MHP'li Özdağ'dan Erken Seçim Ve Kıbrıs Açıklaması

MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, "Böyle bir dönemde bir genel seçimin sahada gerçekleşmesinin olağanüstü büyük risklerinin olduğu açık" dedi.

Özdağ, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında Kıbrıs sorunuyla ilgili yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın müzakerelerle ilgili uluslararası ilişki ve müzakere teknikleri konusundaki acemiliğinin endişe yarattığını savunan Özdağ, "Ne yazık ki heyetinin Kıbrıs sorununun tarihini bile bilmeyen gençlerden oluştuğu, heyette bir tek uluslararası hukukçunun dahi bulunmaması ki bu hususların hepsi uluslararası camialarında konuşuluyor, Kıbrıs Rum basınında da zaman zaman dalga geçiliyor. Türk heyetinin basın sözcüsü uluslararası eğitimini yaptıktan sonra son 20 yılda mesleği olan dönercilikle ilgilenmiş birisi, yani konunun tamamen uzağında" ifadelerini kullandı.

Özdağ, gelen bilgilere göre Türk tarafının son iki ayda 50 yıldır korunan iki kesimlilik ilkesinden vazgeçtiğini söyleyerek, "İki kurucu eşit devletin eşit statüsü ilkesinde ciddi zaaflar ortaya çıkmış. Bu şartlar altında kalıcı, adil, sürdürülebilir ve Kıbrıs Türkü’nün çıkarlarını koruyan bir barış anlaşmasının ortaya çıkmasının imkanı olmadığını görüyoruz" diye konuştu.

"TÜRKİYE’NİN KIRMIZI ÇİZGİLERİNİN ÇİĞNENMESİ ANLAMINA GELİYOR"

Kıbrıslı Türkler’in ve Rumlar’ın diledikleri kurucu devlete yerleşmesinin "Kıbrıs müzakerelerinde KKTC ve Türkiye’nin kırmızı çizgilerinden biri olan iki kesimlilik ilkesinin çiğnenmesi anlamına geldiğini" belirten Özdağ, şöyle devam etti:

"Bu ilke Rumlar’ın Güney’de, Türkler’in ise Kuzey’de ikamet etmelerini kapsıyor. Türkler’in 63-74 arası dönemde olduğu gibi küçük gettolara hapsedilip insanlık dışı ambargoya maruz bırakılmaması için getirilen iki kesimlilik ilkesi en az Türkiye’nin garantörlüğü kadar önemli ve güven verici. Sınırsız geçiş hakkı bölgede sayıca az olan Türkleri küçük bölgelere hapsedecektir. Kuzeyde ise Rum sayısını artıracaktır. Annan Planı’dan Rum göçmenlerin Kuzey’deki Türk nüfusunun yüzde 18’ini geçmeyecek şekilde geçmesine izin verilmişti. Mustafa Akıncı’nın açıklaması gösteriyor ki KKTC müzakere heyeti iki kesimlilik ilkesinden tamamen vazgeçmiştir. Mehmet Ali Talat döneminde sulandırılan ilkeden geri adım atıla atıla bugün tamamen yok sayılması noktasına gelinmiştir. Halbuki iki kesimlilik ilkesi Birleşmiş Milletler (BM) hukukuna girmiş bir ilkedir. Yerleşime sınırlanma getirilmediği takdirde Girne ve Gazimağusa başta olmak üzere bugün Türkler’in çoğunluk olduğu tüm bölgelere hızlıca Rumlar’ın yerleşeceği açıktır. Kısa sürede azınlık haline gelen Türkler’in Avrupa Parlamentosu seçiminde kullandıkları oylar hızla eriyecek ve Avrupa Parlamentosu’nda Türkleri de Rumlar temsil eder hale gelecektir. Kısa sürede adadaki tüm belediyelerde Rum kadrolar iş başına geçecek, Türkler belediyelere işçi dahi giremeyeceklerdir. Seçimlerle ilgili düzenlemeler Kıbrıs Türkleri’nin 1959-60 anlaşmalarından doğan tüm haklarını yok saymakta, çiğnemektedir. Dünyada tersine bir eylem söz konusuyken Mustafa Akıncı’nın temsil ettiği Türkler’in kazanılmış haklarından vazgeçmesi makul şekilde açıklanabilir bir olgu değildir."

"TÜRKİYE’DE ERKEN GENEL SEÇİM İSTEYEN TEK KİŞİNİN OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Özdağ, "MHP ile koalisyon ihtimalini siz nasıl görüyorsunuz?" sorusuna "Bu konuda MHP Sayın Genel Başkanı ve Başkanlık Divanı üyeleri birçok kez gereken açıklamaları yaptılar. Bunlara benim ekleyeceğim parti adına bir şey yok ancak ben Türkiye’de erken genel seçimi isteyen bir tek kişinin olduğunu düşünüyorum, o da Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Onun dışında Türkiye’yi erken genel seçime götürmek isteyen kimsenin olmadığı inancındayım" yanıtını verdi.

Özdağ, şunları kaydetti:

"Üstelik Türkiye IŞİD terör örgütüne karşı Amerika Birleşik Devletleri’yle ’imzalı olmayan bir mutabakat metni’ çerçevesinde bir işbirliğine gitmiş. Amerikan 480. Savaş Filosu İncirlik’e yerleşecek, bunu diğer müttefik ülkelerin filolarının gelmesi izleyecek. Rakka’ya ilk saldırı yapıldı ve bunu diğer yoğun saldırılar takip edecek. Bu saldırılara karşı IŞİD’in de Türkiye içerisinde cevap verecek uyuyan hücrelerinin olduğu biliniyor. Dün Suudi Arabistan’da bir camide gerçekleştirilen kitlesel kıyım amaçlı saldırının daha önce IŞİD tarafından değişik Ortadoğu ülkelerinde, hatta Avrupa’da bile gerçekleştirildiğini bile biliyoruz. Bundan dolayı önümüzdeki dönem IŞİD’in Türkiye’yi hedef aldığı bir dönem olacak. Öte yandan PKK terör örgütüne karşı uzun yıllar teslimiyetçi bir tutum içerisinde olan ve örgütün Türkiye içinde ve dışında Suriye, Irak’ta örgütlenmesini, meşruluk kazanmasını, uluslararası sistemle ilişkiler kurmasını sadece seyreden AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, son günlerde yeni bir operasyon başlatmışlardır. PKK terör örgütü bu askeri operasyonlara cevap verecektir ve bu karşı terörist saldırılarla Türkiye zor bir terörle mücadele içerisine girecektir. Böyle bir dönemde bir genel seçimin sahada gerçekleşmesinin olağanüstü büyük risklerinin olduğu da açıktır. Bunu sanıyorum bütün aklı selim sahibi olan insanlar bir araya gelip değerlendireceklerdir. Özetle Cumhurbaşkanının Türkiye’de bir erken seçime sürükleyici politikalarının bedeli bir çatışma ortamında Türk milleti ve Türkiye tarafından ödenecektir."

"ORANTILI DAVRANMA ÇAĞRISINDA BULUNMA HAKLARI YOK"

ABD Başkanı Obama’nın "Türkiye PKK’ya değil IŞİD’e odaklansın" yönünde gazetelere yansıyan açıklamalarının sorulması üzerine Özdağ, "ABD ve Avrupa Birliği’nden ilginç çağrılar geliyor Türkiye’ye ’teröre karşı orantılı davranın’ diye. ABD’nin kendisine yönelik herhangi bir terörist saldırıya orantılı davrandığını ben hatırlamıyorum, sizlerin de hatırladığını zannetmiyorum. Londra’da El Kaide bombalı saldırı yaptıktan bir hafta sonra İngiliz hükümeti, İngiliz polisine bombalama eylemi yapmasından şüphe duyduğu insanları kafasından vurarak öldürme yetkisi vermişti ve İngiliz polisi de bir turisti ’sırt çantasında bomba var’ endişesiyle öldürmüştü. Kendileri teröre karşı orantılı davranmayan ülkeler topluluklarının Türkiye’ye PKK terörüne karşı kendini savunurken orantılı davranma çağrısında bulunma hakları yoktur. Terörle mücadele, terörist bir örgütün yaptığı saldırılara verilen cevap, sivillere zarar gelmemesi kaydıyla orantılı değil orantısız olur. Orantılı cevap terör örgütünü yeni saldırılar yapmaya teşvik eder, cesaretlendirir. Oysa terör örgütüne verilecek cevap orantısız, önceden görülemeyen, sistemli, süreci kontrol edecek şekilde etkili ve sürekli olmalıdır" karşılığını verdi.
Kaynak: İHA