MHP Grup Toplantısı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “FETÖ’nün siyasi ayağı da gizemini korumaktadır. Öğretmene güç yetiyor da, siyasetteki FETÖ’cülere niye dokunulmuyor? Niye bunların üzerine gidilmiyor? Odacı, çaycı, çorbacı biliniyor da, hatırlı ve yüksek mevkilerde bulunan veya bulunmuş FETÖ’cülere niye sıra gelmiyor, adalet ve devlet bunların semtine niye uğramıyor? Bu gecikmenin sebebi nedir?" dedi.
MHP Genel Başkan Bahçeli, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, Siirt Şirvan’da yaşanan maden göçüğüyle ilgili, “Arama kurtarma çalışmalarının hala sürüyor olması bizleri fazlasıyla endişelendirmektedir. Niyazı toprak altında bulunan kardeşlerimizin tüm zorluklara rağmen hayata tutunmaları sevdiklerine ulaşabilmeleri maden faciasında can veren işçi kardeşlerimize Allah’tan rahmet ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Bu tip kazaların tekrar yaşanmaması yaşananlardan ise ders ve sonuç çıkarılması en içten temennimdir. Madenlerdeki ilkel şartların düzeltilmesi insan onuruna uygun iş sağlığı ve iş güvenliği ortamının sağlanması kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Hiç kimse yerin 100’lerce metre altına keyfinden inmemektedir. Toprağın koynunda taşın kayanın bağrında emek emek ekmeğini arayan kardeşlerimizin mutlaka emniyete alınması hayati risklerinin en aza çekilmesi zarurettir. Ölüm saçan hiçbir önleyici güvenlik tedbirlerine riayet edilmeyen maden ocak veya sahalarının derhal kapatılarak, insan hayatının tehlikeye atılmaması da haklı beklentimizdir. Şirvan’daki göçük felaketiyle ilgili başlatılan adli soruşturmanın süratle tamamlanarak eğer varsa ihmale davetiye çıkaran sorumluların cezalandırılması muhakkak temin edilmelidir. Parti olarak tıpkı Soma’daki Ermenek’teki maden facialarını nasıl yakından takip etmişsek Şirvan’daki gelişmeleri de anbean izleyip gerekli çalışmaları yapacağız” diye konuştu.
“Bugünkü ülke tablosu içinde öğretmenlerimizin mutlu ve memnun olduğunu hiç kimse iddia edemeyecektir"
Bahçeli, 24 Kasım Öğretmenler Gününe değinerek, öğretmenliğin kutsal bir meslek kutlu bir mektep olduğunu ve öğretmenin ise bu meslekle yoğrulmuş bu mektepte olgunlaşmış fedakâr, vefakâr, cefakâr insanların ortak unvanı olduğunu ifade etti.
Bahçeli, “Yılın bir gününe Kasım ayının 24’üne öğretmenlerimizi sıkıştırmak yalnızca bugünü anmak doğru olmadığı gibi insaflıda değildir. Öğretmen her an hatırlanması her zaman saygı duyulması gereken bir emanet ve haysiyetin adıdır. Bunun sorumluluğu da hepimizin sırtındadır. Öğretmen mutlu değilse öğrenci umutsuz veliler huzursuzdur. Bugünkü ülke tablosu içinde öğretmenlerimizin mutlu ve memnun olduğunu hiç kimse iddia edemeyecektir. Eğitim politikalarında açmaz ve arızalar doğudan doğruya öğretmenlerimize yansımakta, bunun yankıları her alanda hissedilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
“FETÖ ve PKK’nın nam ve hesabına sınıflara okullara üşüşen öğretmen kılıklı teröristlerin milli eğitimden ayıklanması milli namusun bir gereğidir"
Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti:
“Özellikle 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışmasıyla birlikte milli eğitimin kimlerin eline düştüğü nasıl bir esarete mahkum olduğu iyice gün yüzüne çıkmıştır. Şimdiye kadar 30 bine aşkın öğretmen memuriyetten çıkarılmıştır. Sayıları 17 bine ulaşan öğretmen açığa alınmış, bunlardan 7 bine yakını görevlerine tekrar dönmüştür. İhraç edilip mesleğe dönen öğretmen sayısı ise oldukça sınırlı kalmıştır. Şu hususu kararlılıkla ifade etmek isterim ki, hainden öğretmen olmayacak, gerçek öğretmende hain çıkmayacaktır. FETÖ ile mücadelede suçu sabit görülenlerin bu ihanet şebekesine yardım ve yataklık yapıp hukuk ve milli vicdanın onaylamadığı paralel bir hiyerarşik ağa dahil olanların gözünün yaşına bakılmamalıdır. Geleceğimizin güvencesi olan evlatlarımızı zehirleyenler öğretmenlik mesleğini bir terör örgütünün lehine faaliyet gösterenler yaptıklarının bedelini en ağır şekilde ödemelidir. Bu ister FETÖ olsun ister PKK olsun hiç fark etmeyecektir. FETÖ ve PKK’nın nam ve hesabına sınıflara okullara üşüşen öğretmen kılıklı teröristlerin milli eğitimden ayıklanması milli namusun bir gereğidir. Bunların mağduriyet feryadı şeytanın tövbesinden farklı değildir. öğretmene teslim edilen çocuklarımızdır. Öğretmen geleceğin kilidini açan anahtar, geleceği planlayan mimardır. Bu kadar önemli değerlidir. Bir terör örgütünün hesabına aktif çalışarak küçücük yavrularımızın akıl ve kalplerini işgale kalkışan kim olursa olsun affı imkansız bir suça iştirak etmiş sayılacaktır.”
"FETÖ’nün siyasi ayağı da gizemini korumaktadır"
“FETÖ ve PKK’lı oldukları gerekçesiyle ihraç edilen veya açığa alınan öğretmenler emanete ihanet etmişlerdir” diyen Bahçeli, “Bunun başka bir açıklaması olamayacaktır. Ne var ki sırf malum bir bankayla zorunluluktan dolayı parasal konularda iş ve işlem yaptı diye veya bazı dershanelerde görev aldı bahanesiyle bir öğretmene FETÖ’cü damgası vurmak itibarından ve ekmeğinden mahrum etmek yanlıştır. Tasvip etmesek de yasal sendikalardan birisini tercih etmenin bir memuru suçlu yapmayacağı da açıktır. Bir öğretmen Bylock kullanıyorsa gereği mutlaka yapılmalıdır. Buna diyeceğimiz olamaz. bir öğretmen FETÖ’nün emel ve elemlerine ortak olmuş ve somut delillerle örgüt üyeliği tescil edilmişse cezasını çekmelidir. Buna da itirazımız yoktur. cüzdanında 1 dolar taşıyan himmet ve hizmet adı altında FETÖ’nün hedefleri uğruna çalışan öğretmen veya herhangi bir memura en ufak acıma ve müsamaha gösterilmemelidir. Çünkü 15 Temmuz’da milletimize vatanımıza kahraman özel harekat polislerimize 241 vatan evladına FETÖ’cü alçaklar hiç acımadılar. Emin olunuz bunlara acırsak tekrar acınacak hallere düşmekten kurtulamayız. Katilin caninin teröristin Türkiye düşmanı hainlerin yeri insan vicdanı merhamet duyguları değil, ya urgan ya da müebbet zindandır. Bunun başka yol ve seçeneği yoktur, var diyenler de pusuya yatmış, her an ihanete kalkışacak kripto işbirlikçilerdir. Asılsız ihbar ve şikâyetlerle, aslı astarı olmayan isnatlarla, FETÖ’yle herhangi bir organik bağı olmayan öğretmen veya memurları mesleklerinden atmak hukuk devletinin ilke ve kurallarıyla ters düşecektir. Böylesi bir durum haksızlığa işaret edecektir ki, biz asla dilsiz şeytan olmayacağız, yani haksızlık karşısında susmayacağız. Milli eğitim sistemi resmen yaprak dökümü yaşayıp onbinlerce öğretmen kah FETÖ’cü kah PKK’lı oldukları gerekçesiyle idari ve adli müeyyidelere uğrarken, Yurtta Sulh Konseyi isimli çeteyi ağzına alan yoktur. Bu hıyanet konseyinin elebaşları hakkında milletimize doyurucu açıklama ve bilgilendirme hala yapılmamıştır. FETÖ’nün siyasi ayağı da gizemini korumaktadır.
Öğretmene güç yetiyor da, siyasetteki FETÖ’cülere niye dokunulmuyor? Niye bunların üzerine gidilmiyor? Odacı, çaycı, çorbacı biliniyor da, hatırlı ve yüksek mevkilerde bulunan veya bulunmuş FETÖ’cülere niye sıra gelmiyor, adalet ve devlet bunların semtine niye uğramıyor? Bu gecikmenin sebebi nedir? Bu tavsamanın, bu savsaklamanın, bu sulandırmanın gayesi nasıl izah edilecektir? Bilmediğimiz bir müdahale, engelleyici bir blokaj mı vardır? Yurtta Sulh Konseyi isimli melanetin tepe kadrosunu ne zaman duyup ne zaman öğreneceğiz? Ve bunları şartlar tamam olursa, idam sehpasına ne gün çıkaracağız?” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
“Bugünkü ülke tablosu içinde öğretmenlerimizin mutlu ve memnun olduğunu hiç kimse iddia edemeyecektir"
Bahçeli, 24 Kasım Öğretmenler Gününe değinerek, öğretmenliğin kutsal bir meslek kutlu bir mektep olduğunu ve öğretmenin ise bu meslekle yoğrulmuş bu mektepte olgunlaşmış fedakâr, vefakâr, cefakâr insanların ortak unvanı olduğunu ifade etti.
Bahçeli, “Yılın bir gününe Kasım ayının 24’üne öğretmenlerimizi sıkıştırmak yalnızca bugünü anmak doğru olmadığı gibi insaflıda değildir. Öğretmen her an hatırlanması her zaman saygı duyulması gereken bir emanet ve haysiyetin adıdır. Bunun sorumluluğu da hepimizin sırtındadır. Öğretmen mutlu değilse öğrenci umutsuz veliler huzursuzdur. Bugünkü ülke tablosu içinde öğretmenlerimizin mutlu ve memnun olduğunu hiç kimse iddia edemeyecektir. Eğitim politikalarında açmaz ve arızalar doğudan doğruya öğretmenlerimize yansımakta, bunun yankıları her alanda hissedilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
“FETÖ ve PKK’nın nam ve hesabına sınıflara okullara üşüşen öğretmen kılıklı teröristlerin milli eğitimden ayıklanması milli namusun bir gereğidir"
Bahçeli konuşmasına şöyle devam etti:
“Özellikle 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışmasıyla birlikte milli eğitimin kimlerin eline düştüğü nasıl bir esarete mahkum olduğu iyice gün yüzüne çıkmıştır. Şimdiye kadar 30 bine aşkın öğretmen memuriyetten çıkarılmıştır. Sayıları 17 bine ulaşan öğretmen açığa alınmış, bunlardan 7 bine yakını görevlerine tekrar dönmüştür. İhraç edilip mesleğe dönen öğretmen sayısı ise oldukça sınırlı kalmıştır. Şu hususu kararlılıkla ifade etmek isterim ki, hainden öğretmen olmayacak, gerçek öğretmende hain çıkmayacaktır. FETÖ ile mücadelede suçu sabit görülenlerin bu ihanet şebekesine yardım ve yataklık yapıp hukuk ve milli vicdanın onaylamadığı paralel bir hiyerarşik ağa dahil olanların gözünün yaşına bakılmamalıdır. Geleceğimizin güvencesi olan evlatlarımızı zehirleyenler öğretmenlik mesleğini bir terör örgütünün lehine faaliyet gösterenler yaptıklarının bedelini en ağır şekilde ödemelidir. Bu ister FETÖ olsun ister PKK olsun hiç fark etmeyecektir. FETÖ ve PKK’nın nam ve hesabına sınıflara okullara üşüşen öğretmen kılıklı teröristlerin milli eğitimden ayıklanması milli namusun bir gereğidir. Bunların mağduriyet feryadı şeytanın tövbesinden farklı değildir. öğretmene teslim edilen çocuklarımızdır. Öğretmen geleceğin kilidini açan anahtar, geleceği planlayan mimardır. Bu kadar önemli değerlidir. Bir terör örgütünün hesabına aktif çalışarak küçücük yavrularımızın akıl ve kalplerini işgale kalkışan kim olursa olsun affı imkansız bir suça iştirak etmiş sayılacaktır.”
"FETÖ’nün siyasi ayağı da gizemini korumaktadır"
“FETÖ ve PKK’lı oldukları gerekçesiyle ihraç edilen veya açığa alınan öğretmenler emanete ihanet etmişlerdir” diyen Bahçeli, “Bunun başka bir açıklaması olamayacaktır. Ne var ki sırf malum bir bankayla zorunluluktan dolayı parasal konularda iş ve işlem yaptı diye veya bazı dershanelerde görev aldı bahanesiyle bir öğretmene FETÖ’cü damgası vurmak itibarından ve ekmeğinden mahrum etmek yanlıştır. Tasvip etmesek de yasal sendikalardan birisini tercih etmenin bir memuru suçlu yapmayacağı da açıktır. Bir öğretmen Bylock kullanıyorsa gereği mutlaka yapılmalıdır. Buna diyeceğimiz olamaz. bir öğretmen FETÖ’nün emel ve elemlerine ortak olmuş ve somut delillerle örgüt üyeliği tescil edilmişse cezasını çekmelidir. Buna da itirazımız yoktur. cüzdanında 1 dolar taşıyan himmet ve hizmet adı altında FETÖ’nün hedefleri uğruna çalışan öğretmen veya herhangi bir memura en ufak acıma ve müsamaha gösterilmemelidir. Çünkü 15 Temmuz’da milletimize vatanımıza kahraman özel harekat polislerimize 241 vatan evladına FETÖ’cü alçaklar hiç acımadılar. Emin olunuz bunlara acırsak tekrar acınacak hallere düşmekten kurtulamayız. Katilin caninin teröristin Türkiye düşmanı hainlerin yeri insan vicdanı merhamet duyguları değil, ya urgan ya da müebbet zindandır. Bunun başka yol ve seçeneği yoktur, var diyenler de pusuya yatmış, her an ihanete kalkışacak kripto işbirlikçilerdir. Asılsız ihbar ve şikâyetlerle, aslı astarı olmayan isnatlarla, FETÖ’yle herhangi bir organik bağı olmayan öğretmen veya memurları mesleklerinden atmak hukuk devletinin ilke ve kurallarıyla ters düşecektir. Böylesi bir durum haksızlığa işaret edecektir ki, biz asla dilsiz şeytan olmayacağız, yani haksızlık karşısında susmayacağız. Milli eğitim sistemi resmen yaprak dökümü yaşayıp onbinlerce öğretmen kah FETÖ’cü kah PKK’lı oldukları gerekçesiyle idari ve adli müeyyidelere uğrarken, Yurtta Sulh Konseyi isimli çeteyi ağzına alan yoktur. Bu hıyanet konseyinin elebaşları hakkında milletimize doyurucu açıklama ve bilgilendirme hala yapılmamıştır. FETÖ’nün siyasi ayağı da gizemini korumaktadır.
Öğretmene güç yetiyor da, siyasetteki FETÖ’cülere niye dokunulmuyor? Niye bunların üzerine gidilmiyor? Odacı, çaycı, çorbacı biliniyor da, hatırlı ve yüksek mevkilerde bulunan veya bulunmuş FETÖ’cülere niye sıra gelmiyor, adalet ve devlet bunların semtine niye uğramıyor? Bu gecikmenin sebebi nedir? Bu tavsamanın, bu savsaklamanın, bu sulandırmanın gayesi nasıl izah edilecektir? Bilmediğimiz bir müdahale, engelleyici bir blokaj mı vardır? Yurtta Sulh Konseyi isimli melanetin tepe kadrosunu ne zaman duyup ne zaman öğreneceğiz? Ve bunları şartlar tamam olursa, idam sehpasına ne gün çıkaracağız?” ifadelerini kullandı.