13 Farklı Ülkeden 33 Öğrenci Bilecik'te
Yunus Emre Enstitüsü, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Türkçe Öğretim ve Uygulama Merkezi (TÖMER) ortaklığında başlattığı ve Türkiye’yi ve Türk kültürünü de öğrenmelerini amaçlayan 2015 Türkçe Yaz Okulu çerçevesinde 13 farklı ülkeden 33 öğrenci Bilecik’in tarihi yerleri gezdi.
Bilecik Belediye Başkanı Selim Yağcı, karşıladığı öğrencilere ve heyet üyelerine Gölpark’ta bir sabah kahvaltısı verdi. Burada öğrencilere seslenen Yağcı, Bilecik’in taşının mermer, toprağının seramik, yaprağının ipek, kuruluş ve kurtuluşun beşiği, Şeyh Edebali diyarı, Osmanlı toprağı, Ertuğrul Sancağı Bilecik’te ağırlamaktan son derece mutluluk duyduğunu belirtti.
Yağcı, ”Bilecik gerçekten Türk tariki açısından son derece önemli bir şehir. Kuruluş ve kurtuluşun beşiği diyoruz. Bizleri biz yapan Osmanlı Devleti’nin kurulduğu topraklar. Yaklaşık 800 asır önce Osmanlı Devleti buraya Orta Asya’dan 400 çadırla gelip, buradan almış olduğu enerjiyle, güçle bir yolculuğa çıkmış ve 600 yılı aşkın Dünya’ya hak ve adalet dağıtacak şekilde hükümet oluşturmuş. Ve o devlet ki onun olduğu dönemlerde, süreçlerde gerek Avrupa’da gerekse Dünya’nın Orta Doğu coğrafyasında ve Balkanlarda devamlı huzur, sulh ve sukut hakim olmuş. Onun ortadan kalkmasından itibaren de bugün maalesef ne Ortadoğu’da, ne Balkanlar’da istediğimiz o huzuru ve barışı bir türlü yakalayamamışız. Böyle bir devletin böyle bir Ulu Çınar’ın çıktığı topraklardayız” dedi.
“BİLECİK TARİHİ ANLAMDA REFERANSLARI OLDUKÇA GÜÇLÜ BİR ŞEHİR”
Selim Yağcı, Bilecik’in Türkiye Cumhuriyeti’nin oluşumu günlerinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı, Milli Mücadelenin başladığı topraklar olduğunu söyledi.
Bilecik’in tarihi anlamda referansları oldukça güçlü bir şehir olduğunu vurgulayan Yağcı, “Ama günümüzün yaşantısı içerisinde bu tarihi performansını istediğimiz oranda bu zamana kadar sergileyememişiz. Bizler Bilecik Belediye Başkanlığı olarak ve Bilecik’imizde yaşayan tüm hemşehrilerimizle, kardeşlerimizle birlikte şehrimizin tarihi misyonuna uygun bir vizyon yükleme noktasında çaba harcıyoruz. Bilecik ülkemizde çok önemli olan metropol şehirleri arasında ve bu zamana kadar böyle büyük şehirlere yakın olmanın birazda gelişim noktasında sıkıntılarını yaşamış. Bir tarafta 1 saatlik mesafede Bursa gibi gerçekten Türkiye’nin güzide şehirlerinden birisi. Bir tarafta Eskişehir gibi sanayi ve Türkiye’nin önde gelen şehirlerinden birisi. Bir tarafta Sakarya, devamında Kocaeli, hatta İstanbul gibi metropol bir şehre yakın olması buradan göç hareketinin bu şehirlere fazla olmasını gerektirmiş o dönem şartları içerisinde. Bu da şehrimizdeki insan unsuru dışarıya göç ettiği için gelişimi engellemiş” dedi.
“OSMANLI DEVLETİNİN MANEVİ KURUCUSU ŞEYH EDEBALİ HAZRETLERİNİN KABRİNİN OLDUĞU TOPRAKLAR”
Yağcı, Bilecik ilinin Osmanlı Devleti’nin manevi kurucusu ve Osmanlı Devletinin kurucusu Osmangazi’nin kayınpederi Şeyh Edebali Hazretleri’nin kabrinin olduğu topraklar olduğunu ifade ederek sözlerine şöyle son verdi.
“Türk tarihi olmadan Dünya tarihinin olması mümkün değil. Türk tarihi içerisinde de Osmanlı olmadan Türk tarihinin olması mümkün değil ve o tarihin başlangıç toprakları üzerindesiniz. Ve buralarda süreç itibariyle tarihi anlamda ciddi tahribatlar geçmiş, çeşitli mücadeleler olmuş. Ama bu toprakları kendi ruhunu üzerinde barındırıyor. Osmanlı devletinin manevi kurucusu Şeyh Edebali hazretlerinin kabrinin olduğu topraklar. Yine Osmanlı devletinin ilk kadısı dediğimiz Dursun Fakih hazretlerinin kabrinin, mezarlarının olduğu topraklar. Osmanlı Devleti’nin Ertuğrul Gazi Han’ın, Osmangazi’nin babası Ertuğrul Gazi Han’ın kabrinin olduğu topraklar. Ve tabii ki Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurtuluş savaşı sırasında İsmet Paşa’ya bir savaş sırasında ’siz orada sadece düşmanı değil, Türk ulusunun makuz tarihini de yendiniz’ dediği İnönü Muharebelerinin, Metristepe’nin olduğu topraklar. Bir taraftan tarihin eşsiz izlerine tanıklık edeceksiniz. Diğer taraftan doğanın, tabiatın gerçekten görsellik anlamında güzelliklerini temaşa edeceksiniz. Öbür taraftan da insanımızın hoş görüsünü, sempatisini ve misafirperverliğine şahitlik edeceğinizden ve göreceğinizden ben eminim. Biz de böyle sizin gibi pırıl, pırıl genç kardeşlerimizi kuruluş ve kurtuluşun beşiği memleketimizde böyle güzel bir yaz sabahında ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. İyi ki geldiniz, iyi ki Türkçe öğreniyorsunuz. İyi ki Türkiye’ye ve Türk insanına ilgi duyuyorsunuz. Bundan pişman olmayacaksınız. Bizim dostluğumuz her zaman daimidir.”
“OSMANLI DEVLETİ’NİN İLK TOHUMLARININ ATILDIĞI COĞRAFYAYI TANIMAKLA BAŞLAMAK İSTİYORUZ”
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türkçe Öğretim Merkezi (TÖMER) Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Hilmi Demiral ise, Bilecik’in gelen yabancı öğrenciler için kültürünün öneminin çok fazla olduğunu söyleyerek, ”Biz 3 yıldır yabancı öğrencilere Türkçe öğretiyoruz ve onlar Türkçe öğrenmeye başladıkları ilk anda genelde Aralık ayı civarı oluyor. İlk gezimizi biz Söğüt ve Bilecik’e yapıyoruz. Çünkü Osmanlı Devleti’nin ilk tohumlarının atıldığı coğrafyayı tanımakla başlamak istiyoruz. Bu gezimizde program gereği biraz 3’üncü haftaya sarkmak zorunda kaldı ama bizim misyonumuzda işe Söğüt’le ve Bilecik’le başlamak var. Bu açıdan bizim için çok tarihi önemi var bu ziyaretin. Biz Eskişehir’de 3 yıldır Türkçe öğretiyoruz” dedi.
“BİZİM GRUBUMUZUN ÖZELLİĞİ İLERİ DÜZEYDE TÜRKÇE BİLİYORLAR”
Türkoloji ve normal Türkçe Yaz Okulu kapsamında Türkiye’ye gelen misafir öğrencilerinin hepsinin memnun kaldığını belirten Demiral, “Hepinizin malumudur Yunus Emre Enstitüsü diye yurt dışında devlete bağlı 38 ülkede 40 merkezde Türkçe öğreten bir vakfımız var. Bu öğrenciler ülkelerinde herhangi bir sebeple eğitim olabilir, iş olabilir, hobi olarak olabilir Türkçe öğreniyorlar. Bizim grubumuzun özelliği ileri düzeyde Türkçe biliyorlar. Şuan 11 tane farklı şehirde 300 tane öğrenci 1 aydır Türk kültürünü ve Türkçeyi öğrenmeye devam ediyorlar. Bu öğrenciler şuan 12 ülkeden geliyor. 33 tane öğrencimiz var” dedi.
EN YOĞUN OLARAK TÜRKİYE’YE GELEN GRUPLAR İRAN’DAN, MISIR’DAN VE KAZAKİSTAN’DAN GELİYOR”
Yardımcı Doç. Dr. Hilmi Demiral konuşmasının sonunda, bu proje kapsamında Türkiye’ye yoğun olarak gelen grupların Mısır, İran, Kazakistan olduğunu ifade ederek, ”Bunun haricinde Balkanlarda Arnavutluk, Makedonya, Bosna- Hersek, Kosova, Romanya’dan gelenler var. Japonya’dan, Afganistan’dan gelen öğrencilerimiz var. Azerbaycan’dan gelen öğrencilerimiz var. Fransa’dan, Almanya’dan gelen öğrencilerimiz var. Bu kadar 12 ülke bir masa etrafında Türkçe konuşarak sohbet ediyorlar. Bu açıdan Başbakanlığın yaptığı bu etkinlik çok anlamlı. Kültürümüzü tanıtıyoruz” dedi.
Konuşmaların ardından Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türkçe Öğretim Merkezi (TÖMER) Müdürü Yardımcı Doç. Dr. Hilmi Demiral, Belediye Başkanı Selim Yağcı’ya günün anısına hediye takdim etti. Başkan Yağcı’da, Yard. Doç. Demiral’a Osmanlı armalı tabak hediye etti.
Kaynak: İHA
Yağcı, ”Bilecik gerçekten Türk tariki açısından son derece önemli bir şehir. Kuruluş ve kurtuluşun beşiği diyoruz. Bizleri biz yapan Osmanlı Devleti’nin kurulduğu topraklar. Yaklaşık 800 asır önce Osmanlı Devleti buraya Orta Asya’dan 400 çadırla gelip, buradan almış olduğu enerjiyle, güçle bir yolculuğa çıkmış ve 600 yılı aşkın Dünya’ya hak ve adalet dağıtacak şekilde hükümet oluşturmuş. Ve o devlet ki onun olduğu dönemlerde, süreçlerde gerek Avrupa’da gerekse Dünya’nın Orta Doğu coğrafyasında ve Balkanlarda devamlı huzur, sulh ve sukut hakim olmuş. Onun ortadan kalkmasından itibaren de bugün maalesef ne Ortadoğu’da, ne Balkanlar’da istediğimiz o huzuru ve barışı bir türlü yakalayamamışız. Böyle bir devletin böyle bir Ulu Çınar’ın çıktığı topraklardayız” dedi.
“BİLECİK TARİHİ ANLAMDA REFERANSLARI OLDUKÇA GÜÇLÜ BİR ŞEHİR”
Selim Yağcı, Bilecik’in Türkiye Cumhuriyeti’nin oluşumu günlerinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı, Milli Mücadelenin başladığı topraklar olduğunu söyledi.
Bilecik’in tarihi anlamda referansları oldukça güçlü bir şehir olduğunu vurgulayan Yağcı, “Ama günümüzün yaşantısı içerisinde bu tarihi performansını istediğimiz oranda bu zamana kadar sergileyememişiz. Bizler Bilecik Belediye Başkanlığı olarak ve Bilecik’imizde yaşayan tüm hemşehrilerimizle, kardeşlerimizle birlikte şehrimizin tarihi misyonuna uygun bir vizyon yükleme noktasında çaba harcıyoruz. Bilecik ülkemizde çok önemli olan metropol şehirleri arasında ve bu zamana kadar böyle büyük şehirlere yakın olmanın birazda gelişim noktasında sıkıntılarını yaşamış. Bir tarafta 1 saatlik mesafede Bursa gibi gerçekten Türkiye’nin güzide şehirlerinden birisi. Bir tarafta Eskişehir gibi sanayi ve Türkiye’nin önde gelen şehirlerinden birisi. Bir tarafta Sakarya, devamında Kocaeli, hatta İstanbul gibi metropol bir şehre yakın olması buradan göç hareketinin bu şehirlere fazla olmasını gerektirmiş o dönem şartları içerisinde. Bu da şehrimizdeki insan unsuru dışarıya göç ettiği için gelişimi engellemiş” dedi.
“OSMANLI DEVLETİNİN MANEVİ KURUCUSU ŞEYH EDEBALİ HAZRETLERİNİN KABRİNİN OLDUĞU TOPRAKLAR”
Yağcı, Bilecik ilinin Osmanlı Devleti’nin manevi kurucusu ve Osmanlı Devletinin kurucusu Osmangazi’nin kayınpederi Şeyh Edebali Hazretleri’nin kabrinin olduğu topraklar olduğunu ifade ederek sözlerine şöyle son verdi.
“Türk tarihi olmadan Dünya tarihinin olması mümkün değil. Türk tarihi içerisinde de Osmanlı olmadan Türk tarihinin olması mümkün değil ve o tarihin başlangıç toprakları üzerindesiniz. Ve buralarda süreç itibariyle tarihi anlamda ciddi tahribatlar geçmiş, çeşitli mücadeleler olmuş. Ama bu toprakları kendi ruhunu üzerinde barındırıyor. Osmanlı devletinin manevi kurucusu Şeyh Edebali hazretlerinin kabrinin olduğu topraklar. Yine Osmanlı devletinin ilk kadısı dediğimiz Dursun Fakih hazretlerinin kabrinin, mezarlarının olduğu topraklar. Osmanlı Devleti’nin Ertuğrul Gazi Han’ın, Osmangazi’nin babası Ertuğrul Gazi Han’ın kabrinin olduğu topraklar. Ve tabii ki Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurtuluş savaşı sırasında İsmet Paşa’ya bir savaş sırasında ’siz orada sadece düşmanı değil, Türk ulusunun makuz tarihini de yendiniz’ dediği İnönü Muharebelerinin, Metristepe’nin olduğu topraklar. Bir taraftan tarihin eşsiz izlerine tanıklık edeceksiniz. Diğer taraftan doğanın, tabiatın gerçekten görsellik anlamında güzelliklerini temaşa edeceksiniz. Öbür taraftan da insanımızın hoş görüsünü, sempatisini ve misafirperverliğine şahitlik edeceğinizden ve göreceğinizden ben eminim. Biz de böyle sizin gibi pırıl, pırıl genç kardeşlerimizi kuruluş ve kurtuluşun beşiği memleketimizde böyle güzel bir yaz sabahında ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. İyi ki geldiniz, iyi ki Türkçe öğreniyorsunuz. İyi ki Türkiye’ye ve Türk insanına ilgi duyuyorsunuz. Bundan pişman olmayacaksınız. Bizim dostluğumuz her zaman daimidir.”
“OSMANLI DEVLETİ’NİN İLK TOHUMLARININ ATILDIĞI COĞRAFYAYI TANIMAKLA BAŞLAMAK İSTİYORUZ”
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türkçe Öğretim Merkezi (TÖMER) Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Hilmi Demiral ise, Bilecik’in gelen yabancı öğrenciler için kültürünün öneminin çok fazla olduğunu söyleyerek, ”Biz 3 yıldır yabancı öğrencilere Türkçe öğretiyoruz ve onlar Türkçe öğrenmeye başladıkları ilk anda genelde Aralık ayı civarı oluyor. İlk gezimizi biz Söğüt ve Bilecik’e yapıyoruz. Çünkü Osmanlı Devleti’nin ilk tohumlarının atıldığı coğrafyayı tanımakla başlamak istiyoruz. Bu gezimizde program gereği biraz 3’üncü haftaya sarkmak zorunda kaldı ama bizim misyonumuzda işe Söğüt’le ve Bilecik’le başlamak var. Bu açıdan bizim için çok tarihi önemi var bu ziyaretin. Biz Eskişehir’de 3 yıldır Türkçe öğretiyoruz” dedi.
“BİZİM GRUBUMUZUN ÖZELLİĞİ İLERİ DÜZEYDE TÜRKÇE BİLİYORLAR”
Türkoloji ve normal Türkçe Yaz Okulu kapsamında Türkiye’ye gelen misafir öğrencilerinin hepsinin memnun kaldığını belirten Demiral, “Hepinizin malumudur Yunus Emre Enstitüsü diye yurt dışında devlete bağlı 38 ülkede 40 merkezde Türkçe öğreten bir vakfımız var. Bu öğrenciler ülkelerinde herhangi bir sebeple eğitim olabilir, iş olabilir, hobi olarak olabilir Türkçe öğreniyorlar. Bizim grubumuzun özelliği ileri düzeyde Türkçe biliyorlar. Şuan 11 tane farklı şehirde 300 tane öğrenci 1 aydır Türk kültürünü ve Türkçeyi öğrenmeye devam ediyorlar. Bu öğrenciler şuan 12 ülkeden geliyor. 33 tane öğrencimiz var” dedi.
EN YOĞUN OLARAK TÜRKİYE’YE GELEN GRUPLAR İRAN’DAN, MISIR’DAN VE KAZAKİSTAN’DAN GELİYOR”
Yardımcı Doç. Dr. Hilmi Demiral konuşmasının sonunda, bu proje kapsamında Türkiye’ye yoğun olarak gelen grupların Mısır, İran, Kazakistan olduğunu ifade ederek, ”Bunun haricinde Balkanlarda Arnavutluk, Makedonya, Bosna- Hersek, Kosova, Romanya’dan gelenler var. Japonya’dan, Afganistan’dan gelen öğrencilerimiz var. Azerbaycan’dan gelen öğrencilerimiz var. Fransa’dan, Almanya’dan gelen öğrencilerimiz var. Bu kadar 12 ülke bir masa etrafında Türkçe konuşarak sohbet ediyorlar. Bu açıdan Başbakanlığın yaptığı bu etkinlik çok anlamlı. Kültürümüzü tanıtıyoruz” dedi.
Konuşmaların ardından Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türkçe Öğretim Merkezi (TÖMER) Müdürü Yardımcı Doç. Dr. Hilmi Demiral, Belediye Başkanı Selim Yağcı’ya günün anısına hediye takdim etti. Başkan Yağcı’da, Yard. Doç. Demiral’a Osmanlı armalı tabak hediye etti.