Uluslararası İstanbul Hukuk Kongresi
Adalet Bakanı Bozdağ: 'AB'nin üzerinde yükseldiği hukuk devleti, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, objektiflik gibi çok temel kriterleri Avrupa Yargı Kurulları Ağı adeta yok saymaktadır. Gözlemci statüsünü kaldıracakmış. Neye göre? Terör örgütlerinin talebine göre. Terör örgütlerinin talebine göre karar veren bir yer bizim gözlemci statümüzü kaldırsa ne yazar, kaldırmasa ne yazar' '(Bahçeli'nin açıklamaları) Ben de katılıyorum Sayın Bahçeli'ye çünkü Türkiye'de kim ne derse desin iktidarla cumhurbaşkanının aynı partiden olduğu dönemlerde esasında fiili bir başkanlık sistemi her zaman olmuştur. Atatürk dönemi fiili bir başkanlık sistemidir. Menderes dönemi de öyle fiili bir başkanlık sistemidir' 'Sayın Bahçeli'nin bu açıklamalarından sonra herhalde Türk siyasetine bu konuyu yeniden sorumluluk içerisinde bir kez daha ele alma ve sorumluluğunu gecikmeksizin yapma sorumluluğu düşmektedir'
Bozdağ, Hakimevinde düzenlenen 'Uluslararası İstanbul Hukuk Kongresi' tanıtım toplantısında konuştu. Gündeme ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Bozdağ, Türkiye'de yargının bağımsız ve tarafsız olduğunu, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) bunun sigortası olduğunu vurguladı.
HSYK'nın mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kurulduğunu ve görev yaptığını anlatan Bozdağ, her kaynaktan üye seçilen kurulun çoğulcu bir yapıya sahip olduğunu bildirdi.
Bunun yanında Türkiye'nin yaşadığı sorunların, doğrudan seçim usulünün mutlaka gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyduğuna işaret eden Bozdağ, şöyle devam etti:
'Bu seçim usulü mutlaka değiştirilmelidir. Geçmişte biz doğrudan seçim usulünü getirmenin, hakim ve savcılarımızın kendileri hakkında atama, terfi, disiplin, meslekten ihraç gibi çok önemli kararlar veren kurulu doğrudan belirleme yetkisi vermenin doğruluğuna olan inancımızdan dolayı bunu yaptık. Ama gelinen noktada gördük ki, seçim hakim ve savcılarımız arasında ayrışmaya, rekabete, kutuplaşmaya, yargının selameti için arzu etmediğimiz bazı kötü sonuçların ortaya çıkmasına yol açıyor. HSYK Başkanı ve Adalet Bakanı olarak çok net söylüyorum, 2018 yılında yapılacak HSYK seçiminin bu usulle yapılması HSYK'ya da yargıya da çok büyük zarar verecektir. Ben de Sayın Cumhurbaşkanımız gibi bütün siyasi partilerimizin sayın genel başkanlarına, milletvekillerine ayrı ayrı sesleniyorum. Lütfen bu konuda bir ortak zemini bulalım, uzlaşalım, HSYK'nın her şeyini değiştiremiyorsak hiç olmazsa doğrudan seçim usulünü kaldırıp, yeni bir usulde seçimi getirelim.'
Bozdağ, HSYK'nın 2014'te yapılan seçimde büyük bir çoğulcu anlayışla oluştuğunu ve yargının daha ileri gitmesi için başarılı çalışmalar yaptığına değinerek, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının korunması için ciddi tedbirler aldığını söyledi.
Kurulun, Türk yargısı üzerinde Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) oluşturduğu gölgeyi, yargı içerisinde yaratmak istediği esareti görüp, buna müdahale ettiğini belirten Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Yargının bağımsız ve tarafsızlığı hepimiz için sigortadır. Eğer yargının içerisinde bazı hakim ve savcılar, mensup oldukları veya iltisaklı ya da irtibatlı oldukları terör örgütünün ele başının veya bu örgütle iltisaklı, irtibatlı üyelik ilişkisinde bulunanların sözleri, beyanları, talimatları doğrultusunda hukuku eğip bükmeyi, haksızlığı hak olarak ikame etmeyi ve pek çok yanlışı yapmayı kendilerini cennete götürecek bir ibadet gibi görüyor ve siz de bu müdahaleyi seyrediyorsanız o zaman hukuk devletine inanmıyorsunuz, hukuk devletini korumuyorsunuz, yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşürmeye rıza gösteriyorsunuz demektir.'
Yürütmenin yargıya müdahalesinin dün de bugün de olmadığını, yarın da olmayacağını vurgulayan Bozdağ, yürütmenin böyle bir gücü, müdahalesi olsa AK Parti'ye kapatma davası açılamayacağını, yargının 367 gibi bir utanç kararını veremeyeceğini, FETÖ'nün yargı içerisindeki elemanlarıyla MİT müsteşarına operasyon yapamayacağını, kumpas ve sahte yöntemlerle hukuk çiğnenerek, 17-25 Aralık'ta hukuk darbesi yapma cüretinin ortaya konulamayacağını dile getirdi.
Yürütmenin yargıya müdahalesi olsa DEAŞ'a karşı en etkin mücadeleyi yürüten Türkiye'nin bu örgüte yardım yaptığı propagandalarına destek olmak için hakim ve savcıların, ülkenin düşmanlarıyla işbirliği içinde vatana, millete, devlete ihanet içinde olamayacağını belirten Bozdağ, 'FETÖ, Danıştay, Yargıtay, HSYK, ilk derece, üst derece, her tarafa, her şeye müdahale ediyor. Peki hukuk devletine inanan bir iktidar ve hukuk devletini korumaya yemin etmiş bir bakan, hükümet olarak bizler, terör örgütünün yargının içerisinde cirit atmasına 'aman yanlış anlaşılır' diye göz mü yummalıyız?' ifadesini kullandı.
Bozdağ, HSYK'nın yargıyı rehin almak isteyen terör yapısına ve yargının tutsaklığına 'hayır' dediğini ve bunun takdir edilmesi gereken bir durum olduğunu vurguladı.
Bunun uluslararası arenada da takdir edilmesi gerektiğini belirten Bozdağ, dünyanın hiçbir devletinde terör örgütü üyesi olduğu değerlendirilen kimsenin yargı görevi yapmasına izin verilmeyeceğine dikkati çekti.
- 'AYKA'yı tarafsızlığa davet ediyorum'
HSYK'nın Avrupa Yargı Kurulları Ağı'nda (AYKA) gözlemci statüsünde olduğunu anımsatan Bozdağ, AYKA'nın, HSYK'ya hukuku, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını koruma konusunda gösterdiği hassasiyetten dolayı hukuk ve adalet ödülü vermesi gerekirken, HSYK'yı gözlemcilikten çıkaracaklarına dair açıklama yaptığını anımsattı.
Tarafsızlık, objektiflik, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı, yargısız infaz yapmama gibi olguların AB'nin üzerinde yükseldiği değerlerden olduğunu belirten Bozdağ, AYKA'nın HSYK'yı dinlemeden, FETÖ'cülerin ve Türkiye'ye düşmanlık eden bazı çevrelerin talepleriyle hareket ettiğini anlattı.
Bozdağ, 'AB'nin üzerinde yükseldiği hukuk devleti, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, objektiflik gibi çok temel kriterleri Avrupa Yargı Kurulları Ağı adeta yok saymaktadır. Gözlemci statüsünü kaldıracakmış. Neye göre? Terör örgütlerinin talebine göre. Terör örgütlerinin talebine göre karar veren bir yer bizim gözlemci statümüzü kaldırsa ne yazar, kaldırmasa ne yazar?' dedi.
AYKA'yı tarafsızlığa davet eden Bozdağ, AYKA'nın Türkiye'nin düşmanlarının veya bazı terör örgütlerinin söyledikleriyle yargısız infaz yapmaktan vazgeçmesini, savundukları AB değerlerinin gerekleri neyse ona göre davranmasını istedi.
Bakan Bozdağ, 'Bir yandan 'AB değerleri' diyeceksiniz, 'objektiflik' diyeceksiniz, 'savunma hakkı' diyeceksiniz, 'her şeyi yerli yerinde görerek değerlendirme' diyeceksiniz. Sonra işinize geldiği zaman bunların hiçbirisini takmayacaksınız, gereğini yapmayacaksınız. Şu anda yaptıkları bu. AB'nin değerleri böyleyse o zaman biz o değerlerde yokuz. Biz AB'den çok ama çok ilerideyiz.' diye konuştu.
Uluslararası yargı ağlarını ve AB'nin ilgili kurumlarını Türkiye'nin aleyhine olan her konuyu çabuk kabullenme, her iddiaya hemen inanma alışkanlığından vazgeçmeye çağıran Bozdağ, kim hazırlarsa hazırlasın subjektif nedenlerle Türkiye'nin aleyhine gerçek dışı raporların kendileri açısından bir saygınlığı olmadığını, objektif raporları dikkate aldıklarını bildirdi.
AYKA'nın, FETÖ'nün veya başka terör örgütlerinin ya da hükümet düşmanlığını yargı bağımsızlığı zanneden zavallıların iddiaları üzerine Türkiye hakkında taraflı karar vermemesini isteyen Bozdağ, 'Objektif olun, tarafsız olun, dinleyin, istişare edin ona göre karar verin.' dedi.
FETÖ'cülerden birinin AİHM'e tedbir istemli dava açtığına işaret eden Bozdağ, 'Yalan söyleyerek dava açıyor. 'Hakkında tutuklama kararı verdiğim insanlarla beni aynı koğuşa koydular' diyor. Yok böyle bir şey. Oradakileri etkilemek için yapıyor. Tabii yalancının mumu yatsıya kadar yanar, yatsıya varmadan mum sönünce de AİHM tedbir talebini reddediyor. Onun için de oradakileri etkilemek için büyük organizasyonlar, harcamalar yapılıyor. Ama her şeye rağmen Türkiye haklı olduğu konularda haklılığını sonuna kadar savunmaya devam edecektir.' ifadesini kullandı.
- Başkanlık sistemi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Türkiye'nin başkanlık sistemine dair tartışmaları sona erdirmesi gerektiğine dair önemli değerlendirmeler yaptığını vurgulayan Bozdağ, 'Ben de katılıyorum Sayın Bahçeli'ye çünkü Türkiye'de kim ne derse desin iktidarla cumhurbaşkanının aynı partiden olduğu dönemlerde esasında fiili bir başkanlık sistemi her zaman olmuştur. Atatürk dönemi fiili bir başkanlık sistemidir. Menderes dönemi de öyle fiili bir başkanlık sistemidir.' diye konuştu.
Daha sonra Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer'in cumhurbaşkanlıkları döneminde ise ihtilaflar olduğuna işaret eden Bozdağ, şu görüşlere yer verdi:
'Ama AK Parti döneminde cumhurbaşkanıyla başbakan aynı partiden seçildiler. Çok net, parlamento çoğunluğu da orada. O zaman bizim bu gerçeği görüp bu işin adını doğru koymamız kadar doğru olacak ne olabilir? CHP farklı düşünüyor, öbürleri farklı düşünüyor. Siz farklı düşündüğünüzde durum değişiyor mu? Türkiye'de bugün Sayın Bahçeli'nin dediği gibi bir fiili başkanlık durumu yok mu? İstediğiniz kadar yok deyin, var. CHP öyle dese de dediği gibi değil, Sayın Bahçeli başka türlü dese de gerçek öyle değil. Gerçek çok net, açık, ortada. Öyleyse bizim bu gerçekle yüzleşmekten kaçmamızın ne faydası var? Ülkemize ne faydası var? Hiçbir faydası yok.'
Bozdağ, geçmişte de cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin sistem değişikliği gerektirdiğini söyleyen pek çok hukukçu olduğunu, farklı değerlendirmeler yapanlar bulunduğunu belirtti.
Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:
'Türkiye'de bir yandan cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin anayasa değişikliği olmuş, öte yandan Anayasada cumhurbaşkanına tanınan yetkilere baktığınızda gerçekten çok büyük yetkiler var. Bu yetkilerle beraber değerlendirdiğinizde iktidar çoğunluğu da aynı partiden olduğu zaman durum çok net ortada. Onun için ben de aynı şeyi söylüyorum, siyasi partilerimiz bu konuyu Meclise getirmeli, tartışmalı, görüşmeli. Meclis 330'un üzerinde bir çoğunlukla kabul ettiğinde de halkımıza hep beraber biz bunu sormalıyız. Eğer Türk halkı başkanlık sistemine geçmeyi kabul ederse tartışmaları bitirir başkanlık sistemine geçeriz. Eğer Türk halkı başkanlık sistemine geçmeyi reddederse başkanlık tartışmalarını bitirir, ondan sonra Türkiye olarak yine yolumuza devam ederiz. Biz bu tartışmalarla ilanihaye yaşamaya devam edemeyiz. Gelin bu tartışmalara hep beraber noktayı koyacak adımı beraber atalım. O nedenle Sayın Bahçeli'nin açıklamalarını çok önemsiyorum. Ülkenin geleceği bakımından da güçlü bir siyasi istikrar, güçlü iktidar ve etkin karar alma ve uygulama bakımından da son derece önemli olduğunu bir kez daha ifade ediyorum. Umarım ki siyasi partiler bu konuda bir uzlaşma zemini bulurlar, eğer uzlaşamıyorlarsa bile anayasa değişikliğinin halkın önüne gitmesine imkan verecek kapının aralanmasına yardımcı olurlar, halk bu sorunu çözer. Çünkü bu millet hangi soruna el attıysa o sorunu tereyağından kıl çeker gibi çözüyor. Ben eminim ki sistem tartışmalarını da çözecek yine Türk halkıdır. Sayın Bahçeli'nin bu açıklamalarından sonra herhalde Türk siyasetine bu konuyu yeniden sorumluluk içerisinde bir kez daha ele alma ve sorumluluğunu gecikmeksizin yapma sorumluluğu düşmektedir.'
- Uluslararası İstanbul Hukuk Kongresi
Bozdağ, Uluslararası İstanbul Hukuk Kongresine ilişkin de düşüncelerini paylaştı. Bozdağ, kongrenin Türkiye'nin ilk uluslararası hukuk kongresi olduğunu ve etkinliğe 31 ülkeden çok seçkin davetlilerin katılacağını belirtti.
Kongrede pek çok başlığın ele alınacağını vurgulayan Bozdağ, marka hukukçuların dile getireceği konuların, bütün dünyanın yaşadığı sorunlara hukuk eksenli büyük bir bakışı ve çözümü de ortaya koyabileceğini ifade etti.
Türkiye burslarıyla Türkiye'de eğitim görenler öğrencilerin kongrenin bir parçası olmasının, etkinliğin en önemli yönlerinden birisini oluşturduğunu dile getiren Bozdağ, ilk defa İstanbul Uluslararası Hukuk Kongresinin mihmandarları, organizatörlerinin de kongrenin kendisi gibi uluslararası düzeyde olduğunu bildirdi.
Bozdağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde gerçekleştirilecek kongrenin başarıyla geçmesini ve önemli sonuçlar ortaya koymasını diledi.
Türkiye'nin uluslararası düzeyde çok önemli çalışmalara imza attığına değinen Bozdağ, bunların başında Türkiye burslarının geldiğini söyledi.
Türkiye burslarının bugün bir marka haline geldiğini vurgulayan Bozdağ, Türkiye'yi uluslararası öğrenci kabul eden ülkeler arasında ön sıralara taşıdığını aktardı.
Yapılan çalışmalarla bu yıl 175 ülkeden 114 bin 212 öğrencinin Türkiye'nin değişik üniversitelerinde Türkiye bursuyla okumak için başvurduğuna işaret eden Bozdağ, bunun büyük bir teveccühün göstergesi olduğunu, Türkiye üniversitelerinin sağladığı burs imkanlarının 175 ülkenin değerli öğrencilerinin beğenisini topladığını gösterdiğini ve bunun markalaştığını ortaya koyduğunu ifade etti.
Bakan Bozdağ, bu yıl 3 bin 900 civarında Türkiye bursuyla yeni öğrenci alındığını, şu anda Türkiye üniversitelerinde örgün öğretimde devam eden öğrenci sayısının 15 bin 379 olduğunu aktardı.
Bu rakamlara Suriye ve diğer bazı ülkelerden gelen öğrencilerin dahil olmadığını belirten Bozdağ, Türkiye üniversitelerinde Türkiye bursuyla okuyan 100 bin civarında öğrenci bulunduğunu bildirdi.
Bakan Bozdağ, ülkenin imkanları arttıkça Türkiye bursuyla ülkede okuyan uluslararası öğrencilere sağlanacak imkanların da artacağını ifade ederek, şunları kaydetti:
'Geçmişte okulu bitiren hemen gidiyordu, şimdi ona bir düzenleme getirdik, hemen gitmeyecek. Çalışma imkanı yoktu, çalışma imkanları getirdik. Üniversiteyi bitirdikten sonra da isteyenlerin Türkiye'de çalışmasına imkan verecek düzenlemeler, çalışmalar yapılıyor. Bunu neden yapıyoruz. Çünkü burada okuyanlar istiyorlarsa imkan bulabiliyorlarsa Türkiye'ye tecrübe ve birikimlerini aktarmaları, Türkiye'de kazanmak istiyorlarsa burada kazanmalarına da imkan vermenin faydalı olduğuna inanıyoruz.'