'Türk Basını, Hain Kalkışmada Stratejik Bir Görev Yaptı'
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Karaca: '15 Temmuz gecesi baskı ve tehditlere aldırmayarak başarılı bir sınav veren Türk basını, nihayetinde Türkiye'nin işgaline neden olabilecek bu hain kalkışmada son derece stratejik bir görev icra etmiştir' 'Türkiye'nin olağanüstü bir dönemden geçtiğinin bilincindeki meslektaşlarımız, yaptıkları haberlerde adeta kılı kırk yarmakta, ülkemizin istikbaline kastetme niyetindeki örgütlenmelerin yararına olabilecek yayınlardan kaçınmakta, bu dönemin özellikle demokratik hak ve özgürlükler açısından olabildiğince hasarsız atlatılabilmesinin uğraşını vermektedir'.
SELÇUK KIZILDAĞ - Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca, '15 Temmuz gecesi baskı ve tehditlere aldırmayarak başarılı bir sınav veren Türk basını, nihayetinde Türkiye'nin işgaline neden olabilecek bu hain kalkışmada son derece stratejik bir görev icra etmiştir.' dedi.
Karaca, AA muhabirine, federasyonunun, hain darbe girişiminin hemen sonrasında yaptığı açıklamada, Türk basınının her daim demokrasiden yana olduğunu vurguladığını bildirdi.
Darbe girişiminin yaşandığı gece medya kuruluşları ve gazetecilerin, halkın haber alma hakkını savunmadaki kararlılığına değinen Karaca, 'Her türlü baskı, zorlama ve tehditlere rağmen görevlerinin başından ayrılmayarak, darbecilere canları pahasında direnmeleri, bu onurlu duruşun en somut göstergesi olmuştur.' diye konuştu.
Türkiye'nin, kutsal vatanı bölüp parçalamak niyetindeki eli kanlı darbecilere karşı kazandığı zaferde, Türk basınının kritik rol oynadığına dikkati çeken Karaca, şu ifadeleri kullandı:
'15 Temmuz gecesi baskı ve tehditlere aldırmayarak başarılı bir sınav veren Türk basını, nihayetinde Türkiye'nin işgaline neden olabilecek bu hain kalkışmada son derece stratejik bir görev icra etmiştir. Gazetecilerin asla geri adım atmamaları, basın kuruluşlarımıza yapılan baskınların geri tepmesini sağlamış, ölüm tehditlerine karşın yapılan yayınlar, halkımızın sokağa çıkarak darbecilere direnç göstermelerinin önünü açmıştır.'
Türk basınının, hain emelli örgütlenmelerden arınılması sürecine katkı sağlamayı kararlıkla sürdürdüğünü vurgulayan Karaca, basının, 15 Temmuz sonrasındaki hassas dönemde de demokrasinin yanında durmaya, güvencesi olmaya devam ettiğini söyledi.
Karaca, 'Türkiye'nin olağanüstü bir dönemden geçtiğinin bilincindeki meslektaşlarımız, yaptıkları haberlerde adeta kılı kırk yarmakta, ülkemizin istikbaline kastetme niyetindeki örgütlenmelerin yararına olabilecek yayınlardan kaçınmakta, bu dönemin özellikle demokratik hak ve özgürlükler açısından olabildiğince hasarsız atlatılabilmesinin uğraşını vermektedirler.' değerlendirmesinde bulundu.
- 'Devlet yöneticilerimize güveniyoruz'
Basının 15 Temmuz sonrasındaki sorumlu yayıncılık anlayışıyla tüm dünyaya örnek olduğunu ifade eden Karaca, bu duyarlılığı gösteren tüm meslek kuruluşları ve basın mensuplarını yürekten kutladıklarını belirtti.
Karaca, şunları kaydetti:
'Elbette terör örgütüyle bağlantılı olduğu iddiasıyla kapatılan yayın kuruluşları ve gözaltına alınan ya da tutuklanan gazetecilerle ilgili sürecin, hukuk devletinin gerektirdiği adaletli yaklaşımla sürdürüleceğini biliyoruz. Devlet yöneticilerimize güveniyoruz. Kurunun yanında yaş yanmayacaktır. Suçlunun veya suçsuzun adil yargılamalar sonucunda ortaya çıkacağına, geçmişte çokça örnekleri görülen insan hayatının haksız yere karartılmayacağına da inanıyoruz.
OHAL kararları çerçevesinde görev yapan devlet yöneticilerimiz ve yetkili kurum ile kuruluşlarımızın da böylesine kritik bir süreçten geçilmesine rağmen gerek kişi hak ve özgülükleri, gerekse ifade ve basın özgürlüğü konularında hassas olmaları gerektiğini hatırlatmayı görev sayıyoruz.'
Kaynak: AA
Karaca, AA muhabirine, federasyonunun, hain darbe girişiminin hemen sonrasında yaptığı açıklamada, Türk basınının her daim demokrasiden yana olduğunu vurguladığını bildirdi.
Darbe girişiminin yaşandığı gece medya kuruluşları ve gazetecilerin, halkın haber alma hakkını savunmadaki kararlılığına değinen Karaca, 'Her türlü baskı, zorlama ve tehditlere rağmen görevlerinin başından ayrılmayarak, darbecilere canları pahasında direnmeleri, bu onurlu duruşun en somut göstergesi olmuştur.' diye konuştu.
Türkiye'nin, kutsal vatanı bölüp parçalamak niyetindeki eli kanlı darbecilere karşı kazandığı zaferde, Türk basınının kritik rol oynadığına dikkati çeken Karaca, şu ifadeleri kullandı:
'15 Temmuz gecesi baskı ve tehditlere aldırmayarak başarılı bir sınav veren Türk basını, nihayetinde Türkiye'nin işgaline neden olabilecek bu hain kalkışmada son derece stratejik bir görev icra etmiştir. Gazetecilerin asla geri adım atmamaları, basın kuruluşlarımıza yapılan baskınların geri tepmesini sağlamış, ölüm tehditlerine karşın yapılan yayınlar, halkımızın sokağa çıkarak darbecilere direnç göstermelerinin önünü açmıştır.'
Türk basınının, hain emelli örgütlenmelerden arınılması sürecine katkı sağlamayı kararlıkla sürdürdüğünü vurgulayan Karaca, basının, 15 Temmuz sonrasındaki hassas dönemde de demokrasinin yanında durmaya, güvencesi olmaya devam ettiğini söyledi.
Karaca, 'Türkiye'nin olağanüstü bir dönemden geçtiğinin bilincindeki meslektaşlarımız, yaptıkları haberlerde adeta kılı kırk yarmakta, ülkemizin istikbaline kastetme niyetindeki örgütlenmelerin yararına olabilecek yayınlardan kaçınmakta, bu dönemin özellikle demokratik hak ve özgürlükler açısından olabildiğince hasarsız atlatılabilmesinin uğraşını vermektedirler.' değerlendirmesinde bulundu.
- 'Devlet yöneticilerimize güveniyoruz'
Basının 15 Temmuz sonrasındaki sorumlu yayıncılık anlayışıyla tüm dünyaya örnek olduğunu ifade eden Karaca, bu duyarlılığı gösteren tüm meslek kuruluşları ve basın mensuplarını yürekten kutladıklarını belirtti.
Karaca, şunları kaydetti:
'Elbette terör örgütüyle bağlantılı olduğu iddiasıyla kapatılan yayın kuruluşları ve gözaltına alınan ya da tutuklanan gazetecilerle ilgili sürecin, hukuk devletinin gerektirdiği adaletli yaklaşımla sürdürüleceğini biliyoruz. Devlet yöneticilerimize güveniyoruz. Kurunun yanında yaş yanmayacaktır. Suçlunun veya suçsuzun adil yargılamalar sonucunda ortaya çıkacağına, geçmişte çokça örnekleri görülen insan hayatının haksız yere karartılmayacağına da inanıyoruz.
OHAL kararları çerçevesinde görev yapan devlet yöneticilerimiz ve yetkili kurum ile kuruluşlarımızın da böylesine kritik bir süreçten geçilmesine rağmen gerek kişi hak ve özgülükleri, gerekse ifade ve basın özgürlüğü konularında hassas olmaları gerektiğini hatırlatmayı görev sayıyoruz.'