniz, vatanın birliğinden yana güçlü bir duruş sergilediniz. Diyarbakır’ın, Ankara’nın İstanbul’un yanında olduğunu gösterdiniz. Türkiye’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yapılan saldırıya izin vermediniz. Önümüzde inşallah güzel günler var” dedi.
“FETÖ ve PKK aynı kanaldan sesleniyor”
15 Temmuz’da FETÖ’nün bütün foyasının ortaya çıktığına dikkat çeken Yıldırım, şunları söyledi:
“Bütün planları çöktü ve şimdi birer birer her yerden bunları ayıklıyoruz. Her tarafı sarmışlar, kuşatmışlar. Ama 15 Temmuz sonrası bir şeyi daha gördük. Biliyorduk da, bilmeyenler şunu gördü, FETÖ ile bölücü terör örgütü aynı kanaldan besleniyor. Birbirleriyle beraber çalışıyorlar. Biri görev alıyor, diğerine veriyor. Biri bırakıyor, diğeri alıyor. Hainlik sadece tankları, uçakları, helikopterleri meydanlara indirmek, halkın üzerine bomba atmakla olmadı. Terörle mücadele yapıyoruz diye hainlik de yaptılar bunlar. Ama bütün bunlar geride kaldı. Ne yapacağımızı daha iyi biliyoruz. Yol haritamız belli. Terör örgütünün saldırmasını falan beklemeyeceğiz. Gittikleri yere kadar enselerinde olacağız. Takip edeceğiz, inlerinde etkisiz hale getireceğiz. İşte 30 yıldır girilemeyen Çukurca’daki inlerine indik ve dağıttık. Şehitlerimiz var, canımız yanıyor ancak vatanı korumanın, milleti bir ve beraber tutmanın bedeli var. Acımızı bağrımıza gömeceğiz ama asla ve asla teröre boyun eğmeyeceğiz. Teröre boyun eğersek o zaman millet olamayız. Türkiye’nin her tarafında, Diyarbakır’da, Şırnak’ta, Hakkari’de, Mardin’de, Muş’ta, Sinop’da ve Hatay’da aynı düşünüyor. Millet bizimle beraberse gerisi teferruat. Bölgemizde çok büyük oyunlar oynanıyor. Oyun büyük, oyun bölgeyi istikrarsızlaştırmak, Türkiye’nin dizinin dermanını yok etmek, dizlerinin bağını çözmek ve buradaki planları gerçekleştirmek. Suriye’de yapılan bu, Irak’ta yapılan bu.”
“Bütün sınır emniyete alındı”
“Suriye’de Türk askerinin ne işi var” denildiğine dikkat çeken Başbakan Yıldırım, şu ifadelerde bulundu:
“Sen 6 bin, 3 bin kilometreden gelip, istediğin faaliyeti yapacaksın ona bir şey diyen olmayacak, 911 kilometre hududum var benim ne işim var? Oradan sürekli roketler, bombalar atılacak, vatandaşım hayatımı kaybedecek, Antep’te düğünde bomba patlatacak, 54 vatandaşımızı şehit edecek, bizim orada ne işimiz var? Bizim oradaki işimiz DAEŞ, PKK, YPG terör örgütlerini temizlemek. Sınırlarımızın güvenliğini, vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini teminat altına almak. Bu bizim en meşru hakkımızdır. Şimdi Azez’den Cerablus’a kadar bütün sınır emniyete alındı, bütün terör örgütleri püskürtüldü. İstiyorlar ki, Türkiye’nin sesi çıkmasın. Herkes at oynatsın, Türkiye bedel ödetsin. Sizin yaptıklarınızın bedelini biz ödemeye mecbur muyuz? İç savaşa göz yumuyorsunuz, oradan kaçan milyonlar buraya geliyor. Türkiye’nin sırtını sıvazlıyorsunuz, ‘Aferin ne güzel yapıyorsun’ diye. Bizim sizin ‘aferininize’ ihtiyacımız yok. Bizim inancımız, geleneğimiz bunu diyor. Onun için yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.”
“15 Temmuz hainlerin ortaya çıkmasına vesile oldu”
Türkiye için bir şer’in binlerce hayra vesile olduğuna vurgu yapan Başbakan Yıldırım, “15 Temmuz’da şehitlerimiz, gazilerimiz oldu. Ancak bu süreç 79 milyonun kardeşlik duygusunu tahkim etti, Yenikapı ruhunu ortaya koydu. Bütün maskeleri düşürdü, bütün hainlerin ortaya çıkmasına vesile oldu. Terör örgütü mensuplarının, destekçilerinin maskesi düştü, kanlı yüzleri ortaya çıktı. Bundan böyle FETÖ dinimizi kullanarak, vatandaşlarımızın duygularını sömürerek, faaliyetlerini yapamayacak. Başka örgütleri de böylece bildik” dedi.
“FETÖ ve PKK bir araya gelip, plan yaptı”
Darbe girişiminden önce PKK ve FETÖ’nün bir araya gelip, plan yaptığına işaret eden Yıldırım, şöyle dedi:
“15 Temmuz’dan sonra işler kötü gidince FETÖ tekrar randevu istiyor. Yeniden bir araya geliyorlar ve bölücü terör örgütünden başka taleplerde bulunuyorlar. Bu da, ‘Efendim bu işi halledemedik, bari Cumhurbaşkanına, Başbakanına suikast yapın da maliyeti neyse verelim.’ Alçaklığın bu kadarını görmedi bu millet. Bunların hepsinin hesabı görülecek. Yolları mayınlayan, insanların üzerine bombaları atan, bu milletin fidan gibi yavrularını toprağa düşüren alçaklara bu millet dersini verecek. Hedefimiz, amacımız terörü Türkiye’nin gündeminden düşürmek, Türkiye’nin gündeminden terörü düşüremezsek, burada yatırım alanları da, fabrikalar da hayal olur, gecikir. En büyük varlık yaşamdır. İnsan hayatının tehlikede olduğu yerde ne ticaret konuşulur, ne iş konuşulur, ne de gelecek konuşulur. Onun için devlet olarak, hükümet olarak birinci görevimiz Türkiye’nin her karışında vatandaşımızın rahatça seyahat etmesini sağlamak. Can korkusu yaşamadan bunu temin etmek. Terör örgütlerinin sivillere, askere, polise ve korucuya zarar verecek durumdan tamamen çıkarmak. Bütün bunlar sağlanınca operasyonlar duracak. Aksi halde operasyonlar artarak, devam edecek. Terör örgütü PKK’nın ‘Kürtler’ diye bir sorunu yok. Ancak Kürt ve Türklerin PKK sorunu var. Bunu çözmenin yolu da millet ve devlet arasından kana doymayan eşkıyaları çıkarmak. Başka çaremiz yok.”
“Halep’te insanlık dramı yaşanıyor”
Halep’te bugün büyük bir insanlık dramının yaşandığını ve oradaki insanların her şeyden yoksun olduğunu anlatan Yıldırım, “İki ateş altında feryat ediyor, feryatlarını duyan yok. Türkiye’ye gelecekler, bırakmıyorlar. Ürdün’e, Libya’ya gidecekler bırakmıyorlar. Adeta bir kapana sıkışmış durumdalar. İnşallah kısa sürede yapılacak temaslarla buradaki insanlık dramını da sona erdirmek için büyük bir gayret içindeyiz” ifadelerinde bulundu.
“Terör örgütü büyük bir darbe yedi”
Gençlerin terör pençesinden kurtarılması gerektiğini dile getiren Başbakan Yıldırım, “Şu çukur siyasetinden sonra terör örgütü büyük bir darbe yedi. Ve bu darbe ile beraber terör örgütü artık gençlerimizi dağa götüremiyor. Geçen seneye kadar 10 kat azaldı. Geçen sene 4 bin gencimizi dağa götürüyorlardı, 2016’da 400 ancak götürdüler. Gençleri kurtarmak için daha güzel ve heyecan verici gelecek hazırlamalıyız. Bu da yapılacak yatırım, iş olanakları, sosyal faaliyetlerini gerçekleştireceklerini alt yapının hazırlanmasıdır. Bunları da hızlı bir şekilde tamamlayacağız. Emin olun, rahat olun terörle mücadele konusunda asla geri adım yok. Eski Türkiye’ye bir daha dönmeyeceğiz. Tam aksine sizlerle birlikte, geleceği daha güçlü bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. Yeni döneme, kalkınma hamlemize en çok katkıyı verecek şehirlerin başında Diyarbakır geliyor. İşte bugün yeni paketimizi kamuoyu ile paylaştık” dedi.
“Öğretmenlerle ilgili sözlerim yanlış anlaşıldı”
İki gün önce yaptığı bir konuşmada, öğretmenlerle ilgili yaptığı açıklamanın yanlış anlaşıldığına da dikkat çeken Başbakan Binali Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İki gün önce bir konuşmamda bölgedeki öğretmenlerle ilgili bir şey söylemiştim. Orada belli ki bir yanlış anlaşılma var. Bu bölgede görev yapan, terörle bir şekilde iç içe olmuş 14 bin civarında öğretmen olduğu tahmin ediliyor. Bunların ne kadarının doğrudan ilişkili olduğu, olmadığı yapılacak incelemelerle teftişlerle, soruşturmalarla ortaya çıkacak. Okul zamanı geliyor, bayramdan sonra okullar açılıyor. MEB bakanımızla görüştük, üzerinde şüphe bulunan bütün öğretmenler açığa alınacak, yeni ders görevinde bunlara görev verilmeyecek. Bunun yerine yeni baştan öğretmenlerimizi buraya göndereceğiz. Öbürleri ne olacak? Öbürleri de FETÖ’cülerin başına ne geldiyse onların başına da aynı şey gelecek. Sadece öğretmenlerle sınırlı değil. Terör sadece dağda değil, devletin içinde de var. Devletin yerel yönetimi içinde de var. Terörle haşır neşir olmuş bütün kamu görevlilerinin üzerine gideceğiz. Onları da tek tek ayıklayacağız. Aksi halde bu mücadeleyi sadece silahla kırda, şehirde yapamayız. Bunların lojistik desteklerini, akıl hocalarını devre dışı bırakmazsak istediğimiz başarıyı elde edemeyiz. Tek boyutlu değil, güvenlik, kalkınma, sosyal rehabilitasyon yönüyle topyekun mücadeleyi kararlılıkla yürüteceğiz. Bugün bakanlarımız ve milletvekillerimizle buradayız. Bu bizim bu konuya artık baş koyduğumuzu gösteriyor. Çözüm mözüm yok demiştik. Bu sözün muhatabı kana doymayan PKK’dır. Onların hakkı dünyanın herhangi bir yerinde bir hukuk devletinde, eline silah alanın neyse, burada da aynısı olacaktır. Eli silahlı eşkıyalarla devlet asla muhatap olmayacak. Müstehakları neyse gördüler, görmeye devam edecekler. Terörle etkin mücadelenin sonuçları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bizim için bu ülkeyi bölmek isteyen, bu bayrağı indirmek isteyen, bu vatan toprağını parçalamak isteyen Kürt de olsa, Türk de olsa aynıdır. Hepsi bölücüdür, hepsi teröristtir. İşin özü bellidir, tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet. Bunun karşısında olan kim olursa olsun, bizim için teröristtir, bölücüdür. El ele vererek, Türkiye’nin bütün bölgelerindeki gelişmişlik seviyelerini aynı noktaya getireceğiz. Türk-Kürt diye, Alevi-Sünni diye ayrım yapmayacağız. Bizim için vatandaşlara hizmet edenler ya da etmeyenler, ülkesi için çalışanlar ya da başkaları için taşeronluk yapanlar, ayrım budur. Silahı meşru görenler ya da görmeyenler. Silahı meşru görenler bizim düşmanımızdır. Bizim için eski Türkiye özlemi çekenler bir de yeni Türkiye hayali kuranlar var. Sizler her zaman geleceğin Türkiye’nin yanında oldunuz. Ülkemize sahip çıktığınız için hepinize teşekkür ediyorum. Bu kalkınma ve destek hamlesinin hayırlı sonuçlara vesile olmasını niyaz ediyorum.”
Kaynak: İHA
“Sıra bölücü terör örgütüne geldi”
Terör örgütünün bölgeyle hiçbir gönül bağının olmadığını anlatan Başbakan Yıldırım, “Öldürmekten başka hiçbir iş yapmıyor. Kürtlerin hiçbir sorunuyla ilgilenmiyor. İşleri, güçleri Türkiye’nin enerjisini azaltmak, bölgedeki insanların hayatını karartmak. Buradan açıkça söylüyorum. Terörden korkmayacağız, terör bizden korkacak. Bundan sonra terör bizden korksun. Nerede karşımıza çıkarsa çıksınlar evvel Allah Türkiye, Diyarbakır, 79 milyon arkamızda. Bundan sonrasını onlar düşünsün.
Sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri olarak size çok büyük bir görev düşüyor. Bu süreçte terörün verdiği tahribatı ortadan kaldırmak için el birliğiyle, beraberce çalışacağız. Bunların bütün kaynaklarını teker teker kurutacağız. Nasıl 15 Temmuz sonrası FETÖ’yü bütün kurumlardan ayıklıyorsak, bütün şirketlerini, eğitim kurumlarını, derneklerini kapattıysak, şimdi sıra bölücü terör örgütüne geldi. Öyle belediye başkanı, eş başkan kandilden emir alacak, gelip burada racon kesecek ve milletin kanını emecek. Bu milletin kuruşuna göz diken herkesten hesabını soracağız. Kanunu çıkardık. Her kim kamu kaynağını teröre, dağa aktarıyorsa mutlaka gereği yapılacak. Her yönüyle terör örgütü ile kırsalda ve şehirde mücadele artarak devam edecek. Finans kaynaklarının kurutacağız, yol kesmeler, kalleşçe ve kahpece saldırılar üzerine kararlılıkla gitmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
“Bu bizim ortak meselemiz”
Bunların işin güvenlik tarafı olduğunu, başladıklarını ve hızlı bir şekilde devam ettirdiklerini vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti:
“İşin birde diğer kısmı var. Yıllardan beri oluşan moral çöküntüsünü ortadan kaldırmak. Sosyal tahribatı ortadan kaldırmak ve milletimizin vatandaşlarımızın birbiriyle kucaklaşmasını sağlamak, terör örgütünü de tamamen devreden çıkarmak konusunda sivil toplum kuruluşlarımıza büyük görev düşüyor. Birlikte çalışacağız, çünkü bu bizim ortak meselemiz. Evlatlarımızın, çocuklarımızın ortak geleceğidir.
Bugün sadece Doğu ve Güneydoğu’daki fiziki kalkınma, hamle değil, aynı zamanda birlik, beraberlik ve kardeşliğin tahkim edilmesi ve geleceği yönelik büyük Türkiye hedeflerinin gerçekleştirilmesi yönünde adımları da atıyoruz. Sivil toplum kuruluşlarımızın, kanaat önderlerimizin katkıları olmadan hiçbir şey olmaz. Çünkü siz burada işin içindesiniz ve yaşıyorsunuz. Sizlerin tespitleri ve tecrübeleri bizim yapacağımız işlerde önümüzü aydınlatacak, bize yol gösterecektir.”
“Düşmanları şaşırttınız, dostları sevindirdiniz”
Diyarbakır’a bir teşekkür borcunun olduğunu ifade eden Başbakan Yıldırım, “15 Temmuz gecesi Diyarbakır meydanlarında al-yıldızlı bayrağıyla meydanları dolduran, milletinin geleceğini düşünen bu çok değerli vatandaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Bir kez daha düşmanları şaşırttınız, dostları sevindirdiniz. Ülkenize, demokrasimize ve geleceğinize sahip çıktınız. Kim demiş Diyarbakır bayrağa yan bakar, Diyarbakır al-yıldızlı bayrağı başının üstünde taşır. Diyarbakır’ı, bölgeyi terörle birlikte anmak, olaylara Fransız kalmaktır. Buradaki insanın tabiatını, geçmişini bilmeyen, uzaktan bölge hakkında ahkam kesenler bir kez daha yanılmışlardır. Darbecilere en büyük darbeyi siz vurdunuz. Allah sizden yardımcı olsun. 15 Temmuz’da bu ülkenin bayrağını yere düşürmediniz, vatanın birliğinden yana güçlü bir duruş sergilediniz. Diyarbakır’ın, Ankara’nın İstanbul’un yanında olduğunu gösterdiniz. Türkiye’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yapılan saldırıya izin vermediniz. Önümüzde inşallah güzel günler var” dedi.
“FETÖ ve PKK aynı kanaldan sesleniyor”
15 Temmuz’da FETÖ’nün bütün foyasının ortaya çıktığına dikkat çeken Yıldırım, şunları söyledi:
“Bütün planları çöktü ve şimdi birer birer her yerden bunları ayıklıyoruz. Her tarafı sarmışlar, kuşatmışlar. Ama 15 Temmuz sonrası bir şeyi daha gördük. Biliyorduk da, bilmeyenler şunu gördü, FETÖ ile bölücü terör örgütü aynı kanaldan besleniyor. Birbirleriyle beraber çalışıyorlar. Biri görev alıyor, diğerine veriyor. Biri bırakıyor, diğeri alıyor. Hainlik sadece tankları, uçakları, helikopterleri meydanlara indirmek, halkın üzerine bomba atmakla olmadı. Terörle mücadele yapıyoruz diye hainlik de yaptılar bunlar. Ama bütün bunlar geride kaldı. Ne yapacağımızı daha iyi biliyoruz. Yol haritamız belli. Terör örgütünün saldırmasını falan beklemeyeceğiz. Gittikleri yere kadar enselerinde olacağız. Takip edeceğiz, inlerinde etkisiz hale getireceğiz. İşte 30 yıldır girilemeyen Çukurca’daki inlerine indik ve dağıttık. Şehitlerimiz var, canımız yanıyor ancak vatanı korumanın, milleti bir ve beraber tutmanın bedeli var. Acımızı bağrımıza gömeceğiz ama asla ve asla teröre boyun eğmeyeceğiz. Teröre boyun eğersek o zaman millet olamayız. Türkiye’nin her tarafında, Diyarbakır’da, Şırnak’ta, Hakkari’de, Mardin’de, Muş’ta, Sinop’da ve Hatay’da aynı düşünüyor. Millet bizimle beraberse gerisi teferruat. Bölgemizde çok büyük oyunlar oynanıyor. Oyun büyük, oyun bölgeyi istikrarsızlaştırmak, Türkiye’nin dizinin dermanını yok etmek, dizlerinin bağını çözmek ve buradaki planları gerçekleştirmek. Suriye’de yapılan bu, Irak’ta yapılan bu.”
“Bütün sınır emniyete alındı”
“Suriye’de Türk askerinin ne işi var” denildiğine dikkat çeken Başbakan Yıldırım, şu ifadelerde bulundu:
“Sen 6 bin, 3 bin kilometreden gelip, istediğin faaliyeti yapacaksın ona bir şey diyen olmayacak, 911 kilometre hududum var benim ne işim var? Oradan sürekli roketler, bombalar atılacak, vatandaşım hayatımı kaybedecek, Antep’te düğünde bomba patlatacak, 54 vatandaşımızı şehit edecek, bizim orada ne işimiz var? Bizim oradaki işimiz DAEŞ, PKK, YPG terör örgütlerini temizlemek. Sınırlarımızın güvenliğini, vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini teminat altına almak. Bu bizim en meşru hakkımızdır. Şimdi Azez’den Cerablus’a kadar bütün sınır emniyete alındı, bütün terör örgütleri püskürtüldü. İstiyorlar ki, Türkiye’nin sesi çıkmasın. Herkes at oynatsın, Türkiye bedel ödetsin. Sizin yaptıklarınızın bedelini biz ödemeye mecbur muyuz? İç savaşa göz yumuyorsunuz, oradan kaçan milyonlar buraya geliyor. Türkiye’nin sırtını sıvazlıyorsunuz, ‘Aferin ne güzel yapıyorsun’ diye. Bizim sizin ‘aferininize’ ihtiyacımız yok. Bizim inancımız, geleneğimiz bunu diyor. Onun için yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.”
“15 Temmuz hainlerin ortaya çıkmasına vesile oldu”
Türkiye için bir şer’in binlerce hayra vesile olduğuna vurgu yapan Başbakan Yıldırım, “15 Temmuz’da şehitlerimiz, gazilerimiz oldu. Ancak bu süreç 79 milyonun kardeşlik duygusunu tahkim etti, Yenikapı ruhunu ortaya koydu. Bütün maskeleri düşürdü, bütün hainlerin ortaya çıkmasına vesile oldu. Terör örgütü mensuplarının, destekçilerinin maskesi düştü, kanlı yüzleri ortaya çıktı. Bundan böyle FETÖ dinimizi kullanarak, vatandaşlarımızın duygularını sömürerek, faaliyetlerini yapamayacak. Başka örgütleri de böylece bildik” dedi.
“FETÖ ve PKK bir araya gelip, plan yaptı”
Darbe girişiminden önce PKK ve FETÖ’nün bir araya gelip, plan yaptığına işaret eden Yıldırım, şöyle dedi:
“15 Temmuz’dan sonra işler kötü gidince FETÖ tekrar randevu istiyor. Yeniden bir araya geliyorlar ve bölücü terör örgütünden başka taleplerde bulunuyorlar. Bu da, ‘Efendim bu işi halledemedik, bari Cumhurbaşkanına, Başbakanına suikast yapın da maliyeti neyse verelim.’ Alçaklığın bu kadarını görmedi bu millet. Bunların hepsinin hesabı görülecek. Yolları mayınlayan, insanların üzerine bombaları atan, bu milletin fidan gibi yavrularını toprağa düşüren alçaklara bu millet dersini verecek. Hedefimiz, amacımız terörü Türkiye’nin gündeminden düşürmek, Türkiye’nin gündeminden terörü düşüremezsek, burada yatırım alanları da, fabrikalar da hayal olur, gecikir. En büyük varlık yaşamdır. İnsan hayatının tehlikede olduğu yerde ne ticaret konuşulur, ne iş konuşulur, ne de gelecek konuşulur. Onun için devlet olarak, hükümet olarak birinci görevimiz Türkiye’nin her karışında vatandaşımızın rahatça seyahat etmesini sağlamak. Can korkusu yaşamadan bunu temin etmek. Terör örgütlerinin sivillere, askere, polise ve korucuya zarar verecek durumdan tamamen çıkarmak. Bütün bunlar sağlanınca operasyonlar duracak. Aksi halde operasyonlar artarak, devam edecek. Terör örgütü PKK’nın ‘Kürtler’ diye bir sorunu yok. Ancak Kürt ve Türklerin PKK sorunu var. Bunu çözmenin yolu da millet ve devlet arasından kana doymayan eşkıyaları çıkarmak. Başka çaremiz yok.”
“Halep’te insanlık dramı yaşanıyor”
Halep’te bugün büyük bir insanlık dramının yaşandığını ve oradaki insanların her şeyden yoksun olduğunu anlatan Yıldırım, “İki ateş altında feryat ediyor, feryatlarını duyan yok. Türkiye’ye gelecekler, bırakmıyorlar. Ürdün’e, Libya’ya gidecekler bırakmıyorlar. Adeta bir kapana sıkışmış durumdalar. İnşallah kısa sürede yapılacak temaslarla buradaki insanlık dramını da sona erdirmek için büyük bir gayret içindeyiz” ifadelerinde bulundu.
“Terör örgütü büyük bir darbe yedi”
Gençlerin terör pençesinden kurtarılması gerektiğini dile getiren Başbakan Yıldırım, “Şu çukur siyasetinden sonra terör örgütü büyük bir darbe yedi. Ve bu darbe ile beraber terör örgütü artık gençlerimizi dağa götüremiyor. Geçen seneye kadar 10 kat azaldı. Geçen sene 4 bin gencimizi dağa götürüyorlardı, 2016’da 400 ancak götürdüler. Gençleri kurtarmak için daha güzel ve heyecan verici gelecek hazırlamalıyız. Bu da yapılacak yatırım, iş olanakları, sosyal faaliyetlerini gerçekleştireceklerini alt yapının hazırlanmasıdır. Bunları da hızlı bir şekilde tamamlayacağız. Emin olun, rahat olun terörle mücadele konusunda asla geri adım yok. Eski Türkiye’ye bir daha dönmeyeceğiz. Tam aksine sizlerle birlikte, geleceği daha güçlü bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz. Yeni döneme, kalkınma hamlemize en çok katkıyı verecek şehirlerin başında Diyarbakır geliyor. İşte bugün yeni paketimizi kamuoyu ile paylaştık” dedi.
“Öğretmenlerle ilgili sözlerim yanlış anlaşıldı”
İki gün önce yaptığı bir konuşmada, öğretmenlerle ilgili yaptığı açıklamanın yanlış anlaşıldığına da dikkat çeken Başbakan Binali Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İki gün önce bir konuşmamda bölgedeki öğretmenlerle ilgili bir şey söylemiştim. Orada belli ki bir yanlış anlaşılma var. Bu bölgede görev yapan, terörle bir şekilde iç içe olmuş 14 bin civarında öğretmen olduğu tahmin ediliyor. Bunların ne kadarının doğrudan ilişkili olduğu, olmadığı yapılacak incelemelerle teftişlerle, soruşturmalarla ortaya çıkacak. Okul zamanı geliyor, bayramdan sonra okullar açılıyor. MEB bakanımızla görüştük, üzerinde şüphe bulunan bütün öğretmenler açığa alınacak, yeni ders görevinde bunlara görev verilmeyecek. Bunun yerine yeni baştan öğretmenlerimizi buraya göndereceğiz. Öbürleri ne olacak? Öbürleri de FETÖ’cülerin başına ne geldiyse onların başına da aynı şey gelecek. Sadece öğretmenlerle sınırlı değil. Terör sadece dağda değil, devletin içinde de var. Devletin yerel yönetimi içinde de var. Terörle haşır neşir olmuş bütün kamu görevlilerinin üzerine gideceğiz. Onları da tek tek ayıklayacağız. Aksi halde bu mücadeleyi sadece silahla kırda, şehirde yapamayız. Bunların lojistik desteklerini, akıl hocalarını devre dışı bırakmazsak istediğimiz başarıyı elde edemeyiz. Tek boyutlu değil, güvenlik, kalkınma, sosyal rehabilitasyon yönüyle topyekun mücadeleyi kararlılıkla yürüteceğiz. Bugün bakanlarımız ve milletvekillerimizle buradayız. Bu bizim bu konuya artık baş koyduğumuzu gösteriyor. Çözüm mözüm yok demiştik. Bu sözün muhatabı kana doymayan PKK’dır. Onların hakkı dünyanın herhangi bir yerinde bir hukuk devletinde, eline silah alanın neyse, burada da aynısı olacaktır. Eli silahlı eşkıyalarla devlet asla muhatap olmayacak. Müstehakları neyse gördüler, görmeye devam edecekler. Terörle etkin mücadelenin sonuçları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Bizim için bu ülkeyi bölmek isteyen, bu bayrağı indirmek isteyen, bu vatan toprağını parçalamak isteyen Kürt de olsa, Türk de olsa aynıdır. Hepsi bölücüdür, hepsi teröristtir. İşin özü bellidir, tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet. Bunun karşısında olan kim olursa olsun, bizim için teröristtir, bölücüdür. El ele vererek, Türkiye’nin bütün bölgelerindeki gelişmişlik seviyelerini aynı noktaya getireceğiz. Türk-Kürt diye, Alevi-Sünni diye ayrım yapmayacağız. Bizim için vatandaşlara hizmet edenler ya da etmeyenler, ülkesi için çalışanlar ya da başkaları için taşeronluk yapanlar, ayrım budur. Silahı meşru görenler ya da görmeyenler. Silahı meşru görenler bizim düşmanımızdır. Bizim için eski Türkiye özlemi çekenler bir de yeni Türkiye hayali kuranlar var. Sizler her zaman geleceğin Türkiye’nin yanında oldunuz. Ülkemize sahip çıktığınız için hepinize teşekkür ediyorum. Bu kalkınma ve destek hamlesinin hayırlı sonuçlara vesile olmasını niyaz ediyorum.”