Halep'e Yönelik Saldırılar
TÜGVA: 'Müslümanlar hunharca katledildiğinde sessiz kalan, güçlünün haklı olduğu bir uluslararası hukuk sistemini ve onun ikiyüzlü araçlarını reddediyoruz' 'Ey İslam alemi daha neyi bekliyorsunuz? Daha ne kadar kendi kardeşlerinize sağır, dilsiz kalacak, görmezden geleceksiniz?'.
Türkiye Gençlik Vakfı'nca (TÜGVA), Halep'e yönelik saldırılara tepki göstererek, 'Müslümanlar hunharca katledildiğinde sessiz kalan, güçlünün haklı olduğu bir uluslararası hukuk sistemini ve onun ikiyüzlü araçlarını reddediyoruz.' denildi.
Vakıftan yapılan açıklamada, İslam coğrafyasının her gecen gün kan gölüne çevrildiği, Suriye'de her gün ayrı bir insanlık dramı yaşandığı kaydedildi.
Kimyasal silahlarla masum çocuklar ve kadınlar katledilirken, milyonlarca insanın yerlerinden yurtlarından ayrılmak durumunda kaldığı ifade edilen açıklamada, 'Halep'e yapılan son bombardımanda çoğu çocuk ve kadın 500'ü aşkın sivil katledilirken kendisini muasır medeniyet olarak gören ülkelerin ve onların hükümranlığını koruyan birliklerin sessizliği, Müslüman ölümleri üzerinden yeni bir sömürü imparatorluğu kurulmasının planlandığına işaret etmektedir.' denildi.
Açıklamada, Müslümanlar olarak masum insanların ölümlerinin ırk, din ve mezhep ayrımı gütmeden eşit görüldüğü belirtilerek, şöyle devam edildi:
'Ölümlerin mukayesesi yapılmaz, ancak dünyanın bir ucundaki Amerika'da öldürülen 5 kişi ile savunmasız halde bombardıman altında katledilen, çoğu çocuk ve kadın 500 kişinin ölümünün dünya kamuoyunda edindikleri yer hepimizin malumudur. Gösterdiğimiz bu hassasiyeti diğer milletlerden de insanlık namına beklemekteyiz. Kendini dünya güvenliğinin ve barışının teminatı olarak gören, aynı zamanda dünyanın en büyük silah üreticisi olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni dünyadaki bütün bu düzensizliğin müsebbibi olarak görüyoruz. Müslümanlar hunharca katledildiğinde sessiz kalan, güçlünün haklı olduğu bir uluslararası hukuk sistemini ve onun ikiyüzlü araçlarını reddediyoruz.'
Yeni üretilen silahların tatbikatını İslam coğrafyası üzerinde yapan ancak İslam'ı ve Müslümanları terörizmin kaynağı olarak gören tüm ülkelere seslenildiği ifade edilen açıklamada, İslam ve insanın bir bütün olduğu belirtildi.
Açıklamada, Afrika'ın kapı komşu, Doğu Türkistan, Irak, Bosna, Endülüs, topyekun kıyıma uğrayan Suriye'nin öz coğrafya olduğu dile getirilerek, şunlar kaydedildi:
'Filistin bizim ciğerimiz, Mekke bizim kalbimizdir. İnsanın öldüğü her yer bizim bağrımızdır. Bombalasanız da, darbe yapsanız da susmayacağız, direneceğiz ve Hakk'ı savunacağız. Bizler, yeniden en güçlü şekilde adil ve yaşanabilir bir dünya için çalışmaya ve sömürü ülkelerini rahatsız etmeye devam edeceğiz. Şu unutulmamalıdır ki, kurulacak yeni bir adil dünyanın harcı, Halep'te bombardıman enkazından çıkarılan parçalanmış bebeğinin cesedini kucağına alan annenin akıttığı gözyaşıyla karılacaktır. Ey İslam alemi daha neyi bekliyorsunuz? Daha ne kadar kendi kardeşlerinize sağır, dilsiz kalacak, görmezden geleceksiniz? Ateş çemberi bir gün sizi de sarmadan harekete geçiniz. Irk, meşrep ve mezhep ayrımını bir kenara bırakıp siz ey Müslümanlar hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp ayrılmayın'.
Kaynak: AA
Vakıftan yapılan açıklamada, İslam coğrafyasının her gecen gün kan gölüne çevrildiği, Suriye'de her gün ayrı bir insanlık dramı yaşandığı kaydedildi.
Kimyasal silahlarla masum çocuklar ve kadınlar katledilirken, milyonlarca insanın yerlerinden yurtlarından ayrılmak durumunda kaldığı ifade edilen açıklamada, 'Halep'e yapılan son bombardımanda çoğu çocuk ve kadın 500'ü aşkın sivil katledilirken kendisini muasır medeniyet olarak gören ülkelerin ve onların hükümranlığını koruyan birliklerin sessizliği, Müslüman ölümleri üzerinden yeni bir sömürü imparatorluğu kurulmasının planlandığına işaret etmektedir.' denildi.
Açıklamada, Müslümanlar olarak masum insanların ölümlerinin ırk, din ve mezhep ayrımı gütmeden eşit görüldüğü belirtilerek, şöyle devam edildi:
'Ölümlerin mukayesesi yapılmaz, ancak dünyanın bir ucundaki Amerika'da öldürülen 5 kişi ile savunmasız halde bombardıman altında katledilen, çoğu çocuk ve kadın 500 kişinin ölümünün dünya kamuoyunda edindikleri yer hepimizin malumudur. Gösterdiğimiz bu hassasiyeti diğer milletlerden de insanlık namına beklemekteyiz. Kendini dünya güvenliğinin ve barışının teminatı olarak gören, aynı zamanda dünyanın en büyük silah üreticisi olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni dünyadaki bütün bu düzensizliğin müsebbibi olarak görüyoruz. Müslümanlar hunharca katledildiğinde sessiz kalan, güçlünün haklı olduğu bir uluslararası hukuk sistemini ve onun ikiyüzlü araçlarını reddediyoruz.'
Yeni üretilen silahların tatbikatını İslam coğrafyası üzerinde yapan ancak İslam'ı ve Müslümanları terörizmin kaynağı olarak gören tüm ülkelere seslenildiği ifade edilen açıklamada, İslam ve insanın bir bütün olduğu belirtildi.
Açıklamada, Afrika'ın kapı komşu, Doğu Türkistan, Irak, Bosna, Endülüs, topyekun kıyıma uğrayan Suriye'nin öz coğrafya olduğu dile getirilerek, şunlar kaydedildi:
'Filistin bizim ciğerimiz, Mekke bizim kalbimizdir. İnsanın öldüğü her yer bizim bağrımızdır. Bombalasanız da, darbe yapsanız da susmayacağız, direneceğiz ve Hakk'ı savunacağız. Bizler, yeniden en güçlü şekilde adil ve yaşanabilir bir dünya için çalışmaya ve sömürü ülkelerini rahatsız etmeye devam edeceğiz. Şu unutulmamalıdır ki, kurulacak yeni bir adil dünyanın harcı, Halep'te bombardıman enkazından çıkarılan parçalanmış bebeğinin cesedini kucağına alan annenin akıttığı gözyaşıyla karılacaktır. Ey İslam alemi daha neyi bekliyorsunuz? Daha ne kadar kendi kardeşlerinize sağır, dilsiz kalacak, görmezden geleceksiniz? Ateş çemberi bir gün sizi de sarmadan harekete geçiniz. Irk, meşrep ve mezhep ayrımını bir kenara bırakıp siz ey Müslümanlar hepiniz Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp ayrılmayın'.