Kadınlarda jinekolojik kanserlere dikkat
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Polat Dursun, kadınlarda jinekolojik kansere dikkat edilmesi gerektiğini söyleyerek, son dönemde kadınlarda kanser vakalarının arttığını söyledi.
Jinekolojik Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Polat Dursun, dünyada kadın kanserlerine bağlı ölümlerin yıllar içinde arttığını belirtti.
Amerikan Kanser Derneğinin yıllık yayınladığı kanser raporuna göre tıptaki tüm gelişmelere rağmen kanser vakalarındaki sayı ve ölüm oranlarında artış olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Dursun, 'Yapılan hesaplamalara göre 2030 yılında dünyada kanserden ölen kadın sayısının 5.5 milyon olacağı hesaplandı ki bu da Danimarka, Finlandiya, Norveç, Singapur gibi büyüklükteki ülkelerin nüfusuna eşdeğerdir. 2012'de kansere bağlı ölümler 3,5 milyon iken bu rakamın 2030 yılında bu artış trendi ile 5.5 milyona çıkacağı kanser raporunda yayınlandı. Yayınlanan bu kanser raporuna göre kadınlarda ölüm nedenleri içinde kansere bağlı ölümler ABD ve Avrupa gibi gelişmiş ülkelerde kadın ölümlerinin yüzde 14 ile kalp hastalıklarından sonra 2'nci en sık nedenini oluşturmaktadır' dedi.
WHO ve Uluslararası kanser araştırmaları ajansının tahminlerine göre 2012 de 6,7 milyon yeni kanser vakası ve 3,5 milyon ölüm görüldüğünün hesaplandığını anlatan Prof. Dr. Polat Dursun, 'Bu kanser vakalarının yarısında çoğu (yüzde 54) ve kanser ölümlerinin de yüzde 64'ü az gelişmiş ülkelerde görülmektedir. 2030 yılında dünyada kadınlarda görülen kanser vakalarının 9,9 milyona ulaşacağı ve bunlarında yıllık 5,5 milyonunun hayatını kaybedeceği hesaplanmıştır. Toplumdaki kanser sıklığı sadece nüfusun artması ile değil bu toplumun beslenme alışkanlıkları, obesite, spor alışkanlığı, sigara alkol ve tütün maddeleri tüketimi, bazı virütik hastalıkların sıklığı, ülkedeki kanser tarama programları, toplumun sağlık hizmeti alma alışkanlığı ve halkın kanser ile ilgili farkındalığı ile yakından ilişkilidir' ifadelerini kaydetti.
'Az gelişmiş ülkelerde kadınlarda en sık meme kanseri görülüyor'
Gelişmiş ülkelerde kadınlarda en sık meme, akciğer ve kolo-rektal kanseri görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Dursun, 'Az gelişmiş ülkelerde ise kadınlarda en sık meme kanseri, 2'nci sırada serviks kanseri ve 3'üncü sırada akciğer kanseri gelmektedir' diye konuştu.
Ülkede Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Dairesi verilerine bakıldığında yılda 174 bin kişiye kanser tanısı konulduğunu dile getiren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Polat Dursun, 'Yapılan hesaplamalar göre Türkiye'de yılda 103 bin 070 erkek ve 71 bin 233 kadın kansere yakalanmaktadır. Kadınlarda en sık meme, tiroid ve kolorektal kanserler en sık görülmektedir. Jinekolojik kanserler açısından bakıldığında ülkemizde de en sık görülen jinekolojik kanserler rahim içi kanseri, yumurtalık kanseri ve rahim ağzı kanseridir. Sağlık Bakanlığının 2004-2009 yılları arasında yaptığı hesaplamalar sonucunda Türkiye'de 3 bin 800 civarında rahim kanseri, 2 bin 790 civarında yumurtalık kanseri, bin 950 civarında da rahim ağzı kanseri ve 400 civarında da diğer kadın genital kanserleri olgusu görüldüğü bildirilmiştir. Tüm jinekolojik kanserlerde erken tanı çok önemlidir. Rahim içi kanserinde en önemli bulgu menopoz sonrası kanamalar veya adet düzensizlikleridir. Bu şikayetler hastayı erkenden doktora getirdiği için rahim içi kanserinde erkenden tanı konmakta ve hastaların büyük bir kısmında sadece ameliyat ile ek kemoterapi ve radyoterapi almadan tedavi yeterli olmaktadır. Rahim ağzı kanserinde ise en önemli bulgu ilişki sonrası olan kanamalar ve düzensiz kanama ve tedaviye rağmen geçmeyen akıntılardır. Bu hastalık jinekolojik muayeneyi ihmal etmeyen kadınlarda smear ve HPV testleri ile erkenden tespit edilebilmektedir. Ama jinekolojik kontrol yapılmayan hastalarda ileri evrelerde yakalanabilmektedir ki bu durumda da ışın ve kemoterapi tedavileri gerekebilmektedir' ifadelerini kullandı.
Yumurtalık kanserinde erken tanı koydurucu bir şikayet olmadığını kaydeden Dursun, 'Hastalar karın ağrısı, karın şişliği, kabızlık gibi daha çok mide barsak hastalıkları diye yorumlanabilecek şikayetlerle başvurduğu için tanı genellikle ileri evrelerde konmaktadır. İleri evrede tanı konan hastalarda da yaşam süresini uzatmak için agresif cerrahi yaklaşımlar ve kemoterapiler gerekmektedir. Tarama programlarını iyi uygulayan ülkelerde ölüm oranları düşük iken tarama programı olmayan ülkelerdeki ölüm oranları çok yüksek düzeylerdedir. Kadınların adet düzensizliği, menopoz sonrası kanama, ilişki sonrası kanama veya kasık ve karın ağrısı durumlarında mutlaka jinekolojik muayene olmaları gereklidir' şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
Amerikan Kanser Derneğinin yıllık yayınladığı kanser raporuna göre tıptaki tüm gelişmelere rağmen kanser vakalarındaki sayı ve ölüm oranlarında artış olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Dursun, 'Yapılan hesaplamalara göre 2030 yılında dünyada kanserden ölen kadın sayısının 5.5 milyon olacağı hesaplandı ki bu da Danimarka, Finlandiya, Norveç, Singapur gibi büyüklükteki ülkelerin nüfusuna eşdeğerdir. 2012'de kansere bağlı ölümler 3,5 milyon iken bu rakamın 2030 yılında bu artış trendi ile 5.5 milyona çıkacağı kanser raporunda yayınlandı. Yayınlanan bu kanser raporuna göre kadınlarda ölüm nedenleri içinde kansere bağlı ölümler ABD ve Avrupa gibi gelişmiş ülkelerde kadın ölümlerinin yüzde 14 ile kalp hastalıklarından sonra 2'nci en sık nedenini oluşturmaktadır' dedi.
WHO ve Uluslararası kanser araştırmaları ajansının tahminlerine göre 2012 de 6,7 milyon yeni kanser vakası ve 3,5 milyon ölüm görüldüğünün hesaplandığını anlatan Prof. Dr. Polat Dursun, 'Bu kanser vakalarının yarısında çoğu (yüzde 54) ve kanser ölümlerinin de yüzde 64'ü az gelişmiş ülkelerde görülmektedir. 2030 yılında dünyada kadınlarda görülen kanser vakalarının 9,9 milyona ulaşacağı ve bunlarında yıllık 5,5 milyonunun hayatını kaybedeceği hesaplanmıştır. Toplumdaki kanser sıklığı sadece nüfusun artması ile değil bu toplumun beslenme alışkanlıkları, obesite, spor alışkanlığı, sigara alkol ve tütün maddeleri tüketimi, bazı virütik hastalıkların sıklığı, ülkedeki kanser tarama programları, toplumun sağlık hizmeti alma alışkanlığı ve halkın kanser ile ilgili farkındalığı ile yakından ilişkilidir' ifadelerini kaydetti.
'Az gelişmiş ülkelerde kadınlarda en sık meme kanseri görülüyor'
Gelişmiş ülkelerde kadınlarda en sık meme, akciğer ve kolo-rektal kanseri görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Dursun, 'Az gelişmiş ülkelerde ise kadınlarda en sık meme kanseri, 2'nci sırada serviks kanseri ve 3'üncü sırada akciğer kanseri gelmektedir' diye konuştu.
Ülkede Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Dairesi verilerine bakıldığında yılda 174 bin kişiye kanser tanısı konulduğunu dile getiren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Polat Dursun, 'Yapılan hesaplamalar göre Türkiye'de yılda 103 bin 070 erkek ve 71 bin 233 kadın kansere yakalanmaktadır. Kadınlarda en sık meme, tiroid ve kolorektal kanserler en sık görülmektedir. Jinekolojik kanserler açısından bakıldığında ülkemizde de en sık görülen jinekolojik kanserler rahim içi kanseri, yumurtalık kanseri ve rahim ağzı kanseridir. Sağlık Bakanlığının 2004-2009 yılları arasında yaptığı hesaplamalar sonucunda Türkiye'de 3 bin 800 civarında rahim kanseri, 2 bin 790 civarında yumurtalık kanseri, bin 950 civarında da rahim ağzı kanseri ve 400 civarında da diğer kadın genital kanserleri olgusu görüldüğü bildirilmiştir. Tüm jinekolojik kanserlerde erken tanı çok önemlidir. Rahim içi kanserinde en önemli bulgu menopoz sonrası kanamalar veya adet düzensizlikleridir. Bu şikayetler hastayı erkenden doktora getirdiği için rahim içi kanserinde erkenden tanı konmakta ve hastaların büyük bir kısmında sadece ameliyat ile ek kemoterapi ve radyoterapi almadan tedavi yeterli olmaktadır. Rahim ağzı kanserinde ise en önemli bulgu ilişki sonrası olan kanamalar ve düzensiz kanama ve tedaviye rağmen geçmeyen akıntılardır. Bu hastalık jinekolojik muayeneyi ihmal etmeyen kadınlarda smear ve HPV testleri ile erkenden tespit edilebilmektedir. Ama jinekolojik kontrol yapılmayan hastalarda ileri evrelerde yakalanabilmektedir ki bu durumda da ışın ve kemoterapi tedavileri gerekebilmektedir' ifadelerini kullandı.
Yumurtalık kanserinde erken tanı koydurucu bir şikayet olmadığını kaydeden Dursun, 'Hastalar karın ağrısı, karın şişliği, kabızlık gibi daha çok mide barsak hastalıkları diye yorumlanabilecek şikayetlerle başvurduğu için tanı genellikle ileri evrelerde konmaktadır. İleri evrede tanı konan hastalarda da yaşam süresini uzatmak için agresif cerrahi yaklaşımlar ve kemoterapiler gerekmektedir. Tarama programlarını iyi uygulayan ülkelerde ölüm oranları düşük iken tarama programı olmayan ülkelerdeki ölüm oranları çok yüksek düzeylerdedir. Kadınların adet düzensizliği, menopoz sonrası kanama, ilişki sonrası kanama veya kasık ve karın ağrısı durumlarında mutlaka jinekolojik muayene olmaları gereklidir' şeklinde konuştu.