Darbe Komisyonu Tümgeneral Saldık'ı Dinledi
Bursa Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı emekli Tümgeneral Seyfullah Saldık, TBMM bünyesinde kurulan 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonuna bilgi verdi.
AK Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek başkanlığında toplanan TBMM bünyesinde kurulan 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu, 15 Temmuz’da kendisini Bursa Sıkıyönetim Komutanı olarak tanıtarak, toplantı yapmak isteyen İl Jandarma Komutanı Albay Yurdakul Akkuş’u gözaltına aldıran Bursa Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı emekli Tümgeneral Seyfullah Saldık’ı dinledi.
15 Temmuz darbe gecesiyle ilgili, "Bunu özel hususlarla ifade etmek istiyorum. O Cuma günü askeri hastanede yeni tedaviye gelen şehit ailesi ve gazileri ziyaret ettim. Oradan konutuma geçtim, Eşim de olmadığı için istirahata çekilmiştim. Salona geçtiğimde televizyonu açtığımda tuhaf şeylerle karşılaştım. Köprüdeki askerlerin görüntülerini gördüm. Konuyu anlamaya çalıştım. Dedim ki bu IŞİD belası geldi köprümüzü hedef aldı. Askeri ihtiyaç duyuldu. Cep telefonumdan jandarma bölge komutanlığımızın erkan başkanı karargahtan sorumlu Kemal Bey aradı" diye konuştu.
"HEMEN JÖH TİMİNİ NİZAMİYEYE DİZİN KESİNLİKLE İÇERİ GİRMEK İSTEYEN OLURSA MÜSAADE EDİLMEYECEK"
Garnizonda iki komutanlık olduğunu anlatan Saldık, "Bir Jandarma Bölge Komutanlığı, diğeri de Bursa İl Jandarma Komutanlığı. Ama ikimizin de makam odası aynı binada altlı üstlü. Kemal Albayımız ’vahim bir durum var. Harekat merkezi beni aradı. Genelkurmaydan mesaj gelmiş sıkıyönetim ilan edilmiş’ dedi.
’Bursa’da Yurdakul Akkuş Bursa sıkıyönetim komutanı olmuş komutanım’ dedi" açıklamasında bulundu.
O geceki psikolojisini arz etmek istediğini kaydeden Saldık, "O gece evde tek başına duyduğum sözler üzerimizden tonlarca soğuk suyun dökülmesi gibi bir etki yarattı bende. Bir anda beynimde ileti kesildi. Arkasından Kemal Albayımız devam etti. Emri şöyle bir okuyun dedi.
O de evinde telefonla aldığı bilgiyi bana aktarıyor. Şöyle okuyun özetleyin dedi.
Anladım ki ’bu cemaatçi grup muhtemelen darbe yapıyor’ dedi.
Buna asla müsaade etmeyeceğiz süratle garnizona gel bende garnizona gidiyorum dedim. Hemen Kemal Albayı yeniden aradım. Bu darbeciler gelir içeri girer, sen hemen JÖH taburunu... Darbeye müsaade edecek veya engelleyecek ana komanda taburu benim emrinde. Bu kahraman tabur güneydoğuda 8 ay mücadele etti. Bu tabur bayramda yeni gelmişti Bursa Garnizonuna. Hemen JÖH timini nizamiyeye dizin kesinlikle içeri girmek isteyen olursa müsaade edilmeyecek. Zorlayan olursa ateş emri verdik. Biz telefonla bu emri verdik" ifadelerini kullandı.
Yolda giderken valiyi aradığını söyleyen Saldık, şunları kaydetti:
"Büyük heyecan oldu. Vatan evladı olarak o emri duyduğumda üzerimde buz gibi sular döküldüğünde elim ayağım titredi. O heyecanla 3 hafta önce Antalya’ya atanan Valimizi aramışım. Ne oluyor diyince ona arz ettim. Kemal Albayın bildirdiği emir geldiğinde ülkede sözde sıkıyönetim olduğunu anlattım. O beni söze tutmak istedi müsaade etmedim. Şuandaki valimizi aradım. Sayın Valim Kemal Albay telefonla bildirdi fakat ben bu emri tanımıyorum, ben nizamiyeye gidiyorum. Emir verdim nizamiyeyi kapattım. Ben sizin emrinizdeyim diye vurgu yaparak bağırarak arz ettim. Nizamiyeye vardım."
"TUTUKLAYIN DERHAL DEDİM"
"Darbenin önlenmesinde kilit rol oynadı JÖH taburu" diyen Saldık, "Kemal Albay ile iki kişiyiz bütün mücadeleyi veren. Karargah binasına doğru yürüdük. O esnada önüme biri dikildi. Alacakaranlık müthiş heyecan var. üzerimizden su akıyor. Anlatılacak gibi değil. Efendim dedim ne var? Orada vahim bir durum oldu. Bana ’sıkıyönetim komutanı albayın emri olduğunu odamı gitmem gerektiğini odamdan çıkmamam gerektiğini’ söylüyor bir personel. Sonradan fark ettim uzman jandarma nizamiyede görevli. Tutuklayın derhal dedim. Ben bu ihaneti vatanıma yapmam dedim. Kimse asla böyle bir ihanete düşmesin. dedim. tekrar yönlendirdim. O esnada nizamiyenin önü kalabalıklaşmış bu darbeci albayda gelmiş nizamiyeye girmiş. Baktım ki baya personel gelmiş. Dışarı çıktım. Güvendiğim subayları içeri aldım. Tonguç Binbaşı, Latif Yarbay vs. onlara yüksek sesle bu ihanete asla kimsenin girmemesini derhal dağılmalarını, dağılmazlarsa müdahale edeceğimi söyledim. Bir kısım sivil personelde ne olduğunu bilmediği için geliyor. İçeride makam odamda kriz merkezi kurduk. Garnizonda emir komuta kurmalarına müsaade etmedik. İl Jandarmanın büyük çoğunluğu emrime uydu. Tek tek herkese görev verdim. Darbecilerin garnizonda yapamadığı işi karakola gidip yapmasına da müdahale ettim. Güvendiğim subayları karakola gönderdim. Valimizin talimatlarıyla askeri personelin desteğinde darbecilerin karakolda gözaltına alınması sağlandı" şeklinde konuştu.
"81 İLİN ALFABETİK SIRALAMALARA GÖRE TAYİN EDİLMİŞ SIKIYÖNETİM KOMUTANLARI LİSTESİNİ ULAŞMIŞ OLDUK"
Darbeci albayın çantasında darbe emrinin ve 81 ilin sıkıyönetim komutanlarının listesinin çıktığını öğrendiğini aktaran Saldık, şunları ifade etti:
"Askeri mekanda derhal tutuklattık. Bende ilk defa o vesileyle gördüm daha emri de görmemiştim. 81 ilin alfabetik sıralamalara göre tayin edilmiş sıkıyönetim komutanları listesini ulaşmış olduk. Ardı ardına her ilde o sıkıyönetim komutanlarının gözaltına alınması sağlanmış oldu. İlk defa bir ilde bir darbeci tutuklandı. Böylelikle aziz milletimize bağrından çıktığımız ekmeğini yediğimiz mensubu olmaktan şeref duyduğumuz milletimize moral imkanı sağladık. Gecenin ilerleyen saatlerinde çok mesaj telefon geldi. Büyükşehir Belediye Başkanımızı aradım kent meydanında mitingdeydi. Başkanım halkımıza müjdeyi ver biz Bursa’da bunu önledik. Polis asker komutanlıkta özel çalışma yaptık. Hiç uyumadan ertesi gün akşam ettik. İlk gruptan sonraki grupların kıpırdamasına dahi müsaade etmedik. Polislerimizin büyük desteğinde bu iş yapıldı. Bizim personelimizle polislerimiz bu işi yaptı. Halkımızın büyük sevgi ve teveccühü oldu. Biz Bursa’ya darbeyi değirmedik tabiri caizse. Bursa’da asker her görüldüğü noktada selamlandı alkışlandı. Bu hain gruba bakıp da ordumuzun tamamının bunlardanmış gibi algı çıkarılması bizleri çok üzdü. Ben bir asker olarak emekli de olsam askerim ben. Ölünceye kadar askerim."
"ANKARA’DAN ALDIĞIM TELEFONLA GÖREV ODAMDA DÜNYALAR BAŞIMA YIKILDI"
"Bu gizli örgütün her türlü entrikayı yapmakta olan örgütün şahsına yönelik bir seneden bu tarafa yapmış olduğu Twitter üzerinden saldırıları ne acı ki etkisini ben uykusuz bir şekilde hainlere gözaltı operasyonu yaparken ertesi gün saat 11.30 sıralarında Ankara’dan aldığım telefonla görev odamda dünyalar başıma yıkıldı" ifadesini kullanan Saldık, "Meslekten uzaklaştırılma İçişleri Bakanlığı’nın saat 11 gibi bakanlıkta yaptığı 37 kişilik görevden uzaklaştırılması listesinin içinde gece fiilen darbeye katılan adi ve alçakların arasına beni yazdılar. Hemen sayın valimi aradım başsavcıma gittim. Başsavcım şaşırdı ’nasıl böyle bir şey olur, akşamdan beri birlikte mücadele ediyoruz’ dedi.
Adalet bakanımız aradı. Adalet Bakanımız gece başsavcımdan bilgi aldığı için konuya vakıf değildi. Adalet Bakanımıza Sayın Efkan Ala ile görüşmesini, bu işin düzeltilmesini talep etti. Sayın Valimiz Efkan Ala’yı aradı. O da konuyu söyler söylemez telefonun sesini dışarı verdi. Ben yanında dinliyorum. ’Bir yanlışlık oldu, düzelecek dikkate almayın’ dedi.
Onur bu ülkede herkese ait. Gözaltı operasyonlarına devam ettim. Ardından 15 gün sonra ikinci şoku yaşadık. İlk defa KHK ile Jandarma Generallerinin de bu YAŞ’tan çıktı İçişleri Bakanlığına verdi. 29 Temmuz’da İçişleri Bakanlığımız karar almış. Ertesi gün gece yarısı kadrosuzluktan emekli edilmişim. Bu hain örgüt kendisinden olmayan her şeyi yok etmeyi kendine hedef koyan bu örgüt hakkımda o tweetleri yazdıktan sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızın bunlarla ilgili çalışması oldu" diye konuştu.
“BEN HİÇBİRİSİNE BAŞVURMADIM”
Kendisine hakkındaki Twitter’daki suçlamalarla ilgili ya TİB’e başvurması ya da Twitter’ı kapatmak için sulh ceza hakimliğine başvurmasını söylediklerini ifade eden Saldık, "Ben hiçbirisine başvurmadım. Ankara’da Anayasal Suçlar Araştırma Cumhuriyet Savcılığına şikayet edeceğim dedim. 22 Şubat 2016’da şu dilekçeyi verdim: ’Şahsi haklarımdan önce mensubu olmaktan şeref duyduğum, paralel devlet yapılanmasına mensup şahısların TSK ve devletimize yönelik yıkıcı faaliyetlerinin açığa çıkarılmasını sorumluların bulunup hak ettikleri cezaya çarptırılmasını talep ediyorum" diye Ankara cumhuriyet başsavclığına şikayette bulundum. Teferruatlı ifade vermek istiyorum dedim. Ne arayan oldu ne soran. Hiç kimse hiç kimseyi sen şucusun bucusun diye itham edemez. Ben bir vatan evladıyım. Ben bu milletin Türk milletinin tüm hasretlerine sahibim. Milli manevi hasretlerine cumhuriyetimizin temel ilkelerine sahip bir insanım. Kimse kimseyi örgüt çıkarları için kumpasa getirmesin. Bunun adli önlemlerini alalım" dedi.
"ASKERİ ORTAMDA BU İNSANLARIN YAPILARINA BAKTIĞIMIZDA ÖYLE DİNİ NİTELİKLİ ÖZELLİKLERİNİN ÖN PLANDA OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ"
Saldık, şunları kaydetti:
"Hain yapının içindeki üst düzey görevlilerinin bunların yaşantılarını yakından biliyoruz. Bunlara baktığımızda askeri ortamda bu insanların yapılarına baktığımızda öyle dini nitelikli özelliklerinin ön planda olmadığını görüyoruz. Bunlar dini özellikten ziyade tamamen özel maksat için yetiştirilmiş insani bazı özellikleri ön plana çıkarttıklarını görüyoruz. Yardımlaşma sevecen olma sempatik davranma şimdi anlıyoruz ki bu sempatikliğin bir kılıf olduğunu kendini onun içinde muhafaza ettiğini görüyoruz. Dini özellikleri ön planda değildi bu insanların. Bunu şimdi geri dönüp baktığımızda çok net görüyoruz."
Büyük bir psikolojik harekat yaptıklarını bildiren Saldık, "40 yıl iyi iyi diyerek bugünlere geldi. Askerdeki bölümü iyiliksever güzel görünümle her şeyden önce devlet eğitim gibi temel bir alanı maalesef bu grubun tüm önüne safına verdi. Karşınıza nitelikli okullarda yetişmiş nitelikli insanlar geliyor. Askerdeki bölüm bu sempatik görünen uyumlu hiç sıkıntı yaratmayan personel profili çizdi" değerlendirmesinde bulundu.
"Şüpheleriniz var mıydı" sorusu üzerine Saldık, "Şüphem vardı. Özellikle son yıl personele yönelik tutum ve davranışları itibariyle sıkıntı yaratmaya başladı.
Buna müdahale ettik. Mayıs ayında ikaz yazısı verdim. Gerekli işlemi yaptık sicilde. Hep şüpheyle baktık meydanı boş bırakmamaya çalıştık. Ben mezardan babam kalksa, hangi örgüt adına olursa olsun kanunsuz bir işi yapmam" ifadelerini kullandı.
FETÖ’cülerin askeriye içerisinde hala olup olmadığına ilişkin Sadık, "Etkin mevkilerde olmadığı kanaatindeyim. General olarak bu işin temizlendiği kanaatindeyim. Benim evimde misafir kalan bir insan bu örgütsel karalama da başrolü oynadı. İstismar etmedikleri hiçbir insani duygu kalmadı" dedi.
Saldık son olarak, milli olmayan kanuni olmayan vicdani olmayan her türlü eylemin karşısında olduğunu ifade ederek, 15 Temmuz hain kalkışmada şehit olanları ve tüm şehitleri rahmetle ve minnetle andığını kaydetti.
Kaynak: İHA
15 Temmuz darbe gecesiyle ilgili, "Bunu özel hususlarla ifade etmek istiyorum. O Cuma günü askeri hastanede yeni tedaviye gelen şehit ailesi ve gazileri ziyaret ettim. Oradan konutuma geçtim, Eşim de olmadığı için istirahata çekilmiştim. Salona geçtiğimde televizyonu açtığımda tuhaf şeylerle karşılaştım. Köprüdeki askerlerin görüntülerini gördüm. Konuyu anlamaya çalıştım. Dedim ki bu IŞİD belası geldi köprümüzü hedef aldı. Askeri ihtiyaç duyuldu. Cep telefonumdan jandarma bölge komutanlığımızın erkan başkanı karargahtan sorumlu Kemal Bey aradı" diye konuştu.
"HEMEN JÖH TİMİNİ NİZAMİYEYE DİZİN KESİNLİKLE İÇERİ GİRMEK İSTEYEN OLURSA MÜSAADE EDİLMEYECEK"
Garnizonda iki komutanlık olduğunu anlatan Saldık, "Bir Jandarma Bölge Komutanlığı, diğeri de Bursa İl Jandarma Komutanlığı. Ama ikimizin de makam odası aynı binada altlı üstlü. Kemal Albayımız ’vahim bir durum var. Harekat merkezi beni aradı. Genelkurmaydan mesaj gelmiş sıkıyönetim ilan edilmiş’ dedi.
’Bursa’da Yurdakul Akkuş Bursa sıkıyönetim komutanı olmuş komutanım’ dedi" açıklamasında bulundu.
O geceki psikolojisini arz etmek istediğini kaydeden Saldık, "O gece evde tek başına duyduğum sözler üzerimizden tonlarca soğuk suyun dökülmesi gibi bir etki yarattı bende. Bir anda beynimde ileti kesildi. Arkasından Kemal Albayımız devam etti. Emri şöyle bir okuyun dedi.
O de evinde telefonla aldığı bilgiyi bana aktarıyor. Şöyle okuyun özetleyin dedi.
Anladım ki ’bu cemaatçi grup muhtemelen darbe yapıyor’ dedi.
Buna asla müsaade etmeyeceğiz süratle garnizona gel bende garnizona gidiyorum dedim. Hemen Kemal Albayı yeniden aradım. Bu darbeciler gelir içeri girer, sen hemen JÖH taburunu... Darbeye müsaade edecek veya engelleyecek ana komanda taburu benim emrinde. Bu kahraman tabur güneydoğuda 8 ay mücadele etti. Bu tabur bayramda yeni gelmişti Bursa Garnizonuna. Hemen JÖH timini nizamiyeye dizin kesinlikle içeri girmek isteyen olursa müsaade edilmeyecek. Zorlayan olursa ateş emri verdik. Biz telefonla bu emri verdik" ifadelerini kullandı.
Yolda giderken valiyi aradığını söyleyen Saldık, şunları kaydetti:
"Büyük heyecan oldu. Vatan evladı olarak o emri duyduğumda üzerimde buz gibi sular döküldüğünde elim ayağım titredi. O heyecanla 3 hafta önce Antalya’ya atanan Valimizi aramışım. Ne oluyor diyince ona arz ettim. Kemal Albayın bildirdiği emir geldiğinde ülkede sözde sıkıyönetim olduğunu anlattım. O beni söze tutmak istedi müsaade etmedim. Şuandaki valimizi aradım. Sayın Valim Kemal Albay telefonla bildirdi fakat ben bu emri tanımıyorum, ben nizamiyeye gidiyorum. Emir verdim nizamiyeyi kapattım. Ben sizin emrinizdeyim diye vurgu yaparak bağırarak arz ettim. Nizamiyeye vardım."
"TUTUKLAYIN DERHAL DEDİM"
"Darbenin önlenmesinde kilit rol oynadı JÖH taburu" diyen Saldık, "Kemal Albay ile iki kişiyiz bütün mücadeleyi veren. Karargah binasına doğru yürüdük. O esnada önüme biri dikildi. Alacakaranlık müthiş heyecan var. üzerimizden su akıyor. Anlatılacak gibi değil. Efendim dedim ne var? Orada vahim bir durum oldu. Bana ’sıkıyönetim komutanı albayın emri olduğunu odamı gitmem gerektiğini odamdan çıkmamam gerektiğini’ söylüyor bir personel. Sonradan fark ettim uzman jandarma nizamiyede görevli. Tutuklayın derhal dedim. Ben bu ihaneti vatanıma yapmam dedim. Kimse asla böyle bir ihanete düşmesin. dedim. tekrar yönlendirdim. O esnada nizamiyenin önü kalabalıklaşmış bu darbeci albayda gelmiş nizamiyeye girmiş. Baktım ki baya personel gelmiş. Dışarı çıktım. Güvendiğim subayları içeri aldım. Tonguç Binbaşı, Latif Yarbay vs. onlara yüksek sesle bu ihanete asla kimsenin girmemesini derhal dağılmalarını, dağılmazlarsa müdahale edeceğimi söyledim. Bir kısım sivil personelde ne olduğunu bilmediği için geliyor. İçeride makam odamda kriz merkezi kurduk. Garnizonda emir komuta kurmalarına müsaade etmedik. İl Jandarmanın büyük çoğunluğu emrime uydu. Tek tek herkese görev verdim. Darbecilerin garnizonda yapamadığı işi karakola gidip yapmasına da müdahale ettim. Güvendiğim subayları karakola gönderdim. Valimizin talimatlarıyla askeri personelin desteğinde darbecilerin karakolda gözaltına alınması sağlandı" şeklinde konuştu.
"81 İLİN ALFABETİK SIRALAMALARA GÖRE TAYİN EDİLMİŞ SIKIYÖNETİM KOMUTANLARI LİSTESİNİ ULAŞMIŞ OLDUK"
Darbeci albayın çantasında darbe emrinin ve 81 ilin sıkıyönetim komutanlarının listesinin çıktığını öğrendiğini aktaran Saldık, şunları ifade etti:
"Askeri mekanda derhal tutuklattık. Bende ilk defa o vesileyle gördüm daha emri de görmemiştim. 81 ilin alfabetik sıralamalara göre tayin edilmiş sıkıyönetim komutanları listesini ulaşmış olduk. Ardı ardına her ilde o sıkıyönetim komutanlarının gözaltına alınması sağlanmış oldu. İlk defa bir ilde bir darbeci tutuklandı. Böylelikle aziz milletimize bağrından çıktığımız ekmeğini yediğimiz mensubu olmaktan şeref duyduğumuz milletimize moral imkanı sağladık. Gecenin ilerleyen saatlerinde çok mesaj telefon geldi. Büyükşehir Belediye Başkanımızı aradım kent meydanında mitingdeydi. Başkanım halkımıza müjdeyi ver biz Bursa’da bunu önledik. Polis asker komutanlıkta özel çalışma yaptık. Hiç uyumadan ertesi gün akşam ettik. İlk gruptan sonraki grupların kıpırdamasına dahi müsaade etmedik. Polislerimizin büyük desteğinde bu iş yapıldı. Bizim personelimizle polislerimiz bu işi yaptı. Halkımızın büyük sevgi ve teveccühü oldu. Biz Bursa’ya darbeyi değirmedik tabiri caizse. Bursa’da asker her görüldüğü noktada selamlandı alkışlandı. Bu hain gruba bakıp da ordumuzun tamamının bunlardanmış gibi algı çıkarılması bizleri çok üzdü. Ben bir asker olarak emekli de olsam askerim ben. Ölünceye kadar askerim."
"ANKARA’DAN ALDIĞIM TELEFONLA GÖREV ODAMDA DÜNYALAR BAŞIMA YIKILDI"
"Bu gizli örgütün her türlü entrikayı yapmakta olan örgütün şahsına yönelik bir seneden bu tarafa yapmış olduğu Twitter üzerinden saldırıları ne acı ki etkisini ben uykusuz bir şekilde hainlere gözaltı operasyonu yaparken ertesi gün saat 11.30 sıralarında Ankara’dan aldığım telefonla görev odamda dünyalar başıma yıkıldı" ifadesini kullanan Saldık, "Meslekten uzaklaştırılma İçişleri Bakanlığı’nın saat 11 gibi bakanlıkta yaptığı 37 kişilik görevden uzaklaştırılması listesinin içinde gece fiilen darbeye katılan adi ve alçakların arasına beni yazdılar. Hemen sayın valimi aradım başsavcıma gittim. Başsavcım şaşırdı ’nasıl böyle bir şey olur, akşamdan beri birlikte mücadele ediyoruz’ dedi.
Adalet bakanımız aradı. Adalet Bakanımız gece başsavcımdan bilgi aldığı için konuya vakıf değildi. Adalet Bakanımıza Sayın Efkan Ala ile görüşmesini, bu işin düzeltilmesini talep etti. Sayın Valimiz Efkan Ala’yı aradı. O da konuyu söyler söylemez telefonun sesini dışarı verdi. Ben yanında dinliyorum. ’Bir yanlışlık oldu, düzelecek dikkate almayın’ dedi.
Onur bu ülkede herkese ait. Gözaltı operasyonlarına devam ettim. Ardından 15 gün sonra ikinci şoku yaşadık. İlk defa KHK ile Jandarma Generallerinin de bu YAŞ’tan çıktı İçişleri Bakanlığına verdi. 29 Temmuz’da İçişleri Bakanlığımız karar almış. Ertesi gün gece yarısı kadrosuzluktan emekli edilmişim. Bu hain örgüt kendisinden olmayan her şeyi yok etmeyi kendine hedef koyan bu örgüt hakkımda o tweetleri yazdıktan sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığımızın bunlarla ilgili çalışması oldu" diye konuştu.
“BEN HİÇBİRİSİNE BAŞVURMADIM”
Kendisine hakkındaki Twitter’daki suçlamalarla ilgili ya TİB’e başvurması ya da Twitter’ı kapatmak için sulh ceza hakimliğine başvurmasını söylediklerini ifade eden Saldık, "Ben hiçbirisine başvurmadım. Ankara’da Anayasal Suçlar Araştırma Cumhuriyet Savcılığına şikayet edeceğim dedim. 22 Şubat 2016’da şu dilekçeyi verdim: ’Şahsi haklarımdan önce mensubu olmaktan şeref duyduğum, paralel devlet yapılanmasına mensup şahısların TSK ve devletimize yönelik yıkıcı faaliyetlerinin açığa çıkarılmasını sorumluların bulunup hak ettikleri cezaya çarptırılmasını talep ediyorum" diye Ankara cumhuriyet başsavclığına şikayette bulundum. Teferruatlı ifade vermek istiyorum dedim. Ne arayan oldu ne soran. Hiç kimse hiç kimseyi sen şucusun bucusun diye itham edemez. Ben bir vatan evladıyım. Ben bu milletin Türk milletinin tüm hasretlerine sahibim. Milli manevi hasretlerine cumhuriyetimizin temel ilkelerine sahip bir insanım. Kimse kimseyi örgüt çıkarları için kumpasa getirmesin. Bunun adli önlemlerini alalım" dedi.
"ASKERİ ORTAMDA BU İNSANLARIN YAPILARINA BAKTIĞIMIZDA ÖYLE DİNİ NİTELİKLİ ÖZELLİKLERİNİN ÖN PLANDA OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ"
Saldık, şunları kaydetti:
"Hain yapının içindeki üst düzey görevlilerinin bunların yaşantılarını yakından biliyoruz. Bunlara baktığımızda askeri ortamda bu insanların yapılarına baktığımızda öyle dini nitelikli özelliklerinin ön planda olmadığını görüyoruz. Bunlar dini özellikten ziyade tamamen özel maksat için yetiştirilmiş insani bazı özellikleri ön plana çıkarttıklarını görüyoruz. Yardımlaşma sevecen olma sempatik davranma şimdi anlıyoruz ki bu sempatikliğin bir kılıf olduğunu kendini onun içinde muhafaza ettiğini görüyoruz. Dini özellikleri ön planda değildi bu insanların. Bunu şimdi geri dönüp baktığımızda çok net görüyoruz."
Büyük bir psikolojik harekat yaptıklarını bildiren Saldık, "40 yıl iyi iyi diyerek bugünlere geldi. Askerdeki bölümü iyiliksever güzel görünümle her şeyden önce devlet eğitim gibi temel bir alanı maalesef bu grubun tüm önüne safına verdi. Karşınıza nitelikli okullarda yetişmiş nitelikli insanlar geliyor. Askerdeki bölüm bu sempatik görünen uyumlu hiç sıkıntı yaratmayan personel profili çizdi" değerlendirmesinde bulundu.
"Şüpheleriniz var mıydı" sorusu üzerine Saldık, "Şüphem vardı. Özellikle son yıl personele yönelik tutum ve davranışları itibariyle sıkıntı yaratmaya başladı.
Buna müdahale ettik. Mayıs ayında ikaz yazısı verdim. Gerekli işlemi yaptık sicilde. Hep şüpheyle baktık meydanı boş bırakmamaya çalıştık. Ben mezardan babam kalksa, hangi örgüt adına olursa olsun kanunsuz bir işi yapmam" ifadelerini kullandı.
FETÖ’cülerin askeriye içerisinde hala olup olmadığına ilişkin Sadık, "Etkin mevkilerde olmadığı kanaatindeyim. General olarak bu işin temizlendiği kanaatindeyim. Benim evimde misafir kalan bir insan bu örgütsel karalama da başrolü oynadı. İstismar etmedikleri hiçbir insani duygu kalmadı" dedi.
Saldık son olarak, milli olmayan kanuni olmayan vicdani olmayan her türlü eylemin karşısında olduğunu ifade ederek, 15 Temmuz hain kalkışmada şehit olanları ve tüm şehitleri rahmetle ve minnetle andığını kaydetti.