Renkli Gözlüler Dikkat
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Aslı Alay, kızıl saç, çilli olmak, mavi ve yeşil göz gibi özelliklerin endometriozis ile ilişkili olduğunu söyledi.
Op. Dr. Aslı Alay, “Kronik bir hastalık olan endometriozis kadınlarda yaşam kalitesini azaltan, gebeliğe engel olabilen ve çoğunluklu geç tanı konulan bir jinekolojik patolojidir. Endometriozisi olan kadınlar yıllarca adet sancısı çeken, ilişki sırasında şiddetli ağrı yaşayan, kimi zamanda bağırsak ve üriner sistemle ilgili sorunları olan kadınlardır. Bu sıkıntıları kronik bir şekilde yaşayan, sürekli ağrı kesici kullanan, her cinsel ilişkiyi şiddetli ağrılarla geçiren endometriozisli kadınlarda yorgunluk ve depresyon eğilimi yüksektir” diye konuştu.
Op.Dr. Alay, endometriozisde risk faktörlerini şöyle sıraladı:
“Kızıl saç, çilli olmak, mavi ve yeşil göz gibi özelliklerin endometriozis ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Aile öyküsü ailede endometriozisi olan kadınlarda risk daha artmış olmakla beraber endometriozise yol açan gen bilinmemektedir. Çevresel faktörler ve genetik faktörlerin etkisi araştırılmaktadır. Vücut kitle indeksi düşük olan aşırı zayıf kadınlarda riskin daha yüksek olduğu düşünülmektedir. Çevresel nedenler hormonal sistemi bozan kimyasallar ile temas endometriozis sıklığını arttırmaktadır. Bunlar arasında organik çözücüler, formaldehid, tarım ilaçları sayılabilir. Endometriozis ile bağışıklık sisteminin çalışmasını bozan otoimmün hastalıklar ve alerjik hastalıklar arasında ilişki olduğu düşünülmektedir. Endometriozisli kadınlarda migren de daha sıktır. Kadın genital sistem anatomisindeki anamoliler endometriozis sıklığını arttırdığı tespit edilmiştir. İnfertilite yani kısırlık endometriozis için önemli bir risk faktörüdür. Doğum sayısının artması, doğum şeklinin normal vajinal doğum olması ve emzirme süresinin uzaması endometriozis riskini azaltmaktadır.”
Taze meyve, sebze tüketiminin içerdiği antioksidanlardan dolayı bazı çalışmalarda endometriozis oluşumunu azalttığının tespit edildiğini ifade eden Op. Dr. Alay, “Karnıbahar, lahana, brokoli gibi sebzeler vücuttaki östrojen oranını azaltmakta ve azalan östrojen endometriozis riskini düşürür. Gebelik ve endometriozis, endometrioma gebelik ve doğum endometriozisi geriletmekte, çikolata kistlerini küçültebilmektedir. Endometriozis ve yumurtalık kanseri düşük oranda bir risk artışı olduğu düşünülmektedir. Ancak endometriozis kanser öncüsü bir hastalık değildir. Bu nedenle endometriozisli kadınlara rutin jinekolojik tarama programları dışında ek bir tarama yöntemine gerek yoktur. Endomeriozis ve infertilite; endometriozis pelvisin anatomisini bozmakta özellikle tüplerde yapışıklık ve tıkanıklık yapabilmekte, yumurta, sperm ve embriyoya zarar vererek kısırlık yapabilmektedir. Özellikle infertilite ile başvuran ve adet sırasında ve ilişkide ağrı gibi şikayetleri olan kadınlarda endometriozisden şüphelenilir. Ancak endometriozis ön tanısı alan bu kadınlara tanı koyma amaçlı cerrahi müdahale yapılması önerilmemektedir” diye konuştu.
“Kanser şüphesi ve kistin patlaması veya kan akımının bozulması durumunda cerrahi müdahale yapılması gerektiğini anlatan Op. Dr. Aslı Alay, “Alt karın boşluğunda mesane ile rahim arasında veya vajina ile rektum arasındaki boşluklarda, mesanede, bağırsak duvarında endometriozis odaklarının bulunmasıdır. Bu kadınlarda kronik bir karın ağrısı, ağrılı adet görme, cinsel ilişkide ağrı, dışkılama sırasında ağrı gibi şikayetler mevcuttur. Tanı koymada deneyimli jinekologlar ve radyolaglar tarafından yapılan ultrasonografinin önemi büyüktür. Tedavi için kullanılan ilaçlar klinikte oldukça başarılıdır. Tedaviye yanıtsız hastalarda cerrahi tedavi planlanabilir” dedi.
Endometriozis ve belirtilerinin birçok klinik sorun birarada görülebileceğini, adet sancısı, kronik olarak sürekli alt karın ve kasık bölgesinde ağrı, kısırlık, ilişki sırasında ağrı ve adet düzensizliği, kanlı idrar, kanlı dışkılamanın sayılabileceğini anlatan Op. Dr. Aslı Alay, şunları kaydetti:
“Oldukça farklı şikayetlere neden olan endometriozisde birçok kadın tanı konulamaması nedeniyle tedavi alamamaktadır. İlk şikayetlerin ortaya çıkması ile endometriozis tanısı konulması arasındaki süre yaklaşık 8-12 yılı bulabilmektedir. Bu nedenle tanıyı koyabilmek için hastayı ayrıntılı muayene etmek, şikayetlerini dinlemek ve özellikle şikayetlere eklenen kronik yorgunluk hissini sorgulamak gerekir. Endometriozis benzer klinik bulgular gösteren, ayrıca her hastalık ataklarında yorgunluk, keyifsizlik, bazen depresyon eğilimi yaratan irritabl barsak sendromu (hassas bağırsak hastalığı) ve intertisyel sistit ile karışabilir. Bu karışıklığın nedeni mesane, bağırsak ve kadın genital organlarının yakınlığı ağrı taşıyan sinirlerin ortak olmasından kaynaklanmaktadır. Doktora başvuru şikayetleri endometriozisden şüphelenen kadınların jinekolojik muayenesi adet döneminde yapılması, klinik bulguların daha iyi anlaşılmasına imkan verir. Kronik alt karın ağrısı olan ve yumurtalık kisti tespit edilen kadınlarda ise genellikle çikolata kisti saptanır. Ancak yapılan jinekolojik muayene ve ultrasanografinin normal olması endometriozis hastalığını ekarte etmez. Endometriozis hastanın şikayetleri, muayene bulguları ve görüntüleme yöntemleri ile ön tanı alan kadınlarda kesin tanı için cerrahi yöntemler ile alınan biyopsi ile konulabilir. Ancak tanısal amaçlı yapılan cerrahi işlemler hem maliyeti arttırması hemde hastaya getireceği komplikasyonlardan dolayı her endometriozis düşünülen hastada uygulanmaz. Cerrahi yöntemler arasında en çok kullanılan laparoskopi olup, bu yöntem aynı zamanda tedavi imkanıda verdiği için önemlidir. Ancak laparoskopinin hastaya getireceği yarar düşünülerek operasyona karar verilmelidir. Laparoskopik operasyonlar bu konuda deneyimli, yeterince eğitim almış j inekologlar tarafından yapılmalıdır.”
Kaynak: İHA
Op.Dr. Alay, endometriozisde risk faktörlerini şöyle sıraladı:
“Kızıl saç, çilli olmak, mavi ve yeşil göz gibi özelliklerin endometriozis ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Aile öyküsü ailede endometriozisi olan kadınlarda risk daha artmış olmakla beraber endometriozise yol açan gen bilinmemektedir. Çevresel faktörler ve genetik faktörlerin etkisi araştırılmaktadır. Vücut kitle indeksi düşük olan aşırı zayıf kadınlarda riskin daha yüksek olduğu düşünülmektedir. Çevresel nedenler hormonal sistemi bozan kimyasallar ile temas endometriozis sıklığını arttırmaktadır. Bunlar arasında organik çözücüler, formaldehid, tarım ilaçları sayılabilir. Endometriozis ile bağışıklık sisteminin çalışmasını bozan otoimmün hastalıklar ve alerjik hastalıklar arasında ilişki olduğu düşünülmektedir. Endometriozisli kadınlarda migren de daha sıktır. Kadın genital sistem anatomisindeki anamoliler endometriozis sıklığını arttırdığı tespit edilmiştir. İnfertilite yani kısırlık endometriozis için önemli bir risk faktörüdür. Doğum sayısının artması, doğum şeklinin normal vajinal doğum olması ve emzirme süresinin uzaması endometriozis riskini azaltmaktadır.”
Taze meyve, sebze tüketiminin içerdiği antioksidanlardan dolayı bazı çalışmalarda endometriozis oluşumunu azalttığının tespit edildiğini ifade eden Op. Dr. Alay, “Karnıbahar, lahana, brokoli gibi sebzeler vücuttaki östrojen oranını azaltmakta ve azalan östrojen endometriozis riskini düşürür. Gebelik ve endometriozis, endometrioma gebelik ve doğum endometriozisi geriletmekte, çikolata kistlerini küçültebilmektedir. Endometriozis ve yumurtalık kanseri düşük oranda bir risk artışı olduğu düşünülmektedir. Ancak endometriozis kanser öncüsü bir hastalık değildir. Bu nedenle endometriozisli kadınlara rutin jinekolojik tarama programları dışında ek bir tarama yöntemine gerek yoktur. Endomeriozis ve infertilite; endometriozis pelvisin anatomisini bozmakta özellikle tüplerde yapışıklık ve tıkanıklık yapabilmekte, yumurta, sperm ve embriyoya zarar vererek kısırlık yapabilmektedir. Özellikle infertilite ile başvuran ve adet sırasında ve ilişkide ağrı gibi şikayetleri olan kadınlarda endometriozisden şüphelenilir. Ancak endometriozis ön tanısı alan bu kadınlara tanı koyma amaçlı cerrahi müdahale yapılması önerilmemektedir” diye konuştu.
“Kanser şüphesi ve kistin patlaması veya kan akımının bozulması durumunda cerrahi müdahale yapılması gerektiğini anlatan Op. Dr. Aslı Alay, “Alt karın boşluğunda mesane ile rahim arasında veya vajina ile rektum arasındaki boşluklarda, mesanede, bağırsak duvarında endometriozis odaklarının bulunmasıdır. Bu kadınlarda kronik bir karın ağrısı, ağrılı adet görme, cinsel ilişkide ağrı, dışkılama sırasında ağrı gibi şikayetler mevcuttur. Tanı koymada deneyimli jinekologlar ve radyolaglar tarafından yapılan ultrasonografinin önemi büyüktür. Tedavi için kullanılan ilaçlar klinikte oldukça başarılıdır. Tedaviye yanıtsız hastalarda cerrahi tedavi planlanabilir” dedi.
Endometriozis ve belirtilerinin birçok klinik sorun birarada görülebileceğini, adet sancısı, kronik olarak sürekli alt karın ve kasık bölgesinde ağrı, kısırlık, ilişki sırasında ağrı ve adet düzensizliği, kanlı idrar, kanlı dışkılamanın sayılabileceğini anlatan Op. Dr. Aslı Alay, şunları kaydetti:
“Oldukça farklı şikayetlere neden olan endometriozisde birçok kadın tanı konulamaması nedeniyle tedavi alamamaktadır. İlk şikayetlerin ortaya çıkması ile endometriozis tanısı konulması arasındaki süre yaklaşık 8-12 yılı bulabilmektedir. Bu nedenle tanıyı koyabilmek için hastayı ayrıntılı muayene etmek, şikayetlerini dinlemek ve özellikle şikayetlere eklenen kronik yorgunluk hissini sorgulamak gerekir. Endometriozis benzer klinik bulgular gösteren, ayrıca her hastalık ataklarında yorgunluk, keyifsizlik, bazen depresyon eğilimi yaratan irritabl barsak sendromu (hassas bağırsak hastalığı) ve intertisyel sistit ile karışabilir. Bu karışıklığın nedeni mesane, bağırsak ve kadın genital organlarının yakınlığı ağrı taşıyan sinirlerin ortak olmasından kaynaklanmaktadır. Doktora başvuru şikayetleri endometriozisden şüphelenen kadınların jinekolojik muayenesi adet döneminde yapılması, klinik bulguların daha iyi anlaşılmasına imkan verir. Kronik alt karın ağrısı olan ve yumurtalık kisti tespit edilen kadınlarda ise genellikle çikolata kisti saptanır. Ancak yapılan jinekolojik muayene ve ultrasanografinin normal olması endometriozis hastalığını ekarte etmez. Endometriozis hastanın şikayetleri, muayene bulguları ve görüntüleme yöntemleri ile ön tanı alan kadınlarda kesin tanı için cerrahi yöntemler ile alınan biyopsi ile konulabilir. Ancak tanısal amaçlı yapılan cerrahi işlemler hem maliyeti arttırması hemde hastaya getireceği komplikasyonlardan dolayı her endometriozis düşünülen hastada uygulanmaz. Cerrahi yöntemler arasında en çok kullanılan laparoskopi olup, bu yöntem aynı zamanda tedavi imkanıda verdiği için önemlidir. Ancak laparoskopinin hastaya getireceği yarar düşünülerek operasyona karar verilmelidir. Laparoskopik operasyonlar bu konuda deneyimli, yeterince eğitim almış j inekologlar tarafından yapılmalıdır.”