BMGK'da İran Tasarısının Kabul Edilmesi
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, BMGK kararından memnuniyet duyduğunu belirterek, BM'nin anlaşmanın gerektirdiği tüm görevlere hazır olduğunu dile getirdi.
BM Genel Sekreteri Ban, Viyana'da varılan anlaşmayı onaylayan ve İran'a yönelik BM yaptırımlarını kademeli olarak kaldırmayı düzenleyen tasarının BM Güvenlik Konseyi'nde kabulünün ardından yaptığı yazılı açıklamada, Viyana'da İran ile 5+1 ülkelerinin vardıkları "tarihi anlaşma"nın, (JCPOA) BMGK'da da kabul edilmesi dolayısıyla memnuniyet duyduğunu kaydetti.
Konsey'in kararıyla İran'a uygulanan ambargoların bir plan çerçevesinde kalkacağını vurgulayan Ban, "Karar, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun İran'ın nükleer programını denetlemeye devam etmesini de içeriyor. BM, anlaşmanın gerektirdiği her türlü yardıma hazırdır" ifadelerini kullandı.
ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power, oylamanın ardından Konsey'de yaptığı açıklamada, anlaşmanın uygulanması halinde İran'ın nükleer silaha giden tüm yollarının kesileceğini söyledi.
Power, anlaşmanın ABD'nin İran'a yönelik tutumunu tamamen değiştirmeyeceğini de kaydederek, "İran'daki insan hakları ihlalleri, İran'ın bölgede terör gruplarını desteklemesi, İsrail'e yönelik tehditlerini sürdürmesi ve bölgede istikrarsızlığa neden olan eylemlerine yönelik ABD'nin endişeleri devam etmektedir" diye konuştu.
ABD'nin bölgedeki müttefiklerinin güvenliklerine yatırım yapmaya devam edeceğini dile getiren Power, İran'ın terörizme desteği ve insan hakları ihlalleriyle bağlantılı ABD yaptırımlarının süreceğini kaydetti.
- "Kitle imha silahları haram"-
İran'ın BM Daimi Temsilcisi Gulamali Huşru da Konsey'de yaptığı açıklamada, İran'a yönelik BM yaptırımlarının spekülasyonlar üzerine kurulduğunu ve mesnetsiz olduğunu savundu.
İran'ın anlaşmaya tam bağlı kalacağını belirten Huşru, "Dini liderimiz, başta nükleer silahlar olmak üzere tüm kitle imha silahlarının haram olduğu fetvasını vermiştir" diye konuştu.
İsrail'i anlaşmayı sabote etmeye çalışmakla suçlayan Huşru, "İsrail, bölgede sağlanacak barışın çıkarına olmadığını ve barışı varoluşsal bir tehdit olarak kabul ettiğini göstermiştir" dedi.
İsrail'in BM Daimi Temsilcisi Ron Prosor ise Konsey çıkışında yaptığı açıklamada, anlaşmayı "trajedi" ve "büyük bir stratejik hata" olarak değerlendirdi.
Gelecekte bu "hatanın" bedelinin ödeneceğini savunan Prosor, "Ancak İsrail için yarın bile çok geç" dedi.
Kaynak: AA
Konsey'in kararıyla İran'a uygulanan ambargoların bir plan çerçevesinde kalkacağını vurgulayan Ban, "Karar, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun İran'ın nükleer programını denetlemeye devam etmesini de içeriyor. BM, anlaşmanın gerektirdiği her türlü yardıma hazırdır" ifadelerini kullandı.
ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power, oylamanın ardından Konsey'de yaptığı açıklamada, anlaşmanın uygulanması halinde İran'ın nükleer silaha giden tüm yollarının kesileceğini söyledi.
Power, anlaşmanın ABD'nin İran'a yönelik tutumunu tamamen değiştirmeyeceğini de kaydederek, "İran'daki insan hakları ihlalleri, İran'ın bölgede terör gruplarını desteklemesi, İsrail'e yönelik tehditlerini sürdürmesi ve bölgede istikrarsızlığa neden olan eylemlerine yönelik ABD'nin endişeleri devam etmektedir" diye konuştu.
ABD'nin bölgedeki müttefiklerinin güvenliklerine yatırım yapmaya devam edeceğini dile getiren Power, İran'ın terörizme desteği ve insan hakları ihlalleriyle bağlantılı ABD yaptırımlarının süreceğini kaydetti.
- "Kitle imha silahları haram"-
İran'ın BM Daimi Temsilcisi Gulamali Huşru da Konsey'de yaptığı açıklamada, İran'a yönelik BM yaptırımlarının spekülasyonlar üzerine kurulduğunu ve mesnetsiz olduğunu savundu.
İran'ın anlaşmaya tam bağlı kalacağını belirten Huşru, "Dini liderimiz, başta nükleer silahlar olmak üzere tüm kitle imha silahlarının haram olduğu fetvasını vermiştir" diye konuştu.
İsrail'i anlaşmayı sabote etmeye çalışmakla suçlayan Huşru, "İsrail, bölgede sağlanacak barışın çıkarına olmadığını ve barışı varoluşsal bir tehdit olarak kabul ettiğini göstermiştir" dedi.
İsrail'in BM Daimi Temsilcisi Ron Prosor ise Konsey çıkışında yaptığı açıklamada, anlaşmayı "trajedi" ve "büyük bir stratejik hata" olarak değerlendirdi.
Gelecekte bu "hatanın" bedelinin ödeneceğini savunan Prosor, "Ancak İsrail için yarın bile çok geç" dedi.