'Sur Buluşması'
Başbakan Davutoğlu: (1) 'Diyarbekir'in yüreğini anlayan insanlığı anlar ama insanlarda yürek yoksa, yüreklerindeki muhabbeti kaybetmişlerse, sevgiyi, saygıyı, tarihe, ecdada ve insanlık birikimine saygıyı kaybetmişlerse o yüreği parçalamaya kalkarlar' 'Hazreti Adem'den, Habil ve Kabil'den bu yana, bütün medeniyet tarihinde aslında iki grup insan görürsünüz. Yürekleri birleştirenler ve yürekleri parçalayanlar. Diyarbakır hep yürekleri birleştirenler tarafından inşa ve ihya edildi, insanlık tarihine mal oldu ama yürekleri parçalayanlar da geldi' 'Ve yüzyıl sonra bir yol ayrımındayız. Ya yüreğimizle birlikte vatanımız, vatanımızla birlikte gönül coğrafyamız, gönül coğrafyamızla birlikte bütün iddialarımız, ideallerimiz birleşecek, bütünleşecek ya bizi lime lime parçalamaya çalışacaklar'
Davutoğlu, tarihi Hasan Paşa Hanı'ndan düzenlenen 'Sur Buluşması'nda yaptığı konuşmasına, Diyarbakır'ı, Sur'u, Diyarbakırlıları ve Ulu Cami'yi selamlayarak başladı.
Diyarbakır'a aşkla, muhabbetle bağlı olduğunu ifade eden Davutoğlu, 'Bazı şehirler kendisine eriştiğiniz anda sizi içine alır, sarar, büyüler ve bir daha o atmosferden kopamazsınız. İlk ziyaretimden bu yana havasıyla, insanıyla zihnimdedir, gönlümdedir Diyarbakır. Diyarbakır'ı 1,5 yılda beşinci ziyaretim. İnşallah daha çok geleceğiz. Son Kurban Bayramında yine burada birlikteydik. Yine birlikteyiz.' diye konuştu.
Davutoğlu, Diyarbakır'a uçakla geldiği takdirde mutlaka Sur'un üzerinde bir tur atmaya önem verdiğini, yukarıdan bakınca Sur'un bir insan yüreği gibi inşa edildiğini gördüğünü dile getirdi.
- 'Diyarbekir'in yüreğini anlayan, insanlığı anlar'
Sur'u inşa edenlerin muhtemelen hiçbir zaman uçak ya da helikopter kullanmadıklarına dikkati çeken Başbakan Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
'Diyarbekir'in yüreğini anlayan, insanlığı anlar ama insanlarda yürek yoksa yüreklerindeki muhabbeti kaybetmişlerse, sevgiyi, saygıyı, tarihe, ecdada ve insanlık birikimine saygıyı kaybetmişlerse o yüreği parçalamaya kalkarlar. Hazreti Adem'den, Habil ve Kabil'den bu yana, bütün medeniyet tarihinde aslında iki grup insan görürsünüz. Yürekleri birleştirenler ve yürekleri parçalayanlar. Diyarbakır hep yürekleri birleştirenler tarafından inşa ve ihya edildi, insanlık tarihine mal oldu ama yürekleri parçalayanlar da geldi.'
Diyarbakır'a gelmek için büyük bir heyecanla hazırlık yaparken dün, yürekleri parçalayan bir haberin tüm Türkiye'ye ulaştığını, 7 canın hainler tarafından korkak bir tuzakla şehit edildiğini aktaran Davutoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
'Emin olun bu acıyı en fazla Diyarbekirliler hissetti. Çünkü onlar kendilerine geleni, muhabbetle karşılayan insanlardır. Allah bilir bu Hasanpaşa Hanı ne kadar farklı milletten, ırktan, dinden, mezhepten insanı kucağına aldı, bağrına bastı. Bu sokakların, bu kültürün mirasından mahrum olanlar, Diyarbakır halkına huzur vermek için gelen 7 kardeşimizi şehit ettiler. 30'a yakın vatandaşımız ve güvenlik görevlimiz de hastanede. Onlar buraya farklı şehirlerden gelmiş olabilirler ama buradan giderken hepsi artık Diyarbakırlı'dır. Onlar ebediyen Diyarbakır'ın hafızasında ve Diyarbakırlıların duasında olacaklar.'
- 'Dört ayaklı minareye bakan herkes, kendisinden bir şey bulur'
Konuşmasında bölgede yaşanan acılara ve tahribata işaret eden Davutoğlu, 'Hepimizin, zihnimizi bu ortak kültürümüzün temellerinden koparmadan düşünmemiz lazım.' dedi.
Diyarbekir'e bakıldığında insanlık tarihinin hulasası gibi olduğunun altını çizen Davutoğlu, Diyarbekir'in kadim olduğunu, insanlığın en derin mirasını barındırdığını belirtti.
Davutoğlu, 'Herkes, 'bizden buraya bir iz kalsın' diye Diyarbekir'e bir şey bırakmıştır. Minarelere bakarsanız kimisi Selçuklu sitili, kimisi Artuklu, kimisi Osmanlı, herkes bir şey koymuş buraya. Diyarbakır'da iz bırakmışlar ta ki 'bizden sonra gelip de bu diyarda yaşayanlar, bu izleri korusun' diye bir mesaj, bir mektup bırakmışlar yürekten yüreğe. Gelenler, bu eserleri korusunlar ki Diyarbakır'ı her ziyaret eden, kendini Diyarbakır'da bulsun, kendini keşfetsin.' ifadelerini kullandı.
Diyarbakır'da paylaşacağı bütün düşüncelerinin, her şeyden önce Diyarbakır'a hürmetin, saygının eseri olduğunu dile getiren Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
'Biz bu perspektifle 2013'te, Dicle Üniversitesinde yaptığım konuşmada, yüreğimden gelen sesle, 'Diyarbekir'e doğunun Paris'i diyorlar, Paris ne ki' demiştim. Evet, Paris ne ki, Diyarbekir şehirken, Paris bir köy bile değildi. Şimdi dahi bir dört ayaklı minareyi düşünün, bir de Eyfel Kulesi'ni. Birisi ne kadar zarif ise diğeri o kadar hantal ve kaba. İnsanlar görmeye giderler, ben her şehre saygı duyarım, ama Eyfel Kulesi'nde ne bulduklarını bilemem. Ama dört ayaklı minareye bakan herkes, kendisinden bir şey bulur.'
- '2016 kritik bir dönüm yılı'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2005'te yaptığı konuşmasından itibaren başlattıkları Çözüm Süreci'nin aslında 'yeni bir inşa süreci' olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
'Allah, Diyarbekir'in her şeyini aziz kılsın. İşte bütün bu yüreğimizi parçalayanlar karşısında biz, birleştirenlerden olmak için büyük çaba sarf ettik, hala sarf ediyoruz. Hep zikrediyorum, 2016 kritik bir dönüm yılı. Bir tarafta Sykes-Picot, diğer tarafta Kut'ül Ammare. Kut'ül Ammare Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Sünnilerin, Şiilerin Bağdat yakınında Bağdat'ı savunmak için omuz omuza verdikleri ve zafer kazandıkları kutlu bir savaş. O diyarlar üzerinde Sykes-Picot ürettiler, böldüler, parçaladılar ve yüreklerimizi birbirinden ayırdılar. Ve yüzyıl sonra bir yol ayrımındayız. Ya yüreğimizle birlikte vatanımız, vatanımızla birlikte gönül coğrafyamız, gönül coğrafyamızla birlikte bütün iddialarımız, ideallerimiz birleşecek, bütünleşecek ya bizi lime lime parçalamaya çalışacaklar.'
(Sürecek)