Sigara 20'Den Fazla Kanser Türüne Sebep Oluyor
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Demirer, sigaranın 20’den fazla kanser türüne yol açtığını söyledi.
Yozgat Bozok Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘Türkiye’de kanser kontrolü ve kanserden korunma’ konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Demirer, kanser hastalığı hakkında bilgi verdi. Prof Dr. Demirer, kanserin en önemli sebebinin sigara olduğunu belirterek, “Sigara bugün 20’den fazla kanser türüne yol açabiliyor. Özellikle akciğer kanserlerinin en önemli sebebi sigaradır. Bugün ülkemizde erkeklerde en yaygın olan akciğer kanserinin temel sebebi sigara ve üstelikte kadınlarda da artan sigara içimi nedeniyle akciğer kanserinde bir artış var. Sağlık Bakanlığı’mızın yürüttüğü ‘Dumansız Hava Sahası’ kampanyasının başarısı çok büyük. Biz bunun verimini ilerde göreceğiz. Biz bekliyoruz ki sigara içiminin azalmasıyla önümüzdeki 10 -15 yıllık dönemde erkeklerde akciğer kanserinin oranı azalacak.Sigaranın yanında alkol çok önemli bir risk faktörüdür. Bugün itibariyle kansere yol açan en önemli 4 sebep var. Bunlardan birisi sigara, ikincisi alkol, üçüncüsü hareketsizlik ve spor yapmamak, dördüncüsü de şişmanlık yani yağlı beslenme. Bugün itibariyle yağlı beslenme ve şişmanlık özellikle kalın bağırsak rahim ve meme kanserlerinin riskini ciddi anlamda artırıyor. Bayanlarda sigara içimi ve alkol kullanımı meme kanserlerinin riskini ciddi şekilde artırıyor” dedi.
"Kanseri önleyen veya engelleyen herhangi bir gıda yok"
Kanser ile mücadelede sigaradan uzak durmak, spor yapmak, hiç olmazsa günde yarım saat tempolu yürüyüş yapmak, alkol almamak, yağlı gıdalarla beslenmemek ve özellikle tahıllı gıdalarla beslenmeyi önerdiklerini vurgulayan Prof. Dr. Demirer, “ Bugüne kadar yenildiği ya da içildiği takdirde kanseri engellediği, önlediği ya da azalttığı söylenebilecek herhangi bir gıda ve madde yok. Bu meyanda alternatif ürünlerin kullanımı da doğru değil. Çünkü alternatif ürünlerin kullanımının bilimsel bir dayanağı yok. Hatta ve hatta kemoterapi sırasında hastalarımız hekimlerinden habersiz alternatif tıp ürünleri kullanarak kemoterapilerinin etkilerini azaltıyorlar, bazen de karaciğerde ciddi toksik etki yapabiliyor. O nedenle de halkımızı ve hastalarımızı bu konuda uyarmak istiyorum” diye konuştu.
"Cep telefonu ve bilgisayarın kanser yaptığına dair bilimsel dayanak yok"
Cep telefonu veya bilgisayarın kanser yaptığı konusunda bilimsel bir dayanağın bulunmadığını ifade eden Prof. Dr. Demirer, “Cep telefonlarının, tabletlerin ya da bilgisayarların kanser yaptığı ortaya konmamıştır. Böyle bir kanı bazılarında var ama bilimsel bir dayanağı yok. Onu belki de ileriki yıllarda göreceğiz. Genetiği değiştirilmiş organizmaların kanser yapıcı etkisi de gösterilememiştir. Yani bu konuda herhangi bir bilimsel veri yoktur. Dünyanın bir çok ülkelerinde de tüketilmektedirler. O nedenle GDO’lu besinlerin herhangi bir risk oluşturduğunu söyleyemeyiz” şeklinde konuştu.
"RTÜK televizyonlara çıkacak uzmanların kriterini belirlemeli"
Basında, medyada, televizyonlarda konunun uzmanı ehli olan, ehliyetli bilgi sahibi kişilerin görüşlerinin alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Demirer, “Konunun uzmanı olmayan kişiler halkımızı yanlış yönlendiriyor, yanlış bilgilendiriyorlar. Bu da hastalarımıza ciddi anlamda sıkıntı ve stres kaynağı olmaya sebep oluyor. Dolayısıyla bu tür yanlış bilgilendirmeden halkımızı ve hastalarımızı korumamız gerekiyor. Basına ve medyaya hatta RTÜK’e bu konuda çok önemli görev düşüyor. Bence RTÜK’ün basın ve medyada özellikle televizyonlarda bu konularda konuşacak insanlar da belli bir standardizasyon istemesi gerekir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de her yıl 93 bin erkeğin, 63 bin dolayında da kadın kansere yakalandığını belirten Prof. Dr. Taner Demirer, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Ülkemizde her yıl kanserden kaybettiğimiz insan 100 binin üzerinde. Dünyada da her yıl 8 milyon insanı kanserden kaybediyoruz. En çok can alan hastalık bugün kanserdir. Ülkemizde bu oranlar gelişmiş ülkelere göre benzerlik gösteriyor. Son 10 yılda doğu tipi gıdadan batı tipi beslenmeye ‘Fastfood’ gıdalara yönelmesiyle yağlı gıdalarda bir artış var. Kalın bağırsak kanserinin oranında bir artış meydana geldi. Beslenmede özellikle yağlı gıdaların artışı kadınlarda rahim kanseri, kalın bağırsak ve meme kanserlerinin oranlarını artırıyor.”
Kaynak: İHA
"Kanseri önleyen veya engelleyen herhangi bir gıda yok"
Kanser ile mücadelede sigaradan uzak durmak, spor yapmak, hiç olmazsa günde yarım saat tempolu yürüyüş yapmak, alkol almamak, yağlı gıdalarla beslenmemek ve özellikle tahıllı gıdalarla beslenmeyi önerdiklerini vurgulayan Prof. Dr. Demirer, “ Bugüne kadar yenildiği ya da içildiği takdirde kanseri engellediği, önlediği ya da azalttığı söylenebilecek herhangi bir gıda ve madde yok. Bu meyanda alternatif ürünlerin kullanımı da doğru değil. Çünkü alternatif ürünlerin kullanımının bilimsel bir dayanağı yok. Hatta ve hatta kemoterapi sırasında hastalarımız hekimlerinden habersiz alternatif tıp ürünleri kullanarak kemoterapilerinin etkilerini azaltıyorlar, bazen de karaciğerde ciddi toksik etki yapabiliyor. O nedenle de halkımızı ve hastalarımızı bu konuda uyarmak istiyorum” diye konuştu.
"Cep telefonu ve bilgisayarın kanser yaptığına dair bilimsel dayanak yok"
Cep telefonu veya bilgisayarın kanser yaptığı konusunda bilimsel bir dayanağın bulunmadığını ifade eden Prof. Dr. Demirer, “Cep telefonlarının, tabletlerin ya da bilgisayarların kanser yaptığı ortaya konmamıştır. Böyle bir kanı bazılarında var ama bilimsel bir dayanağı yok. Onu belki de ileriki yıllarda göreceğiz. Genetiği değiştirilmiş organizmaların kanser yapıcı etkisi de gösterilememiştir. Yani bu konuda herhangi bir bilimsel veri yoktur. Dünyanın bir çok ülkelerinde de tüketilmektedirler. O nedenle GDO’lu besinlerin herhangi bir risk oluşturduğunu söyleyemeyiz” şeklinde konuştu.
"RTÜK televizyonlara çıkacak uzmanların kriterini belirlemeli"
Basında, medyada, televizyonlarda konunun uzmanı ehli olan, ehliyetli bilgi sahibi kişilerin görüşlerinin alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Demirer, “Konunun uzmanı olmayan kişiler halkımızı yanlış yönlendiriyor, yanlış bilgilendiriyorlar. Bu da hastalarımıza ciddi anlamda sıkıntı ve stres kaynağı olmaya sebep oluyor. Dolayısıyla bu tür yanlış bilgilendirmeden halkımızı ve hastalarımızı korumamız gerekiyor. Basına ve medyaya hatta RTÜK’e bu konuda çok önemli görev düşüyor. Bence RTÜK’ün basın ve medyada özellikle televizyonlarda bu konularda konuşacak insanlar da belli bir standardizasyon istemesi gerekir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de her yıl 93 bin erkeğin, 63 bin dolayında da kadın kansere yakalandığını belirten Prof. Dr. Taner Demirer, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Ülkemizde her yıl kanserden kaybettiğimiz insan 100 binin üzerinde. Dünyada da her yıl 8 milyon insanı kanserden kaybediyoruz. En çok can alan hastalık bugün kanserdir. Ülkemizde bu oranlar gelişmiş ülkelere göre benzerlik gösteriyor. Son 10 yılda doğu tipi gıdadan batı tipi beslenmeye ‘Fastfood’ gıdalara yönelmesiyle yağlı gıdalarda bir artış var. Kalın bağırsak kanserinin oranında bir artış meydana geldi. Beslenmede özellikle yağlı gıdaların artışı kadınlarda rahim kanseri, kalın bağırsak ve meme kanserlerinin oranlarını artırıyor.”