8. Büyükelçiler Konferansı
Başbakan Yardımcısı Akdoğan: 'Şimdi 'Birtakım mahallelerde gençleri silahlandırarak, yeni birtakım silahlı yapılanmalar üzerinden acaba bir kurtarılmış bölge oluşturabilir miyiz...' Şimdi bunu da boşa çıkartıyoruz ve tek tek ilçeler de temizleniyor. Bugüne kadar bu gök kubbe altında konuşulmadık bir şey de kalmadı, bundan da korkmayız. Ama siz, silah ve terör üzerinden bunu hayata geçirmeye çalışırsanız buna kimse izin vermez. Oldu bitti yapmak, 'Ben bölgede özerklik ilan ettim' kendi kendine, buna kimse izin vermez' 'En son cenazeleri de istismar ettiler. Ne oldu Silopi'de? Devlet cenazeleri verdi, götürüp mezbahaya koydular ve gömmüyorlar. Niye gömmüyorsunuz? 'Nasıl istismar edebiliriz'in derdindeler. Bu örgüt bölge halkının başına bela olmuştur. Kamu düzenini sağlayana kadar terörle mücadele de etkili bir şekilde devam edecektir' 'Bugün sınırları yeniden çizmek için terör, kullanılan bir araç durumunda. DAİŞ bahanesiyle siviller katlediliyor. Acaba ona karşı etkili bir mücadele veriliyor mu yoksa başka bir siyasi nüfus mücadelesi, kavgası mı var? Vicdansız, vicdanı olmayan yapılar istedikleri kadar süper olsunlar hiçbir kıymet ifade etmez'
Akdoğan, 8. Büyükelçiler Konferansı'nın 'Kriz Yönetimi: İnsani Çözümler' başlıklı oturumuda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son dönemde 'soft power' ile öne çıktığını, bölgesel güç olmasında da bunun önemli bir etkisi bulunduğunu söyledi.
Türkiye'nin farklı coğrafyalarda hükümetler düzeyinde olmasa bile halklar düzeyinde çok fazla sempati toplamaya başladığını belirten Akdoğan, mesela Suriye ve Irak yönetimiyle zaman zaman sorunların yaşandığını ama halklar düzeyinde bir sorunun bulunmadığını ifade etti.
Akdoğan, bu durumda Türkiye'nin ahlaki duruşunun çok önemli olduğunu vurgulayarak, 'Birtakım kritik hadiselerde takındığı tavırdır, Mısır'da darbe olduğunda 'darbe' diyebilmesidir. Halklara kucağını açmasıdır, yardım elini uzatmasıdır, başı sıkışanın, baktığında bir ülkeyi yanında görebilmesidir. Bu yüzden halklar düzeyinde Türkiye çok ciddi bir sempati oluşturdu, soft power gelişti' değerlendirmesinde bulundu.
'Soft power'ın tek başına bir anlam ifade etmediğine dikkati çeken Akdoğan, 'hard power' ile 'soft power'ın birlikte ülkenin gücünü ortaya koyduğunu belirtti.
Akdoğan, Türkiye'nin bugün demokrasi tecrübesiyle, ekonomik istikrarıyla, tarihi bağlarıyla artık merkez bir ülke pozisyonunda olduğunu dile getirdi. Birçok ülkeyle çok ciddi ilişkilerin bulunduğunu anlatan Akdoğan, son dönemde dünyada ekonomik krizlerin yaşandığını, devletlerin bazılarının küçüldüğünü, bazılarının duraklama dönemine girdiğini ama Türkiye'nin geri gitmediğini kaydetti.
- 'PKK'nın bölgesel denkleminden çıkmasını istemeyenler, Kandil'i harekete geçirdiler'
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Türkiye'nin bugün ateş çemberinin içinden geçtiğini, böyle bir süreçte istikrar adası ve abidesi olarak pozisyonunu korumaya çalıştığını vurguladı.
Birilerinin terör örgütleri üzerinden ülkelerin iç siyasetlerini dizayn etmeye çalıştığının altını çizen Akdoğan, şunları söyledi:
'Bakın bir senaryo uygulanıyor. Arap Baharı'ndan itibaren birçok ülkede düğmeye basıldı ve hep aynı senaryo, 'halkların dediği olmasın'. İnsanlar farklı bahanelerle sokağa döküldü. Türkiye'de bu oyun bozuldu, başarılı olunamadı. Kullanılan araçlardan bir tanesi de terördür. Bugün sınırları yeniden çizmek için terör kullanılan bir araç durumunda. DAİŞ bahanesiyle siviller katlediliyor. Acaba ona karşı etkili bir mücadele veriliyor mu yoksa başka bir siyasi nüfus mücadelesi, kavgası mı var? Vicdansız, vicdanı olmayan yapılar istedikleri kadar süper olsunlar hiçbir kıymet ifade etmez.
Türkiye'nin son dönemdeki gücü işte o ahlaki vicdani duruşundan kaynaklanıyor. Bunu göz ardı ettiğiniz zaman kesinlikle başarılı olamazsınız. Bakın Türkiye'de Çözüm Süreci, daha önce demokratik açılım, Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci hep sabote edildi, hep terör örgütü sabote etti. Burada çok açık bir dış etki var. Bu süreçlerin bozulmasında, terör örgütünün tekrar harekete geçilmesinde çok açık bir bariz dış etki söz konusuydu. PKK'nın bölgesel denkleminden çıkmasını istemeyenler, Kandil'i harekete geçirdiler. 'Türkiye, kendi iradesiyle bu sorunu çözmesin' diye Kandil'i harekete geçirdiler. Bu süreçlerde çok açık bir dış etkinin olduğunu gördük.'
Yalçın Akdoğan, 'Şimdi 'Birtakım mahallelerde gençleri silahlandırarak, yeni birtakım silahlı yapılanmalar üzerinden acaba bir kurtarılmış bölge oluşturabilir miyiz'... Şimdi bunu da boşa çıkartıyoruz ve tek tek ilçeler de temizleniyor. Bu hem terör örgütünün örgütsel hedefidir hem de bunu dile getiren bir parti var. Bu karıştırılıyor bazen, 'Ne olacak demokrasilerde isteyen istediğini savunur' gibi birtakım sorgulamalar oluyor. Şu ayrımı net yapmamız lazım, demokratik siyaset içerisinde herkes istediği düşünceyi savunabilir bunda bir sorun yok. Bugüne kadar bu gök kubbe altında konuşulmadık bir şey de kalmadı, bundan da korkmayız. Ama siz, silah ve terör üzerinden bunu hayata geçirmeye çalışırsanız buna kimse izin vermez. Oldu bitti yapmak, 'Ben bölgede özerklik ilan ettim' kendi kendine, buna kimse izin vermez' diye konuştu.
- 'Örgütsel hedeflere kendini adamış bir parti var'
Hükümet olarak parti kapatmaya karşı olduklarına dikkati çeken Akdoğan, bu durumun temel ve ilkesel duruşları olduğunu söyledi.
Akdoğan, partilerin kabahati olmadığını, kişilerin yanlışları bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
'Bunun üzerinden eğer hukuki bir işlem yapılacaksa onlar bunun muhatabıdır. Partileri cezalandırmak, ona oy veren insanları cezalandırmaktır. Terör zorlamasıyla siyaset yaparsanız, o şantaj rejimine dönüşür. Bunların insana saygısı yok, insan diye bir derdi yok. Örgütsel hedeflere kendini adamış bir parti var. Bakın okulları mayınladılar, hastanelere bomba attılar. Bu nasıl bir insanlıktır, ambulansı kurşunlamak nasıl bir insalıktır? En son cenazeleri de istismar ettiler. Ne oldu Silopi'de? Devlet cenazeleri verdi, götürüp mezbahaya koydular ve gömmüyorlar. Niye gömmüyorsunuz? 'Nasıl istismar edebiliriz'in derdindeler. Bu örgüt bölge halkının başına bela olmuştur ve kamu düzenini sağlayana kadar terörle mücadele de etkili bir şekilde devam edecektir. Demokratik hukuk devletinde KCK türü yapılanmalara, paralel devlet yapılanmalarına, derin devlet yapılanmalarına bunların hiçbirine yer yoktur. Milletin iradesi üzerinde tasallut kuran ister derin devlet yapılanması olsun ister paralel devlet yapılanması olsun 'bunların hepsiyle eş zamanlı olarak etkili bir şekilde mücadele etmek durumundayız ve bunu yapıyoruz.'