HDP 1. Olağan Merkezi Kadın Konferansı
HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ: 'Eş yaşam anlayışını, bu değişim gücünü onlar isteseler de istemeseler de kazandık, inşa ettik. Büyük kazınımlar elde edebilmek için yola çıktık. Yeni anayasa yapılacaksa, kadının eşitliği fikrini kabul ederek bunu yapacaklar' 'Gözaltına alınan bütün akademisyenlerin derhal serbest bırakılmasını ve bu ayıba son verilmesini istiyorum'
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, yeni bir Türkiye'yi inşa edebilmek için kadınların en önde yürümesine ihtiyaç bulunduğunu belirterek, 'Eş yaşam anlayışını, bu değişim gücünü onlar isteseler de istemeseler de kazandık, inşa ettik. Büyük kazınımlar elde edebilmek için yola çıktık. Yeni anayasa yapılacaksa, kadının eşitliği fikrini kabul ederek, bunu yapacaklar' dedi.
Yüksekdağ, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi konferans salonunda gerçekleştirilen HDP 1. Olağan Merkezi Kadın Konferansı'nda yaptığı konuşmada, yaşam için direnen bütün kadınları saygıyla selamladığını ifade ederek sözlerine başladı.
Tarih boyunca iktidarı kuranların erkekler, hayata sahip çıkanların ise kadınlar olduğunu ifade eden Yüksekdağ, 'Geride bıraktığımız zorlu mücadele sürecinde başarı kadınlar tarafından gerçekleşti. 7 Haziran sonrasında başlayan savaş sürecinde etrafımızda birçok şey iyi gitmiyor. Her gün yeni ölüm haberleriyle güne uyanıyoruz. Bütün Türkiye halklarının yarına dair umudu ortadan kaldırılmış durumda. Bizler her şeyden önce 'yarın' umudunu kaybetmemek, yarını kazanmak için direniyoruz. Yarını kaybetmek istemiyorsanız direnmek, örgütlenmek, mücadele etmek, dik durmak gerekir' diye konuştu.
Yarını kazanmak için bugünden örgütlenmeyi önemli bulduklarını ve bu amaçla çalıştıklarını vurgulayan Yüksekdağ, şöyle devam etti:
'Bizim mücadelemizin aslı astarı özgürlüktür. Öz yönetim talebi sadece son yılların değil, yüzyıllardır verilen mücadelenin haklı talebidir. Bizler bir ülkede özgürlük olmadığı zaman nelerin gasbedilebileceğini çok iyi görüyoruz. Sınırlar ve barikatların arkasına hapsedilenler, kendi kendini yönetmenin mücadelesini veriyor. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde halkların kendi kendini yönetme talebine karşı çıkanların tarihte var olma şansı kalmamıştır.'
- 'Direnen kadınları selamlıyorum'
Öz yönetimin hak olduğunu savunan Figen Yüksekdağ, 'Bugün bu meşru talebi karşısına almış bir siyasi iktidarın yarattığı krizin sonuçlarını yaşıyoruz. Bugün bütün kurumlarıyla, uygulamalarıyla Türkiye'de açık bir darbe süreci yaşanıyor. Halkların bütün haklarının gasbedildiği bir ortamda direnmek haktır. Özgürlük alanlarına sahip çıkmak meşrudur. Direnmemenin sonuçlarını bu ülke 30-35 yıldır ödedi. Bu direnişi örgütlemeyi başarabilseydik, dönemin siyasilerinin 30-35 yılı çalmasına izin verilmeyecekti. Bugün direnen tüm kadınları saygıyla selamlıyorum' değerlendirmesinde bulundu.
Güneydoğu Anadolu bölgesindeki bazı illerde uygulanan sokağa çıkma yasaklarına da değinen Yüksekdağ, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
'Kadınlar nerede olursa olsun bir tarihin, mücadelenin asıl damarlarıdır. Kadın nerede olursa olsun bu gücü, bu enerjiyi temsil ediyor. Ne yazık ki bizi ölümlerin ortasında bıraktılar. Biz HDP olarak bütün özgürlük mücadelesi yürüten örgütlenmelerle birlikte kadının enerjisini örgütlü güce dönüştürmek için seferber olduk. 'Artık yeter' demek için örgütlü yürüyüşün önemini biliyoruz. Örgütlü gücümüzü zafere dönüştürmek istiyoruz.'
Yeni bir Türkiye'yi inşa edebilmek için kadınların en önde yürümesine ihtiyaç bulunduğunu belirten Yüksekdağ, 'Eş yaşam anlayışını, bu değişim gücünü onlar isteseler de istemeseler de kazandık, inşa ettik. Büyük kazınımlar elde edebilmek için yola çıktık. Yeni anayasa yapılacaksa, kadının eşitliği fikrini kabul ederek, bunu yapacaklar. Bugün konferansımızda da yeni bir yaşamın inşa edilebilmesi için, yeni bir yaşam programını daha etkin bir düzeye ulaştırmak için başlatılan sürecin startını vermiş oluyoruz. Burada yapacağımız tartışmalar, Türkiye siyasetinin yeniden yapılanmasının da en önemli kanalı olacak. Kadının etkin müdahalesini bu konferansla birlikte açığa çıkaracağız. Kendi yönetimine sahip çıkan, yarınını bugünden kurmak isteyen kadınların yolu bizim de yolumuz olacak' diye konuştu.
- 'Barış için akademisyenler inisiyatifi'
Figen Yüksekdağ, konferans öncesinde basın mensuplarının, 'Barış için akademisyenler inisiyatifi' adı altında bildiri yayınlayan bazı akademisyenlerin gözaltına alındığını hatırlatması üzerine, gözaltı kararlarını şiddetle kınadıklarını belirtti.
Bu durumun Türkiye için utanç kaynağı olduğunu savunan Yüksekdağ, şunları kaydetti:
'Ama ne yazık ki mevcut siyasi iktidar bütün utanç duygularını yitirmiş bir vaziyette bu operasyonları düzenliyor. Barış için, barış istediği için akademisyenler gözaltına alınıyorsa ve bir siyasi linç kampanyasıyla karşı karşıya kalıyorsa, emin olun o ülkede demokrasi yoktur. Güne uyarlanmış bir faşizm vardır. Bizzat akademisyenleri hedef gösteren bir Cumhurbaşkanı tarafından Hitler faşizmi yeni siyasi rejim için emsal alınmıştır, emsal gösterilmiştir. Uygulamalarda emsal alınan Hitler rejiminin örneklerini ve deneyimlerini birer birer görüyoruz.'
Barış için imza veren akademisyenlerin, aydın olmanın, entelektüel olmanın, bilgiyi üretmenin sorumluluğunu yerine getirdiklerini vurgulayan Yüksekdağ, şu görüşleri savundu:
'Bunun karşısında böyle bir baskıyla, operasyonla karşı karşıya kalmaları siyasi iktidarın sorumsuzluğunu resmeder. Bu, düşünceye karşı işlenmiş bir suçtur. Türkiye'de demokrasi yoktur, demokrasi müsveddesi vardır. Akademisyenler de bu demokrasi müsveddesini yutmamış ve bunun karşılığında çok kapsamlı bir gözaltı operasyonuyla karşı karşıya kalmıştır. Bizleri tehdit eden bir mafya şefi bugün elini kolunu sallayarak dolaşmaya devam ediyor. Aydınların, akademisyenlerin kanlarıyla duş alma düşüncelerini dile getirme özgürlüğüne sahip. Bu tür sapıklar düşüncelerini özgürce söylerken, akademisyenler, bilim üretenler işte böyle saldırılarla karşı karşıya kalıyor. Bu bir ibret tablosudur. Gözaltına alınan bütün akademisyenlerin derhal serbest bırakılmasını ve bu ayıba son verilmesini istiyorum.'
Kaynak: AA
Yüksekdağ, İnşaat Mühendisleri Odası Ankara Şubesi konferans salonunda gerçekleştirilen HDP 1. Olağan Merkezi Kadın Konferansı'nda yaptığı konuşmada, yaşam için direnen bütün kadınları saygıyla selamladığını ifade ederek sözlerine başladı.
Tarih boyunca iktidarı kuranların erkekler, hayata sahip çıkanların ise kadınlar olduğunu ifade eden Yüksekdağ, 'Geride bıraktığımız zorlu mücadele sürecinde başarı kadınlar tarafından gerçekleşti. 7 Haziran sonrasında başlayan savaş sürecinde etrafımızda birçok şey iyi gitmiyor. Her gün yeni ölüm haberleriyle güne uyanıyoruz. Bütün Türkiye halklarının yarına dair umudu ortadan kaldırılmış durumda. Bizler her şeyden önce 'yarın' umudunu kaybetmemek, yarını kazanmak için direniyoruz. Yarını kaybetmek istemiyorsanız direnmek, örgütlenmek, mücadele etmek, dik durmak gerekir' diye konuştu.
Yarını kazanmak için bugünden örgütlenmeyi önemli bulduklarını ve bu amaçla çalıştıklarını vurgulayan Yüksekdağ, şöyle devam etti:
'Bizim mücadelemizin aslı astarı özgürlüktür. Öz yönetim talebi sadece son yılların değil, yüzyıllardır verilen mücadelenin haklı talebidir. Bizler bir ülkede özgürlük olmadığı zaman nelerin gasbedilebileceğini çok iyi görüyoruz. Sınırlar ve barikatların arkasına hapsedilenler, kendi kendini yönetmenin mücadelesini veriyor. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde halkların kendi kendini yönetme talebine karşı çıkanların tarihte var olma şansı kalmamıştır.'
- 'Direnen kadınları selamlıyorum'
Öz yönetimin hak olduğunu savunan Figen Yüksekdağ, 'Bugün bu meşru talebi karşısına almış bir siyasi iktidarın yarattığı krizin sonuçlarını yaşıyoruz. Bugün bütün kurumlarıyla, uygulamalarıyla Türkiye'de açık bir darbe süreci yaşanıyor. Halkların bütün haklarının gasbedildiği bir ortamda direnmek haktır. Özgürlük alanlarına sahip çıkmak meşrudur. Direnmemenin sonuçlarını bu ülke 30-35 yıldır ödedi. Bu direnişi örgütlemeyi başarabilseydik, dönemin siyasilerinin 30-35 yılı çalmasına izin verilmeyecekti. Bugün direnen tüm kadınları saygıyla selamlıyorum' değerlendirmesinde bulundu.
Güneydoğu Anadolu bölgesindeki bazı illerde uygulanan sokağa çıkma yasaklarına da değinen Yüksekdağ, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
'Kadınlar nerede olursa olsun bir tarihin, mücadelenin asıl damarlarıdır. Kadın nerede olursa olsun bu gücü, bu enerjiyi temsil ediyor. Ne yazık ki bizi ölümlerin ortasında bıraktılar. Biz HDP olarak bütün özgürlük mücadelesi yürüten örgütlenmelerle birlikte kadının enerjisini örgütlü güce dönüştürmek için seferber olduk. 'Artık yeter' demek için örgütlü yürüyüşün önemini biliyoruz. Örgütlü gücümüzü zafere dönüştürmek istiyoruz.'
Yeni bir Türkiye'yi inşa edebilmek için kadınların en önde yürümesine ihtiyaç bulunduğunu belirten Yüksekdağ, 'Eş yaşam anlayışını, bu değişim gücünü onlar isteseler de istemeseler de kazandık, inşa ettik. Büyük kazınımlar elde edebilmek için yola çıktık. Yeni anayasa yapılacaksa, kadının eşitliği fikrini kabul ederek, bunu yapacaklar. Bugün konferansımızda da yeni bir yaşamın inşa edilebilmesi için, yeni bir yaşam programını daha etkin bir düzeye ulaştırmak için başlatılan sürecin startını vermiş oluyoruz. Burada yapacağımız tartışmalar, Türkiye siyasetinin yeniden yapılanmasının da en önemli kanalı olacak. Kadının etkin müdahalesini bu konferansla birlikte açığa çıkaracağız. Kendi yönetimine sahip çıkan, yarınını bugünden kurmak isteyen kadınların yolu bizim de yolumuz olacak' diye konuştu.
- 'Barış için akademisyenler inisiyatifi'
Figen Yüksekdağ, konferans öncesinde basın mensuplarının, 'Barış için akademisyenler inisiyatifi' adı altında bildiri yayınlayan bazı akademisyenlerin gözaltına alındığını hatırlatması üzerine, gözaltı kararlarını şiddetle kınadıklarını belirtti.
Bu durumun Türkiye için utanç kaynağı olduğunu savunan Yüksekdağ, şunları kaydetti:
'Ama ne yazık ki mevcut siyasi iktidar bütün utanç duygularını yitirmiş bir vaziyette bu operasyonları düzenliyor. Barış için, barış istediği için akademisyenler gözaltına alınıyorsa ve bir siyasi linç kampanyasıyla karşı karşıya kalıyorsa, emin olun o ülkede demokrasi yoktur. Güne uyarlanmış bir faşizm vardır. Bizzat akademisyenleri hedef gösteren bir Cumhurbaşkanı tarafından Hitler faşizmi yeni siyasi rejim için emsal alınmıştır, emsal gösterilmiştir. Uygulamalarda emsal alınan Hitler rejiminin örneklerini ve deneyimlerini birer birer görüyoruz.'
Barış için imza veren akademisyenlerin, aydın olmanın, entelektüel olmanın, bilgiyi üretmenin sorumluluğunu yerine getirdiklerini vurgulayan Yüksekdağ, şu görüşleri savundu:
'Bunun karşısında böyle bir baskıyla, operasyonla karşı karşıya kalmaları siyasi iktidarın sorumsuzluğunu resmeder. Bu, düşünceye karşı işlenmiş bir suçtur. Türkiye'de demokrasi yoktur, demokrasi müsveddesi vardır. Akademisyenler de bu demokrasi müsveddesini yutmamış ve bunun karşılığında çok kapsamlı bir gözaltı operasyonuyla karşı karşıya kalmıştır. Bizleri tehdit eden bir mafya şefi bugün elini kolunu sallayarak dolaşmaya devam ediyor. Aydınların, akademisyenlerin kanlarıyla duş alma düşüncelerini dile getirme özgürlüğüne sahip. Bu tür sapıklar düşüncelerini özgürce söylerken, akademisyenler, bilim üretenler işte böyle saldırılarla karşı karşıya kalıyor. Bu bir ibret tablosudur. Gözaltına alınan bütün akademisyenlerin derhal serbest bırakılmasını ve bu ayıba son verilmesini istiyorum.'