Yıldırım: Şangay toplantısına biz de çağırılacağız

Rusya'da temaslarda bulunan Başbakan Binali Yıldırım, Rusya'dan Kazan'a geçerken gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.

Yıldırım: Şangay toplantısına biz de çağırılacağız
Yıldırım: Şangay toplantısına biz de çağırılacağız
Başbakan Binali Yıldırım, Putin ve Medvedev'le de görüştüğü Rusya ziyareti sonrası uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı.

İç politika ve özellikle dış politikaya dair açıklamalarda bulunan Yıldırım'ın, Şangay konusundaki sözleri dikkat çekti.

Türkiye'nin niyetinin AB ile ipleri koparmak olmadığının altını çizen Yıldırım, Şangay konusunun da son haftalarda gündeme gelen bir konu olmadığını, geçtiğimiz yıllarda da zaten konuşulageldiğini vurguladı.

Başbakan Yıldırım ayrıca, Şangay'ın başbakanlar düzeyinde yapılacak toplantısına Türkiye'nin de davet edileceğini açıkladı.

İşte Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'in Yıldırım'la yaptığı röportaj:

Temaslarınız nasıl geçti?


Çok yoğun dolu bir program geçirdik. Sabah üniversiteye gittik, beraberdik. Oradakini anlatmaya lüzum yok. Oradan geçtik, Rusya Federasyon Konseyi’ne gittik. Orada hanımefendiyle heyet halinde güzel görüşmelerimiz oldu. Özellikle parlamentolar arasındaki ilişkiyi çok daha geliştirmek istiyorlar. Dostluk grubunu oluşturmuşlar, bu yaşadığımız sıkıntıdan sonra kesilmişti. Bizim de aynı dostluk grubu başkanımızla beraberdik. Duma’da da aynı dostluk grubunun oluşturulması için gayret göstereceğini ifade etti.

"FETÖ'YE KARŞI ÇOK SAĞLAM DURUYORLAR"

Genel olarak FETÖ yapılanmasından biraz bahsettik. Örgütün nasıl çalıştığını, Türkiye için sadece değil, küresel anlamda da ciddi bir tehdit olduğunu, çok sık sorulan bir soru var. Bu kadar tehlikeli bir örgüt nasıl fark edilmedi, bir darbe yapacak düzeye geldi, onu sormadan ben anlattım. Merak edebilirsiniz dedim. O çok ilgisini çekti. Burası FETÖ’ye karşı mücadelede sağlam duruyor.

"ÇANAKKALE'DE ŞEHİTLİKTE ANIT YAPMAK İSTİYORLAR"

Ayrıca Çanakkale’de şehitlikte bir anıt yapmak istiyorlar. Onunla ilgili ikili sözleşme var. Onun meclisten geçmesini bekliyorlar. Mustafa Bey gerekeni yapacak. Önümüzdeki günlerde çıkarılmış olacak.

Detay şöyle. Çanakkale’de onların da bir şehitliği var. O şehitliğe bir anıt yapmak istiyorlar. Onunla ilgili hukuki bir metin lazım. Diğer ülkelerin var ona benzer birşey.

"FIRAT KALKANI HALEP'İ KAPSAMIYOR"

Suriye özelinde konuşmalarınız...

Suriye’yi konuştuk, daha çok başka şeyler de konuştuk. Suriye konusunda bir kere sayın Cumhurbaşkanımızla Putin çok sık şekilde görüşüyor, istişareler yapıyorlar. Suriye’de biz şu anda Suriye’deki pozisyonumuz itibariyle çözüm üretme konusunda daha etkin konumdayız. Bu da ağırlıklı olarak Fırat Kalkan'ı ile başladı ve devam etti. Oradaki Halep konusundaki kaygılarımızı anlattık. Onların da buna karşılık şunu anlamak istediler, biliyorlar aslında da teyit etmek istediler. Bizim sanki Fırkat Kalkan'ı El Bab’a yönelik faaliyetlerimizin Halep’i de kapsadığı şeklinde bir algı var. Onun öyle olmadığını cumhurbaşkanımız da söylemişti ama tekrar bu konuyu açtılar. Bizim derdimiz orada günahsız hayatını kaybeden akan kanın durdurulması, bir an önce insani yardımların Halep’e ulaşması. Bu konuda ne gerekiyorsa o çalışmayı yapıyoruz. Bu konuda özellikle Rusya’nın rejim üzerinde daha fazla inisiyatifini hissettirmesini beklediğimizi ifade ettik.

"ŞANGAY BEŞLİŞİ TOPLANTISINA TÜRKİYE DE ÇAĞIRILACAK"

Biliyorsunuz biz diyalog ortağıyız, yeni çıkmış bir mesele değil. Önümüzdeki yıl başbakanlar düzeyinde bir toplantı yapılacak. Oraya bizi de davet edecekler. Tarih olarak sormadım ama önümüzdeki yıl böyle bir toplantı olacak.

EL BAB'IN AKIBETİ NE OLACAK?

El Bab kenti kuşatılmış durumda, öbür taraftan da rejim kapısına dayanmış durumda. Bu şehir ne olacak?

Bizim oradaki duruşumuzun Türkiye’nin güvenliği DEAŞ’a karşı, YPG'ye PKK uzantılarına karşı Türkiye’nin güvenliğini sağlamak, bu PYD’nin koridor oluşturmasına mani olmak. Güney'de ineceğimiz nokta Bab’la sınırlı. Onun ötesinde bir planımız olmadığını bilmek istiyorlar. Bizim böyle bir planımız yok. Onlar da rejimi bu şartlar altında, rejimi bu konuya müdahil olmaması yönünde gayret gösterecekler.

Biz bunu çok net ifade ettik. Onlar da itiraz etmediler. YPG, PYD, PKK’dan farklıdır diye bir yorum getirmediler.

"YENİ BİR DÜNYA DÜZENİ Mİ KURULUYOR?"


Tabi olayı o kadar küresel bir boyuta taşımaya lüzum yok. Bizim endişemiz şu, biz bir kere ülkemizde ciddi bir terörle mücadele veriyoruz. Bölücü terörle, buna DEAŞ da eklendi. Dolayısıyla Suriye’de ve Irak’ta otorite boşluğu devlet olmamasının, ya da zayıf yönetimler olmasının bedelini Türkiye olarak biz ödüyoruz. Halbuki orada faaliyet gösteren ülkelerin bizimle ilişkileri aynı değil. Onların buradaki olumsuzlukları bire bir hissetmeleri söz konusu değil. Oradaki mücadele daha farklı yürüyor. Bizim yahu burada ne olursa olsun diyecek halimiz yok. Fırat Kalkan'ı operasyonunun başlamasının arkasındaki sebep de bu. Türkiye’nin bölgedeki belirleyici konumu güçlendi. Bu muhataplarımız nezdinde de bunu hissediyoruz. Şimdi yani Türkiye ile de konuşalım. Siz ne düşünüyorsunuz. Bunu hem ABD’lilerle, hem Ruslarla, İran'la yapıyoruz. Suudi Arabistan Katar'la aynı doğrultuda hareket ediyoruz. Bizim oradaki hedefimiz belli. Bir an önce Suriye’de akan kan dursun ve Suriye Suriyelilerle bırakılsın, etnik yapılar aşınmasın. Oradaki ızdıraplara facialara bir son verilsin. Bu yapı nasıl olacak, nasıl kurulacak bu tarafıyla çok ilgilenmiyoruz. Ama bu sürdürülebilir birşey değil. Zannediyorum muhataplarımız bunu düne göre bugün daha iyi anlayanlar. Şöyle bir riskten söz ediyorlar, Libya gibi olmasın diyorlar. Kaddafi gitti Libya düzeldi mi? Öyle bir argüman var. Oradaki vahşeti devam etmesi için makul bir düşünce olarak kabul edemeyiz.

"TÜRKİYE MAKAS DEĞİŞTİRMİYOR"


Türkiye makas değiştirmiyor bir kere bunu bilin. Türkiye olduğu yerde duruyor. Bölgede bizim bu bölgedeki yaşanan olaylar karşısında bizim bir sorumluluğumuz var. Suriye’deki Iraktaki sorumluluğumuz bu. AB ile ilişkilerimizin 50 yıldan fazla bir geçmişi var. Her döneminde de iyi zamanları var, krizli zamanları var, şimdi de biraz gergin. Ümit ederim ki bu da kısa zamanda düzelir.

Önümüzdeki yıl 5 tane birlik ülkesinde seçim var. Bir belirsizlik devam edecek burada. Türkiye, Avrupa’da iç siyasetin de bir aracı olarak bir zamanlar, uzun bir süreden beri işin içine dahil ediliyor. Hatırlayın işte İngiltere’nin birlikten çıkmasının kampanyasında Türkiye vardı. Diğer ülkelerin Avusturya diğerlerinde benzer şeyler olabilir.

"ŞANGAY GÜNDEMİMİZE YENİ GİRMEDİ"

Ancak biz Şanghay birliği ile ilgili telaffuzumuz yeni değil. Bu AB ile ilişkilerimiz normal giderken de yapıyoruz. Benzer ortaklıklarımız var. Karadeniz Ekonomik işbirliğıi, İslam İşbirliği Örgütü var. Pakistan’ın dahil olduğu ekonomik işbirliği teşkilatı var. Türkiye coğrafi olarak da kültürel olarak da hem Asya’da hem Avrupa’da, bu Rusya için de öyledir. Rusya’nın da benzer bir özelliği var. Rusya da AB ile ilişkilerini sürdürmek istiyor, aynı zamanda Şanghay teşkilatının da aktif olarak içerisinde. Onun için Şanghay 5’lisi AB’nin bir alternatifi değil. Bir kere onun bilinmesi lazım. Biz onu AB’yi korkutmak için kullanıyor değiliz.

Bir eksen kayması mı var?

Bu Doğal birşey değil mi? Türkiye bölgedeki karşı karşıya bulunduğu tehditleri, fırsatları ıskalayamaz yani. Bunu böyle görmek lazım. Biz tek seçenek AB’dir. AB’nin ne zaman gönlü olursa oarada olursa diyecek halimiz yok.

Biz sadece AB’den şunu istiyoruz, samimi olsunlar, çifte standart yapmasınlar, Türkiye’nin yanında dursunlar. Türkiye’yi bölmek isteyen, zora sokmak isteyen, başını ağrıtanlarla iş tutmasınlar. Bu kadar net.

Uçak düşürme krizinden bu yana sayın Cumhurbaşkanı’nın girişimleri var. Ocağın ikinci haftasında buraya gelecek.

Bugünkü ziyaret ona hazırlık gibi.

Enerji alanında işbirliği çok hızlı ilerliyor. Aynı hız tarımda, turizmde ekonomide diğer alanlarda aynı ivme kazanılacak mı?

Bu konuları çok açık bir şekilde konuştuk. Tatsız olaydan sonra normalleşme süreci başladı, bu çok güzel bir gelişme. Bunun mimarı sayın cumhurbaşkanımız ve Putin'di. 15 temmuzdan sonra Rusya çok net bir duruş sergiledi. Ağustos'ta görüşme gerçekleşti ve Putin ziyaret etti. Normalleşme süreci hızla devam etti. Ancak uygulamada bunu doğrulayacak aynı hızda sonuç alamadık. Bunu bugün burada ifade ettik. Ve somut örnekleriyle ortaya koyduk. Gerek gümrük kapılarından, havaalanlarından girişler, gerekse vizeyle ilgili durum, karşılıklı kısıtlamaların kaldırılması... Tarım ürünlerine, tekstlik ürünlerine, taşımacılık fiilen yapılmıyor mesela. Üçüncü ülkeler taşımacılığı yapıyor. Bunlara dikkat çektik. Buralarda biraz daha yoğunlaşacaklarını zannediyorum. Siz bir karar alıyorsunuz ancak bürokrasi ve uygulayıcılar tam anlamıyla bunu devreye sokmuyorlar, aynı hızda hareket etmiyorlar. Bu türkiye için de Rusya için de geçerli. Bunun yakından takip edilmesi konusunda mubatakata vardık.

Vizelerle ilgili bunun kalması lazım geldiğini açık bir şekilde söyledik. Biz 24 kasım öncesine döneceksek, enerji alanında karşılıklı yatırımların artırılması, 100 milyar hedef vardı, yüzde 40 gerilemişiz, 30 milyardan 12.5 milyara düşmüşüz. Daha ötesi uçak krizi öncesinden daha ileri götürelim diyor. E tamam götürelim. Ama onun tedbirlerini almak lazım. Kısıtlamaları, malların insanların gidiş gelirlerindeki devam eden zorlukların kaldırılması lazım.

Turizmle ilgili ciddi anlamda, biraz daha hızlı gelişecek gibi gözüküyor. Basın toplantısında güvenlik problemi gibi birşey söylediler. Onu da dedik. Terör her ülke için tehdittir, güvenli bir ülke yok. Tabi ki tedbirler alınacak, istihbarat paylaşımı yapılacak. Operasyonların yapılması noktasında Türkiye ciddi bir konsept değişikliğine gitti. Olayların arkasından değil, önünden gidiyor. Taarruz yapıyoruz.

Bazı gelişmeler olacağını düşünüyorum. İzlememiz lazım bir süre. Ona göre, bu ziyaretle birlikte

Vize muafiyeti Türk firmaların çalışma izinleri karıştırılıyor

Onu ayrıca konuştuk. En azından o sıkıntıları aşalım. Gerek firma değiştirirken, gerek çalışma için gelenleri hiç zaman kaybetmeden düzeltelim. Daha büyük olan vizelerin kaldırılması. Onlar biraz kademe kademe gidelim tarzında bir yaklaşımları var.

Kasıtlı bir ağırdan alma mı?

Ben öyle birşey hissetmedim. Bu toplantıda bizim bu süreci hızlandırmamız gerektiğini ve bu beklentinin var olduğunu açıklıkla ifade etti. Herhalde onlar toplumsal algıyı da birlikte düşünmek durumundalar. Bir yandan toplumu hazırlayıp, diğer yandan tedbirleri.

Var birşeyler tabi, mesaj da getirdik, mesaj da götüreceğiz.

O konu şu anda biraz ihtilaflı ama şöyle konuştuk. Bunu da dostane bir şekilde çözelim şeklinde. Bir yandan ilişkileri geliştirelim, sınırlamaları kaldıralım derken diğer yandan ihtilaf olması çok doğru birşey değil. O bağlamda birlikte çalışıp dostane şekilde çözelim.

İkisinde de bazı konular ortak konular, bazıları ayrı. Suriye ve diplomasi devlet başkanı, ekonomik ilişkileri de sayın Putin’le konuştuk. Çok da detaylara vakıf olduğunu gördük. Sayın Medvedev’le de konuştuk. Yerli parayla da ticaret yapılması onda da ilgililer. En azından kısa vadeli ticaretin yerel parayla yapılması konusunda bir fikir birliği var.

Bize somut söyledikleri birşey yok. Biz genel hatlarıyla konuları ortaya koyduk. Onlar da kendi taraflarından bazı farklı görüşler ifade ettiler. Tarım ürünleri konusunda bizi kısıtlamamız var ama sizin de şöyle kısıtlamanız var. Bunları beraber düşünmemiz lazım tarzında görü=meylerimiz oldu. Bazı konular siyasi iradenin vereceği kararlar olacak, bazıları da teknik meseleler. O teknik meseleler bizim işlerimizi çözmüyor. Asıl siyasi iradenin kararları geçerli olacak. Onu da önümüzdeki günlerde göreceğiz. Onun sonuçları nasıl yansıyacak, bugünden şu şu kararları aldık demem doğru olmaz. Bir alt yapı olduğunu düşünüyorum.

Yunanistan darbecileri iade etmedi...

Yargının işine akıl ermez.


Yunanistan aslında komşuluk ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor. Mesela Selanik’ten İzmir’e seferler başlayacak yılbaşından itibaren, gemi seferleri. Orada bazı talepler vardı, karşılandı, sorunlar çözüldü. İstanbul Selanik arası seferler başlamasına ilişkin çalışmalar sürüyor. Komşuluk ilişkilerimize gölge düşürecek gelişmeler olmasını arzu etmeyiz.

KIBRIS KONUSU


Bizim açımızdan sorun yok. Karşı taraf eğer gerçekten çözüm istiyorsa olur tabi.

TÜSİAD BAŞKANI'NIN AÇIKLAMASI


TÜSİAD Başkanı’nın açıklamaları oldu. OHAL kaldırılsın, idam tartışmalarını sakıncalı buluyoruz. AB hedeflerinden çıkan Türkiye’nin kalkınması durabilir diye. Ne düşünüyorsunuz?

Türkiye demokratik bir ülke, herkes bildiğini açıklar. Biz ne yapacağımızı biliyoruz, sorumluluk bizde. Neyin ne zaman yapılacağı şartlara bağlı birşey. Keyfimizden ohal ilan etmedik. Durup dururken mi ilan ettik. Vatandaşa ilan etmedik, kendimize ilan ettik. İçimizdeki virüsleri nasıl temizleyeceğiz. Vatandaş işine gücüne baksın.