(Özel) Selin Ardından 'Paydaşlık' Modeli
Artvin’in Hopa ilçesinde yaşanan sel felaketi Doğu Karadeniz’de ve ülkede devam eden ve yapılacak yeni projeler hakkında endişe oluşturdu. Serdar Dinler, projelerin planlanması sürecinde yerelden başlayarak kamu, sivil toplum ve özel sektör temsilcilerinin paydaşlığında hareket edilmesi gerektiğini söyledi.
Doğu Karadeniz’de etkisi hala süren olumsuz hava koşullarına maruz kalındığını ve Artvin’de insanların yaşamını yitirdiğini hatırlatan Kadir Has Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi Sosyal Sorumluluk Birimi Yöneticisi Serdar Dinler, selin etkisini artıran nedenlerden söz ederken yapılan projelere de değindi. Dinler, proje süreçlerindeki ihmallerin yaşanmaması için önerdiği paydaşlık modelinde konunun bileşenlerini ve adımlarını anlattı. Kamuoyundan gelecek tepkilerin daha da artacağını ve belirli bir yol kat edilen projeler için bir değişim öngörmediğini söyleyen Dinler, seçim sürecinde kamuoyu baskısının siyasi otoriteyi daha dikkatli olmaya sevk edebileceğini vurguladı.
YERELİN BİLGİSİNE DANIŞMAK ÖNEM TAŞIYOR
Türkiye’nin son 30 yıldaki büyüme sürecini on yıl içinde rekor bir hızda devam ettirdiğini söyleyen Serdar Dinler, inşaat sektörünün büyüme ve gelişim sürecinin önemli göstergelerinden biri olduğunu söyledi.
Türkiye’nin inşaata yönelik tutumunda standart yaklaşımın sonuçlarına değinen Serdar Dinler, yerel koşulların ve yerelde geliştirilen çözümlerin dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Dinler, “Hopa’daki olayda çamur altında kalmış ve kolonları yıkılmış binaları gördüğümüzde pek şaşırmıyoruz. Çünkü binalar o bölgeye ve yöreye uygun evler olarak planlanmamış. Türkiye’nin her yerinde aynı mimari ve inşaat planındaki evler yapılmaya çalışılıyor. Doğu Karadeniz’de binlerce yıldır insanlar yaşıyor, yüzyılın üzerinde konaklar var. Bölgenin arazinin şartlarına uygun şekilde tasarlandıkları için evler halen duruyor. Bugün ise kimse bunu dikkate almıyor. Evleri arazinin şartlarına uygun şekilde yapabilmek için de bölge halkının tecrübesine güvenmek lazım” diye konuştu.
RİSK PLANLAMASINI PAYDAŞLAR BİRLİKTE YAPMALI
Paydaşların görüşlerinin dikkate alınması yönünde öneride bulunan Dinler, paydaşlığı şöyle açıkladı: “Paydaşlar, bir işletmenin faaliyet gösterdiği bölgede -bunu hem coğrafi hem de konu açısından bölge olarak düşünebiliriz- ilişkili olduğu başta halk olmak üzere sivil toplum kuruluşları, bu konuda çalışan akademisyenler, uzmanlar, konu hakkında rapor hazırlayan medya mensupları, tecrübeli özel sektör temsilcileri ve kamunun dahil olduğu herkestir. Bütün bu paydaşlarla bir araya gelerek birçok konuda çözüm bulunur ve en önemlisi de riskleri öğrenilir. Bir paydaş toplantısında 90 yaşlarında biri dedesinin ona aktardığı suların nereye kadar yükseldiği, hangi zamanda olduğu bilgisini paylaşması bir işaret, ölçü ve istatistik bir değerdir. Yerel bilgiler dikkate alarak yatırımlar planlanabilir.”
KAMU YATIRIMLARINDA ŞEFFAFLIK VE KATILIM ÖNCELİĞİ
Paydaşlar arasındaki ilişkilerde yaşanan sıkıntılara da değinen Dinler, “İşletmeciler, paydaşları işe engel olan kişiler olarak görüyor. Yatırımcı ya da işletmeci sivil toplum örgütü bir rapor sunduğunda engel olarak gördüğü için gönderilen raporları okumayı reddediyor, anlatılan risklere de gözünü kapatıyor” diye konuştu.
İşletmenin siyasi otoriteyle çokça ilişkisi varsa hiçbir paydaşını dikkate alma ihtiyacı duymadığını da ekleyen Dinler, Türkiye’de kamu yatırımlarında ve ihale süreçlerinde ilk başta şeffaflık gerektiğini, bu süreçlerde şeffaflık sağlanmazsa yalnızca siyasi otoriteye sorumluluğu olan işletmecinin diğer paydaşlarını görmezden gelmesi doğal olduğunu vurguladı. Dinler, “İhale süreçlerini şeffaf ve standartlara uygun ve tüm paydaşlara sorumlu işletmeler geliştirmeliyiz. Bu şekilde riskleri azaltabiliriz, yaptığımız işi doğru yapmış oluruz” diye konuştu.
Kaynak: İHA
YERELİN BİLGİSİNE DANIŞMAK ÖNEM TAŞIYOR
Türkiye’nin son 30 yıldaki büyüme sürecini on yıl içinde rekor bir hızda devam ettirdiğini söyleyen Serdar Dinler, inşaat sektörünün büyüme ve gelişim sürecinin önemli göstergelerinden biri olduğunu söyledi.
Türkiye’nin inşaata yönelik tutumunda standart yaklaşımın sonuçlarına değinen Serdar Dinler, yerel koşulların ve yerelde geliştirilen çözümlerin dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Dinler, “Hopa’daki olayda çamur altında kalmış ve kolonları yıkılmış binaları gördüğümüzde pek şaşırmıyoruz. Çünkü binalar o bölgeye ve yöreye uygun evler olarak planlanmamış. Türkiye’nin her yerinde aynı mimari ve inşaat planındaki evler yapılmaya çalışılıyor. Doğu Karadeniz’de binlerce yıldır insanlar yaşıyor, yüzyılın üzerinde konaklar var. Bölgenin arazinin şartlarına uygun şekilde tasarlandıkları için evler halen duruyor. Bugün ise kimse bunu dikkate almıyor. Evleri arazinin şartlarına uygun şekilde yapabilmek için de bölge halkının tecrübesine güvenmek lazım” diye konuştu.
RİSK PLANLAMASINI PAYDAŞLAR BİRLİKTE YAPMALI
Paydaşların görüşlerinin dikkate alınması yönünde öneride bulunan Dinler, paydaşlığı şöyle açıkladı: “Paydaşlar, bir işletmenin faaliyet gösterdiği bölgede -bunu hem coğrafi hem de konu açısından bölge olarak düşünebiliriz- ilişkili olduğu başta halk olmak üzere sivil toplum kuruluşları, bu konuda çalışan akademisyenler, uzmanlar, konu hakkında rapor hazırlayan medya mensupları, tecrübeli özel sektör temsilcileri ve kamunun dahil olduğu herkestir. Bütün bu paydaşlarla bir araya gelerek birçok konuda çözüm bulunur ve en önemlisi de riskleri öğrenilir. Bir paydaş toplantısında 90 yaşlarında biri dedesinin ona aktardığı suların nereye kadar yükseldiği, hangi zamanda olduğu bilgisini paylaşması bir işaret, ölçü ve istatistik bir değerdir. Yerel bilgiler dikkate alarak yatırımlar planlanabilir.”
KAMU YATIRIMLARINDA ŞEFFAFLIK VE KATILIM ÖNCELİĞİ
Paydaşlar arasındaki ilişkilerde yaşanan sıkıntılara da değinen Dinler, “İşletmeciler, paydaşları işe engel olan kişiler olarak görüyor. Yatırımcı ya da işletmeci sivil toplum örgütü bir rapor sunduğunda engel olarak gördüğü için gönderilen raporları okumayı reddediyor, anlatılan risklere de gözünü kapatıyor” diye konuştu.
İşletmenin siyasi otoriteyle çokça ilişkisi varsa hiçbir paydaşını dikkate alma ihtiyacı duymadığını da ekleyen Dinler, Türkiye’de kamu yatırımlarında ve ihale süreçlerinde ilk başta şeffaflık gerektiğini, bu süreçlerde şeffaflık sağlanmazsa yalnızca siyasi otoriteye sorumluluğu olan işletmecinin diğer paydaşlarını görmezden gelmesi doğal olduğunu vurguladı. Dinler, “İhale süreçlerini şeffaf ve standartlara uygun ve tüm paydaşlara sorumlu işletmeler geliştirmeliyiz. Bu şekilde riskleri azaltabiliriz, yaptığımız işi doğru yapmış oluruz” diye konuştu.