'FETÖ/PDY Hareketi Sahte Bir Mehdi Hareketidir'

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, FETÖ/PDY hareketinin sahte bir mehdi hareketi olduğunu vurgulayarak, “Bu şekilde insanları kandırarak kendi otoritesini tahkim etmeyi bir yöntem olarak kabul eden bir yapının dinden cevaz alması mümkün değildir” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Din Şurası Olağanüstü Toplantısı sonuç bildirgesini açıkladı.

Görmez, 15 Temmuz 2016 darbe kalkışmasının ardından atılacak somut adımları belirlemek amacıyla Din Şûrası Tüzüğü’nün 5’inci maddesi gereğince Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tek gündem maddesiyle 3-4 Ağustos 2016 tarihlerinde Din Şûrası’nı Ankara’da olağanüstü topladığını bildirdi. FETÖ/PDY’nin dini bir yapı olarak nitelendirilmediğini kaydeden Görmez, “Gizli ve karanlık emellerine ulaşmak için her türlü yolu mubah gören, dini ve dinî duyguları istismar eden; milletimizin zekâtını, sadakasını, kurbanını çalan, evladını elinden alan, dinimizin temel değerlerini ve kavramlarını tahrif ve tahrip eden, gayr-i İslamî ve gayr-i ahlakî tutum ve davranışlarla fitne, fesat, yalan ve desiselerle kendine insan ve imkân devşiren, devletin tüm organlarına sızarak, milletin geleceğini ipotek altına almaya çalışan ve son darbe girişimiyle millet tarafından suçüstü yakalanan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) dinî bir oluşum olarak nitelenemez. Bu örgütün elebaşı ’din âlimi’ ya da ’hocaefendi’ olarak kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

"İSLAM’DA DAVET, ALLAH’A VE HZ. PEYGAMBER’İN YOLUNA YAPILIR"

FETÖ/PDY’nin liderine atfedilen sıfatların İslam ile bağdaştırılmadığını belirten Görmez, şunları dedi:

“İslâm’a göre Hz. Peygamber’den başka ’masum ve tartışılmaz’ bir otorite ve rehber kabul edilemez. Hiçbir kimse ve hiçbir yapı, kendisini dinin mutlak temsilcisi olarak göremez ve insanları kendisine kayıtsız şartsız itaat ve bağlılığa çağıramaz. İslâm’da mutlak itaat ve bağlılık, çerçevesi Kur’an ve sünnet tarafından belirlenen ilkeler için söz konusu olduğundan İslam’a göre hiçbir kişinin kendisini yanılmaz bir otorite ve rehber olarak kabul etmesinin veya bağlıları tarafından böyle görülmesinin bir geçerliliği yoktur. Bu Allah’ın kitabına ve Hz. Peygamberin sünnetine açıkça aykırıdır. Bu çerçevede bir kişinin, özel, seçilmiş ve yanılmaz olduğu, beyan ve öğretilerinin kutsiyet arz ettiği iddiası dinen kabul edilemez. İslam’da davet, Allah’a ve Hz. Peygamber’in yoluna yapılır. Allah adı kullanılarak çeşitli kişilere, yapılara ve hiziplere yönelik davet, insanları din ve Allah diyerek aldatmaktır ve dine yapılmış en büyük haksızlıktır. Hiç kimse aklını, iradesini ve kişiliğini başka birine teslim edemez. Din adına, Allah adına insanların manevi duygularını istismar ederek kurulan yapıların İslam’dan onay alması mümkün değildir. Dini görünümlü eğitim faaliyetlerini bir güç ve çıkar ağına dönüştürerek dünyevî, siyasî ve ekonomik bir yapı oluşturmak, böylece her türlü gizli ve kirli ilişkilerini perdelemek, İslâm’ın temel ilkeleri ile hiçbir şekilde bağdaşmaz. Öte yandan din üzerinden menfaat elde etmenin ve nüfuz oluşturmanın da herhangi bir dinî temeli yoktur.”

"KENDİSİNİN DIŞINDA HERKESİ DIŞLAYAN BİR YAPI İSLAM GELENEĞİ İLE BAĞDAŞMAZ"

FETÖ/PDY hareketinin sahte bir mehdi hareketi olduğunu sözlerine ekleyen Görmez, “Tarih boyunca toplumun güvenliğini tehdit eden mehdici-mesihçi ve hurufi-bâtınî karakter arz eden pek çok fitne ve fesat hareketi ortaya çıkmıştır. Sır, gizem, adanmışlık, karizmatik kişilik gösterisi ve takiyyecilik/çift şahsiyetlilik bu hareketlerin en bariz özelliği olmuştur. Modern zamanlarda ise bu tür hareketler, uluslararası siyasal mühendisliklerin güdümünde İslam toplumlarının parçalanması ve sömürülmesinin birer aracı olarak kullanılmışlardır. Bu yapının sözde dini söylemlerinde, İslâm’ın temel bilgi kaynaklarından çok rüyalar, gizemli hikâyeler revaç bulmuş, bunlar aracılığıyla masum kitleler aldatılıp efsunlanmış, hastalıklı bir zihniyet oluşturulmuştur. Bu amaçla özellikle medya kullanılarak sohbet, vaaz ve konferanslar yoluyla dinin tahrifine tevessül edilmiştir. Bu vaaz ve sohbetlere Hz. Peygamberin katıldığı iddia edilmiş, mensuplarına verilen emir ve talimatlar rüya yoluyla Peygambere dayandırılmaya çalışılmıştır. Bu şekilde insanları kandırarak kendi otoritesini tahkim etmeyi bir yöntem olarak kabul eden bir yapının dinden cevaz alması mümkün değildir. İslam toplumunda, farklı mezhep, meşrep ve düşünce ekolleri ahenkli bir şekilde bir araya gelmiş ve bu büyük bir zenginlik oluşmuştur. Ancak İslâm’da Müslümanların birliği esas olduğundan vahdeti parçalayacak her türlü tefrika ve gruplaşma yasaklanmıştır. Hakikati kendi tekeline alarak kendisinin dışında herkesi dışlayan bir yapı İslam geleneği ile bağdaşmaz. Dolayısıyla İslam ümmetini parçalamayı esas alan hiçbir yapı, düşünce ve hareket masum kabul edilemez. Din alanında gizli faaliyet gösteren, denetime kapalı olan ve özellikle mali kaynakları şeffaf olmayan yapı ve organizasyonların, her türlü şaibe ve karanlık ilişkiyi içinde barındıracağı muhakkaktır. Bu noktada kendince dini argümanlar üreterek meşruiyet sağlamaya çalışan bir hareketin takip ettiği siyaset ve stratejinin hiçbir sağlam ve sahih temeli yoktur. Dolayısıyla bu yapı insanların dinî duygularını istismar ederek kendi amaçları doğrultusunda kullanmıştır” diye konuştu.



"ASLA MEŞRU GÖRÜLEMEZ"

Ayrıca FETÖ/PDY hareketinin gayr-ı ahlaki bir hareket olduğunu söyleyen Görmez, şunları söyledi:

“Kendini gizleme, olduğundan farklı görünme, ikiyüzlü davranma, çift dilli konuşma, takiyye gereği helal-haram gözetmeme, kod adı kullanma, bulunduğu ortamda inandığından farklı yaşama, yalan söyleme, tecessüste bulunma, mahremiyeti ihlal etme, şantaj yapma, kayırmacılık, kötü emeller için örgütlü dayanışma gibi yöntemler gayr-i İslâmî ve gayr-i ahlakidir. Kendi mensuplarını kadrolara yerleştirip devleti ele geçirmek amacıyla başta soru hırsızlığı olmak üzere her türlü yolsuzluğu ve hukuksuzluğu yapmak, kul ve kamu hakkına tecavüz etmektir. Böyle bir yöntemi, örgütlenmesinin temel aracı yapmış olan bir yapı İslamî kabul edilemez. Buna önderlik eden, yol veren ya da göz yuman insanların vicdandan, ahlaktan ve dinden nasipleri yoktur. Allah için yapılması gereken ibadetler, farklı amaçlar için istismar edilemez. Zekât ve kurban parasıyla televizyon kurmak, medya çalışmaları yapmak, lobi faaliyeti yürütmek, bu paraları değişik ülkelerde seçim kampanyalarına aktarmak, asla meşru görülemez.”

Diğer yandan FETÖ/PDY’nin dinler arası diyalog adına din mühendisliği yapan ve kelime-i tevhidi parçalayan bir hareket olduğuna dikkat çeken Görmez, “FETÖ/PDY, Batılı kamuoyunun ilgi ve desteğini sağlamak, medeniyetler çatışması tezine karşı duyarlılık üretme adına ‘dinler arası diyalog’ ve ‘ılımlı İslam’ diyerek şaibeli girişimler başlatmış, pek çok sırlı ve gizemli ilişkiyle uluslararası dünyada Müslümanların aleyhine oluşturulan karanlık projelerin bir parçası olmaktan çekinmemiştir. Hiç şüphe yok ki Allah katında hak din İslam’dır. Başka din mensuplarıyla dinî özgürlükleri zedelemeden barış içinde yaşamak esas olup, insanlığın faydasına olacak her işte onlarla ortak zeminde yardımlaşma ve dayanışma mümkündür. Dolayısıyla dinler arası diyalog adı altında belli bir siyaset mühendisliği olduğu anlaşılan ortak bir dinî teoloji veya dinî kültür birliği oluşturma çabası hiçbir şekilde tasvip edilemez. İslam’ın temel esaslarından ödün vermek, söz gelimi kelime-i tevhidin ikinci kısmı olan Hz. Muhammed’in risaletini göz ardı etmek asla kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

"AVRASYA İSLAM ŞURASI DÜZENLENECEK"

İslam alemini doğru bilgilendirmek için Avrasya İslam Şurası düzenleneceğini söyleyen Görmez, “FETÖ/PDY, başta ülkemiz olmak üzere dünyanın pek çok yerinde özellikle Asya ve Afrika’da açtıkları okullar marifetiyle içi boş bir İslam söyleminin öncüsü olmuş, bu bölgelerde yaşayan Müslümanlar’ın umut ve enerjilerini heder etmiştir. FETÖ/PDY terör örgütünün eğitim gönüllüleri adı altında gönül coğrafyamızda, Orta Asya, Balkanlar, Afrika ve Uzak Doğu’da gerçekleştirdiği tahrifat ve tahribat ile bu ülkelerde dini ve dini değerleri kullanarak kurdukları hegemonya tespit edilecektir. Söz konusu tespitler Kasım ayında toplanacak Avrasya İslam Şûrası’na katılacak ülkelerin Din İşleri Bakanları ve Diyanet İşleri Başkanları ile paylaşılacaktır” şeklinde konuştu.

FETÖ/PDY’nin dini hayata verdiği zararları tespit etmek için komisyonlar kurulayacağını bildiren Görmez, “Diyanet ve ilahiyat camiasının FETÖ ve benzer yapıların dini istismar faaliyetlerini irdeleyen ilmi çalışmalar yapmaları aciliyet kesbetmektedir. Bu bağlamda örgütü ve liderini yüceltici sözde bilimsel çalışmalar ve yayınlar da ilgili kurumlarca incelenerek bilimsel açıdan değerlendirilmeli ve gereği yapılmalıdır. Din İşleri Yüksek Kurulu bünyesinde ilahiyat fakültelerindeki farklı branşlardan akademisyenlerin de iştirakiyle özel bir komisyon oluşturulmalıdır. Bu komisyon, öncelikle FETÖ/PDY terör örgütünün İslam’a ve Müslümanlara verdiği zararları, İslam’ın inanç ilkeleri, ibadet telakkisi ve ahlak düsturlarında yaptığı tahrifat ve tahribatı, İslam’ın temel kavramlarına dair çarpıtmaları tespit etmeli ve bu tespitler kamuoyu ile paylaşılmalıdır” dedi.



“HER SEVİYEDE DİN EĞİTİM VE ÖĞRETİM ANLAYIŞI GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR”

“Her seviyede din eğitim ve öğretim anlayışı gözden geçirilmelidir” diyen Görmez, “Bu tür dini yapıların toplumu bir kez daha aldatmasına fırsat vermemek için, din eğitim ve öğretim politikaları yeniden değerlendirilmeli ve bu çerçevede her seviyede din eğitimi ve öğretimi gözden geçirilmelidir. Benzer yapıların oluşmaması ve benzer hataların tekrarlanmaması için STK’larla ortak çalışmalar yapılacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığı, özellikle Din İşleri Yüksek Kurulu marifetiyle - özgürlüklerine müdahale edilmeksizin- Türkiye’de din hizmetine ve din eğitimine destek veren sivil dini-sosyal teşekküllerle, İslam’ın tarih boyunca medeniyetler kuran ana yolundan ayrılmamaları, her türlü ifrat ve tefritten uzak kalmaları, daha şeffaf ve denetlenebilir yapılar olması yönünde olarak ortak çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca dini ve ilmi denetim ve rehberlik için Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde üst kurullar oluşturulmalıdır. Cumhuriyet tarihi boyunca din-devlet-toplum arasında yaşanan sosyo-politik gerilim süreçlerinde ülkemize özgü bir kurumsallaşmanın yeterli düzeyde ve eş zamanlı olarak gerçekleştirilememesi nedeniyle ortaya çıkan boşlukta türeyen din eksenli yapılar, zaman zaman toplumun dini hayatını zaafa uğratacak boyutlara ulaşmıştır. Bu durum, ülkemizde din-devlet-toplum ilişkilerinin gerekli yasal zeminin inşası da dahil olmak üzere yeniden ele alınmasını zorunlu kılmaktadır. Maruz kaldıkları manevi zararları önlemek için vatandaşlarımıza ve özellikle gençlere yönelik çalışmalar yapılacaktır. Dini ve maneviyatı kirletmekten kaçınmayan bu hain saldırı neticesinde pek çok vatandaşımızın bilhassa genç nesillerin maneviyatını derin bir bunalım ve çıkmaza sürükleme potansiyelini bertaraf etmek için özel çalışmalar yapılacak ve yayınlar gerçekleştirilecektir” diye konuştu.

Kaynak: İHA