Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Açıklaması (3)
'(Terörle mücadele) Burada bu mücadeleyi verirken güvenlik kuvvetlerimiz olağanüstü hassasiyetle sivil vatandaşlarımızın hayatını kaybetmemesi için üzerine düşeni yapıyor. Onunu için uzun süre devam eden sokağa çıkma yasakları oluyor' 'Durduk yerde güvenlik kuvvetleri şehirlere girip, insanlara saldırıda bulunmadılar. Hiç kimse bunu iddia edemez' 'Bitmek mecburiyetindedir. Bunun için de bütün milletimizden, özellikle bölgede yaşayan Kürt kardeşlerimizden çok ciddi şekilde destek aldığımızı ifade ediyorum ve bu desteğin sürdürülmesini istiyoruz. Bir an evvel bu işin bitmesi Türkiye'nin menfaatinedir, milletin menfaatinedir'
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, terörle mücadeleye ilişkin, 'Burada bu mücadeleyi verirken güvenlik kuvvetlerimiz olağanüstü hassasiyetle sivil vatandaşlarımızın hayatını kaybetmemesi için üzerine düşeni yapıyor. Onunu için uzun süre devam eden sokağa çıkma yasakları oluyor' dedi.
Kurtulmuş, Kanal 7 televizyonunda yayınlanan 'İskele Sancak' programında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları cevapladı. 'Silopi'de, Cizre'de, Sur'da öldürülenler gerçekten PKK'lılar mı?' sorusuna Kurtulmuş, Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde biri bebek 3 çocuğun hayatını kaybettiğini hatırlatarak, 'Oraya o bombalı kamyoneti getiren terör örgütünün adamları' ifadesini kullandı.
PKK'lıların polis merkezine, lojmanlara, okullara, hastanelere, sivil insanlara saldırdığını söyleyen Kurtulmuş, sürekli saldırılar yapıldığını, yollara mayınlar döşendiğini belirtti. Bin 128 akademisyene seslenen Kurtulmuş, '(Ey insanlar, ey PKK, ey PKK'ya yandaş olan siyaset çevreleri, tamam siz eğer gerçekten Türkiye'de bir şey yapacaksanız bu hendekleri kazmak, bu çukurları kazmak için milletten oy almadınız) diye dönüp iki çift lafı dağa söyleyemezler miydi? KCK'nın operasyonlarında eleman olarak kullandığı insanları ya da onların arkasındaki siyasi akla dönüp 'Ne yapıyorsunuz, Kürtlerin meselesi böyle hendeklerle, çukurlarla, bombalarla mı çözülür? Gelin siyaset olarak ne söyleyecekseniz bunları söyleyin' diyemezler miydi?' ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, Türkiye'de yaşananların durduk yerde olmadığını, önceki yıllarda bugün çatışmaların olduğu yerlere insanların tatil için gittiğini dile getirerek, 'Ne oldu da kim karar verdi de Türkiye'yi bu hale getirdiler. Şimdi bunun üzerinde durmaları, vatansever insanların, yurtsever insanların bunu sorgulamaları gerekmez mi?' değerlendirmesinde bulundu.
Bölgede güvenlik güçlerince öldürülenler hakkında sağlıklı bilgiler alıp almadıkları yönündeki soruya karşılık ise Kurtulmuş, sağlıklı bilgiler aldıklarını bildirdi. Bu ortama nasıl gelindiğinin çok iyi irdelenmesi gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Durduk yerde güvenlik kuvvetleri şehirlere girip, insanlara saldırıda bulunmadılar. Hiç kimse bunu iddia edemez. Terör saldırıları başladı. 20 Temmuz Suruç saldırısı DAEŞ tarafından yapılan, arkasından hemen iki gün sonra Ceylanpınar'da polislerimizin şehit edilmesi ve arkasından sistematik bir şekilde bir taraftan PKK ile bir taraftan Suruç, Ankara, İstanbul saldırıları DAEŞ çizgisini sürdürdü, diğer taraftan işte Muş'ta, Çukurca'da birçok yerde bombalarla, el yapımı bombalarla güvenlik kuvvetlerine saldıran PKK saldırılarını sürdürdü. Bir taraftan büyükşehirlerde DHKP-C üzerinde saldırılar sürdürüldü. Bir kere herkes şunu görüyor, bir hikaye anlatmıyoruz, ortada fiilen olan ve fiilen kısa bir tarih dilimi içerisinde yaşadığımız olaylar bunlar ve bugüne gelindi. Bugüne gelindiğinde artık öyle bir noktaya gelinmişti ki Türkiye bu terörle mücadele konusunda çok kararlı bir safhaya geçti, geçmek mecburiyetindeydi. Çünkü bu kadar fazla bir ülkenin üzerine gelinmez. Türkiye kararını verdi ve bütün örgütlerle birlikte eş zamanlı olarak 20 Temmuz'dan bu yana savaşmaya, mücadele etmeye devam etti.'
- 'Sivil vatandaşlar için gereken hassasiyet gösteriliyor'
Numan Kurtulmuş, PKK ile dağda yapılan mücadele ile şehirde yapılan mücadelenin aynı olmadığını anlatarak, güvenlik güçlerinin şehirlerdeki mücadelede sivil halka zarar vermemek için adım adım ilerlediğini belirtti. Aynı sokakta sivil ile teröristi ayırmanın çok zor olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:
'Dolayısıyla burada bu mücadeleyi verirken güvenlik kuvvetlerimiz olağanüstü hassasiyetle sivil vatandaşlarımızın hayatını kaybetmemesi için üzerine düşeni yapıyor. Onunu için uzun süre devam eden sokağa çıkma yasakları oluyor. Tabi bütün bunları konuşurken bile rahatsızlık duyuyorum, ben bunlardan rahatsızlık duyduğumu açıkça söylüyorum ama sonuçta terör mutlaka bitmek mecburiyetinde. Bu bir parantezdir, bu parantezi kapatmak zorundayız. Türkiye 37-38 senedir gerçekten terörle yaşadı, artık bu bölgede, bu dönemde böylesine ortalık karışmışken Türkiye kendi içerisinde birliği, dirliği sağlayacaktır. Bu kararlılık içinde yolumuza devam ediyoruz.'
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, en kısa zamanda insanların önceden olduğu gibi Zap Suyu'nda, Cudi Dağı'nda piknik yapmaları, halaylarını çekmeleri ve türkülerini söylemleri temennisinde bulundu.
'Bu iş bitiyor mu?' sorusuna ise Kurtulmuş, 'Bitmek mecburiyetindedir. Bunun için de bütün milletimizden, özellikle bölgede yaşayan Kürt kardeşlerimizden çok ciddi şekilde destek aldığımızı ifade ediyorum ve bu desteğin sürdürülmesini istiyoruz. Bir an evvel bu işin bitmesi Türkiye'nin menfaatinedir, milletin menfaatinedir. Tarih vermek doğru değil, yani isteriz ki yarın sabah bitsin ama sonuçta son derece haince hazırlanmış uzun tuzaklar, düzenekler vs. bunlar var. Bunların her birisi tek tek yok edilmeye çalışılıyor, yok ediliyor, yok edildikçe de temizleniyor' diye yanıt verdi.
- 'Türkler ile Kürtler arasında iç çatışmayı başlatmak istediler'
Kurtulmuş, 'Çoğu gitti azı mı kaldı?' yönündeki soruya karşılık, 'Öyle görünüyor, inşallah en kısa zamanda biter' dedi. 'PKK'nın direnci kırılabildi mi?' sorusu üzerine Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
'Şimdi yine büyük resme bakalım. PKK'yı kullananlar, sadece PKK demiyorum, PKK ve arkasındaki siyasi irade diyelim, siyasi iradelerin yapmak istediği şuydu; birinci Türkiye'de Türkler ile Kürtler arasında bir iç çatışmayı başlatmak. Uzun yıllardır özellikle son dönemde bunu istediler. Zaman zaman bunun fitilini çok ateşlediler. Hepimizin çok korktuğumuz, yüreğimizin ağzına geldiği olaylar oldu geçmişte. Bu son olaylarla birlikte 20 Temmuz sonrası, hatta biraz daha önceye gidelim 7-8 Ekim Kobani olaylarıyla birlikte Türkiye'de bir başkaldırı başlatmayı denediler. İşte onun için dağlarda değil de şehirlerde bu saldırılar başladı. Yani 'Burada bölge halkı da destek versin ve böylece bölge halkının verdiği destekle terör örgütü yürüsün, kısmen de olsa hedefine ulaşsın'. Şimdi bu iki alanda da başarı sağlayamadılar. Yani bu memlekette Türklerle Kürtler arasında Allah'a çok şükür en ufak bir iç çatışma işareti olmadı.'
Zaman zaman birilerinin Türkler ile Kürtler arasında sorun olması için çabaladığını belirten Kurtulmuş, yıllardır birlikte yaşayan aynı milletin, medeniyetin, tarihin, insanların kıyamete kadar yine birlikte yaşamaya devam edeceklerini kaydetti.
Meselenin halklar arası bir mesele olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, çukur siyasetinin arkasında başka bir tablo olduğuna işaret etti. Bu tabloya da bölge halkının destek vermediğini vurgulayan Kurtulmuş, 'Eğer bölge halkı Silopi'de, Nusaybin'de, Cizre'de, Sur'da destek vermiş olsaydı Allah muhafaza yine çok farklı bir tablo ortaya çıkardı. Halk ne yaptı, 'yeter' dedi' ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, bölge halkının HDP'lilere, 'Savaşı, çatışmayı benim evimin önüne, bahçeme getir diye oy vermedik' dediğini bildirdi.
(Sürecek)
Kaynak: AA
Kurtulmuş, Kanal 7 televizyonunda yayınlanan 'İskele Sancak' programında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları cevapladı. 'Silopi'de, Cizre'de, Sur'da öldürülenler gerçekten PKK'lılar mı?' sorusuna Kurtulmuş, Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde biri bebek 3 çocuğun hayatını kaybettiğini hatırlatarak, 'Oraya o bombalı kamyoneti getiren terör örgütünün adamları' ifadesini kullandı.
PKK'lıların polis merkezine, lojmanlara, okullara, hastanelere, sivil insanlara saldırdığını söyleyen Kurtulmuş, sürekli saldırılar yapıldığını, yollara mayınlar döşendiğini belirtti. Bin 128 akademisyene seslenen Kurtulmuş, '(Ey insanlar, ey PKK, ey PKK'ya yandaş olan siyaset çevreleri, tamam siz eğer gerçekten Türkiye'de bir şey yapacaksanız bu hendekleri kazmak, bu çukurları kazmak için milletten oy almadınız) diye dönüp iki çift lafı dağa söyleyemezler miydi? KCK'nın operasyonlarında eleman olarak kullandığı insanları ya da onların arkasındaki siyasi akla dönüp 'Ne yapıyorsunuz, Kürtlerin meselesi böyle hendeklerle, çukurlarla, bombalarla mı çözülür? Gelin siyaset olarak ne söyleyecekseniz bunları söyleyin' diyemezler miydi?' ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, Türkiye'de yaşananların durduk yerde olmadığını, önceki yıllarda bugün çatışmaların olduğu yerlere insanların tatil için gittiğini dile getirerek, 'Ne oldu da kim karar verdi de Türkiye'yi bu hale getirdiler. Şimdi bunun üzerinde durmaları, vatansever insanların, yurtsever insanların bunu sorgulamaları gerekmez mi?' değerlendirmesinde bulundu.
Bölgede güvenlik güçlerince öldürülenler hakkında sağlıklı bilgiler alıp almadıkları yönündeki soruya karşılık ise Kurtulmuş, sağlıklı bilgiler aldıklarını bildirdi. Bu ortama nasıl gelindiğinin çok iyi irdelenmesi gerektiğine işaret eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Durduk yerde güvenlik kuvvetleri şehirlere girip, insanlara saldırıda bulunmadılar. Hiç kimse bunu iddia edemez. Terör saldırıları başladı. 20 Temmuz Suruç saldırısı DAEŞ tarafından yapılan, arkasından hemen iki gün sonra Ceylanpınar'da polislerimizin şehit edilmesi ve arkasından sistematik bir şekilde bir taraftan PKK ile bir taraftan Suruç, Ankara, İstanbul saldırıları DAEŞ çizgisini sürdürdü, diğer taraftan işte Muş'ta, Çukurca'da birçok yerde bombalarla, el yapımı bombalarla güvenlik kuvvetlerine saldıran PKK saldırılarını sürdürdü. Bir taraftan büyükşehirlerde DHKP-C üzerinde saldırılar sürdürüldü. Bir kere herkes şunu görüyor, bir hikaye anlatmıyoruz, ortada fiilen olan ve fiilen kısa bir tarih dilimi içerisinde yaşadığımız olaylar bunlar ve bugüne gelindi. Bugüne gelindiğinde artık öyle bir noktaya gelinmişti ki Türkiye bu terörle mücadele konusunda çok kararlı bir safhaya geçti, geçmek mecburiyetindeydi. Çünkü bu kadar fazla bir ülkenin üzerine gelinmez. Türkiye kararını verdi ve bütün örgütlerle birlikte eş zamanlı olarak 20 Temmuz'dan bu yana savaşmaya, mücadele etmeye devam etti.'
- 'Sivil vatandaşlar için gereken hassasiyet gösteriliyor'
Numan Kurtulmuş, PKK ile dağda yapılan mücadele ile şehirde yapılan mücadelenin aynı olmadığını anlatarak, güvenlik güçlerinin şehirlerdeki mücadelede sivil halka zarar vermemek için adım adım ilerlediğini belirtti. Aynı sokakta sivil ile teröristi ayırmanın çok zor olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları söyledi:
'Dolayısıyla burada bu mücadeleyi verirken güvenlik kuvvetlerimiz olağanüstü hassasiyetle sivil vatandaşlarımızın hayatını kaybetmemesi için üzerine düşeni yapıyor. Onunu için uzun süre devam eden sokağa çıkma yasakları oluyor. Tabi bütün bunları konuşurken bile rahatsızlık duyuyorum, ben bunlardan rahatsızlık duyduğumu açıkça söylüyorum ama sonuçta terör mutlaka bitmek mecburiyetinde. Bu bir parantezdir, bu parantezi kapatmak zorundayız. Türkiye 37-38 senedir gerçekten terörle yaşadı, artık bu bölgede, bu dönemde böylesine ortalık karışmışken Türkiye kendi içerisinde birliği, dirliği sağlayacaktır. Bu kararlılık içinde yolumuza devam ediyoruz.'
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, en kısa zamanda insanların önceden olduğu gibi Zap Suyu'nda, Cudi Dağı'nda piknik yapmaları, halaylarını çekmeleri ve türkülerini söylemleri temennisinde bulundu.
'Bu iş bitiyor mu?' sorusuna ise Kurtulmuş, 'Bitmek mecburiyetindedir. Bunun için de bütün milletimizden, özellikle bölgede yaşayan Kürt kardeşlerimizden çok ciddi şekilde destek aldığımızı ifade ediyorum ve bu desteğin sürdürülmesini istiyoruz. Bir an evvel bu işin bitmesi Türkiye'nin menfaatinedir, milletin menfaatinedir. Tarih vermek doğru değil, yani isteriz ki yarın sabah bitsin ama sonuçta son derece haince hazırlanmış uzun tuzaklar, düzenekler vs. bunlar var. Bunların her birisi tek tek yok edilmeye çalışılıyor, yok ediliyor, yok edildikçe de temizleniyor' diye yanıt verdi.
- 'Türkler ile Kürtler arasında iç çatışmayı başlatmak istediler'
Kurtulmuş, 'Çoğu gitti azı mı kaldı?' yönündeki soruya karşılık, 'Öyle görünüyor, inşallah en kısa zamanda biter' dedi. 'PKK'nın direnci kırılabildi mi?' sorusu üzerine Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
'Şimdi yine büyük resme bakalım. PKK'yı kullananlar, sadece PKK demiyorum, PKK ve arkasındaki siyasi irade diyelim, siyasi iradelerin yapmak istediği şuydu; birinci Türkiye'de Türkler ile Kürtler arasında bir iç çatışmayı başlatmak. Uzun yıllardır özellikle son dönemde bunu istediler. Zaman zaman bunun fitilini çok ateşlediler. Hepimizin çok korktuğumuz, yüreğimizin ağzına geldiği olaylar oldu geçmişte. Bu son olaylarla birlikte 20 Temmuz sonrası, hatta biraz daha önceye gidelim 7-8 Ekim Kobani olaylarıyla birlikte Türkiye'de bir başkaldırı başlatmayı denediler. İşte onun için dağlarda değil de şehirlerde bu saldırılar başladı. Yani 'Burada bölge halkı da destek versin ve böylece bölge halkının verdiği destekle terör örgütü yürüsün, kısmen de olsa hedefine ulaşsın'. Şimdi bu iki alanda da başarı sağlayamadılar. Yani bu memlekette Türklerle Kürtler arasında Allah'a çok şükür en ufak bir iç çatışma işareti olmadı.'
Zaman zaman birilerinin Türkler ile Kürtler arasında sorun olması için çabaladığını belirten Kurtulmuş, yıllardır birlikte yaşayan aynı milletin, medeniyetin, tarihin, insanların kıyamete kadar yine birlikte yaşamaya devam edeceklerini kaydetti.
Meselenin halklar arası bir mesele olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, çukur siyasetinin arkasında başka bir tablo olduğuna işaret etti. Bu tabloya da bölge halkının destek vermediğini vurgulayan Kurtulmuş, 'Eğer bölge halkı Silopi'de, Nusaybin'de, Cizre'de, Sur'da destek vermiş olsaydı Allah muhafaza yine çok farklı bir tablo ortaya çıkardı. Halk ne yaptı, 'yeter' dedi' ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, bölge halkının HDP'lilere, 'Savaşı, çatışmayı benim evimin önüne, bahçeme getir diye oy vermedik' dediğini bildirdi.
(Sürecek)
