EBSO Başkanı Ender Yorgancılar Açıklaması
FED’in faiz artırma kararını değerlendiren EBSO Başkanı Ender Yorgancılar, üreten kesim temsilcilerine tedbiri elden bırakmayın çağrısında bulunarak, “Sanayicimiz ve yerli girişimcilerimizin, kur risklerine karşı kullanabilecekleri hedge tekniklerini daha iyi bilmesi ve etkin olarak kullanması gerekiyor. Her şeyi devletten bekleyerek değil, bizler de üzerimize düşeni yaparak, döviz gelirlerimizle orantılı döviz cinsinden borçlanarak, kısa vadeli borçlarla uzun vadeli yatırımları finanse etmeyerek, rekabetçi üretim yaparak gerçekleştirebiliriz” dedi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar, ABD Merkez Bankasının (FED) faiz artırım kararını değerlendirdi. Yorgancılar yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Trump’ın seçilmesi ile birlikte başlayan kurlardaki yukarı yönlü çıkışın, FED’in faiz artırma kararı ile devam ettiğini vurguladı.
FED’in özellikle de 2017 yılı için 3 faiz artırımı daha yapacağının sinyalini vermesinin gelişmekte olan ülkelerin işini oldukça zorlayacağını ifade eden Yorgancılar, “Türkiye açısından da farklı bir şey söylemek mümkün olmamakla birlikte bu ilk adım zaten beklentiler doğrultusundaydı ve piyasalar tarafından satın alınmıştı. Önemli olan 3 faiz artışının gelip gelmeyeceği ve keskin artışların olup olmayacağıdır. Küresel gelişmeler ve içeride yaşanan başta terör ile ilgili sorunlarımızı halledemediğimiz sürece 2017’nin bizler açısından zor geçeceğini söylemek kahinlik olmayacaktır. Sonuç ne olursa olsun, bizler önümüze bakmak ve ülkemizin dinamiklerine güvenmek zorundayız. Bununla birlikte tedbiri de elden bırakmamalı, içerideki sorunlarımızı çözme noktasında sonuç odaklı olmalıyız” diye konuştu.
Türkiye için FED faizlerindeki artıştan ziyade, 2008 krizinden bu yana piyasaya sürdüğü likiditeyi geri çekmeye başlamasının çok daha büyük sorun olacağını kaydeden Yorgancılar şu görüşleri dile getirdi:
“FED’in faiz artışının bizim gibi ülkelere, yani dış kaynak bağımlısı ülkelere yansıması önem taşıyor. Çünkü para artık vatanına yani ABD’ye yönelecek ve Türkiye’nin dış kaynak bulması zorlaşacak. Daha da önemlisi kaynak bulabilmek için daha yüksek faiz ödemek zorunda kalınacaktır. Türkiye ekonomisinin başka ülkelerin faizlerinden etkilenmeyecek noktaya gelmesi en büyük dileğimizdir. Bunun için de dış kaynak bağımlılığının azaltılması yani iç tasarrufların yükseltilmesi ve ihracatın ve rekabet gücünün artırılması gerekiyor. Bunun yolu da, güçlü bir sanayi sektörü yani yüksek katma değerli teknolojik ürünler üreten sanayi, 4,0’ı gerçekleştirmiş bir ülke olmaktan geçiyor. Bu çerçevede sıcak para çıkışına yol açacak söylem ve eylemlerden kaçınılması bu süreçte önem taşıyor. Ne yazık ki, özel sektörün ödemek zorunda olduğu kısa vade içindeki borçları bu süreçteki en büyük endişemizdir. Bununla birlikte kurlardaki yukarı yönlü artışın devamı sadece artan borç açısından sıkıntı oluşturmamaktadır. Dövize bağlı ham maddeden kullanılan elektriğe kadar her şeyin fiyatı artacağı için özel sektörün katlanması gereken maliyet çok daha büyük meblağlara ulaşmaktadır ki, asıl sorun da budur. O nedenledir ki, sanayicimiz ve yerli girişimcilerimizin, kur risklerine karşı kullanabilecekleri enstrümanları yani hedge tekniklerini daha iyi bilmesi ve etkin olarak kullanması gerekiyor. Her şeyi devletten bekleyerek değil, bizler de üzerimize düşeni yaparak, döviz gelirlerimizle orantılı döviz cinsinden borçlanarak, kısa vadeli borçlarla uzun vadeli yatırımları finanse etmeyerek, rekabetçi üretim yaparak gerçekleştirebiliriz”.
Kaynak: İHA
FED’in özellikle de 2017 yılı için 3 faiz artırımı daha yapacağının sinyalini vermesinin gelişmekte olan ülkelerin işini oldukça zorlayacağını ifade eden Yorgancılar, “Türkiye açısından da farklı bir şey söylemek mümkün olmamakla birlikte bu ilk adım zaten beklentiler doğrultusundaydı ve piyasalar tarafından satın alınmıştı. Önemli olan 3 faiz artışının gelip gelmeyeceği ve keskin artışların olup olmayacağıdır. Küresel gelişmeler ve içeride yaşanan başta terör ile ilgili sorunlarımızı halledemediğimiz sürece 2017’nin bizler açısından zor geçeceğini söylemek kahinlik olmayacaktır. Sonuç ne olursa olsun, bizler önümüze bakmak ve ülkemizin dinamiklerine güvenmek zorundayız. Bununla birlikte tedbiri de elden bırakmamalı, içerideki sorunlarımızı çözme noktasında sonuç odaklı olmalıyız” diye konuştu.
Türkiye için FED faizlerindeki artıştan ziyade, 2008 krizinden bu yana piyasaya sürdüğü likiditeyi geri çekmeye başlamasının çok daha büyük sorun olacağını kaydeden Yorgancılar şu görüşleri dile getirdi:
“FED’in faiz artışının bizim gibi ülkelere, yani dış kaynak bağımlısı ülkelere yansıması önem taşıyor. Çünkü para artık vatanına yani ABD’ye yönelecek ve Türkiye’nin dış kaynak bulması zorlaşacak. Daha da önemlisi kaynak bulabilmek için daha yüksek faiz ödemek zorunda kalınacaktır. Türkiye ekonomisinin başka ülkelerin faizlerinden etkilenmeyecek noktaya gelmesi en büyük dileğimizdir. Bunun için de dış kaynak bağımlılığının azaltılması yani iç tasarrufların yükseltilmesi ve ihracatın ve rekabet gücünün artırılması gerekiyor. Bunun yolu da, güçlü bir sanayi sektörü yani yüksek katma değerli teknolojik ürünler üreten sanayi, 4,0’ı gerçekleştirmiş bir ülke olmaktan geçiyor. Bu çerçevede sıcak para çıkışına yol açacak söylem ve eylemlerden kaçınılması bu süreçte önem taşıyor. Ne yazık ki, özel sektörün ödemek zorunda olduğu kısa vade içindeki borçları bu süreçteki en büyük endişemizdir. Bununla birlikte kurlardaki yukarı yönlü artışın devamı sadece artan borç açısından sıkıntı oluşturmamaktadır. Dövize bağlı ham maddeden kullanılan elektriğe kadar her şeyin fiyatı artacağı için özel sektörün katlanması gereken maliyet çok daha büyük meblağlara ulaşmaktadır ki, asıl sorun da budur. O nedenledir ki, sanayicimiz ve yerli girişimcilerimizin, kur risklerine karşı kullanabilecekleri enstrümanları yani hedge tekniklerini daha iyi bilmesi ve etkin olarak kullanması gerekiyor. Her şeyi devletten bekleyerek değil, bizler de üzerimize düşeni yaparak, döviz gelirlerimizle orantılı döviz cinsinden borçlanarak, kısa vadeli borçlarla uzun vadeli yatırımları finanse etmeyerek, rekabetçi üretim yaparak gerçekleştirebiliriz”.