51. AK Parti Konya İl Danışma Meclisi

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Çelik: 'Bu insanlar, terörden, çukurdan, hendeklerden medet umarak zannediyorlar ki 'Sandıklarda yenemediklerimizi çukurlarda yeneriz.' Biz ne çukurları aşmış insanlarız. Bunlara sizin gücünüz yeter mi? Allah'ın izniyle yetmeyecek' 'Zindan ettiler ilçeleri, sokakları, caddeleri. O masum halkın karşı karşıya bulunduğu tehditler ve oynanan oyunlar karşısında ne öz yönetimi? Artık bölge halkı da bunun öz yıkım olduğunu gördü. Burdan sesleniyoruz Ey Diyarbakırlı, ey Şanlıurfalı, ey Bitlisli korkma ayağa kalk, bu millet arkanda. Biz seve seve kardeşlerimizle ekmeği böleriz, yeriz ama vatanı böldürmeyiz'

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, 'Terörden, çukurdan, hendeklerden medet umarak zannediyorlar ki 'Sandıklarda yenemediklerimizi çukurlarda yeneriz.' Biz ne çukurları aşmış insanlarız. Bunlara sizin gücünüz yeter mi? Allah'ın izniyle yetmeyecek' dedi.

Çelik, Konevi Kültür Merkezi'nde düzenlenen 51. AK Parti Konya İl Danışma Meclisi'nde, Türkiye'de önemli gündem maddeleri olduğunu, ülkede artık küreselleşen terörle karşı karşıya gelindiğini söyledi. Akdeniz'in kızıla boyandığı, her gün onlarca cesedin sahile vurduğunu belirten Çelik, Rusya, ABD, Fransa ve İngiltere'nin Türkiye'nin hemen yanı başında bilek güreşi yaptığına dikkati çekti.

20. yüzyılın' vahşet bir yüzyıl' olduğununu, insanlığın bu yüzyılın bilgi çağı, teknoloji yüzyılı olmasını beklediğini dile getiren Çelik, '21 yüzyılın nasıl başladığını, sürdüğünü görüyoruz. Adeta terör yüzyılı havası estiren görüntülerle karşı karşıyayız' diye konuştu.

Dünyadaki en zengin 62 zenginin varlığının, 3,5 milyar insanın servetine eş olduğunu belirten Çelik, bir tarafta ekmek bulamayanların olduğuna, diğer tarafta 1,3 milyar ton gıdanın israf edildiğine dikkati çekti.

Türkiye'de terörün düğmesine tekrar basıldığını ifade eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Terör bizimle başlamadı. 30 yılı aşkın terör süreciyle Türkiye karşı karşıya. 'Çözelim' dedik Çözüm Süreci'ni başlattık. Ben örgütün uzantılarının ne hesaplarının olduğunu bilen biriyim. Çözüm Süreci doğru bir süreçti. Haklar konusunda ne söylendi de yapılmadı? Köyünün ismini söyleyemiyorlardı, cezaevinde anne oğul konuşamıyordu. Bunların tümünü ortadan kaldıran bir iktidar olduk. Bunları insanımız hak ettiği için yaptık. Son derece büyük yatırımlar da yaptık. O yatırımları 4 yılda Konya, Ankara, Bursa, İzmir almamıştır. Neden? Ekonomik bahanelerden halkımızı çıkarmak için yoğun bir şekilde yatırım seferberliği yapıldı. Gerçekten de şu anda Urfa'da önümüzdeki ay bin 400 yataklı iki hastane açılacak. O bölgeye 4 yılda 400 okul yapıldı. AK Parti iradesiyle bu çalışmalar devam ediyor.'

Çelik, Çözüm Süreci'nin şartının, silahların bırakılması, güvenlik kuvvetlerine teslim olunması veya veya ülke dışına çıkılması olduğunu belirterek, 'Ama gördük ki gönülde olmadıktan sonra dilde 'barış' demenin bir anlamı var mı? Demokrasi de lafta, barış da lafta. Bu zavallılar, 'bölge halkı tarafından anlaşılmıyor, biz milletimizi aldatırız' zannediyorlar. Neticede gördük ki terör bir araç, teröristler piyon. Amaç açık, bizi durdurmak, bizim kalkınmamızı engellemek. İşte 'öz yönetim'. Ne öz yönetimi? Açık açık söylüyorum öz yıkım, öz felaketin peşindeler. Zindan ettiler ilçeleri, sokakları, caddeleri. O masum halkın karşı karşıya bulunduğu tehditler ve oynanan oyunlar karşısında ne öz yönetimi? Bunlar hikaye. Artık bölge halkı da bunun öz yıkım olduğunu gördü. Burdan sesleniyoruz Ey Diyarbakırlı, ey Şanlıurfarlı, ey Bitlisli korkma ayağa kalk, bu millet arkanda. Biz seve seve kardeşlerimizle ekmeği böleriz, yeriz ama vatanı böldürmeyiz' diye konuştu.

- Akademisyenlerin bildirisi

Çelik, 'Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi' bildirisine imza atanları eleştirerek, şöyle konuştu:

'Ankara'da cappuccinosunu içip İstanbul'da keyif çatanlar da bildiri yazıyor. Orada bir vatandaşımın kılına dokunulmaması, bir masum insanın hedef olmaması için kendi canını feda eden askerler, polis ve görevlilerin halini sen ne zaman düşündün ki kalkıp bu hassas mücadeleyi veren insanları tehdit eden terörün yanında yer alan bir aydın müsveddesi olarak çıktın da devlete iftira atacaksın. Bir tarafta ülkenin refahı ve kalkınması için, ülkenin dirliği için mücadele eden ve akademik kariyeriyle ülkenin önüne düşmüş bir akademisyen var, Başbakan Ahmet Davutoğlu. Bir de devletine, milletine iftira atan böyle az sayıdaki kime hizmet ettikleri belli olmayan sözde akademisyenler var. Milletimiz bunları çok iyi ayırt ediyor.'

- 'Bu kadar yenilgiden sonra diktatör arıyorsan...'

Türkiye'deki muhalefetin ve aydınların ortak yönlerinin, Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı olduğunu ifade eden Çelik, kinlerinin gözlerini kör ettiğini, bu kin neticesinde 17-25 Aralık hadiseleri ve Gezi Parkı odaklı olayların yaşandığını dile getirdi. Bunlar yeterli olmayınca terörden medet umar hale geldiklerini söyleyen Çelik, şunları kaydetti:

'Bu insanlar, terörden, çukurdan, hendeklerden medet umarak zannediyorlar ki 'Sandıklarda yenemediklerimizi çukurlarda yeneriz.' Biz ne çukurları aşmış insanlarız. Bunlara sizin gücünüz yeter mi? Allah'ın izniyle yetmeyecek. Diğer taraftan ana muhalefetin, demokrasi ve değişim ana sloganıyla kongresi oldu. İsmi duyduğumuz zaman, 'Herhalde ana muhalefet rayına giriyor' diyoruz ama değişen bir şey yok. 6 kere yenilip halen orada delege ayarlaması yapıp, tekrar seçilmek... Bu kadar yenilgiden sonra diktatör arıyorsan vallahi sensin.'
Kaynak: AA