İnternet Bağımlılığı Önleme Projesi Finali

Kadın Sağlıkçılar Dayanışma Derneği’nin (KASAD-D) tarafından düzenlenen internet bağımlığı programında konuşan Sare Davutoğlu, “Sosyal hayatta okulda çevrelerinde yabancı kimselerle arkadaşlık etmesini istemediğimiz yavrularımızı milyonlarca insanın arasına savunmasız salıvermemiz düşünülemez” dedi.

KASAD-D’nin koordinatörlüğünde, Gençlik Spor Bakanlığı desteğiyle 3 yıldır devam eden ortaöğretimde internet bağımlılığı önleme projesinin finali ve proje kapsamında hazırlanan Yağmur ve Toprak isimli kitapların tanıtımı Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu, Milli Eğitim Balanı Nabi Avcı, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun katılımıyla Lütfü Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.

İnternet bağımlılığı ve internet kullanımının zararları üzerinde durulan programda konuşan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, 9-10 yaşındaki çocukların bir odaya hapsolmalarını kabul edilebilir bir durum olmadığına dikkat çekti.

“9-10 YAŞINDAKİ ÇOCUKLAR BİR ODAYA HAPSOLUYOR”

Burada bir konuşma yapan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, “Bakanlığımız olarak bu konuda ciddi çalışmalar yapıyoruz. İlk ele aldığımız konulardan bir tanesi güvenlik internet. Çocuklarımızın internetle buluşmasını istiyoruz. Çocuklarımızın internete kavuşması lazım. Ama bu bir güvenlik paketi içinde olması lazım. Çocuklarımızı internetin içindeki bütün zararlı etkilerden korumamız lazım. Bilgi teknolojileriyle hemhal olacaklar orada öğrenecekler orada üretecekler. Ama burada ne fiziksel gelişmelerini etkileyici bir etki olmalı, ne de zihinsel gelişmelerini etkileyici bir etki olmalı. Çocukluklarını çocukluk gibi yaşamaları lazım, çocuk oyunlarını doyasıya oynamaları lazım. Sosyalleşmelerini sağlayan tüm aktivitelerde bulunmaları lazım. Bir bilgisayarın başına oturup saatlerce 9-10 yaşındaki bir çocuğun orada hapsolması onun fiziksel gelişimi ne de fiziksel gelişimi için kabul edilebilir bir durum değil. Bunun önüne geçebilmek için anne babalar, eğitimciler ve bu işten sorumlu olan bizler muhakkak bir çare üretmek zorundadır. Çocuklarımızın çantalarını kontrol ettiğimiz gibi ellerindeki aletleri de kontrol etmemiz lazım. Çocuklarımızım ne yiyip ne giydiğine dikkat ettiğimiz gibi kimler benim çocuğuma ulaşıyor mutlaka kontrol edilmesi lazım. Zararlı internet içeriğinde ne varsa onlardan çocuklarımızı gençlerimizi korumak için elimizden ne geliyorsa yapacağız” dedi.

“SANAL ALEMİN GÜVENSİZ ZEMİNİ”

İnternet bağımlılığı ile çocukların güvensiz bir zeminde yalnızlaştığını belirten Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ise, “Bugünün çocukları evden hiç çıkmasalar, başkalarıyla hiç irtibat kurmasalar bile yaygın ve yoğun tehlikelerin kıyısında yaşıyorlar. Hayatın her noktasına nüfuz eden medya araçları ve onlardan biri olan internet, bu tehlikeli mecralara ev sahipliği yapıyor, onları yaygınlaştırıyor. İnternet araçlarına tuzaklanmış içerikleri, herkes tehlike olarak görüyor. Özellikle çocuklarımız bu konuda çok savunmasız. Görüntülere yerleştirilen alt betimler ve imalar çocukların masum dünyalarını hedef alıyor. Ailenin, okulun, akrabalık ilişkilerinin kişiler üzerindeki olumlu etkisi azalırken medyanın dayattığı yaşam tarzları ilişki biçimleri yaygınlık kazanıyor. İletişim araçları yaygınlaşıyor fakat insandan insana ulaşan yollar azalıyor. Bireyler sanal bir alemin güvensiz zemininde yalnızlaşıyor. Çocuklarımıza internet kullanmayı doğru öğretmek, onlardan korunmak için gerekli zırhı onlara kazandırmak, internetteki faydalı içeriklerin sayısını da artırmak için gayret sarf etmeliyiz” diye konuştu.

“140 KARAKTER İÇİNDEKİ HER ŞEY DOĞRU KABUL EDİLİYOR”

Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ise, “İnsan yaratılmışın en şereflisi olarak birinin gözünün içine bakarak, yüzünü görerek ve karşısındakinin duygusunu hissederek, algılayarak iletişim içinde olmak üzere bu dünyada. Ama biz aradaki iletişime bir perde koyarak gelişen dünya içinde bir modernlik düşüncesi altında cihaz üzerinden iletişimi kurarak yüz yüze olan etkileşimi azaltmış durumdayız. Bunu artırmamız gerekiyor. 140 karaktere sıkışmış olan ve bu 140 karakter içindeki her şeyi doğru kabul eden bir durumla karşı karşıyayız. Bir odanın içinde, bir aletin başında iletişimde olduğunuzu düşünerek online olduğumuzu düşünerek hayatla iç içe olduğunuzu zannederek vakit geçirdiğinizde aslında hayattan kopuk olduğunuz farkında değilsiniz. Evet gereçlerimiz iletişim içinde elektronik dünyayı kullanıyorlar ama hareket etmiyorlar. Bu konuda daha gayretli olmamız lazım” diye konuştu.

Programın onur konuğu Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu ise, “Zaman geçtikçe çocuklarımızın internetle tanışma yaşı düşüyor. Neredeyse bebek yaştaki çocuklarımız artık iyi birer akıllı telefon internet, tablet ve bilgisayar kullanıcıları. Sosyal hayatta okulda çevrelerinde yabancı kimselerle arkadaşlık etmesini istemediğimiz yavrularımızı milyonlarca insanın arasına savunmasız salıvermemiz düşünülemez. Çocuklar ve gençler kontrolümüz altında sıcak yuvalarında değil günlük yaşantılarında her yerde internete bağlanabiliyor. O halde filtreleme gibi programların yanında onlara doğru ve uygun kullanma alışkanlıklarını kazandırmamız elzemdir. İnternet bağımlılığı tüm diğer bağımlılıklarda özellikle eylemsel bağımlılıklarda olduğu gibi kişiyi amacından uzaklaştıran zararlı bir halin adı. Aynı zamanda kişiyi yalnızlaştıran depresif bir ruh haline sokan, zaman zaman saldırganlaştıran bir durum. Yani internet bağımlılığı çocuklarımızı, gençlerimizi ve insanımızı iletişimden alıkoyduğu için ortaya çok kötü bir tablo çıkabiliyor” dedi.

Program, katılımcılara sertifika verilmesi, proje kapsamında hazırlanan karakterler Yağmur ve Toprak’ın tanıtılması ve hatıra fotoğrafının çekilmesiyle sona erdi.
Kaynak: İHA