Uyku Hakkında Neler Biliyoruz
Acıbadem Eskişehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Derya Gölgeyan, uykuda yaşanan hareket bozuklukları sonrasında hemen bir doktora başvurulması gerektiğini söyledi.
Uyku fizyolojisi ve hastalıklarının son yıllarda yapılan birçok çalışma ve uyku tıbbının hızla ilerlemesine karşın, toplumda halen gizemini koruyan bir konu olduğunu belirten Dr. Gölgeyan, birçok nörolojik problemin, uyku sırasında ortaya çıktığını ve dolaylı şekilde uyku ile ilişkili olduğu ise bilinen bir gerçek olduğunu söyledi.
Uykunun ve epilepsinin mekanizmaları açıklığa kavuştukça, aralarındaki bağlantının da daha iyi anlaşıldığını aktaran Gölgeyan, “Bazı nöbet tipleri gece uykuda, bazıları ise sabah uyanma sonrasında ortaya çıkmaktadır. Özellikle uykuda olan nöbetler idrar kaçırma gibi bulgular eşlik etmiyorsa gözden kaçabilir. Uykunun etkinliği, gece uykusu dışında öğleden sonraki saatlerde de görülür. Uyku yoksunluğu da epileptik nöbetleri kolaylaştırıcı etkiye sahiptir. Burada psikojen nöbetlere değinmekte fayda vardır. Psikojen nöbetler gece olabilir, ancak uykuda olmaz" dedi.
UYKU ESNASINDA BAŞ AĞRISI
Uyku ve baş ağrısı ilişkisinin giderek daha çok dikkat çeken bir konu olduğunu ifade eden Dr. Gölgeyan, baş ağrısının kendisi uyku bozukluğuna yol açabileceği gibi, uzun süreli uyku bozukluklarının da baş ağrısı nedeni olduğunu vurguladı. Gölgeyan, “En sık karşılaşılan nörolojik hastalıklardan biri olan migren ataklarını tetikleyen çeşitli faktörlerin yanında kısa süreli yetersiz uyku veya uzun süreli uyku da yer almaktadır. Bununla birlikte uykusuzluk sonrası, sağlıklı kişilerin 3’te 1’inde gerilim tipi baş ağrısının ortaya çıktığı bilinmektedir. Baş ağrıları içinde seyrek olarak görülen hipnik baş ağrısı, sadece uykuda ortaya çıkmaktadır, 50 yaşından sonra başlar. Değişken şiddette ve künt özelliktedir. Bulantı, ışık veya ses hassasiyeti eşlik edebilir. Ayda 15 defa veya daha fazla tekrarlar. Hipnik baş ağrısı uykudan uyandıracak şiddette olduğundan hastayı endişelendirebilir” ifadelerini kullandı.
UYKUDA HAREKET BOZUKLUĞU
Uykuda en sık karşılaştığımız hareket bozukluğundan bir tanesi huzursuz bacak sendomudur. Bu sendromun ana özelliği, bacaklarda ortaya çıkan ve hareketle düzelen ağrı, karıncalanma, batma veya rahatsız edici bir histir. Bu nedenle hasta sürekli bacaklarını hareket ettirme ya da kalkıp gezinme ihtiyacı duyar. Hastalığın ileri dönemlerinde ağrı kollara da geçer. Hastanın şikayetleri özellikle akşam saatlerinde hareketsiz oturma ya da uyku için uzandığı zaman ortaya çıkar. Bu nedenle uykuya dalma zorluğu olan her hastada mutlaka sorgulanmalıdır. Ailede huzursuz bacak sendromu öyküsü olan hastalarda şikayetlerin genelde 30 yaşından önce ortaya çıktığı bildirilmiştir. Ayrıca demir eksikliği, böbrek yetmezliği ve gebelik gibi birçok duruma bağlı olarak da huzursuz bacak sendromu ortaya çıkabilir. Hastalar bu açıdan değerlendirilmelidir.
UYKU APNE SENDROMU
Bahse konu hastalığın diğer bir ifadeyle uykuda solunum geçici olarak durması olduğunu belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Derya Gölgeyan, “Nörolojik bir probleme veya tıkayıcı üst solunum yolu hastalığına bağlı olarak ortaya çıkabilir. Nörolojik olarak uyku sırasında solunum kaslarına gelen uyarıların, kısmen veya tamamen azalması sonucu en az 10 saniye süreyle hava akımının kesintiye uğraması ile karakterizedir. Tanı için uyku testi gereklidir. Uyku apnesi yüksek tansiyon, baş ağrısı, gündüz uykululuk hali ve dikkat eksikliğine yol açabilir. Bu özellikleri taşıyan, kısa boyunlu, obez ve horlama şikayeti bulunan hastalarda uyku apnesinden şüphelenilmeli ve hastalar ilgili branşa yönlendirilmelidir. Uyku apnesi tedavi edilmediğinde hem beyin damar hem de kalp damar sağlığı açısından ciddi komplikasyonlara yol açabilir” dedi.
DEMANS VE UYKU BOZUKLUĞU
Açıklamasının devamında, demans ve uyku bozukluğu hakkında bilgiler veren Dr. Gölgeyan şu şekilde devam etti:
“En yaygın demans (bunama) nedeni olan Alzheimer hastalarında sıklıkla karşılaşılan uyku sorunları, gece ortaya çıkan ajitasyon, bağırma, gün batımı fenomeni adı verilen akşam saatlerinde görülen halüsinasyonlar ve özellikle gece uyanıklık ve gündüz uyku haliyle karakterize uyku ritminde bozulmadır. Demans tanısı ya da şüphesi olan hasta yakınlarının da bu konuda bilgilendirilmesi ve hastaların uygun tedaviler ile yaşam kalitesinin arttırılması hedeflenmelidir.”
Kaynak: İHA
Uykunun ve epilepsinin mekanizmaları açıklığa kavuştukça, aralarındaki bağlantının da daha iyi anlaşıldığını aktaran Gölgeyan, “Bazı nöbet tipleri gece uykuda, bazıları ise sabah uyanma sonrasında ortaya çıkmaktadır. Özellikle uykuda olan nöbetler idrar kaçırma gibi bulgular eşlik etmiyorsa gözden kaçabilir. Uykunun etkinliği, gece uykusu dışında öğleden sonraki saatlerde de görülür. Uyku yoksunluğu da epileptik nöbetleri kolaylaştırıcı etkiye sahiptir. Burada psikojen nöbetlere değinmekte fayda vardır. Psikojen nöbetler gece olabilir, ancak uykuda olmaz" dedi.
UYKU ESNASINDA BAŞ AĞRISI
Uyku ve baş ağrısı ilişkisinin giderek daha çok dikkat çeken bir konu olduğunu ifade eden Dr. Gölgeyan, baş ağrısının kendisi uyku bozukluğuna yol açabileceği gibi, uzun süreli uyku bozukluklarının da baş ağrısı nedeni olduğunu vurguladı. Gölgeyan, “En sık karşılaşılan nörolojik hastalıklardan biri olan migren ataklarını tetikleyen çeşitli faktörlerin yanında kısa süreli yetersiz uyku veya uzun süreli uyku da yer almaktadır. Bununla birlikte uykusuzluk sonrası, sağlıklı kişilerin 3’te 1’inde gerilim tipi baş ağrısının ortaya çıktığı bilinmektedir. Baş ağrıları içinde seyrek olarak görülen hipnik baş ağrısı, sadece uykuda ortaya çıkmaktadır, 50 yaşından sonra başlar. Değişken şiddette ve künt özelliktedir. Bulantı, ışık veya ses hassasiyeti eşlik edebilir. Ayda 15 defa veya daha fazla tekrarlar. Hipnik baş ağrısı uykudan uyandıracak şiddette olduğundan hastayı endişelendirebilir” ifadelerini kullandı.
UYKUDA HAREKET BOZUKLUĞU
Uykuda en sık karşılaştığımız hareket bozukluğundan bir tanesi huzursuz bacak sendomudur. Bu sendromun ana özelliği, bacaklarda ortaya çıkan ve hareketle düzelen ağrı, karıncalanma, batma veya rahatsız edici bir histir. Bu nedenle hasta sürekli bacaklarını hareket ettirme ya da kalkıp gezinme ihtiyacı duyar. Hastalığın ileri dönemlerinde ağrı kollara da geçer. Hastanın şikayetleri özellikle akşam saatlerinde hareketsiz oturma ya da uyku için uzandığı zaman ortaya çıkar. Bu nedenle uykuya dalma zorluğu olan her hastada mutlaka sorgulanmalıdır. Ailede huzursuz bacak sendromu öyküsü olan hastalarda şikayetlerin genelde 30 yaşından önce ortaya çıktığı bildirilmiştir. Ayrıca demir eksikliği, böbrek yetmezliği ve gebelik gibi birçok duruma bağlı olarak da huzursuz bacak sendromu ortaya çıkabilir. Hastalar bu açıdan değerlendirilmelidir.
UYKU APNE SENDROMU
Bahse konu hastalığın diğer bir ifadeyle uykuda solunum geçici olarak durması olduğunu belirten Acıbadem Eskişehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Derya Gölgeyan, “Nörolojik bir probleme veya tıkayıcı üst solunum yolu hastalığına bağlı olarak ortaya çıkabilir. Nörolojik olarak uyku sırasında solunum kaslarına gelen uyarıların, kısmen veya tamamen azalması sonucu en az 10 saniye süreyle hava akımının kesintiye uğraması ile karakterizedir. Tanı için uyku testi gereklidir. Uyku apnesi yüksek tansiyon, baş ağrısı, gündüz uykululuk hali ve dikkat eksikliğine yol açabilir. Bu özellikleri taşıyan, kısa boyunlu, obez ve horlama şikayeti bulunan hastalarda uyku apnesinden şüphelenilmeli ve hastalar ilgili branşa yönlendirilmelidir. Uyku apnesi tedavi edilmediğinde hem beyin damar hem de kalp damar sağlığı açısından ciddi komplikasyonlara yol açabilir” dedi.
DEMANS VE UYKU BOZUKLUĞU
Açıklamasının devamında, demans ve uyku bozukluğu hakkında bilgiler veren Dr. Gölgeyan şu şekilde devam etti:
“En yaygın demans (bunama) nedeni olan Alzheimer hastalarında sıklıkla karşılaşılan uyku sorunları, gece ortaya çıkan ajitasyon, bağırma, gün batımı fenomeni adı verilen akşam saatlerinde görülen halüsinasyonlar ve özellikle gece uyanıklık ve gündüz uyku haliyle karakterize uyku ritminde bozulmadır. Demans tanısı ya da şüphesi olan hasta yakınlarının da bu konuda bilgilendirilmesi ve hastaların uygun tedaviler ile yaşam kalitesinin arttırılması hedeflenmelidir.”